Öğrencilik döneminde MTTB ile başladığı sivil toplum faaliyetlerine sonraki yıllar içinde Hakyol Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Mezarlıklar Vakfı, Kır Çiçeği Derneği, Ravza Eğitim Vakfı, Konya Platformu Derneği, Elbir Yardımlaşma Derneği, Camileri temizleme Derneği, Kapu Camii Derneği ve Sultan Selim Camii Derneği ile devam eden Ali Rıza Kapçı ile yılmadani yorulmadan sürdürdüğü faaliyetler i üzerine derin bir sohbet gerçekleştirdik. Camileri temizleme, mezarlıkları temizleme faaliyetlerinden, maddi ve manevi hayır işlerine kadar sürdürdükleri faaliyetleri anlatan Kapçı gençliğin manevi eğitimine STK’ların özel ehemmiyet göstermeleri gerektiğine de vurgu yaptı.

M.GÜDEN: Öncelikle nerede ve kaç yılında dünyaya geldiğinizi, ailenizi anlatır mısınız?

 A.R.KAPÇI: 1953 yılında Konya’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimini Konya’da aldıktan sonra 1970-74 yıllarında İ.T.Ü Maden Mühendisliği bölümünden mezun olarak üniversite eğitimimi tamamladım.

Babam, o yılların ticaret merkezi olan İstanbul Caddesi’nde serbest meslek erbabıydı. Oto lastik, bakır- alüminyum ticaretiyle iştigal ediyordu.

M.GÜDEN: İş hayatına ne zaman ve nerede başladınız hangi görevlerde bulundunuz?

A.R.KAPÇI: İş hayatına, vatani görevim sonrası 1976’da Konya Krom Magnezit Tuğla ve Refrakter fabrikasında başladım. 1989’a kadar Krom Magnezit’de görev yaptıktan sonra bu tarihten itibaren de 2000 senesine kadar Büyükşehir Belediyesinde görev aldım.

M.GÜDEN: Konya Büyükşehir Belediyesi’nin iki numaralı ismi oldunuz ve uzun yıllar şehrin yönetimine katkı verdiniz. Belediyecilik süreci nasıl başladı, hangi görevleri icra ettiniz?

A.R.KAPÇI: 1989’da Halil Ürün bey, Büyükşehir Belediye başkanı seçilince beni de Belediye’ye göreve davet etti. Belediyeler, doğumdan ölüme kadar her an direkt insanın hizmetinde olan kamu kurumu olduğu için Peygamber Efendimizin “İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır’’ şeklindeki Hadis-i Şerifine uyarak teklifi kabul ettim ve hizmet etmeye gayretinde oldum.

O dönem içerisinde Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter yardımcılığı, Genel Sekreterlik ve KOSKİ Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundum.

M.GÜDEN: 1989 Konya ruhu Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcına da vesile olmuştu. Birkaç cümle ile nasıl anlatabilirsiniz o dönemi?

A.R.KAPÇI: Belediyelerde Halil Ürün ve diğer başkanların seçilmesiyle ‘’Milli Görüş’’ yönetime gelmişti. Türkiye ve dünyanın gözü bizim üzerimizdeydi. Hz. Ömer’in adaleti ile yöneteceğimizi vaat etmiş idik. Bu büyük sorumluluk ve vebal anlayışı ile çalışıldı. İhlas, samimiyet ile neler yapabiliriz gayreti içinde hiç yıllık izin kullanmadan hizmet edildi. Allah’ın yardımıyla, o günün az olan imkânları çok görüldü.

Sonrasında halkın takdiri ile İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde Belediye Başkanlıkları kazanıldı. Buralarda halkın hoşuna giden hizmetlerle dolu Milli Görüş iktidarı geldi. Bu başarıda Konya’nın da rolü oldu ise, ne mutlu.

M.GÜDEN: Emekli olduktan sonra da çalışma hayatına devam ettiniz. Oysa Anadolu seyahatine, Avrupa gezisine de çıkabilirdiniz. Neden ticareti tercih ettiniz?

A.R.KAPÇI: Belediye sonrası, 20 yıldır mermer blok üretimi ve ihracatı ile ilgili özel sektörde çalışmaya devam ediyorum. ’’Rızkını temin için helal yoldan kazanç sağlamaya çalışmak ibadettir.’’ diyen Peygamber emrine uyarak çalışıyorum. Üretimin tamamına yakını blok olarak Çin’e, mamul ürün olarak da A.B.D’ ye ihraç edilmektedir.

VAKIF İNSANI OLMAK KOLAY DEĞİLDİR

M.GÜDEN: Tanıyanlar sizin için emin bir şekilde ‘Vakıf insan’ tanımlamasını yapıyor. Sivil toplum faaliyetleriyle ne zaman hemhal olmaya başladınız?

A.R.KAPÇI: “Vakıf insanı” olmak kolay değildir. İmamı Azam efendimiz için, o dönemde yatsı abdesti ile sabah namazını da kılar diye konuşuyorlar imiş.  İmamı Azam da bu sözleri duyunca, o kişiler yalancı olmasınlar diye yatsı abdesti ile sabah namazını kılmaya başlamış… Bizde öyle bir özellik yok ama elimizden geldiğince hizmet etmeye çalışıyoruz.

M.GÜDEN: Görev aldığınız vakıf ve derneklerden bahsedelim. Ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?

A.R.KAPÇI: İlk hayır hizmetlerimiz öğrencilik yıllarında 1970-74’de İstanbul’da MTBB’de başladı. Sonrasında 1976’da iş hayatına başlayınca, Konya’da Teknik Elemanlar Derneği’ni kurduk, mühendislerin bir araya geldiği bir faaliyet idi.

EN HAYIRLI ESERLERİMİZ GENÇLER OLACAK

1970’de Mühendis- Mimar Akademisinin, 1975’de Selçuk Üniversitesine dönüşmesiyle Konya’mız bir üniversite şehri oluyor, öğrenci sayısı her yıl artıyordu. Bu alanda öğrencilerin maddi ve manevi ihtiyacını karşılamak için önce Hakyol Vakfı’nı sonrasında da İlim Yayma Cemiyeti’ni kurduk. Hizmetlerimiz her yıl artarak devam etmektedir. Bunlar şu anda Konya’nın en büyük öğrenci kuruluşlarındandır. Hz. Hadimi’nin deyişiyle;

‘’Kamil insan odur ki koymalı eser,

Eseri olmayanın yerinde yeller eser.’’

İnşallah bu gençler, yarının Türkiye’si için hayırlı eserler olacaktır.

Hep yaşayanlara değil vefat edenlere de hizmet edebilmek için Mezarlıklar Vakfımız 25 yıldır görevdedir. Mezar bakımları, cenaze malzemeleri, diğer mezarlık hizmetleri için  Büyükşehir Belediyesi ile koordinasyon içinde çalışıyoruz.

Kır Çiçeği Derneği ile fakir, ihtiyaç sahibi dul ve yetimlere ev yapıyoruz. Tapularını da kendilerine vererek ömür boyu rahat etmelerini sağlıyoruz. İlk etabı için Köprübaşı Karakolu yanında, Nakiboğlu mahallesinde arsa temin edilmiş olup 2021 senesinde inşallah teslim edilecektir.

ŞEHİT POLİS VE ASKER EŞLERİNE EV

Konya Platformu Derneği ile ihtiyaç sahibi şehit polis ve asker eşleri için Selçuklu da yapımı süren 40 daire bitirilmek üzere, inşallah Mayıs ayında teslim edilecektir.

Elbir Yardımlaşma Derneği, Ravza Eğitim Vakfı gibi kuruluşlarımızla Suriyeli, Afgan ve Afrikalı muhacir kardeşlerimizin her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bunların sayısı 115 binin üzerine çıkmıştır. Bunun yanında birçok cami ve Kur’an kursunun yapım ve yaşatılması için desteklerimiz oluyor. “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğreten ve öğrenendir” Hadis-i Şerifinden hep beraber nasibimiz alalım diyoruz.

Camileri temizleme Derneğimiz ile 10 yıldır camileri, Mevlana Müzesini, Kamu Kurumlarının mescitlerini, yurtları ihtiyaç olan her yeri temizliyoruz. Yıllık 500 caminin temizliği en güzel şekilde yapılarak “Allah’ın mescitlerini, Allah’a ve ahiret gününe inanan mü’minler imar ve ihya ederler” Ayet-i Kerimesine uymaya çalışıyoruz.

Kapu Camii ve Sultan Selim Camii derneklerinde de görev yapıyoruz. Bu tarihi eserler Konya’mızın en büyük ve cemaati bol olan camilerindendir. Buraların daha aktif ve kalabalık kullanımı için gayret ediyoruz. Vaazlar, mübarek günlerde aşure, helva ikramları, kitapçık, broşür dağıtımları ile daha çok insanımıza hayırlı yolda ulaşma çabasındayız.

EŞENLERLİZADE VAKFİYESİNİ GERİ ALAMADIK

M.GÜDEN: Kapu Camii vakfiyelerinin geri kazanılması hususunda işleyen hukuki süreç vardı. İlerleme kaydedebildiniz mi, ne aşamaya geldiniz?

A.R.KAPÇI: Kapu Camii vakfiyelerinden Eşenlerlizade Vakfına ait, Kapu Camiine bağışlanan 63 dükkan Cumhuriyetin ilk yıllarında devlete, Vakıflar Müdürlüğüne geçmiş. Bu konuda kanuni düzenleme gerektiği için geri alamadık. Ancak caminin batısındaki kentsel dönüşümde Meram Belediyesi altı lojmanı istimlak etti, onun karşılığında da Merkez Çarşısında kira getirisi iyi olan iki dükkân verince caminin giderleri büyük ölçüde karşılanır duruma geldi, elhamdülillah.

M.GÜDEN: Eğitim, cami, mezarlık, hastane, sosyal yardımlaşma gibi faaliyetleriniz ön plana çıkıyor. Zaman ve mekan yetiyor mu, şehrin ilgi ve desteği kafi geliyor mu?

A.R.KAPÇI: Saydığımız çalışmalara ilave olarak, dip fukaraları dediğimiz kenarda kalmış isteyemeyen ihtiyaç sahiplerine muhtarlar, cami imamlarımız ve duyarlı kardeşlerimiz aracılığı ile giysi ve ayakkabı yardımları yapıyoruz. Her yıl Ramazan ayında yaklaşık 8-10 bin kişiyi sevindirmeye çalışıyoruz.

Uluslararası alanda hizmet veren yardım kuruluşları Deniz Feneri ve İ.H.H’ya sel baskını, deprem gibi olağanüstü hallerde desteklerimiz devamlı olmaktadır.

Niyetimiz hayır olunca akıbette hayır oluyor elhamdülillah. İnsanımız güvendiği kişi ve kurumlara yardımlarını eksik etmiyor. Allah’ın yardımıyla büyük bereket hasıl oluyor, ihtiyaçlar karşılanıyor. Bizler de “hayra vesile olan hayrı işlemiş gibidir” Hadis-i Şerifine uymuş oluyoruz.

Bir yandan devletimiz sosyal yardımlaşma vakıfları, Kızılay, Diyanet Vakfı, AFAD ile, diğer yandan Belediyeler ve S.T.K’lar ile ayrıca duyarlı halkımızın kendi gayretleri ile ihtiyaç sahiplerine büyük oranda ulaşılmış oluyor.

Bu da İslam ümmetinin güzelliğidir. Elhamdülillah. Böylece, Ali Ulvi Kurucu üstadımızın dediği gibi, “İnsanlığı kurtarmaya candan çalışanlar, Rabbim, size takacaktır cennette nişanlar” müjdesine hep beraber nail oluruz, inşallah…

VAKIFLAR MANEVİYATA YÖNELİK HİZMETLER YAPMALI

M.GÜDEN: Vakıf hizmetleri maddiyatla sınırlı kalmamalı, değil mi?

A.R.KAPÇI: Yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençlerimizin maddi ihtiyaçlarını, devlet ve STK’lar hemen hemen karşılıyorlar. Sosyal devlet olmanın şartları yerine getiriliyor. Varsa burada eksikliğimiz, kaliteli, ahlaklı ve maneviyatı yüksek gençlerin yetişmesidir. Vakıflarla, daha çok bu konuda ilgileniliyor. Yeterli değiliz ama gençliğe sahip çıkmak hepimizin vebal ve mesuliyetinde. Hadisi şerifte belirtildiği gibi “Bir kimsenin kurtuluşuna vesile olmak, güneşin üzerine doğduğu bütün varlıklardan hayırlıdır” buyuruluyor. Bu konuda ne kadar gayret edilirse o kadar iyi olacaktır, inşallah.

M.GÜDEN: Konya hem yurt içinden hem yurt dışından çok göç alıyor. Afgan, Pakistan, Sudanlı ve nihayet yüzbinlerle ifade edilen Suriyeli uzun zamandır Konya’da yaşıyor. Genel adıyla göçmen, İslami tanımla muhacir olan bu çevrenin yerel halkla münasebeti, uyumluluğu nasıl? 

A.R.KAPÇI: Konya’mız yurt içinde köylerimizden ve doğudan, yurt dışından ise başta Suriye olmak üzere Afgan ve Afrikalı muhacirleri misafir ediyor.

Yurt dışından gelenler, zorda kalan kardeşlerimiz. Allah kimseyi yurdundan etmesin, bunlara elimizden geldiğince yardımcı olmamız lazım. Sanayicilerimiz içinde ucuz işçi olarak ihtiyaçlarını karşılıyor. Resmi kurumların verdiği bilgiye göre, adli vaka sayısı da çok düşük.

M.GÜDEN: Konya’da kaç cami var ve siz bunca camiye nasıl ulaşabiliyorsunuz?

A.R.KAPÇI: Konya merkezde bin 200 cami var. Bizim önceliğimiz cemaati çok olan Kapu Cami, Sultan Selim, İplikçi vb. büyük çarşı camileri ile sanayi çarşılarındaki daha çabuk kirlenen camilerdir. Ayrıca Mevlana Türbesi, Alaaddin Camii gibi çok ziyaret edilen camileri de daha sıklıkla temizliyoruz. Camilerdeki kaliteli temizliği ve yerinde halı yıkamayı gören, küçük mahalle camileri de ısrarla temizlik istiyorlar, onları da en az yılda bir defa ziyaret ediyoruz.

Camilerimiz artık, hem yapım hem de içinin döşemesi ve temizliği bakımından çok daha düzenli ve kaliteli durumda elhamdülillah. Burada en önemli eksiğimiz, cemaatimizin az ve yaşlı olması. Bu konuda Diyanet İşlerine ve halkımıza önemli görevler düşüyor. Camilerimiz, Peygamber efendimiz dönemindeki gibi Müslümanların bir araya geldiği, ibadetlerini yaptığı ve her türlü problemlerin çözüldüğü merkezler olmalıdır.

M.GÜDEN: Belediyecilik geçmişinizde içinizde ukde olarak kalan bugün halen ‘keşke şunu da yapabilseydik’ dediğiniz bir şey var mı?

A.R.KAPÇI: Belediyecilik geçmişimizde, bizden en çok istenen iş talebi ve tatlı su çeşmeleri idi. Tatlı su çeşme sayısı 500 olmuştu, teknik ekip kaynaklar kısıtlı olduğu için sayıyı artırırsak, yeni bağlananlar akmaz diye diretiyordu. Biz de ekibe uyarak gelen yeni çeşme taleplerini reddediyorduk ve çok üzülüyorduk. Sonradan yeni kaynaklar da bulunarak sayı bin 50’lere kadar çıkarıldı.

Diğer bir konu da bizim de görev yaptığımız Halil Ürün döneminde cami, Kuran kursu, okul yapımı gibi hayır işlerine yardımcı olmak üst seviyede idi. Gelenlerin taleplerini kendi asli işimiz gibi kabul ederek, yardımcı oluyorduk. Görev sonrası, sokakta karşılaştığımız yardım alan insanlar hep hayır duası ediyorlardı. Aynı durumu Halil Ürün bey de yaşıyormuş, hep karşılaştığımızda bu anısını hatırlatır.

M.GÜDEN: Toplumda son 10-15 yılda yaygınlaşan bir yardım toplama modeli oluştu. Başka şehirlerde bastırılmış makbuzlarla, bilhassa engelli derneği adıyla, bazen gazete, dergi gibi materyaller de satarak yardımlar toplanıyor. Bu tür yöntemler üzerine bir şeyler söylemek ister misiniz?

A.R.KAPÇI: Toplumda son yıllarda yaygınlaşan yardımlaşma modeli ile şehir dışından özellikle Ankara ve komşu illerden gelen yardım dernekleri var. Küreselleşmenin, ulaşımın kolaylaşmasının ve Konya’daki yardım toplama, hayır faaliyetlerinin zengin olmasının getirdiği bir berekettir. Yeter ki yardımlar yerini bulsun.

M.GÜDEN: Sivil toplum faaliyetlerine iştirak etmek isteyen gönüllülere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

A.R.KAPÇI: İslam kardeşlik ve yardımlaşma dinidir. “Sizin en hayırlınız, insanlara faydalı olandır.” buyrulmaktadır.

Sivil toplum faaliyetlerine herkesin katılması, karınca kaderince destek vermesi çok hayırlı bir hizmettir. Nefesimizin hesabını vereceğimiz muhakkaktır. Bu dünya, ahiretin ekin tarlasıdır, burada ne ekersek ebedi âlemde onu biçeceğiz.

M.GÜDEN: Size ikinci bir fırsat sunulsa ve ‘hangisini istiyorsan seç’ denilse, ömrünüzün geçen kısmını bütünüyle yine alır mıydınız, yoksa ‘şunlar olmasın’ dediğiniz dönemler de var mı?

A.R.KAPÇI: Böyle çalışırsak inşallah, hem bu dünyamız huzurlu ve mutlu olur, hem de ebedi alemimiz, diye düşünüyoruz.

Milli Şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi;

“Allah’a dayan, say’e sarıl, hikmete râm ol,

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”

Editör: TE Bilişim