Çok kişi sohbet ederken dünya artık küçüldü, iletişim artı, globalleşme ve küresellik gibi ifadeler kullanmaktadır. Gerçekten birçok huzursuzluklara rağmen dünyanın küçüldüğünü fark etmekteyiz. Çok uluslu şirketler dünyanın farklı ülkelerinde kendileri veya o ülkelerde oluşturduğu ortaklıklarla farklı sektörlerde işbirliği ve üretim yapmaktadırlar. Seçtikleri ülkeler daha çok farklı coğrafyalarda ve farklı ekolojilerde olmakta, böylece sürekli üretim ve lojistik destekle pazar hâkimiyetini veya pazara ürün vermeyi yılın her ayına yaymaktadırlar.

Türkiye’de İş Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), 2013 yılından itibaren faaliyette olan Yurt Dışı Yatırımlar İş Konseyi’nde Türkiye'nin en büyük yurtdışı yatırımcı şirketlerini bünyesinde bulunduruyor. Özel sektörün yurtdışı yatırım dinamiklerini kavrama, yurtdışı yatırımlar sürecinde ortaya çıkan ihtiyaçlara cevaplama, kamu ile yüksek düzeyde eşgüdüm sağlamak görevini üstlenmiştir. Bu kurul pandemi nedeniyle yatırımların yavaşladığını, bundan sonra hızlanacağını tahmin etmektedir.

Türkiye yurt dışı yatırımlarda birçok ülkeye göre geride kalmıştır. Türkiye’nin yıllık ortalama yurt dışı yatırım hacmi 3 milyar dolar seviyelerindedir (2021). Bir ülkeye yapılan yatırımı sadece finansal açıdan düşünmemek lazım. Yakın ilişkiler, ülkelerdeki siyasal istikrar, kültürel bağlar, karşılıklı güven gibi önemli faktörler de göz önüne alınmalıdır. Yatırım yapılacak ülkenin gelir seviyesi, iş yapma ortamı ve kalkınmışlık, know-how potansiyeli, iç ve komşu pazar büyüklüğü, lojistik, mevzuat altyapısı, Türkiye ile ilişkiler, kültürel bağlar, iş gücü ve ham madde maliyeti gibi parametreler yatırımın sürekliliği açısından önemlidir.

Yatırım yapmayı düşünenler; yatırımı planladığı ülkelere danışmanlarıyla, konu uzmanlarıyla, giderek etüt etmeli ve yerel yönetimlerdeki tecrübeli ve güvenilir gördüğü kurumlarla çalışması gerekmektedir.

Yurt dışı yatırımlar ülkenin gelişmişlik durumu ile orantılıdır. Bugün birçok ülkede irili ufaklı yatırımlarımız vardır. Ekonomileri daha çok tarıma ve tarıma dayalı sanayiye dayalı ülkelerde Türkiye yatırım yaparak bu konudaki bilgi ve deneyimlerini o ülkelere taşıyabilir.

Ülkemizin teknolojisi, ürün ve hizmetleri batıya nazaran daha kabul görebilir ülkelerde şirketlerimizin yatırım yapması ve yerel şirketlere dönüşmesi veya onlarla işbirliği yapması gerekmektedir.

Türkiye; ülke olarak bu konuda az da olsa mesafe alan ülkeler arasında sayılabilir.

Tarım ve Orman Bakanlığının Türkiye’nin yurt dışı tarımsal yatırımlarına ilişkin 22.7.2022 tarihli basın açıklamasında şöyle denilmektedir. "Yurt dışında tarımsal yatırım yapmak konusunda Türk şirketleri, yani özel sektör nihai karar verici olacaktır. Bakanlık olarak görevimiz, yatırımcı firmalarımıza yatırım yapılacak ülke ortamı hakkında bilgi vermek ve yatırımcıların haklarını koruyacak şekilde hukuki bir zemin oluşturmaktır."

"Ülkemiz özellikle soya ve ayçiçeği gibi ürünleri büyük oranda ithal etmektedir. Bu ürünlerin yetiştirilmesi için yeterli arazimiz bulunsa bile iklim ve coğrafi koşullar iç talebi karşılayacak oranda üretim yapılmasına imkân vermemektedir. Ayrıca Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığı da aşikârdır. Ülkemizin planladığı bu vizyoner yatırımlar, ithal edilen ürünlerin azalması ve cari açığın kapatılmasında da önemli bir rol oynayacaktır."

Türkiye'nin yurt dışında özel sektör aracılığıyla gerçekleştirilmesi planlanan tarımsal yatırımlarına ilişkin vizyonuyla ilgili açıklama yapılması gereği duyulmuştur diye belirtilen açıklamanın devamında “Ülkemizin tarım politikasında önceliği, tüm tarım alanlarımızın verimli bir şekilde kullanılması, alın ve akıl teri döken çiftçimizin desteklenmesidir. Bu minvalde Bakanlığımız göç, veraset ve diğer nedenlerle terk edilmiş tarım arazilerini yeniden üretime kazandırmak için yeni bir destekleme modeli geliştirmek üzere çalışma yürütmektedir. Türkiye, tarımsal üretim, tarım teknolojileri ve gıda sanayiinde dünyanın en önde gelen ülkelerinden biridir, denilmektedir.

Türkiye Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2020 yılı verilerine göre dünya bitkisel ürünler üretiminde 12'nci, sebze üretiminde 4'üncü ve meyve üretiminde ise 6'ncı sıradadır. Tarımsal hâsıla bakımından da Avrupa'da birinci durumdayız. Bakanlıkça yürütülen çalışmalar ve üretime yönelik teşvikler ile çok sayıda tarım ürününde de dünyada en çok üreten ülkelerin başında gelmekteyiz.

Ülkemiz, farklı ekolojilere sahip arazi varlığı yanında tohumculuk, tarım makineleri, tarımsal ürün işleme ekipmanları, modern hayvancılık tesisleri ve mezbaha ekipmanları, soğuk hava deposu teknolojileri, modern seracılık teknolojileri ve üst düzey gıda işleme, tesis, alet ve ekipmanları üretiminde çok büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye pek çok ülkeye bu alanlarda ürün, hizmet ve teknoloji ihracatı gerçekleştirmekte, mevcut birikimleri ve know-how altyapısı ile sahip olduğu bilgi ve tecrübelerini aktarmaktadır.

Tarım ve Orman Bakanlığının yabancı ülkelerde özel sektör aracılığıyla yatırım imkanları geliştirme konusunda da belirlediği bu yeni vizyon ile yurt dışına açılım sağlanacaktır. Bu manada tarımla uğraşan özel sektörün diğer bazı sektörlerde olduğu gibi tarımsal kalkınma sürecine dâhil olması için teşvik edilmesi gelecek için büyük önem taşımaktadır.

Ülkemize döviz girdisi sağlayan en önemli sektörlerden biri inşaat sektörü olup Rusya'da, Kazakistan'da, Irak'ta, Katar'da ve diğer ülkelerde yatırım yapmakta ve ülke kalkınmasının özel sektör aracılığıyla desteklenmesinin en güzel örneğini vermektedirler. Türkiye inşaat sektöründe dünyada 2'nci sırada yer almaktadır.

Türkiye'nin kendi teknolojisini ve bilgi birikimini devreye sokarak diğer ülkelerle yapacağı tarım alanındaki iş birliği, büyük potansiyelimizi hayata geçirme fırsatı sunabileceği düşüncesi ile Türk yatırımcıların tarım alanında da bilgi birikimlerini ve tecrübelerini ihraç edebilecekleri yurt dışında da özel sektörün tarımsal üretimle inşaat sektöründe olduğu gibi başarı sağlayacağı beklenilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı yatırımcı firmalara yatırım yapılacak ülke ortamı hakkında bilgi vermek ve yatırımcıların haklarını koruyacak şekilde hukuki bir zemin oluşturma görevini üstlenmektedir. Tarım sektörünün de inşaat sektörü gibi desteklenerek uluslararası düzeyde hak ettiği yere gelmesi hedeflenmekte olduğundan, kanaatime göre; doğru ülke ve şirket seçimi yapılır ve düzgün adımlar atılırsa fevkalade başarılı olunacaktır.

Özellikle çok uluslu şirketler ve birçok gelişmiş ülke, sınırları dışında tarımsal arazi kiralamakta olduğundan Türkiye olarak da ülkemiz ekolojisinde yetişmeyen veya bize yeterli olmayan ürünleri ekolojisi uygun ülkelerde yetiştirebiliriz. Sanayide gelişmiş olduğumuz alanlarda da o ülkelerde tarımsal yatırım yapma imkânı da bulunabilir. Her geçen gün önemi artan tarımı bilenlerin gerçekleştireceği bu yatırımlar hem o ülkeler hem de ülkemizin gelecekteki tarım ve gıda ürünü ihtiyaçlarını temin etmek için önemlidir.

Dünya Ticaret Örgütü raporlarına göre yaklaşık 41 ülkenin başka ülkelerde arazi kiraladığı, 62 ülkenin de arazilerini başka ülkelere kiraladığı ya da sattığı belirtilen açıklamada, İngiltere'nin başta Afrika'da olmak üzere 4,4 milyon hektar arazi kiraladığının bildirilmiştir. İngiltere'nin kiraladığı arazilerin büyüklüğü Danimarka'nın yüzölçümüne eşittir. Yapılan açıklamada; ABD, İsviçre ve Çin'in Moldova büyüklüğünde kiraladığı tarım arazileri vardır. "ABD'nin aynı yöntemle kiraladığı arazilerin büyüklüğü 3,7 milyon hektardır. Bazı ülkeler arazilerini kiraya vermekte veya satmaktadır (Kongo 8,1 milyon hektar, Endonezya 7,1 milyon, Filipinler 5,2 milyon ve Sudan 4,7 milyon hektar arazi kiralamış veya satmıştır).

Görüleceği üzere kendi sınırları dışında tarımsal yatırım yapan ülkelerin, bu yatırımlarını mevcut tarım ve gıda ürünleri ihtiyacını karşılama yanında gelecekte dünya gıda piyasasında söz sahibi olmak için gerçekleştirdikleri açıkça anlaşılmaktadır."

Yaşanan Covid-19 salgını süreci, Rusya-Ukrayna savaşı, küresel iklim değişikliği ve artan nüfus nedeniyle tarımsal üretim daha da önemli hale gelmiştir. Türkiye'nin ve tarımla uğraşan iş insanlarımızın küresel gıda piyasasında söz sahibi olması adına bu açılım oldukça önemli görülmektedir. Bu açılım kısa zamanda hedefe ulaşırsa ülkemizin ihtiyaç duyduğu ülkemizde yetiştirilemeyen veya yeterli üretimi olmayan hayati ve stratejik ürünlerin temini yanında belli başlı ülkelere bağımlılığı azaltacaktır.

Türkiye kendi sınırları dışında daha fazla tarımsal yatırım yapan ülkelerden biri haline geldiğinde bu yatırımlarla hem ihtiyaç duyduğu ürünleri temin imkânına kavuşmuş olacak hem de o ülkelere bazı sosyal fayda sağlamış olacaktır. Ayrıca tarım ve gıdada gelecekte dünya gıda piyasasında söz sahibi olanlar arasında yer alacaktır.

Ülkemizde ekilmeyen arazilerin ekilir hale getirilmesi de önemlidir. Bu husus mutlaka kısa zamanda yapılmalıdır. Arazi toplulaştırması ve ekilmeyen arazilerin ekilebilmesi için “Arazi Ofisi” kurularak tarıma kazandırılması içinde özel bir proje hazırlanması ülke tarımı açısından önemli olacaktır.

Alın terini büyük emeklerle toprağa dökerek insanımızın ve insanlığın karnını doyurma gayretinde olan çiftçilerimizin ve tarıma yatırım yapanların emeklerinin başarılı ve daim olması dileklerimle hoşça kalınız.