Yönetimin temel fonksiyonları:

  • Planlama
  • Örgütleme
  • Yürütme
  • Koordinasyon
  • Denetim
  • Güdüleme

Klasik olarak böyle sınıflandırılır.

Denetim bu fonksiyonlardan birisidir.

Belki de diğer fonksiyonların sürdürülebilir biçimde çalışabilmesi için temel kaynak organizasyonun denetim becerisidir.

Diğer fonksiyonlar harekete geçtiği andan itibaren doğru kullanılması gereken bir fonksiyondur.

Bugün şirketler, devlet kurumları, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri yönetiliyorken zafiyetlerin çıkması denetim becerisinin gelişmemesidir. Kötü yönetilme, bir türlü sürdürülebilir başarıyı yakalayamama, bu fonksiyonun manasının yeterince idrak edilememesinden kaynaklanıyor.

Yönetim fonksiyonu; devlet kurumları, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler kanun ve yönetmeliklerle belirlenen kurallara göre yönetilir. Özel sektörde şirket sahibi ve yönetim kurullarının koyduğu kurallara göre yerine getirilir.

Bu açıdan baktığımızda işin sahibi ve oyun kuranları da onlardır. Ve bu oyunun kuralarına göre denetim yapılmalıdır.

Bunlar olmasa yönetim de,  denetim de hissi kararlara göre olur.

Özel şirketlerde bir yıllık, beş yıllık hatta on yıllık projeler şeklinde projelendirilerek yıllık bütçelerle yönetim yapılır.
Hedefler konur ve o hedeflere uygunluk, yaklaşma, başarı değerlendirilir.

Devletin bir ülkenin kural ve ilke koyucusu olarak; başta Anayasa olmak üzere, kanunlar, yönetmelikler, tüzük ve genelgelerle düzeni kurar devleti sevk ve idare eder. Bütün bu kurallara uygun denetim yapar. Denetim bu açıdan bakıldığında kanuna kurallara, bütçelere uygunluk ve sapmaları ele alır. Eksiklikleri tespit eder.

Denetim böylece sapmaları, gerçekleşmeleri, sebep ve sonuçları ile irdeleyerek yeni yönetim önerilerine vesile olur. Bu yönü ile denetim geri besleme kaynağıdır. İşletme ve kurumların yönetimine yeni ve doğru kararlar vermek ve kendi teşkilatında görünmeyen aksaklıkları hatta fark edilmeyen doğru becerileri de fark ettirir.

Denetim açık bulma, cezalandırma aracı değildir. Belki ortaya çıkan yanlışlıkları yapanların sorgulanmasına vesile olabilir ama kesinlikle cezalandırma amacı ile yapılmaz. Zaten doğru denetim yapılan bir organizasyonda genelde hatalar olur, yanlışlar istisnadır.

Bu haliyle denetim, yönetimi zenginleştirme, bakış açısını genişletme, geliştirme gibi muhteşem bir itici güç haline gelir.

Bugün özellikle devlet kurumlarının denetimi doğruyu bulmaktan çok eksik bulmak, yıpratmak amacını gütmektedir.

Özel sektörde de denetim ehil olmayan insanlarda açık aramaktan öteye geçmez. Zaten Anadolu işletmelerinin çoğu denetlenebilir kayıt sistemi yoktur.

Bugün siyasi partiler hükümet olsun devlet olsun, hatta devlet kurumları istenen sonuçlar alamıyorsa denetim fonksiyonun doğru yerine getirilememesindendir.

Örneğin; tarım sektöründe gerçek soruna ulaşılamaması, toptancı, hal kanunu gibi bazı konulara indirgenmesinin sebebi budur.
Bugün ziraat mühendisleri işsiz, boşta geziyor, çiftçiler ve tarla doğru dürüst ziraat mühendisi göremiyorsa doğru denetimin yapılamaması ve sonuç olarak doğru çözümler geliştirilememesidir.

Özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçilerimiz kan kaybediyor, tarım sancı çekiyorsa tarım ürünleri dalgalanan fiyatlarla bir türlü kendine gelemiyorsa da şarlar doğru analiz edilemiyor demektir. Şimdiki durumda tüketiciler ve üreticiler bir türlü memnun olamıyorsa da bu doğru analizin yapılamıyor olmasıdır.

Çünkü bugün devletin il ve ilçe teşkilatları görevlileri ofislerinden tarlaya bir türlü tarlaya gönderilemiyor. Elbet bunda yanlış planlama sonucu yeterli ziraat mühendisi ve tekniker görevlendirilemeyişidir. Devlet ne kadar karar alırsa alsın, teşvik verilirse verilsin devlet bundan dolayı özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçilerin hayatında etkili olamıyor.  Siyasi vaatler de maalesef karın doyurmuyor.

Bu aşamada siyasi partilerin il ve ilçe teşkilatları da aynı basiretsizliği göstermekteler. Ne muhalefet yapması gereken doğru denetimi ve öneriyi yapabiliyor ne de iktidar partisi yerel yöneticileri genel merkezleri ne kadar ileri derece hedefler koysa da onlar türlü klasik parti davranışlarının önüne geçemiyorlar. Yerelin dar bakış açısını devletin geniş bakış açısı ile geliştireceğine, devleti kendi dar dünyalarına mahkûm ediyorlar.

Neden partiler teşkilat denetimlerini; denetimin geliştirici kaynak özelliğine göre yapmıyorlar. Yani genel merkez halkın gerçek sorunları ile ilgili bilgileri ve sorunların mahiyetini hem iktidar kanalı hem de muhalefet kanalından öğrenemiyorlar.

Birkaç soru aklıma geliyor?

Küresel dünyada da Ülkemiz adına bir oyun oynanıyor.  Bize diz çöktürmek isteniyor buna kesinlikle katılıyorum. Acaba yerel teşkilat davranışları mı daha çok diz çöktürüyor yoksa küresel güçler mi?

Veya iktidara gelmek isteyen muhalefet acaba onların gelişmesini, iktidara alternatif olmalarını acaba iktidar mı engelliyor yoksa yerel teşkilatlar iktidara yürüyüş davranışı yerine yerel siyasi tavırlarının körlüğü ile mi yaşıyorlar?

İktidar ve muhalefet bugün sürdürülebilir başarılara ulaşamıyorlarsa bence bu körlüğü doğru analiz etmeliler diye düşünüyorum.

İlkelere ve kurallara uygunluk doğru denetlenmezse ne yaşanıyorsa bugün yaşananlar da o.
Kontrol, denetim güvene mani değildir.