Denetim kurumları ve denetçiler de hesap vermeli

Soma faciası ülkemizi derinden sarstı. Facia geçti, hayatını kaybeden canlar ebediyete uğurlandı, geride kalan ve sönen ocakların yaraları sarılmaya çalışılıyor ama facianın artçı sarsıntıları hâlâ devam ediyor.
Sönen 301 ocak üzerinden ve bu facianın acıları üzerinden siyaset yapanlar da var, bu elim facianın üzerinden rant devşirmeye çalışanlarda!
İnsan bile demeye dilim varmayan birisi çıkıyor “Başbakan'ın mitingine katıldıkları için bunlar ölüme müstahaklardı” diyor, yine aynı kategoriden bir diğeri çıkıyor “ne şehit ne gazi, oldular niyazi”diye yazabiliyor.
İnsan dışı familyadan bir diğeri de “yapılan yardımlar AK Parti'ye yarar, sakın Soma'ya yardım yapmayın” çağrısını yapıyor.
Aynı familyadan bir diğeri, “ocaklarına ateş düşsün” şeklindeki meşhur bedduayı, bu faciaya telmih ve teşbih ediyor.
Başka biri ise, Soma faciası ile Kur'an da geçen ve helak edilen kavimler arasında bağlantı kuruyor ve daha da ileri giderek o kavimlerdeki özelliklerin AK Parti'ye oy verenlerde bulunduğu yorumunu yapabiliyor.  
Hatta “zulmedenlere destek olmayın, yoksa size ateş dokunur” ayetini, Soma'ya şamil kılan insan müsveddeleri bile var.
Bu tür söylemleri, böylesi saçma sapan yorumları kabullenmek, onları benimsemek mümkün değil. Bu söylemleri yapanları insan olarak kabul etmek mümkün değil.
Diğer yandan, yargı olaya el atmış ve Soma faciasının hesabı sorulmaya başlanmıştır.
Varsa herhangi bir ihmal veya suiistimal mutlaka ortaya çıkacak ve sorumlular cezalarını çekeceklerdir. Zaten maden ocağının üst düzeyde görev yapan idarecileri gözaltına alınmışlar, bazıları da tutuklanmışlardır.
Ancak bu durum sadece maden ocağı idarecileri ile sınırlı kalmamalı, ocağı yasal olarak denetleme görevi bulunan devlet kurumlarının sorumluları da hesap vermeye çağrılmalıdır.
Maden ocağı sahipleri ve yetkilileri gerekli önlemleri almamış ve işçi güvenliğini sağlamamış olabilirler. Ancak bu ocağı denetleme görevi tamamen devletin kontrolündedir.
Denetleme görevini yetkisinde bulunduran kurumlar ve bunların denetçileri gerekli yasal denetimlerini yapmamışlar veya görevlerinde aksaklık ve yanlışlık yapmışlar ise bunların da ortaya çıkarılması ve bu görevlilerden de hesap sorulması hem toplumsal hem vicdani bir sorumluluktur.
Gerek hükümet idari yönden gerekse yargı ceza yönünden bu denetim kurumları ve denetçileri de denetlemeli ihtimal dâhilinde olan ihmal ve yanlışların üzerine gitmelidir.
Ancak o takdirde hayatını kaybeden 301 canımıza, onların geride bıraktığı gözü yaşlı ailelerine ve de ülkemizin tüm insanlarına karşı sorumluluk yerine getirilmiş olacaktır.
Bu faciada A' dan Z' ye tüm sorumlulardan hesap sorulmadıkça, olay tüm açıklığı ile ortaya çıkarılmadıkça gidenlerin ruhu huzura kavuşmayacak, sönen ocakların yüreği soğumayacak ve bu facialar sona ermeyecektir.
Bu faciadan siyasi sonuç çıkarmaya çalışanlardan da, gerekli hesap verme mekanizmasını çalıştırmayanlardan da şikâyetçiyiz.
[email protected]