Ülkemizde ve şehrimizde Koronavirüs salgının görülmesi üzerine ekonomiye olan olumsuz etkilerine karşın tedbirler alınıyor.

Alınan tedbirlerin yeterli olup, olmadığının tartışması devam ediyor.

Salgını nedeniyle 2,5 haftalık bir süreçte restoran ve giyim sektörünün ekonomik kaybı 20 milyar liranın üzerindedir.

Sektördeki paket servis hizmetleri de para kazandırmadığı gibi, ayakta kalmasını da sağlayamıyor.

Yer yer işten çıkarmalar yaşanıyor.   

Giyim sektörü de düşüşe geçerken, birçoğu da kepenk kapatıyor. İşsizlere bir yenisi ekleniyor.

Diğer taraftan AVM, gıda ve temizlik ürünleri sektörü yükselişe geçerken, ciroları da buna paralel olarak yükseliyor.  

Çiftçi de iyi değildir. Üretim masraflarını karşılanmadığı gibi, ürettiği ürünleri de değerince satamadığı için elinde kalıyor.

Salgından dolayı da tarlasına, bahçesine gidemiyor. Buda ayrı bir sorun olarak yaşanıyor.

Böyle giderse çiftçi ve üretici ekimden ve dikimden uzaklaşacaktır.

Mazot, gübre, ilaç pahalıysa tohumu kullanmak zor olur. Girdilerin yüksek maliyeti çiftçileri dert içinde bırakıyor.

Besicilerin durumu da pek iç açıcı değildir. Et ve süt ürünleri alanda yoktur. Oysa marketlerde ve kasaplarda et fiyatları sürekli artmaktadır.

Önümüzdeki birkaç içinde gıdaya ulaşmada sıkıntılar yaşayacağımız görülmektedir.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Murat Akbulut’un tarımın sorunlarının çözümü noktasındaki değerlendirmesini özetleyerek sizlerle paylaşmak istedim.

Murat Akbulut Tarım Sektörünün kuvveti ve üretimin devamlılığı için alınması gereken tedbirleri ise şu şekilde sıralıyor: “Sektörün Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalara olan kredi borçları, vergi, SGK, BAĞKUR, TARSİM ve benzeri ödemeleri, salgının en az bir yıl sonrasına, faizsiz olarak ertelenmeli. Bakanlıkça bu günlerde yapılacak destekleme açıklamaları, içinde bulunduğumuz sürece dair yeni bir destek olmayıp üreticinin 2019 yılı alacağıdır. Bu desteklemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir.  2020 yılı desteklemeleri ürün destekleri hariç temel desteklemeler ÇKS kayıtlarına göre avans olarak acilen ödenmelidir. Bu zor ve çetin süreci atlatmak için tarımsal işletmelere kolay erişilebilir, ipoteksiz, KGF benzeri faizsiz ya da çok düşük faizli ve kredi taksit ödemelerinin bir üretim sezonu sonrası başlayacağı biçimde tarımda ‘Üretime Devam Kredisi’ hızla hayata geçirilmelidir. Aile çalışması ve kayıt dışı çalışanlar da istihdam desteklemelerinden faydalandırılmalı, yevmiyeli işçiler ve mevsimlik tarım işçileri için barınma, beslenme ve sağlık koşullarını kapsayacak Kızılay veya AFAD alt yapısından faydalanılan özel koşullar bu yıl oluşturulmalıdır. Tarım sektörü, girdi sağlayan tedarikçilerin mücbir sebep kapsamında çalışmaları kolaylaştırılmalıdır. Tarımsal faaliyetteki Şirket ve firmaların ödeme sisteminin tıkanmaması için bütçe ve muhasebe ölçeğine göre ödemelerinin, devletçe ödenmeli ve şirket veya firma hesabına kredi olarak kayıt edilmeli. Ancak en önemlisi çiftçilerimiz, bugüne kadar ithalat yaptığımız stratejik öneme sahip ürünlerin önümüzdeki 15 günlük baharlık ekim sezonu geçirilmeden önceki senelerden hatta daha fazla ekim alanda üretime yönlendirilmeli ve teşvik edilmelidir. Tüm olumsuzluklara rağmen Ülkemizde ve Konya’da iklimsel veriler gayet olumlu gözükmektedir. İçinde bulunduğumuz baharın başlangıcında ısmarlama bir iklim yaşamaktayız. Nisan Mayıs ayları da mevsim normallerinde geçerse ki öyle umut ediyoruz, özellikle doğaya bağlı tarım yapma zorunluluğunun yoğun olduğu bölgemizde rekoltede geçen seneye göre ciddi bir artış olacağını bekliyoruz. Günümüzdeki bu savaşın silahı da gıdadır. Dolayısıyla da savunma sanayisi de tarımsal üretim olmuştur. Tarımda üretim zincirinin kırılmaması, sürdürülebilirliğin sağlanması ve hayatımıza keşkeleri almamak için tedbirler başta alınmalıdır.”

Murat Akbulut Dünyayı etkisi altına alan koronovirüsle birlikte “Gıda Milliyetçiliğinin” öneminin bir kez daha ortaya çıktığını belirterek, tarım sektöründe üretimin sürekliliği için herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini ve ülkemizde ‘Gıda Milliyetçisi Olmalıyız!’ uyarısında bulunuyor.

Tarıma desteklerin bütünsel olarak ele alınarak, uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor.

Sonuçta, istihdam korunmalı, işten çıkarmaların önüne geçilmeli ve en önemlisi de paranın nakit akışı sağlanmalıdır.

Çiftçi, besici, asgari ücretli, serbest çalışanlar işlerine devam etmek isterlerken, işyerlerinin salgına karşı daha korunaklı bir yapıya kavuşturulmasını talep ediyor.

Yeterince çiftçiye ve üreticiye, çalışana, işsiz kalana destekler verilmeli, psikolojik olarak rahatlatılmalıdır.

Tabi ki bu salgından kurtulmak için hepimiz üzerimize düşüne yapmalıyız. Ancak, çalışanların ve üreticilerin umuda ihtiyacı olduğu da bir gerçektir.

Bunun içinde iktidardan başlayıp, vatandaşlar olarak bizler üzerimize düşeni yerine getirmeliyiz.

Moral çok önemlidir. Böylesine durumlarda umut etmek, geleceğe güvenle bakmak en iyisidir.

Başka da çaremizde yoktur. Ne dersiniz sizce de öyle değil mi?