Sigmund Freud “Çocuklukta, babanın koruyuculuğuna duyulan ihtiyaç kadar güçlü başka bir ihtiyaç düşünemiyorum” demiş. 

Ne de doğru söylemiş değil mi? 

O zaman diyebilir miyiz ki babalara düşen ilk görevlerden biri de korumaktır ve bu korumanın getirdiği güven ve güç duygusunu çocuğa vermektir.

Baktığımız zaman anneler bebekleri rahimlerine düştüğü andan itibaren vücutlarında, hormonlarında ve psikolojilerinde yaşanan değişikliklerle annelik duygusunu  bebeklerini daha kucaklarına almadan hissetmeye başlıyorlar. Fakat babalara gelince durum biraz değişiyor.Babalar vücutlarında ve hayat düzenlerinde bir değişiklik olmadığından dolayı baba olduklarını ancak bebekleri doğduktan bir süre sonra anlayabiliyorlar.

Bunun yanı sıra anne birinci dereceden bakım veren olduğu için annenin varlığının önemi ilk andan itibaren hissediliyor ancak babaların varlığının önemi ve değeri yokluğu ile daha iyi anlaşılıyor diyebiliriz.

‘Baba’ kelimesi herkeste farklı anlamlar taşıyabilir. İnsanların çoğu yaşantılarına ve kendi anne-baba tutumlarına göre bu kelimeye anlam yüklemektedir. Olumsuz anıları olan kişiler baba kelimesini kendi babasından daha farklı tanımlarken, olumlu anıları olanlar da babaları gibi bir baba olma arzusu taşırlar. Onları kendilerine rol model alırlar. 

Uzun yıllar önce yapılan araştırmalar anne-çocuk arasındaki ilişkiyi incelemiş, çocuğun gelişimde annenin rolünü ve önemini vurgulamış, çoğu zaman babaların yardımcı oyuncu olduğunu öne sürmüştür. Fakat bu görüş zamanla farklılaşmıştır.
Çocuğun bilişsel,sosyal ve duygusal gelişiminde babanın rolü oldukça önemlidir.

Çocuklukta temeli atılan duygulardan olan güven ve güç duygularını çocuklar babadan alırlar.Babasız büyüyen bir çocuğun güvensizlik ve tedirginlik duyguları kolayca fark edilebilir.Araştırmalara göre; çocuklarıyla ilgilenen verimli vakit geçiren babaların kız çocuklarının öz güvenlerinin daha yüksek, erkek çocuklarının ise daha az problemli davranış gösterdikleri bulunmuştur. Babaları ile birlikte yaşayan çocukların hem fiziksel hem duygusal sağlıklarının daha iyi olduğu bulgusu da başka bir araştırmanın sonucudur.

Babanın bebeklik döneminde çocuğuyla ilgilenmesi çocukla baba arasındaki duygusal bağı kuvvetlendirir ve bu durum ebeveynlik ilişkisine de olumlu şekilde yansır. 

Baba olmanın, erkeğin yaşamındaki kişisel değeri artırdığını, erkeğin duruşuna yeni anlamlar eklediğini ve sorumluluk duygusunu geliştirdiğini göstermektedir. Baba olmak erkeklerin hayatını daha anlamlı kılarken; kuşkusuz korkularını da arttırmaktadır.
Çocuk sahibi olma düşüncesi olan birçok anne babanın aklındaki en önemli soru; ‘Acaba iyi bir anne/baba olabilir miyim?’ olur. Bu soruya tatmin edici bir cevap bulmak oldukça zordur.Fakat aşağıdaki bir kaç davranışla bu korkularıda azaltabiliriz.

En temel kural şüphesiz ki sevginizi hissettirmek;

Sevgiyle büyüyen ve kendini güvende hisseden çocuğun öz güveni yüksek, diğer insanlarla iletişimi güçlü olur. Bunun için:

• Başarılarını takdir edin.

• Yanında olduğunuzu,destek olduğunuzu  hissettirin.

• Sosyal karşılaştırma yapmayın.

• Çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirin.

• Onu yargılamadan önce mutlaka dinleyin.

Psikolog Merve KAYHAN