Konya’nın yetiştirdiği önemli hafızlardan biri de Tahir Özer. Babasının telkinleriyle hafız olmak için küçük yaşlarda çalışmalarına başlayan Özer, ilk hafızlık eğitimini mahalledeki Kur’an Kursu’nda başladı. Burada bir yol kateden Özer, sonrasında Konya’nın bildiği önemli isimlerden biri olan Topal Hoca olarak bilinen Ali Gürbüzer Hoca’yla eğitimine devam etti. 1971’de başladığı hafızlık eğitimini 14 ayda tamamlayan Özer, o dönem imam hatiplerin kapatılmasıyla eğitimine imam hatipte devam edemedi. Ancak ticaret lisesi ve iktisat fakültesini tamamlayan Özer, Kur’an-ı Kerim’in üzerindeki koruyucu gücünü üzerinde hep hissetti. Günlük ortalama 3 cüz okuyan Özer, böylece hafızlığını devamlı olarak sağlıyor. Hafızlığın üzerindeki etkisini anlatan Özer, “Kur’an insanı daha cesaretli daha dirayetli yapıyor. Mücadele ruhunu besliyor. Öz güvenini artırıyor (cahil cesareti değil tabii). Bu da Kur’an’ı anlayarak okuyan kişinin topluma söyleyecek lafının olduğunu öğretiyor” diyor.

Hafızlık yapmak kendi tercihiniz miydi yoksa aileden birisinin önerisi ile mi başladınız?

-11 yaşında bir çocuk kendi geleceği hakkında karar veremez. Tabii ki babamın tercihi, telkini ile başladım. Babam kuran aşığı bir adamdı. İnşaat işçisi, Kur’an okumayı bilmeyen, oldukça fakir kimsesiz bir insandı. Ama ibadetine düşkün, cemaate devamlı, özellikle mukabel okunan camileri tercih eder, güzel okuyan hafızları takip ederdi. Oldukça fakir bir aile olmamıza rağmen beni bir sanata vermek yerine hafız olmamı tercih etti. Bana da hafızlığın ne kadar ulvi bir paye olduğunu sık sık anlattı. Benim de aklıma yattı. Bir deneyim dedim. İlk okuldan sonra mahallemizde bulunan Kuran Kursuna başladım. Kur’an’ı yüzüne okumayı öğrendim. Sonra kısa sureleri ezberleyerek istidadımı denedim. Ve nihayet hocam Hafız Şaban Haksever’in oluruyla hafızlığa başlamış oldum.

Ailenizde başka hafız var mı?

-Ailemde bir kız kardeşim 3 tane de yeğenim hafız.

Hafızlığa ne zaman ve nerede başladınız? Başlama sürecinden biraz bahseder misiniz?

-Hafızlığa 19.04.1971 yılında mahallemizde bulunan kuran kursunda başladım. İlk hocam hafız Şaban Haksever hocaydı. Bir süre ondan eğitim aldım. Daha sonra Topal Hoca namıyla maruf kurra hafız Ali Gürbüzer Hoca’dan devam ettim. 8. sayfadan giderken rahmetli Duran Kömürcü Hoca (akrabamızdı) İstanbul’da Şamil Yayınevi’nin sahibi idi. Aynı zamanda İstanbul’da Kocamustafapaşa semtinde Sümbülefendi Kuran Kursu’nun mütevelli heyeti başkanıydı. Beni İstanbul’a Sümbülefendi Kuran Kursuna götürdü. Orada Kurra Hafız Mustafa Yılmaz Hoca’da devam ettim. Hocam beni Davutpaşa ortaokuluna kayıt ettirdi. Okulla hafızlık bir arada zor da olsa yılmadım. Babam hafızlığın önemini aklıma nakşetmişti. Hocamın oldukça esnek davranmasına rağmen derslerimi aksatmadım. Hocam da bu azmimi sık sık takdir etti. Hediyeler aldı, misafirlere tanıttı, beni hep teşvik etti.

Hafızlık yaparken ne tür zorluklar yaşadınız? Hangi öğreticilerden hafızlık eğitimi aldınız?

-Yukarıda anlattığım gibi çok fakir bir aileydik. İki kardeşim vardı. İki oda bir mabeyn (salon) evimiz vardı ama bir sobamız vardı. Elektrik yoktu. İki gaz lambamız vardı. Ben hep sobasız odada ders çalışmak durumundaydım.  Gaz lambasının ışığında yorganı iyice kafama kadar çeker öyle ders çalışırdım. Ben dersimi bitirinceye kadar annem uyumazdı. Ben uyur kalırsam başımda oturur uyanmamı beklerdi. Tekrar derse devam ederdim.

İlk eğitimime hafız Şaban Haksever Hoca’da başladım. Topal Ali Hoca (Ali Gürbüzer) da hem hafızlığımı devam ettirdim hem tashih-i huruf aldım. Bilahare Duran Kömürcü’nün vasıtasıyla Sümbülefendi Kuran Kursu’nda Kurra Hafız Mustafa Yılmaz Hoca’da devam ettim.

Hafızlık eğitimini ne kadar sürede bitirdiniz?

-Hafızlığa 19.04.1971 de başladım 22.06.1972 de bitirdim. Toplam 14 ayda bitirmiş oldum.

Hafızlık eğitimi sırasında edindiğiniz arkadaşlıklar dostluklar var mı? Varsa bu dostluklar hala devam ediyor mu?

-Tabii bütün eğitimler gibi hafızlık eğitimi de dostluklar gerektirir. Hafızlıkta en az üç kişilik bir ekip olmanız işi kolaylaştırır, zevkli hale getirir. Çünkü ezberlediğiniz ham sayfayı mutlaka birine dinletmeniz lazım. Bir ekip oluşturamazsanız sürekli sizi dinleyecek birini bulmak zor olur. Bu diğer arkadaşlar için de aynı. Bu süreci yaşadığımız arkadaşlarla irtibatımız hala devam eder. Bunlar kadim dostlar.

Hafızlık eğitimini tamamladıktan sonra geleceğinizi ve eğitiminizi şekillendirme noktasında ne tür katkılar oldu?

-Bu konuda iyi program yapamadım. O dönem imam hatipler kapatılmıştı. İmam hatip okuyamadım. Dolayısıyla ilahiyat (o zamanki adıyla Yüksek İslam Enstitüsü) okuyamamış oldum. Ticaret lisesi ve iktisat fakültesi okudum. Eğitimimden sonra kendi işimi yaptım. (tekstil - hazır giyim). Ama Kuran’ın korumasını hep üzerimde hissettim.

Hafızlık eğitimi almanızın hayatta size kazandırdığı avantajlar veya olgular var mı? Varsa bunlar neler?

-Hafızlıkla ilgili bir görev yapmadığım için (imam hatiplik, müezzinlik, vaizlik, Kuran Kursu öğretmenliği vs.) için hafızlığı bir avantaja çeviremedim. Ama şöyle bir avantajı oldu. Rahmetli Erbakan Hoca Konya’ya her gelişinde (11 yıl boyunca) teravih imamlığını yaptım.

Hafızlık eğitiminin size verdiği duyguları bizimle paylaşır mısınız?

-Hafızlık eğitiminin önemini zaman geçtikçe daha iyi anladım. Kendinize daha çok çeki düzen veriyorsunuz. Hareketlerinize ilişkilerinize daha çok dikkat ediyorsunuz. Bu da sizi toplumda daha saygın yapıyor.

Hafızlık yapmak kadar hafızlığı sağlamak da oldukça önemli. Hafızlığı sağlama adına ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Hafızlık sağlamasını hangi aralıklarla yapıyorsunuz?

-En önemli soru buydu. Küçükken 10-12 yaşlarında zihniniz boşken hafızlık yapmak daha kolay. En kötü 3 ay geç bitirirsiniz. Asıl olan (Allah sağlıklı uzun ömürler versin Hasan Hüseyin Varol Hoca’nın dediği gibi: hafız olmak kolay hafız kalmak zor, hafız ölmek daha zor der.) 1972 de hafızlığımı tamamladım. Okul, askerlik, evlilik, iş hayatı derken 20 yıl geçmiş, yıl 1991 olmuş. Burada sağlamak bir yana hafız olduğumu bile unutmuşum. Yukarıda bahsettiğim gibi aileden kurulu bir düzenim yoktu. Sıfırdan bir ev geçindirmem gerekiyordu. Bu da çok çalışmam demekti. Benim bu savruluşumu izleyip çok üzülen beni bu girdaptan kurtarmayı düşünen büyük adam beni karşısına alıp kısa bir konuşma yaptı: Tahir, bu telaşla ne kadar devam edeceksin? Allah’ın emanetine ne kadar daha sırt çevireceksin? İşini gücünü ihmal etme ama emanete de ihanet etme.

Ben sabah 10 da ikindi 17 de dükkanına gelip sana yardımcı olacağım. Bu büyük insan İsmail Kaya Hocamdı (rahmetullahi aleyh). Gerçekten 14 ay her gün uğradı. Bıkmadı pes etmedi 1991 yılında yani 20 yıl sonra yeniden hafız oldum. Önce 2 sayfadan başladım. İkinci ay 4 sayfa, üçüncü ay 5 sayfa, dördüncü ay 7, beşinci ay 9, altıncı ay 10 sayfa ders verdim. Sonra bu 10 sayfayı sağlamladım. Bu minval üzere bitirdim. O yıldan sonra kısa aralıklarla (yine de ortalama 3 ay) tekrar ettim. Büyüklerimiz bu süreyi azami 40 gün olarak belirlemişler. Nihayet 2009 yılında ticari faaliyetimi bırakıp emekli oldum. Emeklilikten sonra Kuran’a daha çok vakit ayırır oldum. Gün geçtikçe bağımlı hale geldim. Öyle ki yemek için veya başka bir iş için masadan ayrılsam sanki bir yıldır ayrıymışım gibi özler hale geldim. İsmail Kaya hocam demişti ki sen O’na bir adım gidersen O sana on adım gelir. (Gerçekten Kuran’ın muciz olduğunu aynel yakin yaşıyorum. ) Günlük ortalama 3 cüz okuyorum bazen bu 5-6 cüze çıkıyor. Çok sık olmasa da 3 günde okuduğum hatimler oluyor. Zaten başka işim de yok. Benim durumumda olan bütün hafızlara sesleniyorum. 20 yıl aradan sonra yeniden hafız olan birisi olarak diyorum ki hafızlığı ihmal etmeniz için sizi hiçbir mazeret kurtaramaz. Benim 15 yıl boyunca günlük 12-13 saat, bayram ve özel günlerde 15 saat çalışmamı gerektiren bir işim vardı. Elhamdülillah bu yoğunluk Kuran’ı tekrar ihmal etmeme engel olmadı. Siz Kuran’ı bırakmazsanız O sizi hiç bırakmaz. Hep yanınızda olur. Şöyle bir söz var: hafızı Kuran olanın muhafızı Kuran olur. Bu vesileyle benim savrulmamı yaşayan bütün hafızları Ramazan hürmetine Kuran ayı hürmetine yeniden Kuranla buluşmaya çalışıyorum.

Yeni nesiller hafızlık eğitimi ile ilgili önerileriniz tavsiyeleriniz neler olur?

-Yeni nesillere daha doğrusu velilerine birkaç tavsiyem olacak. Eğer çocuğunuzu hafız yapmak istiyorsanız mutlaka Kuranla ilgili bir hayatları olmasını sağlayın. (imam hatiplik, müezzinlik, Kuran Kursu öğretmenliği, meslek dersi hocalığı) aksi halde maddi durumunuz da iyi değilse çocuğa ağır bir yük yüklemiş olursunuz. Hafız olsun ne olursa olsun fikri çok da doğru değil. Ama maddi sıkıntınız yoksa yani çocuğunuzu iaşe derdine düşürmeyecek kurulu bir tezgahınız varsa çocuğun kafasında 7/24 nasıl geçineceğim düşüncesi yoksa ailede bir hafız olması o aile için bir ayrıcalıktır. Birlikte hafızlık yaptığımız arkadaşlarımızdan kimisi cami önünde simit satıyor kimisi pazarcılık yapıyor hatta hurda toplayan arkadaşlarım bile var. Gerçi elhamdülillah son zamanlarda toplumun hafıza bakışı eskisi gibi değil. Bizim dönemimizde hafız milletin sadakalarıyla geçinen köy köy gezip çerçilik yapan birisi olarak görülürdü. Toplumun en fakir kesiminden çıkardı hafızlar. Şimdi zenginler de çocuklarını hafız yapıyor ya da Müslümanlar da zenginleşti elhamdülillah.

Hafızlığın yanında tefsir Arapça gibi farklı eğitimler de aldınız mı?

-İktisat fakültesi okuduğumu söylemiştim. 2009 yılında emekli olduktan sonra Kuran’a daha çok vakit ayırmaya başladım ama sadece lafzını tekrar etmek yetmezdi. Kuranı okumak kadar anlamak ve amel etmek de gerekliydi. Bunun için yeteri kadar Arapça bilgisine sahip olmak gerekiyordu. Bu sebeple özel hocalardan Arapça dersleri almak gerekirdi. Ben de böyle yaptım. 6-7 ay sonra ayetlerle anlaşmaya başladım. Derken manasını anlamak metni okumaktan daha çok vaktimi almaya başladı. Hazır bu yola girmişken daha önce alamadığım eğitimi yani ilahiyat eğitimini almaya karar verdim. İlahiyat fakültesi ön lisans okudum daha sonra dikey geçişle Karamanoğlu Mehmet Üniversitesi İslami İlimler Üniversitesine kayıt yaptırdım. İnşallah seneye bitireceğim. Şimdi eskisi gibi sık hatim yapamıyorum. Bazen bir ayet günümü alıyor. O ayeti veya sureyi birkaç tefsirden okumak durumunda kalıyorum.

Aldığınız eğitimler sonucunda edindiğiniz bilgileri çevrenize aktarıyor musunuz?

-Mümkün olduğunca kitap okumaya çalışan biriyim bizim jenerasyonun kitaplarla arası iyiydi. Farklı grupların toplantılarında kim hangi kitapları okumuş yarışması olurdu. O dönemde popüler kitapların neredeyse tamamını okudum. Ama şimdi geldiğim nokta: Kuran okumamışsan hiçbir şey okumamışsın ya da okudukların boşa gitmiştir. Kuran insanın eşyaya, tabiata, hayvana, dünyaya, en önemlisi insana bakışını değiştiriyor. Olaylara görünmeyen yönlerinden yaklaşmayı öğretiyor. Olayların sebep ve sonucunu görmesini sağlıyor. Kısaca insanın kavrayışını, basiretini, ferasetini açıyor. Okuduğu diğer eserlerin de daha kolay ve daha doğru anlaşılmasını sağlıyor. Kuran insanı daha cesaretli daha dirayetli yapıyor. Mücadele ruhunu besliyor. Öz güvenini artırıyor (cahil cesareti değil tabii). Bu da Kuran’ı anlayarak okuyan kişinin topluma söyleyecek lafının olduğunu öğretiyor. Bütün bunları anlatırken şu hususun altını çizmem şart. Kuranı kendi sapkın inançlarına ideolojilerine kanaatlerine uydurmak için bağlamından kopararak ayetlerini zorlayan bezirganları göz ardı ediyorum. Onlar ayrı bir güruh.

Editör: TE Bilişim