İSLAM'A OLAN BAĞLILIĞI KENDİSİ İÇİN BİR MİSYON

 "Benim esas üniversitede uzmanlık alanım yönetim bilimi," diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Ömer  Dinçer, "Bir şirkette, bir belediyede veya kamu kurumunda ve devlette yönetim ve organizasyon nasıl  yapılır, oranın politikaları nasıl geliştirilir, bunları yapabilmek için neler hangi sebeplere tevessül etmek gerekir, bunlar benim uzmanlık çalışmalarım," ifadeleriyle alanındaki yetkinliğini vurgulayıp bu kamu  ve üniversitedeki yaptığı çalışmalarını  anlattı . Uzun yıllar süren teorik çalışmalarının yanı sıra, "hem  şirketlerde, hatta vakıflar ve derneklerde, belediyelerde ve kamu idaresinde çok sayıda organizasyon  çalışmaları, yönetim kültürünün oluşturulması, değiştirilmesi ve yeni yönetim kültürü, kamu idaresinin yeniden yapılandırılması gibi konularda çalıştım," diyerek pratik deneyimlerini de aktardı. İmam Hatip  Okulu mezuniyetinin ve İslam'a olan bağlılığının kendisi için bir misyon oluşturduğunu belirten Dinçer,  "Ben Türkiye'de dindar insanların kamu idaresi ve yönetim bilimi ile alakalı sorunlarına cevap  üretmeye çalışacağım," diyerek tüm okuma ve çalışmalarını bu amaca yönelttiğini vurguladı.

"Uzun yıllar boyunca İslam'ın temel konularını , değerlerini zeminini, tarihini ve ilkelerine uzun zaman  harcadım," diyen Dinçer, bu birikime rağmen bazı çevrelerce sorgulanabildiğini ifade etti. "Madem ki  işletmeciyim, madem ki şirketlerle ilgileniyorum diye düşündüm ve İslam'ın klasik literatüründen,  İslam'a dair dört mezhebin; Hanefi, Şafii, Hanbeli, Maliki üstüne bir de Zahiri mezhebinin borçlanma  hukukunu, şirketleşme hukukunu, ticaret hukukunu temel eserlerinden okudum" diyerek İslam  hukukundaki derinlemesine incelemelerini aktardı. Bu çalışmaların temelinde, "Çünkü  kendime  Müslümanların derdine bir çözüm üretir miyim diye misyon biçmiştim." düşüncesinin yattığını söyledi. Siyasetnamelere Yönetim Bilimi Perspektifiyle Eleştirel Bakış

Prof. Dr. Ömer Dinçer, “…bir yönetim bilimci gözüyle siyasetnameleri okudum…" diyerek İslam  dünyasının etkili siyasetnamelerine yönetim bilimi perspektifiyle yaklaştığını vurguladı. “Tek bir  kitabında 60, toplamda ise 120 siyasetnamedeki bu İslam dünyasının dişe dokunur bütün  siyasetnameleri anlamına geliyor…” ifadesiyle çalışmasının kapsamını çizen Dinçer, bu derinlemesine  analizle, temel sorulara yanıt aradığını belirtti.

Duran Çetin okurlarıyla buluştu Duran Çetin okurlarıyla buluştu

Bu soruları aktaran Prof. Dr. Dinçer, ilk olarak "Bu siyasetnameler acaba yaptıkları tavsiyelerde İslam'ın temel ilke ve değerlerine uygun tavsiyeler midir?" sorusunu yönelttiğini ifade etti. İkinci olarak, "Acaba bu yapılan tavsiyeler dönemin sorunlarına cevap üreten tavsiyeler miydi?"  sorusuyla metinlerin bağlamsal geçerliliğini sorguladığını dile getirdi.

Üçüncü olarak, "Acaba bu tavsiyeler kendi içinde tutarlı tavsiyeler miydi?" sorusuyla içsel bütünlüğü  araştırdığını aktardı.

Son olarak ise "Acaba bu tavsiyeler günümüzün çağdaş devletlerinde de uygulanabilecek  kullanılabilecek tavsiyeler miydi?" sorusuyla klasik metinlerin modern dünyadaki karşılığını merak  ettiğini vurguladı.

Bu siyasetnamelere de kısmen bir  eleştirel yaklaşımda da bulunan  Prof. Dr. Dinçer, klasik  siyasetname literatürünün hem İslami prensiplerle uyumunu hem de farklı zamanlardaki ve  günümüzdeki geçerliliğini çok yönlü bir şekilde incelediği vurguladı.

Peygamber Efendimizin Yönetim Anlayışı ve Biatın Mahiyeti "Peygamberimizin uygulamalarından çıkarttığım benim dört tane temel yönetim kuralı var," sözleriyle  konuşmasını sürdüren Dinçer, bu kuralları açıklarken öncelikle biat kavramının yanlış anlaşıldığına  dikkat çekti. Yaygın algının aksine, Akabe'de gerçekleşen biatın sadece Müslüman olmak anlamına  gelmediğini belirten Dinçer, "Biat etti denildiğinde biz şunu anlıyoruz sizinle hep beraber genelde bir  algı olarak: Onlar Müslüman oldular, Peygamber Efendimiz de rahat edeceği yere Medine'ye hicret etti zannediyoruz. Hayır, öyle olmadı," ifadeleriyle bu yanılgıyı düzeltti.

Medinelilerin Peygamber Efendimize inandıktan sonra kendisini Medine'ye davet ettiklerini ve  Efendimizin de güvenlik şartı koştuğunu aktaran Dinçer, "Peygamber Efendimiz Medine'ye 'Eğer siz  benim güvenliğimi sağlarsanız ve bana sahip çıkıp koruyacaksanız gelirim.' dedi. Onlar 'Biz sizi  koruyacağız ama sen de bizi terk etmeyeceksin.' dediler," sözleriyle bu karşılıklı ahitleşmeyi vurguladı. 

Biatın, bir Müslümanla yönetici arasında tek taraflı bir itaat değil, "İkisinin birbirine karşılıklı söz  vermeleridir," şeklinde tanımlayan Prof. Dr. Dinçer, günümüzdeki siyasi vaatlerin de bu biatın bir  parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. "O yüzden bugün bir belediye başkanının, bir  devlet başkanlığına aday olan kişinin siyasi propaganda esnasında verdiği her söz biatın parçasıdır. O  biatına, verdiği söze uyarsa ancak itaatiniz vaki olabilir," çıkarımını yapan Dinçer, yöneticilerin  vaatlerinin dikkatle incelenmesi ve seçmenlerin de bu vaatlerin gerçekliğini analiz etmesi gerektiği  tavsiyesinde bulundu.

İstişarenin Önemi ve Uygulanışı

Prof. Dr. Dinçer, Peygamber Efendimizin Medine'deki yönetim anlayışında istişarenin merkezi bir yer  tuttuğunu belirterek, bu konudaki yaygın yanlış anlamalara da değindi. "İnsanlar istişare ve şura  dediklerinde sadece Peygamber Efendimizin Uhud Savaşı'nda sahabesiyle istişare ettiğini  zannediyorlar," diyen Dinçer, istişarenin sadece belirli olaylara özgü olmadığını vurguladı. İstişarenin  kimlerle yapılacağının konunun etkilediği kişilere göre belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Dinçer,  "Eğer devlet yönetiyorsanız veya bir toplumu yönetiyorsanız alacağınız karar kimleri etkileyecekse  onlarla istişare edersiniz. İstişarenin temel mantığı budur," şeklinde konuştu. 

Peygamber Efendimizin  hayatı boyunca Medine'yi ilgilendiren yaklaşık 30 konuda istişare yaptığını ve çıkan kararlara  uyduğunu belirten Dinçer, Hudeybiye Anlaşması'ndaki istisnai durumu ve Uhud Savaşı sonrası  yaşananları örnek vererek istişarenin önemini ve Cenab-ı Hakk'ın bu konudaki ikazlarını hatırlattı.  "Öyle değil mi? İstişarede yanlışlık yok. Sen insanların fikrini dinlemeye devam et diyor. Sonucun  belirleyicisi Allah çünkü," ifadeleriyle istişarenin sürecin bir parçası olduğunu ve nihai sonucun Allah'ın takdirinde olduğunu dile getirdi. Dinçer, Peygamber Efendimizin istişarelerini sadece Evs ve Hazreç  kabileleriyle sınırlı tutmadığını da sözlerine ekledi.

Program Sonunda Katılım Beratı ve Sırçalı Medrese Kapısı Maketi Takdim Edildi. Yoğun ilgi gören konferansın sonunda dinleyiciler, Prof. Dr. Ömer Dinçer'e yönetim ahlakı ve siyaset  üzerine merak ettikleri soruları yöneltti. Soru cevap bölümünün ardından TYB Konya Şube Başkanı  Ahmet Köseoğlu, Konya eski Milletvekili Ahmet Sorgun , program düzenleyicisi Ahmet Akman   programa katılıp verdiği konferanstan dolayı Prof. Dr. Ömer Dinçer'e teşekkürlerini ileterek Sırçalı  Medrese Kapısı plaketi ve katılım beratı  takdim etti. Aynı zamanda Karatay Prof. Dr. Ömer Dinçer Kız  Anadolu İmam Hatip Lisesi okul müdiresi ve öğretmenleri de programa katılarak Prof. Dr. Ömer  Dinçer'e çiçek takdim etti ve okula olan desteklerinden dolayı minnetlerini ifade ettiler.

Kaynak: HABER MERKEZİ