Peyami Safa naklediyor ve diyor ki, “1944 yılında bir ecnebi , Vakit gazetesi başmuharririne  demiş ki, ‘Türkçe öğreniyorum. Diliniz kolay ve güzel. İlerletmek için Türklerle konuşmak istiyorum; fakat kime  bir şey sorsam bana hep Fransızca cevap veriyor”. 

Günümüzde farklılık var mı? 

Bir önceki Başbakanımız (Sayın Ahmet Davutoğlu) “onur” lafını mebzul şekilde kullanıyordu.  Sayın Davutoğlu, fikriyatını beğendiğimiz Türk-İslam irfanına nüfuz etmiş bir şahsiyet  olmasına rağmen maalesef böyledir. 

Ecevit ve Baykal gibi  1930’lu ve 1940’lı yılların kültürünü taşıyanların Yüksek Türkçe kullanmasını beklemiyoruz.  “Olanak”, “Olasılık” gibi uydurukçanın mucidi  Ecevit, “Temayül” gibi asırlarca Türk milletinin kullandığı güzelim fethedilmiş kelimenin uydururçası olan “eğik düzlem” lafını icad eden de Baykal’dır. Bunlara bir diyeceğimi olmaz. Zira bunlardan Türk-İslam irfanına katkı yapmalarını beklemiyoruz. 

Ama Türk milletinin kök değerlerine hürmetkar olduğunu ifade eden medyaya ne oluyor? 

“Cevap” ifadesi varken niye “yanıt” uydurukçasında inat ediyor? 

“Şart” kelimesi varken niye “koşul” gibi hayvanlara mahsus bir kavramı kullanmayı tercih ediyorlar? 

“Temenni” anlamına gelen “olası” lafını İhtimal yerine nasıl kullanıyorlar? “Kahro-lası”, “gebere-si”, gözü kör olası” ifadeleri ne demektir? 

Muhafazakâr olduğu düşünülen televizyon kanallarında halâ “deprem olasılığından” söz ediliyor. “İhtimalinden” demek istiyor kendince….

Peyami Safa mezarından uyansa lisan cephesinde pek değişen bir hususun olmadığını görecektir. Ama asıl kaldırılması gereken Türk dilini neseb-i gayri sahih haline getirenlerdir.  Terbiyem müsaade etmiyor, bunlara söylenmesi gerekenleri ifade etmeyi.  Neseb-i gayri sahihin ne demek olduğunu herhalde bilirsiniz.  Lügat kısmına bu kavramın ne demek olduğunu yazamıyorum. 

Beni mazur görünüz. 

Bin yıldır kullanılmakta olan kelimelerimizi  tahrip ve tahriş edenler utanmalıdır. 

Ama utanmak nerede? 

Ahlakı “etik” haline getirenler mi hayâ edecek? 

Peyami Safa’nın döneminde Fransızça ve Fransızlar “rehber” olarak kabul ediliyordu idareci zümre tarafından. Günümüzde Amerika “rehber” olarak kabul ediliyor. 

Günümüzde idarece zümre, 1940’lı yıllar kadar despotik değil çok şükür. 

Millet ile devlet birbirine yaklaşıyor ama kâfi değildir. 

Lügat: 

Ecnebi: yabancı

Muharrir: Yazar 

Mebzul: çok fazla. 

Mucid: ortaya çıkaran, icat eden. 

Tahrip: Harap etmek, bozmak 

Tahriş: Sathi olarak bozmak. Kısmi olarak tahrip etmek.