İçinde bulunduğumuz dönem küçülme ve yüksek enflasyon dönemi... dünya piyasaları keskin virajlarda yavaşlamak ve hatta durgunluğa geçmek zorunda kaldı. Amerika Merkez Bankası FED açıkladığı faiz kararlarının ardından, piyasalardaki dolarları toplamayı amaçlarken, uluslararası alanda da Dolar yine Euro'yu solladı.

Ekim ayı enflasyon rakamları açıklandı. Enflasyon canavarı giderek beslenip büyümeye devam ediyor. Eylül ayında enflasyon yükünün altında ezilen vatandaş kredi kartlarıyla yaşam mücadelesi verirken, Ekim ayında açıklanan yüksek enflasyonla nasıl başa çıkacak?

Enflasyon yüksek… Daha da yükselecek. Zira para muslukları yılbaşına doğru  lira akıtacak. Baz etkisi, yaz etkisi, güz etkisi dediklerine bakmayın. Geçen Aralık’ın %13,6 aylık rakamı endeksten çıkacak ama yerine bu yılın hangi yüksek rakamları girecek, bilemiyoruz. Belli ki tırmanışı sürecek.

Bu ortamda liradan kaçış hız kazandı. Zira düşük faizle gelen rekor negatif reel faiz, hiperenflasyon eşliğinde kovalarken kendisine güvenli liman bulması da zor. Neticede seçenekler az. TL mevduatından çıkış var. Altın; FED etkisinde… Borsa, şimdilik tek umut kapısı gibi görünüyor. Enflasyon rakamları açıklanmadan borsa rekor kırarak günü kapadı.

Düne kadar güvenli liman gibi görülen konut sektöründe  tıkanıklık yaşanıyor. Satışlar %23 azaldı, 113 bin 402 oldu. İpotekli satışlarda ise %43’lük gerileme var; 16 bin 970. Yabancıların azalışı %24 ve satış; 5 bin 49 ile sınırlı kaldı. Enflasyon varken konut neden bir kaçış noktası olmaktan çıkıverdi?

Sorunun cevabı, yükselen konut fiyatlarında yatıyor. Öyle ki bu fiyatlandırma, sürdürülebilir olmaktan çıkardı sektörü… Kur Korumalı Mevduat ile konut arasında sıkışanlar da para için yeni alanlar aramaya başladı. Kripto paralar ise kendi krizi içinde debeleniyor ve güçlü seçenek değil.

Sanayicilere gelince; güçlü kalmayı başaran, yeni hikâye yazabilen yatırımcılar bu dönemde öne çıkabilir.

Öncelikle küresel sorunlar, durgunluk, FED’in faiz artışları, enerji krizi, Ukrayna-Rusya savaşı, AB’nin resesyonu yetmezmiş gibi rekor enflasyonumuz, faiz takıntımız, zar zor tuttuğumuz kur ve seçim ekonomisi…

Ekonominin Heterodoks adlı kötü yönetimi bir yana, konforun çürüttüğü toplumda üretimden vazgeçer olduk. Üretmeyenlerimiz, kaytarıcılarımız, kleptokratlarımız yani ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyanların, hırsızların olduğu düzen ve konfor tuzaklarımız…

Üreterek hayatta kalmak ne demek?Rantın (yan gelip kazanmanın) giderek zorlaştığı, ekip-biçmeden doyulamayacağı, ter dökmeden tok karnına yatağa girilmeyeceği gayretler bütünü demektir. Bugün 13,5 milyon kişiyi kamu, seruma bağlamış durumda. Onların üretmiyor olması yüzünden her bir üreten; fazladan günde 2 saat daha çok çalışmak zorunda kalıyor.

Üretmezsek ne olur?

Çok basit, ağalıktan marabalığa düşersin. Dış kaynak ile konfor içinde harcama lüksün biter. Lira basadur ancak dolar basamayacağına göre zorunlu ithal girdilerini karşılayamazsın. Üretmek için yatağından çıkmayan, aynı yatağa sağlıklı ve tok karnına giremeyebilir. Toplumsal barış hızla bozulur. Komşun açken uyutmaz seni yoksullar. Cennet vatan, hızla cinnet vatan halini alır.

özellikle pahalı enerji maliyetleri, dışa bağımlı olduğumuz kalemlerin bir hayli çok olması, üretmeden bir yere varılamayacağı gerçeğini açıklanan enflasyon rakamlarıyla suratımıza çarpan bir tokat gibi acısını hissettiriyor.

Gıdadan, ilaca her türlü yaşamsal ihtiyaçlarda yaşanan artışlar yıl sonuna kadar devam edecek. 2023 de yeni zamlarla hayatımıza girecek. Ancak yapılacak seçimlerden sonra faiz rakamlarında ki oynamalar piyasaların yönünde değişimler sağlayacaktır.

Ekonomideki sorunlar üretimden istihdama, temel ihtiyaçların giderilmesi noktasında artarak devam ediyor. Özellikle barınma sorununa çözüm bulunamazsa ve bu sorun büyümeye devam ederse tersine göçlere sebep olacağından en kısa zamanda çözüme kavuşturulmalıdır.

Açıklanan enflasyon rakamları, halkın ekonomide ki gerçekleri daha net görmelerine sebep oluyor. Aslında herkes cebindeki paranın alım gücüyle Enflasyonu genel anlamda değerlendiriyor. Umalım ki enflasyon rakamlarını bu kadar çok tartıştığımız dönmeleri geride bırakalım.