Bal yiyenin baldan usanacağı gibi acı tüketen de acıdan yılar...

Yıllardır birikmiş olan acılarımız var bizim. Midemiz acıya ziyadesiyle doydu bu günlerde...

Devlet...

Devlet ne güzel şey...

Bazen kızarız. Gördüğümüz yanlışları devletin görmediğini düşündüğümüz bile olur. Kendimizce bir çabaya düşer, neden bekleniyor deri. Neden hala harekete geçilmediğini merak ederiz. 

Ama devlet ne yaparsa milleti için yapar. Yapmadıklarını da milleti için yapmaz...

Özellikle 15 Temmuz ve sonrasındaki süreçte devletin varlığını iliklerimize kadar hissettik elhamdülillah...

Devlet baştaymış...

Bakıyorum de pek bir leş kalmadı ortalıkta... Kuzgunlar leş arayışında... 

Demir tavında dövülür... Taş yerinde ağırdır... Devlet eline bir taş aldı. Demiri tavına getirdi. Sonra o yüksek dağlar, devletin önünde diz çöktü, düze indi...

Hatırlar mısınız, daha düne kadar Demirtaş'lar demokrasiden, hukuktan dem vurup dururlardı. Bu devletin toprakları içerisinde nefes tüketildiği sürece devletin adaletinin, hukukun, demokrasinin herkes için eşit şekilde uygulanacağını unutmuşlardı herhalde...

Ama devlet bu ya... Unutur mu hiç, uygun zamanı ve uygun zemini bekler. Pazarlık edilmez devletle... Yeri gelir güçsüz gibi görünür ama gücünü kullanması gerektiği anda da devletin yumruğu işte böyle iner sivri akıllıların üzerine. 

Devlet, milletini yaşatır. Her ne koşulda olursa olsun, milleti var eder. Çünkü millet için vardır devlet. Çünkü milleti yaşattıkça var olacaktır, yaşayacaktır... 

15 Temmuz'dan sonra millet devletine öyle bir sarıldı, öyle bir var etti ki onu, devlete hükmedenler de milletin bu birlikteliğini göz ardı etmedi, edemedi. Milleti için var olan devlet, millet ne diyorsa onu yapmaya kararlıydı artık. Ve gereğini de yapıyor... Şükürler olsun...

Yine bu devletin içinde yaşayıp da sırtını nereye dayayacağını bilemeyen gafiller vardı... Devlet bir gece ansızın kapılarına dayanınca gafiller, gafil avlandı... Başları sapmaya değdi değmesine de ne faydası vardı...

Son çırpınışlarını yaptılar. Yüksek yüksek dağlar, düze indi... Devletin yüceliğinin karşısında senin soyunun adı dağ kadar yüksek olması ne sağlardı ki...

Sırtını ağaca yaslama eğilir, insana yaslama devrilir demişler. Ama sırtını devlete yaslama dememişler. 

Sırtınızı yasladığınız yere dikkat edin. Sırtınızı küçük yükseltilere dayayıp, yüksek dağlardan kuşbakışı etrafı seyrederken yüksek perdeden lakırtılar ederken bir de bakmışsınız ki ayağınız kayıvermiş. O güvendiğiniz, sırtınızı dayadığınız dağlar da kalmamış ortada...

Türkiye bunalımda. Sanki üzerimizde bir sis perdesi var. Dağıtmak için çabalayıp duruyoruz. Işığı görebilmek için bütün gayretimiz. Üzerimizdeki sis bulutunun alaşımında terör, teröristler, ekonomik bunalım, sosyal çözülmeler gibi birçok madde var. 

Ama o sis bulutu çözülmeye başladı. İnşallah bundan sonrası daha iyi ve daha güzel olacak. 

HDP milletvekillerinin gözaltına alınması ile ilgili olay, tüm Türkiye'de olduğu gibi dünyada da geniş yankı uyandırdı. Kimin ne dediğinden ziyade bizim ne yaptığımız önemli olan. Doğru zamanda doğru hamleler yaparak doğru sonuca ulaşılabilir. 

Açık söylemek gerekirse, büyük bir moral oluştu Türkiye'de... Terör örgütlerinin siyasi ayağına büyük bir darbe indirilmişti. 

Benim 80 yaşındaki babaannemin bile dikkatini çekmiş meclisin içindeki terör destekçilerinin tutuklanması. Onun sözüyle de yazıyı tamamlamak istiyorum:

“Devletin tekmesi deve tekmesi gibi olur. Zor kızar, geç vurur ama vurdu mu, bir daha belini doğrultamazsın.”