GEÇMİŞTE VE GÜNÜMÜZDE NEVRUZ KUTLAMALARI

Nevruz, Farsçada yeni anlamına gelen nev ile gün anlamına gelen ruz kelimelerinin birleşmesinden oluşmuş, yeni gün anlamına gelmektedir. Türkçede ise yenki yıl, yeni yıl, yılbaşı olarak kutlanmaktadır.

Günümüzde Nevruz'u İranlılara has bir kültür gibi göstermek adet haline gelmiştir. Türk toplulukları arasında görülen yüksek değerler, medeniyet ve kültür unsurları, sanki Türklerin kendilerine ait bir kültürü yokmuş gibi hemen her şey ya İranlılara ya da Araplara mal edilmektedir. Oysa Türklerin 2500 yıllık zengin bir kültür birikimi vardır ve nevruz kutlamaları da bunlardan birisidir.

Saka Türklerinde 12 hayvanlı Türk takvimi kullanılmaktaydı. Bu takvimde yılın ilk günü 21 Marta tekabül etmekteydi.  Seninin iki döneminde büyük kurultaylar yapılır, varidatın sayımları yapılır ve vergiler tahsis edilirdi.

Yine Hun Türklerinde de nevruz bilinmekteydi.  Sakalar döneminde kullanılan12 Hayvanlı Türk takvimi Hun Türkleri tarafından da kullanılmıştır. Güneşin “Koç Burcuna” girdiği 21 Mart gününe rastlayan bu kutlu güne bir hafta önceden hazırlıklar yapılır, kurbanlar kesilir, pilavlar pişirilirdi. Tabii bu kutlama yazın hayvanlarının otlatılacağı Tailin yaylasında yapılırdı. Bu törenler, Tan-hu adı verilen büyük Hakan'ın tahtının önünde yapılmaktaydı.  Yemek ve eğlence faslından sonra beyler ve komutanlar hükümdarın tahtının önünden mallarıyla geçmekte, itaatlerini sunmakta ve vergilerini ayırmaktaydı. En son sırada karabudun adı verilen halk, hükümdar tahtının önünden geçit resmi yapmaktaydı.

Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de nevruz kutlanmıştır. Selçuklular zamanında otağın yağmalatılması genelde bahar ayına denk getirilmektedir. Ayrıca Sultan Melihşah zamanında hazırlanan Celâlî takviminin ilk günü 21 Mart olarak kabul edilmekte ve yılbaşı olarak kutlanılmaktadır.

21 Mart bütün Türk dünyasının milli bayramıdır. Sovyetlerin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetlerinde nrvruz devlet töreniyle kutlanmaktadır. Nevruz Çin'in baskısının azaldığı 80'li yılların başından itibaren de Doğu Türkistan'da kısıtlı da olsa kutlanmaktadır. O gün resmi tatil ilan edilmekte, devlet erkânının katıldığı bir törenle şenlikler yapılmakta, kurbanlar kesilip, pilavlar pişirilmekte ve nevruz tatlıları hazırlanmaktadır. Azarbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'da bizzat Devlet Başkanın önderliğinde bu törenler yapılmakta, Ergenekon'dan çıkış temsili olarak canlandırılmakta, çeşitli oyunlar ve millî danslar oynanmakta, Devlet erkânı günün önemini bildiren konuşmalar yapmaktadır.

Osmanlı Saraylarında nevruziye tatlısı, hekimbaşının nezaretinde içine misk, anber, türlü baharatlar ve kokulu otlar ilave edilerek yapılır, ağzı kapaklı porselen kâseler içinde padişaha takdim edilir ve kendisine hilat giydirilirdi. Nevruziye, kadın efendilere, sultanlara, mühim şahsiyetlere de verilirdi. Halk nevruz geleneklerine sahip çıkmış, en azından nevruz tatlısı yemeyi ihmal etmemiştir. Nevruz dolayısıyla padişahlara, vezirlere ve diğer mevki sahiplerine sunulan hediyelere, yazılan kaside ve medhiyelere de nevruziye denmiştir. İstanbul'da başta sadrazam olmak üzere devlet ileri gelenlerin nevruz dolayısıyla padişaha hediye sunmaları kanundu. Eyalet valileri de padişaha,  sadrazama, kubbe vezirleri ve diğer ileri gelenlere hediyeler gönderirlerdi. Bu hediyelere nevruziye pişkesi denirdi ki yılbaşı hediyesine karşılık gelmektedir. Bu gelenek II. Meşrutiyetten sonra devam ettirilmemiş ve unutulmaya yüz tutmuştur.(1)

Kaşgar doğumlu Trakya Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sultan Mahmut Kaşgarlı, Uygur Türk kültürü ve Dünyası adlı eserinde, Komünist Çin'in egemenliği altında kalan Uygur Türklerini, milli kimliğinden uzaklaştırmak için okullarda, fakültelere Türk gençlerinin çok az alındığını, Türkçe ile eğitimin kısıtlı bir şekilde yapıldığını belirterek, binlerce yıldır kutlanan nevruzun kutlanmasına izin vermediğini ifade etmektedir. (2)

Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan itibaren II. Abdülhamid'in son zamanlarına kadar nevruz, millî bir bayram olarak kutlanmıştır. Her yıl 21 Mart günü Ertuğrul Gazi'nin Türbesi önünde büyük bir törenle kutlanmıştır. Bu bayrama zamanla Yörük bayramı da denmiştir.(3)

21 Mart Nevruz Bayramı, Osmanlı sarayında coşkuyla kutlanmıştır. O güne has macunlar, şerbetler hazırlanır, büyükten küçüğe bütün devlet erkânı birbirine hediyeler takdim ederlerdi. Altın tozu dökülmüş, kırmızı renkli nevruz şekerleri hazırlanarak halka dağıtılmaktadır. Gerek halk şairleri gerekse divan şairleri “nevruziye” adlı şiirler, kasideler yazmışlardır:

“Akşamlar aşk olsun Bayram gecesi

Bu ayın nurudur sultan-ı Nevruz

Fazl-ı şahın budur dilek gecesi

Ne mübarek gündür Sultan-ı Nevruz.” Şükrü baba'nın bu şiiri binlerce yılın derinliğinden süzülen nevruzun ne kadar sıcak bir şekilde kutlandığının ifadesidir

Sultan Mahmut Kasgarlı, aynı eserin devamında, nevruzun akarsu boyları, yeşil vadiler ve kutsal sayılan bölgelerde kutlandığını; Doğu Türkistan'da ise Kaşgarlı Mahmud'un doğduğu yer olan Tokkuzak ilçesinde, Kaşgarlı  Mahmud'un kendi eliyle yaptırdığı “Hayhaydirek” çeşmesi yanındaki  alanda “Norozbulak” yapıldığını bildirmektedir.(4)

Türk Halk  kültürü araştırma Sempozyumuna, “Isparta İli Gümüştekin Köyünde Alevi Bektaşi İnançları ve nevruz Uygulamaları” adlı bir bildiri ile katılan Abdullah Kılıç da; Nevruzun yeni gün, yılbaşı olarak  bütün Türk toplumlarında kutlandığını belirterek; bu bayramın nevruz, noroz, navrız, Ergenekon Bayramı, Bozkurt Nevruz, çağan gibi atlarla anıldığını ifade etmiştir. Kılıç nevruz hakkında bizlere şu bilgileri vermektedir: 

Nevruz, halk arasında; Allah dünyayı gece ile gündüzün eşit olduğu nevruzda yarattı; Hazret-i Nuh'un gemisinin bu gün karaya oturduğu; Hz. Peygambere peygamberliğin bu gün verildiği, Türklerin Ergenekon'dan çıkışı, kışın bitişi tabiatın yeniden canlanması, Hz. Ali'nin doğum günü olarak kabul edilmiştir.

Gümüştekin köyünde nevruz kutlamaları:

Nevruz sabahı herkes en temiz elbiselerini giyer. Özellikle kadınlar evlerinde hazırladıkları yiyeceklerle Tez Mehmet dede Türbesine giderler. Burada gelenlerle sohbet edilir ve eğlenilir. Daha sonra türbenin mutfak kısmında bulgur pilavı pişirilir ve herkesin getirdiği yiyeceklerle ortak sofra kurulur. Herkes birbirinin getirdiği yiyeceklerden yer. Bazı kimseler türbeye geldikleri zaman dilek tutarlar, ondan sonra getirdikleri yemekleri sofraya koyarlardı.

Nevruz günü yapılan cem törenlerinde cem ayini yapıldıktan sonra dua ile yemeğe başlanır ve yemek bittikten sonra muhabbet faslında Dede gülbank okur, zakirler de Pir Sultan Abdal'dan, Hataî'den deyişler okurlardı.(5)

Cumhuriyet döneminde de ilk nevruz kutlaması. 1922 yılında Ankara Keçiören'de yapılmıştır.  Günümüzde devlet töreni olmasa da çeşitli guruplar ve topluluklar tarafından nevruz kutlanmaktadır.

21 Mart Milli bayramımız kutlu olsun.

Dipnot:

1) Türk ansiklopedisi. C.7, s.2652, Ötüken yay.1988/İST

2)Kaşgarlı, Sultan Mahmud Prof. Dr, Uygur Türkleri Kültürü ve Türk Dünyası, s.26, Çağrı yay. 2004/İST

3) a.g. e.s.239

4)a.g.e. s.244

5)Kılıç, Abdullah. Türk Halk Kültürleri Araştırma Sempozyumu Sonuç Bildirileri, s.312 v.d Kültür Bakanlığı Yay.1998/ANK