Altı Aylık Fenerbahçeliden Profesör'e Mektup

 

Sevgili okurlarım bu haftaki köşe yazımda Gerçek hayatta yaşanan bir hasta hikâyesini, Hamile bir kadının umutlarının nasıl yok olduğunu ele alacağım.

 

Hamile bayan hamilelik döneminde Niğde'de bir özel hastanede hamileliğinin altıncı ayı boyunca düzenli bir şekilde kontrollerini ve tahlillerini yaptırırlar ve aldıkları cevap hep olumludur çocuğunuz iyi denir gönderilir. Bu cevap üzerine doğum yaklaştıkça doğacak olan oğlan çocuğunun hayalleri kurulur. Her iki tarafın Anneleri de doğacak olan torunlarına örgüler örer onlarda hayaller kurarlar. Doğacak çocuğun babası koyu bir Fenerbahçeli taraftarıdır. Altı aylık oğluna daha Annesinin karnında iken Feneryum'dan alışveriş yapar ve hazırlanan odanın yatağına aldığı formaları serer ve oda doğacak oğlu için hayaller kurar.

 

Hamile bayan altıncı ayını doldurunca tekrar Niğde'de ki doktorunun yolunu tutar ve kontrollerini ve tahlillerini yaptırır.  Sonuç alındığında doktoru bir telaş sarar ve hamile kadının yanında kocasına bu çocuk acil anne karnından bir iki gün içerisinde alınması lazım yoksa erken doğum olacak, fakat bizim burada altı aylık çocuğu yaşatacak yeni doğan ünitesi yok der. Baba ve anne şok olur ve hocam nasıl olur biz size sürekli kontrollere geldik bize hep iyi gidiyor dediniz der. Doktor o sorulara anlamsız şekilde bakar ve bu çocuğun Adana'da bir özel hastaneye götürülmesini önerir ve orda yeni doğan ünitesi var der. Adana ile görüşmeler sonucun da orası olmaz. Bu sefer doktor sizi ben Kayseri'de özel bir hastaneye göndereyim der. Çocuğun babası Hocam biz Ereğliliyiz siz bizi Konya'ya memleketime sevk edin orda çok iyi profesörler var der. Doktorda bu isteği kabul eder ve ambulansla hastayı Konya'ya gönderir. Göndermeden önce de hem hastaneyle hem de hastayı kabul eden profesörle görüşür ve hasta hakkında bilgiler verir ve profesör tamam sen hastayı yolla der.

 

Hamile kadın Niğde'den Konya'ya ambulansla gönderilir. Üç saat süren yolculuktan sonra Konya'da ki hastaneye varılır. Hamile kadın hastanede önce sancı odasına alınır ve tahlilleri ve muayenesi yapılır. Gece saat 23.00 gibi gelindiği için kontrolleri yapan profesörün yardımcıları hasta hakkında hocalarına bilgileri aktarırlar bir saat sonra hasta hakkında eşine bilgi verilir endişe edilecek bir durum yok şu an eşiniz iyi erken doğum tehlikesi de gözükmüyor denir.

 

Hamile kadının yatışı yapılır ve sabah olur profesör gelir ve hamile kadını bir kez de o muayene eder ve sonucun iyi olduğunu korkulacak bir durumun olmadığını oda söyler ve bir iki gün hastanede yatırılacağını asıl sonucun hastanın bu süre zarfında durumuna göre karar verileceğini söyler ve odadan çıkar.

 

Hamile kadının eşi profesörü bir süre izler ve derki ben hayatımda bu kadar yoğun hastası olan birini görmedim der kendi kendine. Hamile kadın hastanede iki gün kalır her muayenede aynı şey söylenir durum iyi korkulacak bir şey yok. Eşinin bu durumunu öğrenen baba her seferinde of be der ve sevinir hatta gece olunca kanepelerin üzerine uzanır ve tekrar umutları yeşerdiği için doğacak çocuğuna nasıl Fenerbahçe formasını giydireceğinin hayalini tekrar kurmaya başlar. Yine'de işi şansa bırakmak istemez ve profesörün özel muayenesinde de görüşülür hoca burada da durumun iyi olduğunu hastayı Pazar günü taburcu etmek istediğini eşine bir kez daha söyler. Hamile kadının eşi hocam yapacağımız bir şey var mı der hocaya hoca hayır hiçbir şey gerekmez siz hastanızın yanına dönün der.

Pazar günü olur ve profesör bir kez daha muayene eder ve hastanın taburcu olmasına karar verir ve hasta taburcu olur ve Ereğli'ye evine döner.

Hastanın döndüğü saatler öğle üzeridir akşama kadar evinde istirahat eder ve akşamüzeri hasta aniden rahatsızlanır ve kan kaybetmeye başlar hemen 112 haber verilir yüz 112 gelir ve hastayı acil Ereğli Devlet Hastanesi kadın doğum servisine götürmek üzere yola çıkar. İlk müdahale ambulansta yapılır ve durumun acil olduğu doktora bildirilir ve ambulans hastaneye varmak üzere iken kadının durumu git gide kötüleşmiştir. Hamile kadın sedye üzerinde doğumu yapar ve çocuğunu kaybeder. Bu sefer doktor anneyi kurtarmak için yoğun bir çaba sarf eder ve anneyi hayata döndürür. Eşinin bu durumuna an be an şahitlik eden baba ameliyat hanenin kapısının önünde dizlerinin üzerine çöker ve şoka girer.

Bağrışlar çağırışlar arasında bir hemşeri seslenir Anneyi kurtardık ama başınız sağolsun çocuğu kaybettik. O an ortalık buz kesilir ve derin bir sessizliği doğacak Fenerbahçeli oğlunu kaybeden babanın gözyaşları bozar. Herkes üzgün herkes perişan yitip giden umutların hayallerin ardından ameliyat haneden çıkan doktor hasta yakınlarına konuşur. Annede servikal yetmezliği var hamileliğin belirli haftalarında dikiş atılması lazımdı yapılmamış Konya'dan bu hasta nasıl gönderilir der. Şimdi buradan sevgili hocama soruyorum iyi bir profesör olduğunuzu çok sayıda hastanızın olduğunu takdirle karşılıyoruz ama sayın hocam sizin hata yaptınız bir yer mi var? Yoksa sizi yanıltan yardımcılarınız mı var? Ne olur bir araştırın, çocuğunu kaybeden baba soruyor benim umutlarım hayallerim gitti ne olur bir başkanın hayalleri yıkılmasın hocam bir araştırsın diyor. Fenerbahçeli olarak doğmayan çocuk bu dünyaya gelip Ereğli'den bir teşekkür mektubu yazamadı profesöre.