Saadet Partisi Konya Kadın Gençlik Kolları tarafından “Özgür Kudüs” konulu bir konferans düzenlendi. Milli Gazete Yazarı Bilali Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı programa Saadet Partisi İl Kadın Kolları Başkanı Fazilet Bütüner, İl Kadın Gençlik Kolları Başkanı Ayşe Behriz, partililer ve çok sayıda davetli katıldı. Konuşmasına başlarken, “Batı’yı, batılı iyi tanımlamamız gerekiyor. Kelimeler çok önemlidir” diyen Yıldırım,  şöyle konuştu: “Kelimeleri doğru tanımlamadı iseniz hayatınız boyunca problemler üretecektir. Önümüzde bir Batı, Avrupa, ABD vardır. Batı’nın inanç sistemini inşa ettiği üç tane kelime vardır. Demokrasi, özgürlük ve insan hakları. Eğer bu kelimeleri iyi anlamazsak, herkes kendi anladığı türden bu kelimelere anlam yüklemeye başlarsa biz hiçbir şeyi çözemeyiz. Batı’nın inandığı demokrasi anlayışında, demokrasi ilk anıldığı zaman insan başına 17 tane köle düşüyordu ve insanlar tanrılara rağmen kendi kendilerini yönetmek istiyordu. Bu yüzden kendi elleriyle yazdıkları kanunlarla köleleri istedikleri gibi kullanmayı amaçlıyorlardı. Bu yüzden bu kelime bizim peşinden gidebileceğimiz bir kelime değildir. Özgürlük denilen bir çılgınlık var. Avrupa’nın gerçekten medeniyet oluşturmak isteyen insanları kafasını karıştırmak için özenle hazırlanmış kelimelerden biridir. Bireysel özgürlük diye bir şey olamaz. Sizin özgürlüğünüz başka insanın sınırlarına girdiği an sona eren bir şeydir. Özgürlük de barış gibidir. Barış savaşın olmadığı bir durum değildir. Barış savaştan sonra yapılır. Özgürlükle serbestlik arasında bir ayrım olduğunu bilme zaruretimiz var. Bugün Avrupa’nın özgürlük diye kastettiği ‘serbestliktir’. Bizi karşılayan tanım ise hayvanlar serbesttir, insanlar özgürdür. Ve en büyük özgürlük kulluktur. Belirleyici bir otorite olmazsa özgürlük zulmete ve külfete dönüşebilir. İnsan hakları diye bir eğlencesi var Avrupa’nın. İşine geldiği gibi hak ve adalet fakat mevzu Arakan’da sırf Müslüman olduğu için yakılanlar varsa Avrupa’yı sessiz görürsünüz. İşgalci İsrail Filistinli gençlerin kollarını kırarken Avrupa’nın insan hakları cümlesinin ne kadar iki yüzlü olduğunu anlarsınız.” 

BİZİM FİLİSTİN SORUNUMUZ YOK

“İslam Medeniyeti’nde bizi karşılayan iki kelime var; Birisi hak birisi de adalet” diyen Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti: “Hak, doğru demek değildir. Doğru zamana ve mekana göre değişebilir. Fakat hak her şart ve durumda geçerliliği olandır. Adalet herkes için olursa adalettir. Bugün bir zalimi zulmünden vazgeçirmek de adalettir. Bizim kelimelerimiz hak ve adalet olursa Batı bizi hiç sevmeyecektir. BM, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kuruldu. BM’ye üye olmanın yolu Almanya’ya savaş ilan etmekten geçiyordu. Bu durumda girdiğimiz BM’nin dünyaya adalet getirebileceğini düşünenler ancak ahmaklar olabilir. Dünyada silah ticaretinin yüzde 60’ını veto yetkisi olan daimi üyeler kontrol ediyor. Bu BM kararı ile kurulmuş sözde bir devletten bahsediyoruz. Adı ‘İsrail’ diyorlar, biz ‘işgalci’ diyoruz. Bizim Filistin sorunumuz yok. Filistinlilerin Kudüs sorunu yok. Bizim bir şımarık çocuk problemimiz var. Bu şımarık çocuk İsrail’dir. İsrail bunu tesadüfen yapmadı. Yahudiler 1897’de Basel’de toplandığında Theodor Herzl, hiçbir Yahudi’nin böyle bir beklentisi yokken Yahudilere bir söz verdi; O söz vatan sözü idi. Kuzey Afrika’da bunlara toprak önerildi ama onlar ısrarla Filistin’i istediler. Yahudiler’in bu vatan meselesine sıcak bakmayan güçlü bir lobi vardı; O da Almanya idi. Bu hadiseler, İngiltere’nin İsrail’e toprak vermesi, devlet taahhüt etmesi, 1908’li yıllarda oldu. 2. Dünya Savaşı'nda olmamıştı.”

SOYKIRIM DOĞRULANAMIYOR

 2. Dünya Savaşı’nın boşuna çıkarılmadığını söyleyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Filistin’de Yahudi nüfusu 35 bini geçmiyordu ve bu devlet kurmak için yeterli gelmiyordu. Avrupa’daki Yahudi’leri Filistin topraklarına getirebilmek gerekiyordu. Avrupa’daki hayat şartları iyiydi. Yahudi’leri Filistin’e ancak bir savaş mahareti ile yapabilirlerdi. 55 milyonun insanın öldüğü 2. Dünya Savaşı’nda 6 milyon diye bahsedilen bir Yahudi soykırımı var ki bunu doğrulamanız mümkün değil. O zamanın sayılarını orantıladığınızda bile bu sayılara ulaşılamıyor. Hitler’i destekleyenlerden birinin Rothschild ailesi olduğunu düşününce insanın kafası iyice karışıyor. Kesin kanaatimdir ki 2. Dünya Savaşı zamanında Yahudiler’e yapıldığı iddia edilen her şeyi Yahudiler kendileri yaptı.”

HABER MERKEZİ 

Editör: TE Bilişim