Darbe girişiminin üzerinden 4 gün 3 gece geçti...

Bir taraftan vatan hainlerinin darbe girişimine ilişkin püsürükler temizlenmeye, olay tüm çıplaklığı ile gün yüzüne çıkarılmaya, bu hainliğin nasıl, neden ve hangi amaçla yapıldığı anlaşılmaya çalışılırken, diğer taraftan da olası yeni bir girişim ihtimaline karşı vatandaş akşamdan sabaha demokrasi nöbeti tutmaya devam ediyor. 

Darbe girişiminin hemen ardından başlatılan operasyonlarla Türkiye genelinde paralele bulaşmış ne kadar asker ve polis varsa tek tek alınmaya başladı. 

Bitmedi...

Kendilerinden şüphelenilen yargı mensupları, hakimler ve savcılar da gözaltına alındı.

Öyle bir duruma geldik ki, toplanan asker sayısına bakıyorum, neredeyse komuta kademesinin üçte birlik dilimi gözaltında...

Konya'dan gördüğüm manzara kadarıyla pay biçtiğimde, askeriyenin şu an yatış pozisyonuna geçtiğini düşünüyorum. 

Konya Büyükşehir Belediyesi'ne ait otobüsler, darbe girişiminin olduğu geceden bu yana Konya'da ne kadar askeri bina varsa hepsinin ana giriş kapısının önüne konuşlandırılmıştı. 

4 gecedir bu otobüsler aynı yerinde duruyor. 

Diğer taraftan ilçe belediyelerinin hizmet araçları, çöp kamyonları da aynı amaca hizmet ediyor. Uçaklar kalkmasın diye pistlerin üzerine çöp kamyonlarını koydular. İyi tarafından baktığımızda en azından hizmetler aksamıyor. 

İlk etapta askeriyeden gelecek bir hareketlilik ihtimali göz önünde bulundurularak askeri binaların kapılarını kapatmak niyetiyle yerleştirilen bu araçların şimdiden sonra vatandaşın askeri binalara girmelerini önlemek için orada var olduklarını da anlıyoruz.

Askeri terimle durumu ifade edecek olursak, vatandaşın da diğer kamu kurum ve kuruluşlarının da olası bir darbe girişimine karşı tam teçhizatlı olduğunu ve 'daima hazır' vaziyetini alarak beklediğini söyleyebiliriz. 

Dün, darbe girişiminin ardından ilk iş günüydü. Yani haftanın ilk günü...

Resmi kurumlarda darbe girişiminin ardından ilk mesai başladı.

Aslında herkesin gözü, kulağı ekonomideydi. Şükür korkulan olmadı. Her ne kadar akşam saatlerinde piyasalarda yeni bir dalgalanma meydana gelse de yapılan müdahaleler başarılı oldu. Ağır aksak ilerleyen ekonominin tamamen tepetaklak olmasının önüne bir nebze geçildi. 

Esnaf kepengini kaldırdı, dükkanını açtı. Yeniden ya bismillah dedi ve işine gücüne koyuldu. 

Haftasonunda sıcak havanın bunaltıcı etkisinin de darbecilerin zulmetine eklenmesi nedeniyle cadde ve sokaklar bomboştu. 

Ta ki, akşam güneş batana kadar. 

Sonrasında millet sokaklarda...

Konvoylar, korna sesleri, meydanlardaki kalabalıklar...

Şurası çok önemli;

Darbe girişiminin olduğu bir ülkede Başkomutan, halktan sokaklara çıkmalarını, demokrasi nöbeti tutmalarını, her ne şartla olursa olsun meydanları terk etmemelerini istiyor. 

Darbeci zihniyetin önüne meydanlardan yüksek sesle haykıran millet de bu çağrıya cevap verdiğini ortaya koyuyor. 

Bu, sadece bir gün olmuyor, günlerce devam ediyor. 

Gündüz saatlerinde işinde gücünde, mesaisinde olan Konyalılar, mesai bitiminden sonra şehirde bir konvoya dahil olup tur atıyor. 

Sonrasında adresleri belli. 

Kendilerine nerede nöbet yazdılarsa. 

Mevlana Meydanı, Havzan'daki askeri birliğin önü, Hava Lojmanları, 3. Ana Jet Üs Komutanlığı...

Bu meydanların boş bırakılmaması, başından bu yana tankların karşısında dimdik durulması, tepeden yağmur gibi yağan kurşunlara rağmen direnişin bitmemesi, milletin gözünü biraz da olsa açtığını ve artık korkmadığını ortaya koyuyor. 

Allah'ın izniyle bu tavır sürdükçe bu vatana da bu millete de kimse bir şey yapamaz.