Buzdan dağlar oluşur yüreğinde; eğer onu sevgi ateşiyle ısıtmazsan. Sevgi ateşi yalnızken yakılmaz. Onu tutuşturmak için birileri olmalı çevrende.

 Modern zamanların yalnızlaştırdığı zavallı insan! Kendi başına her yere yetişebileceğini, her şeye yetebileceğini düşünen güçlü ama bir o kadar da zayıf, kırılgan insan. Giderek çevresindekileri arkadaşlarını, akrabalarını hatta kardeşlerini ve ailesini kaybeden düşünen! İnsan.  Kabul etmek gerekir ki modernizmin getirdiği yenilikler hayatın birçok alanında kolaylık sağlıyor. Ancak şu da bir gerçek, meşguliyeti azalan insan boş zamanlarını fuzuli işlerle uğraşarak ve ne yazık ki ekran karşısında tüketiyor.  Bu yakın zamana kadar televizyon ekranı iken şimdilerde masa üstünden dizlerimizin üzerine çıkacak kadar samimileştiğimiz bilgisayarlar ve onlar olmadan nefes bile alamadığımız telefonlara kaymış durumda. Gençler sözüm ona hayatı durum bildirmekten ve fotoğraf paylaşmaktan ibaret görmeye başladı. Hey hat! bakmaktan gözlerimizi alamadığımız soğuk ekranlar bir insanın bakışlarındaki sıcaklığı veremediğinden depresyon çağın en yaygın hastalığı halini almış. İletişim çağında iletişimsizlik tavan yapmış durumda.

Ne dersiniz sizce de bu modernizmin uygulamaya koyduğu bir başka plan olabilir mi? Tabi ya! Böylelikle sağlık ve ilaç sektörü çarkını çevirebilecek. Aksi takdirde piyasaya sunulan onca ilaç kime pazarlanacak? Yeni hastalıklar, yeni ilaçlar ve bu oyunun tek ve vazgeçilmez piyonu insan.

Eskiden böyle miydi diyerek başlanan cümlelere bir yenisini de ben ekleyeyim. Eskiden karşı komşumuzla her an diyalog halindeydik. Hafta sonlarını alışveriş merkezlerinde değil aile ve akrabalar arasında geçirirdik. Bir sorunumuz olduğunda dostlarla, aileyle sıkı ilişkiler sayesinde kendimizi yalnız hissetmeden ve bocalamaya düşmeden halledebilirdik. Düşünsenize halinizden anlayan, günümüz tabiriyle aynı dili konuştuğunuz frekansınızın uyduğu bir arkadaşınızla beş dakika sohbet etmenin sağladığı rahatlamayı hangi ilaç ve hangi terapist sağlayabilir?

İnancımıza göre akrabaları ziyaret etmek bir ibadet hükmündedir. Bu konuyu bu denli önemli kılan hiç şüphesiz bireyin ve toplumun psikolojik ve sosyal sağlığını tesis etmektir. Yüce Yaratıcının her emrinde ve her yasağında insanın faydasına hizmet eden bir veya birkaç husus muhakkak mevcuttur. Yapılan araştırmalar yalnızlığın insan üzerinde derin etkiler bıraktığını ortaya çıkarmıştır. Yine aynı araştırmada duygularını paylaşacak, yakın temas halinde bulunacak kimsesi olmayan insanlarda hastalanma ve ölüm riskinin ikiye katladığı belirlenmiş. Dinimizce akraba ziyaretinin ömrü uzattığı vurgulanır. Sizce bu bir tesadüf mü?


Kâinatın Güneşi bu hususta;
'Herkim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa sıla-i rahim yapsın'

'Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennete giremez' buyurur.

Buhari, Müslim

Dinimizce asırlar önce bildirilmiş gerçeklere bilim yeni yeni ulaşabilmekte. Ne diyelim geç olsun da güç olmasın.

Mutlu haftalar dilerim.