Derslerimde sık sık Osmanlı’ya atıf yaparım. İnkılap tarihi derslerinde “yıkılması gereken” bir devlet olarak görülen Osmanlı’ya sıkça atıf yapılması, dersin başlarında bazı öğrencilerimiz tarafından hayretle karşılanır. Tabii zamanla bu hayret duygusu,  yerini gerçek tarihimizi öğrenme duygusu şeklini alır. Bütün tarihimizi kucaklayan ve kültürümüzü, inancımızı dışlamayan bir tarih anlayışını idrak maksadı taşıyan tarih şuuru, milletin bütün fertleri tarafından arzu edilir. Biz bu tarih şuuruna “Türk tarihi bir bütündür” diyoruz. 

Derslerimizde, genelde inkılap tarihi müfredatında yer almayan Osmanlı klasik dönemdeki Osmanlı Türk toplumundan söz ederiz. Bu dönemde Osmanlı toplumunda fertler arasındaki ilişkiler ahenkli ve nezaketliydi. Komşuluk münasebetleri, hediyeleşme vs…. Bunlardan birisi insanların hediye olarak birbirlerine aynayı vermeleridir. 

Erkekler, konuştukları veya gözleri kaydıkları hanımlarla buluşmaya gidince hediye olarak ' ayna ' verirlermiş. Bunun anlamı : ' Sana senden daha güzel verebilecek bir hediye yok’ anlamına gelirmiş….

Şimdi bu ince düşüncenin varlığından söz etmek mümkün müdür? 

İnancımızdan uzaklaşmanın ve kapitalizmin kıskacında olmanın verdiği hoyratlıkla paranın her şeyi “çözeceğini” zannediyoruz. Zengin olmayı “adam” olmak sanıyoruz. 

Hâlbuki insan, parayı kazanır. Para, insanı kazanmaz ve kazanmamalıdır. 

Bir Afrikalı Türk dostunun temennisiyle cümleyi tamamlayalım; “Allah Türk milletini asli hüviyetine kavuştursun”….