Geçtiğimiz günlerde Polis bir restaurantta  rutin kimlik kontrolü yaparken daha sonra Hatay Baro Başkanı olduğunu öğrendiğimiz Ekrem Dönmez, önce kimliğini göstermeyerek direnmiş, ardından polisin görevini yapmasına engel olmuştur. Bunun üzerine karakola götürülen Ekrem Dönmez, bayramın huzurunu kaçıran bir basın açıklaması ile Türkiye'yi geren bir süreci başlatmıştır.

Hatay Barosunun ve meslek asabiyesi girdabındaki aralarinda muhafazakar avukat, dernek, barolarında olduğu bir kısım kişi ve kurumların  eşitlik için mücadele etmesi gerekirken ayrıcalık peşinde olmasını kınıyoruz.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun aklı selim daveti yapması gerekirken taraf olması ve gerginliği arttırmasını da fevkalede yanlış buluyoruz.

Varlık nedeni hukuku savunmak olan Hatay Barosunun fecaat seviyesindeki basın açıklaması  bir zamanlar sahip oldukları ayrıcalıklı statulerini kaybetmemek için gösterdikleri refleks olarak görüyoruz.

'Bir Polis, Kavmin Efendisi Bir Beyaz Türk Baro Başkanına  kimlik sormuş! Ne haddine, Vay ki vay...' diyenler George Orwell'in Hayvan Çiftliğinde kaldı. 'Herkes eşittir, bazıları daha eşittir.' diyen Orwell'di. Yeni Turkiye'de herkes eşittir. Biraz zaman alsa da herkesin eşit olduğunu herkes öğrenecek.

Buradan Sayın Metin Feyzioglu Bey'e sesleniyorum;

Hatay Baro Başkanı her yurttaş gibi kimliğini gösterse bir şeyi mi eksilir!

Nedir bu ayrıcalık arayışınız!

Konu savunma hakkı ile açıklanamayacak kadar açık. İlerde başka meslek grupları da 'Ben kimliğini göstermiyorum' dese sorumlusu kim olacak!

Türkiye'yi niçin geriyorsunuz?

Bu çerçevede  hususu vesayeti tasfiye etmiş milletimin takdirine sunuyorum.

Son bir cümlede kibrin zirvesindeki bir baro başkanına sahip çıkan muhafazakar avukat ve barolara;

Bu sahip çıkışınızda saik  meslek asabiyesi değil ise  stokholm sendromudur.

Ne çabuk unuttunuz, Bu Barolar başörtüsü ile sizlere avukatlık stajı dahi yaptırmıyordu.

Acıları unutanlar acıları tekrar yaşamaya mahkumdur. Allah korusun...

Duruşunuzu gözden geçirin.