Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, “Âşıklık Geleneği ve 80. Doğum Yıldönümünde Yetik Ozan” dile geldi. Konuşmacı Arif İnan Yıldırım (Yağız Ozan), âşıklık geleneği icabı konuşmasına, “usta malı” olarak Âşık Mevlüt İhsanî’nin “Söyle âşıklara kimin nesidir/ Âşıklık Allah’ın hediyesidir/ Ruhun arzusudur kalbin sesidir/ Ne ölçen hisseder ne tartan anlar” dörtlüğüyle başladı. Yaklaşık 12 seneden beri Yetik Ozan’ı şiirleri, sanatı ve doğumundan ölümüne kadar yaşam çizgisine varıncaya kadar anlatmaya ve tanıtmaya çalıştığını belirten Yağız Ozan, “İlk tanıtımı Konya Türk Ocağı’nda Metin Özarslan ve Saim Sakaoğlu hocamızla birlikte yapmıştık” dedi. 

Yetik Ozan'ın hayatını anlatarak kendi bestelediği şiirlerini okuyan ve âşıklarla yaptığı atışmalarını sazıyla icra eden Yağız Ozan, “Vefa Gemi” şiirini okuduktan sonra sözlerine şu mısralarla son verdi: “Ülke meselelerine o zamanda şöyle parmak basardı: “Ben beni ne bileyim/ Ben neyim de bileyim/ Ulustum doğduğumda/ Şimdi bir kabileyim.” diyecek ferasete sahip olan sanatının yıldızı dediğimiz Yetik Ozan, bize bıraktığı eserlerle anılacaktır.” Yetik Ozan’ın sevilen “Bağlama” adlı şiirini ise, Selçuk Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Görevlisi Ahmet Özdemir okudu. Babasına “Ustam Öksüz Ozan’ı atışmak üzere sahneye davet” eden Yağız Ozan, baba-oğul olarak âşıklık geleneğinin en güzel örneklerinden biri olan karşılıklı atışarak izleyenlere unutamayacakları güzel anlar yaşattılar. Ahmet Yıldırım (Öksüz Ozan), Yağız Ozan’ı henüz konuşmaya başladığı küçük yaşlarda annesiyle arasında olan bir diyalogda “kim” kelimesine karşılık bir kafiye söyleyerek onun ileride böyle sahnelere çıkacağını bildiğini belirterek “Ben oğluma Arif İnan ismini verdim. Zorluk çekmesin kendi ismiyle tapşırsın dedim. Ali Berat Alptekin ile Salih Sedat Ersöz hocam, 12. Altın Başak Etkinliklerinde ona “Yağız Ozan” mahlasını verdiler.” dedi. Yetik Ozan’ın erkek kardeşi İsmail Günay da, programa telefonla katılarak teşekkürlerini iletti ve ağabeyi Turgut Günay (Yetik Ozan) hakkında bilgiler verdi. Günay, “Babamın görevi icabı ailecek Türkiye’nin her yöresinde bulunduk. Abimin ilginç özelliğinden biri de her gittiğimiz yörede, o yörenin insanlarıyla çok kolay anlaşırdı. Sanki onlardan biriymişçesine ve biraz gecikmeli de olsa aynı yerel aksanla konuşurdu. Sonra yerel müziğe merak sardı. Her tür müziği dinlerdi. Ama en büyük tutkusu Türk Halk Müziği idi. Âşıklık geleneği en çok o müziğe yatkındı. Küçük yaşlarda kendi kendine bağlama çalmayı öğrendi. Liseli yıllarda kendine dut kütüğü gövdesinden bir bağlama da yaptı. Sovyet blokunda özgürlüklerinden yoksun olarak yaşayan soydaşlarımızla çok ilgilenirdi. Onların acılarını, sıkıntılarını sıklıkla dile getirirdi. Bağlama şiirinde o duyguların dışa vurumunu görmek mümkün. Üniversite yıllarında opera temsillerinde de rol aldı. Sanatın her dalına ilgi duyardı. Çok güzel resim yapardı. Doğasından gelen bir sanatçı ruhu vardı. Oldukça romantik ve duygusaldı. Çok okurdu. Türk ve yabancı aktörlerin filmlerini kaçırmazdı. O dönemde Amerika’daki ırkçılığı anlatan bir piyes de yazmıştı. Yaşama imkânı olsaydı çok önemli eserler verirdi diye düşünüyorum. Onu çok genç yaşta kaybettik. Allah rahmet eylesin.” Dedi

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim