Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı Dr. Armağan Güleç Korumaz basın mensuplarıyla oda hizmet binasında bir araya geldi. Gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayarak konuşmasına başlayan Korumaz, “Konya’mız başta olmak üzere ülkemizin siyasi, ekonomik ve sosyal hayatında yaşanan önemli olayları, bizlere doğru yansıtmada azami gayreti göstermektesiniz. Doğru ve tarafsız habercilik anlayışınız, her kesime eşit mesafede durarak izlediğiniz ilkeli yayın politikanız ışığında demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne önemli katkılar sağladığınızın farkındayız. Evrensel değerlerden taviz vermeden objektif ve sansasyondan uzak yayıncılık düsturuna sadık kalarak Konya’mızın gündelik hayatında yer alan önemli rollere sahipsiniz. Bu nedenlerle basın sektörünün her alanında bugüne kadar emek veren, işin mutfağında kalem oynatan, sahada ter döken tüm çalışan gazetecilerimizi bir kez daha tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” ifadelerini kullandı.

‘GAZETECİLERİ UNUTMADI’

 Mimarlar Odası Konya Şubesi olarak mesleklerin temas ettiği her alanda var olmaya gayret ettiklerine dikkat çeken Başkan Korumaz, “Şubat ayının başlarında göreve geldiğimiz 2022 yılında 18. Dönem Yönetim Kurulu olarak hızla çalışmaya başladık. Oda bünyesinde kurduğumuz komisyonlar yıllardır süregelen sorunlarımızın yerel ve ulusal bürokraside ilgili kişilere ulaştırılması ve çözümü noktasında yoğun emek sarfetti. Önceki dönemimizden miras kalan odamızın MEVKA destekli ilk yayını “Konya’nın 1950 Sonrası Çağdaş Yapıları” kitabının lansmanından başlamak üzere mesleğimizin yer aldığı her alanda sosyal ve kültürel etkinliklerde üyelerimizle bir araya geldik. Bu dönem sizlerle sohbet etmek, ortak tecrübelerimizden faydalanmak için 15 günde bir pazartesi günleri Fikr-i Mimar buluşmalarını organize ettik. Bu sene beşincisi düzenlenen Konya Mimarlık Festivali 22’ bünyesinde, Kültür Park’ta, sektörde aktif firmalarımızın tanıtım stantlarıyla bizlere destek verdiği festival alanımızda üniversitelerimizin Mimarlık bölümleriyle iş birliği halinde atölyeler düzenledik. Şehrimizin mimarlık ile buluştuğu festival alanımız oldukça ilgi gördü. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında SOBE ile bir bağışı kampanyasında paydaş olduk. Mimarlar Odası Konya Şubesi olarak yerel ve ulusal basında, kongre ve toplantılarda, kentimizin ve ülkemizin nitelikli ve sağlıklı yapılaşması hedefiyle yer almaya, söz söylemeye ve etkin rol almaya devam ettik. Tüm bu etkinliklerimizde bizlerle birlikte olan, yaptıkları haberlerle Mimarlar Odası Konya Şubesinin varlığını gazete sütunlarıyla kentlimize duyuran siz değerli gazetecilerimize bir kez daha şükranlarımızı sunarım.  Şehrimiz, ülkemiz ve mesleğimiz için birbirimizden güç alarak çalışmayı sürdürmeyi, yine birbirinden değerli organizasyonlarda sizlerle buluşmayı arzu ediyor, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününüzü bir kez daha kutluyorum” diye konuştu.

‘MİMARLIK MESLEK YASASI ÇIKMALIDIR’

Mimarlık mesleğinin ve mimarın haklarının yasal güvence altına alınması gerektiğine dikkat çeken Korumaz, “Bunun için Mimarlar Odası’nın, müelliflik ve telif haklarının yasal güvenceye ulaşması için, anlaşılır, yoruma yer bırakmayacak şekilde, içinde meslek odalarının ve diğer bileşenlerin de bulunacağı komisyonlar tarafından bir Meslek Yasası hazırlanmalı. Meslek yasası ile mesleğin tam tanımı yapılmalı, yetki ve sorumluluk alanları belirlenmeli, meslek etiği, meslek kurumu ve mesleki yargı düzenlenmelidir. Mimarlık Eğitim politikası yeniden gözden geçirilmelidir. Mimarlık Okulları sayı ve kontenjan enflasyonu önlenmelidir. Uluslararası denkliği gözeten bir mimarlık eğitimi kaçınılmaz hale gelmiştir.

‘NİTELİK ÖNDE OLMALIDIR’

Her geçen gün mimar sayısı ve öğrenci kontenjanları kontrolsüz şekilde artıyor. 1954’te 735 olan üye sayımız 2001 yılında 26.702 iken 2019 yılı verilerine göre bu sayı 60.245, 2020’de 71.000’inin üzerinde. Yeni açılan üniversite sayıları ve kontenjanlar işsizliği tetikliyor. Şuan odamıza iş başvurusunda bulunan mimar sayısı 150’ye yakın. Çoğu Vakıf üniversitesinden oluşan üniversitelerin kontenjanları dolmuyor. Mimarlık Bölümü sayısı 2001’de 32yken 2017’de 115’e 2019 yılı verilerine göre 148 adettir. 2018-2019 eğitim öğretim yılında toplam mimarlık bölümü kontenjanı 8796 dır. Bu kontenjana yerleşen sayısı 7065 tir.2006 yılında ilan edilen Mimarlık öğrencisi kontenjanı toplamda 1865 iken, 2020 yılına gelindiğinde bu sayı dört katından fazla bir artışla 7883’e yükselmiştir. Üniversitelerde nicelik değil, nitelik öncelikli olmalıdır.  Ülkemizdeki mimarlık eğitimi, mimarlık bölümlerindeki düzey ve müfredat farklılıkları ile farklı staj süreleri ve yöntemler bakımından Avrupa Birliği’nin güvencesi altındaki mesleki dolaşımı sağlamakta ve eğitimde uluslararası kalite ölçütlerini karşılamakta yetersiz kalmaktadır” şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE MİMARLIK POLİTİKASI BENİMSENMELİ VE UYGULANMALIDIR’

Türkiye Mimarlık Politikası benimsenmeli ve uygulanması gerektiğine dikkat çeken Korumaz, “ Mimarlık politikası, meslek pratiği süreçlerinde sağlıklı arazi ve kaynak kullanımından, yapılarda sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin karşılanmasına kadar birçok ilkeyi barındırır. Ulusal gelirimizin önemli bir bölümü inşaat sektöründen, aktif işgücünün büyük bir bölümü de yine bu sektörde çalışanlardan oluşmaktadır. Bütüncül olarak bakıldığında yapı alanları ile birlikte yapı üretimi ülkenin temel kaynaklarındandır. Türkiye Mimarlık Politikası bağlamında, yapılı çevrenin sorunları ve geleceği için ortak çözüm arayışına yönelik olarak, kamu yönetimi güvencesinde, merkezî-yerel yönetim işbirliğiyle, kentlerin ve kentli kuruluşların, toplumun demokratik katılımını içeren eylem programları yürütülür ve bu programların kalıcı kurumsal yapılanmalara dönüştürülmesi hedeflenir.  Kamu yapıları özel sektöre de örnek oluşturacak yüksek bir mimari kalite sunmalıdır. Devlet; çevre, bina ya da yenileştirme projelerini bizzat gerçekleştirdiğinde ya da bu tür projeleri desteklediğinde, tasarım ve uygulamanın üstün kalitede ve uzun ömürlü olmasını gözetmelidir. Yapı üretimi ve inşaat yatırımları uzun vadelidir. Bu nedenle bütün yapı projeleri, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri göz önüne alınarak, dikkatli ve profesyonelce tasarlanmalı ve gerçekleştirilmelidir. Yapı üretim mevzuatı Mimarlık Politikası çerçevesinde yürütülmelidir.  Ülke çapında arazi kullanım planlaması, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek, çevresel zararları azaltacak ve doğal değerleri koruyacak bir doğrultuda sürdürülmelidir” dedi.

‘MİMARİ TASARIMDA KALİTE VE DENETİM ARTTIRILMALIDIR’

Mimari tasarımda kalite ve denetimin arttırılması gerektiğine dikkat çeken Başkan Korumaz, “ Kamu yapıları yarışma ile yapılmalıdır. Belirli yönetmelikler çerçevesinde yapılan Mimari tasarım yarışmaları, işverene tasarıma ilişkin farklı çözümleri görme, bunlar üzerinde çalışma ve ortaya çıkacak yapının kalitesini garanti altına alma olanağını verir. Mimarlık yarışmaları, jüri çalışmalarının da katkılarıyla yapı üretiminde yenilikleri, yeni fikirleri ve mimarlığın gelişimini destekler. Yarışmalar aynı zamanda, birer eğitim sürecidir ve mesleğe yeni atılan mimarlara da olanaklar sağlar.Türkiye Mimarlık Politikasının hedeflerini gerçekleştirmek için ilgili bakanlıklar, yerel yönetimler, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte ayrıntılı bir “eylem planı” hazırlanmalıdır.Yönetmelikler kurumsallaşmalı, sıklıkla değişmemelidir.  Yönetmeliklerin sürekli değişmesi, yürürlüğe girme süresinin uzatılması ya da ertelenmesi işverenlerle, müteahhit ve mimar arasında ciddi anlamda ilişki zedelenmesine neden olmakta, meslektaşlarımız mağdur olmaktadır.   Ruhsat alım süreçleri kısalmalı, proje kontrol süreçleri hızlanmalı ve bürokrasideki evrak yükü azaltılmalıdır. Belediyelerde proje inceleme ve ruhsat alma süreçlerini uzamaktadır. Ülkemizin ve sektörün içinde olduğu ekonomik daralma göz önüne alınacak olursa bu süreç yatırımcılar için ciddi olumsuz sonuçlara varmaktadır. Sektörün hızlanması ve içinde bulunduğumuz daralmanın rahatlaması amacı ile ilgili resmi kurumlar bürokrasi yükünü azaltmalıdır. Proje kontrol süreçlerinde yerel yönetimlerimizdeki yorum ve görüş farklılıkları ortadan kaldırılmalıdır.  İmar yönetmelikler mimari tasarımları fazlasıyla kısıtlamaktadır. İmar yönetmeliklerinin tasarımı sınırlandırması neticesinde kentlerimizde tip, birbirine benzeyen projeler üretilmektedir. Mimarlık bulunduğu kente sunduğu nitelik ve mekânsal kalite ile katkı koymaktadır. Her kentin coğrafyası, topoğrafyası, kimliği farklıdır. Kente özgü, yere özgü imar yönetmelikleri geliştirilmeli, kent estetiği, kent kimliği ve mekansal kalite öncelikli kriterler olmalıdır. Şehrin yeni yapılaşma alanları ve gelişim bölgelerine plancıların, mimarların, yatırımcıların, kamu ve özel sektörün de içinde bulunduğu bir komisyon yoluyla karar verilmelidir”

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Editör: TE Bilişim