Beşiktaş maçında da, seri devam etsin ki tam olsun!

Büyü bozuldu, sihir miadını doldurdu. Konyaspor'da teknik direktör değişikliğinin etkisi sona erdi. Aykut Kocaman isminin takım üzerinde yaptığı psikolojik tesir, yerini 4 hafta sonra normal görüntüye bıraktı. 

Aykut Kocaman'ın gelişi ile 4 hafta boyunca kalesinde gol görmeyen ve bu 4 haftanın 3'ünü galibiyet, 1'ini de golsüz beraberlikle geçiren Konyaspor'a ne olduysa Galatasaray maçından itibaren oldu. Önce o maçta kendi evinde 40 bin seyircisinin önünde tam 5 gol yedi. Arkasından kupa maçında Gençlerbirliği'ne 2-0 mağlup oldu. Ve yine Gençlerbirliği takımına lig maçında 5-0 yenilmekten kurtulamadı.

Böylece Konyaspor 8 gün içinde kalesinde toplam 12 gol görmüş oldu. Buna karşılık attığı gol sayısı kocaman bir sıfır. Konyaspor bu sonuçlarla bir rekora doğru koşuyor. Oldu olacak, önümüzdeki Beşiktaş maçında da 5-0'lık seri devam etsin ki tam olsun ve Konyaspor kırılması zor bir rekorun sahibi olmuş olsun.

Bu maçların tahlili ve kritiği nasıl yapılır ki? Herkes her şeyi görüyor, biliyor. Kocaman'ın gelişi ile yükselişe geçen ve Kardemir Karabükspor'u, Gaziantepspor'u ve Mersin İdman Yurdu'nu mağlup eden, Akhisar Belediyespor deplasmanından da gol yemeden 1 puan çıkartan Torku Konyaspor'a birdenbire ne oldu da, 2 lig maçında arka arkaya 5'erden 10 gol yedi.

Aslına bakarsak, Gençlerbirliği maçında 44. dakikaya kadar sahada başa baş mücadele eden bir Konyaspor vardı. Tamam gerek oyun olarak gerek mücadele olarak temsilcimiz beklenenin altında idi ama Gençlerbirliği takımının da, o dakikaya kadar, Konyaspor'dan üstün olduğu söylenemezdi.   

44. dakikada duran toptan gelen topun kalecinin de hatasıyla gol olması, soyunma odasına mağlup olarak gidilmesini gerektirdi. Ama oyunun kader anı bence 2. goldü.

Galatasaray maçından önce yazdığım yazıdaki şu cümleleri okur musunuz? “Konyaspor açısından en korktuğum şey, hatalı paslar ve ileri çıkan defansın geri dönmede geç kalmasıdır. Hele hele, Mersin maçında biraz tutuk olsa da, son haftalarda iyi performans gösteren Hleb'in yaptığı pas hatasının telafisi güç oluyor. Helb'in yaptığı her olumlu pas, rakip kalede ne kadar tehlike oluşturuyorsa, pas hatası da, kendi kalemiz için o kadar tehlikeli oluyor.”

İşte bu yazımda vurguladığım korku, Gençlerbirliği maçında gerçek oldu ve Hleb'in yaptığı büyük pas hatası sonrası 2. golü kalemizde görürken, Konyaspor'u nakavta götüren an da o an oldu. O dakikadan itibaren yerle bir olan ve bütün futbolcularının ayakta kalmakta bile zorlandığı Konyaspor'un, yine kaleci hatası ile yediği 3. gol sonrasında da, 5-0'lık Galatasaray maçını akıllara getirdi ve yine mi 5 gol yenecek korkusu bütün bünyeyi sardı. Geride kalan dakikalarda o korku ile oynanan oyundan hayır gelmedi, korku dağları aştı ve ikinci 5-0'la maç bitti.

Gençlerbirliği maçından önce yazdığım yazıda da şu cümleleri kullanmışım: “Gençlerbirliği maçından ne yapıp edip mutlaka 3 puan alınmalı, arkasından da Beşiktaş maçına bu moralle çıkılmalıdır. Aksi halde arka arkaya alınacak seri yenilgiler, Aykut Kocaman ile düzelme yoluna giren Konyaspor'un tekrar ateş hattına doğru gerilemesine sebebiyet verecektir.”

Şimdi ne olacak? Üst üste çok farklı mağlubiyetlerle sahadan ayrılan Konyaspor, ligin en güçlü ve en istikrarlı takımı Beşiktaş maçında bu moralle ne yapacak? Her şeye rağmen umutlarımızı diri tutmamız gerekmektedir. Beşiktaş maçı Konyaspor için dönüm noktası olabilir. Çok büyük bir mücadele gücü ortaya konularak, Beşiktaş maçından alınacak 1 puan bile Konyaspor'un kendine gelmesine yetecektir. Aksi halde erken yenilecek 1 gol, futbolcularımıza yine 5-0'lık korkuları yaşatacaktır. Artık Konyaspor'a yakışmayan farklı yenilgi serileri değil, galibiyet serileri görmek istiyoruz.  [email protected]