Futbol tartışılmaz yeryüzünün en popüler spor oyunu. Bir başka değişle basit oyun olmanın ötesinde büyük bir evrensel imparatorluk. Fransız sosyolog Boniface'e göre; futbol küreselleşmenin nihai aşaması ve dünyada futboldan daha evrensel bir olay bulunmamaktadır. Günümüze baktığımızda ise bireyler için en heyecan verici oyun ve hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Hatta futbol, spor ve hobinin ötesinde bambaşka bir anlam ifade etmektedir. Futbol ekolünün içerisinde bulunanlar için ise son zamanlarda gelinen noktada oluşan tablo, ölüm kalım mücadelesi değil bunun çok daha ötesinde bir olgudur. Bu doğrultuda şu da bir gerçektir ki bu oyunun bu kadar öneme sahip olması holiganların yeşil sahalarda tarih boyunca görülen bazı kabul edilmeyen durumlara sebep olmalarıdır.
Bir zamanlar futboldan kaynaklanan şiddet olayları İngiliz hastalığı olarak yorumlansa da zamanla bunun ne kadar bulaşıcı bir virüs olduğu anlaşılmıştır. Bu holiganlıktan kaynaklı şiddet olayları sadece futbolun beşiği İngiltere'de değil dünyanın her yerine yayılmış olmakla beraber özellikle son zamanlarda ülkemizde ise üzücü sonuçlar doğurmuştur. İngiliz hastalığı olarak belirtilen ve İngiltere kaynaklı olarak kabul edilen bu şiddet olaylarına ise en etkin tedbirleri alan ilk ülkede İngiltere olmuştur. Her ne kadar başlangıç İngiltere kabul edilse de bazı tedbirlerin alınmasına da öncülük etmiştir.
Peki, Heysel faciasında 39 Juventus taraftarının İngiliz holiganlarının çıkarttığı taşkınlıklar sonrası hayatını kaybetmesi, Hillsborough olaylarında 95 Liverpool seyircisinin ölmesi, Bradford stadında çıkan yangında 56 kişinin yaşamını yitirmesi ve daha nice şiddet olaylarının arkasında bulunan İngiliz holiganları nasıl bastırıldı ve İngiltere dünyanın en çok sevilen ticari potansiyele sahip ligini oluşturdu?
İngiltere'de oluşan bu hadiselerin ardından adeta devrim oldu. İlk olarak statların modernizasyonu gerçekleştirilerek bütün statlar koltuklu hale geldi. Tel örgüler kaldırıldı. Tuvaletler, cateringler ve diğer servisler genişletilerek stadyumlar eğlence merkezi haline dönüştürüldü. Stadyumlar tamamen kameralar ile kontrol altına alındı. Bununla birlikte Polis-Taraftar arasında uygulanan metotlar değiştirildi. Sert ve katı tutum pozitif bir duruma döndü. Polisler stat içerisinde azaltılarak özel güvenlik sistemine dönüldü. Hatta futbol istihbarat örgütü kurularak, sivil polisler holiganlarla aynı koltukları paylaştı. Veri bankaları ile birçok holigan sahalardan uzaklaştırıldı. 1989 yılında futbol seyirci kanunu çıkartıldı ve mahkemelere şiddet olaylarına karışanlar için düzenleme yapma yetkisi verildi. Hatta ülke dışına çıkma yasağı bile getirildi. Sahaya yabancı madde atma, ırkçı ve kötü tezahüratlar, saha girme ve karaborsa bilet satımları kati suçlar arasına girdi. 1999 yılından itibaren ise ülke içi ve dışı maçlarda olaylara karışanlar için 2-10 yıl arası cezalar verilmesine karar kılındı. Çıkartılan kanunlarla birlikte polisin ve mahkemenin yetkisi daha fazla genişletilerek maçlardan men ve yurt dışına çıkış yasağı alan kişilerin daha önce suç işleyip işlemediğine bakılmaksızın yeterli sebep oluşturduğuna kanaat getirilirse büyük cezalar verilmesine karar alabilmektedirler.
Tüm bu oluşumların ardından yıllar içerisinde men cezaları arttıkça, meydana gelen şiddet olaylarında önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir. İngiltere'de ülke içi şiddetler yok denecek derecede azalırken 2000 yılı sonrası turnuvalarda kötü nam sahibi olan İngiliz holiganları büyük olaylara karışmamıştır.

Bu yazımın ardından ülkemizde ki durumu ise bir sonra ki köşe yazımızda takip edebilirsiniz!