Acılar Akören’i perçinledi

Her yörede olduğu gibi Akören'de de birçok manidar acıların yaşandığı, acıklı hikayelerin olduğu hepimizin malumu. Beklenmeyen genç ölümlerin birçok aileyi hüsrana boğduğu, geride kalan öksüz ve yetimlerin sıkıntılar içinde büyüdüklerini görüyoruz. Bu paralelde farklı bir konu var ki, bir ömür boyu ıstırapla iç içesiniz. Doğuştan aklen veya bedenen engelli çocuğu olan aileler bir gün değil, bir yıl değil, bir ömür boyu hatta! O mazlum çocuğu kendinden önce toprak olduysa bile, onun dertliliği, kendisi ölünceye kadar devam eder. Toprağımız Akören'de sıkıntılar içinde kalan bu aileye veya ailesi vefat eden geride kalmışlarına akraba ve komşularının duyarlı davrandıkları görülmekte. Bu asalet, millet olma bilinci ve dinimizden gelmektedir. Bu yazı dizimizde genç yaşta vefat edenler, özürlü çocuklarımız ve ilerlemiş yaşına rağmen Hac yolculuğunda rahmetli olanlardan da söz edeceğiz.

FOTO ALTI: Abdurrahman Geymen Astsubay Okulu’nu birincilikle bitirmişti.

Bu başlık altında cephede değil askerlik yaparken şehit olan Akörenlileri de yazacağız. Yemen, Balkan, Çanakkale, 1. Dünya Savaşı, İstiklal Harbi ve Rus Harbi'nde şehit olan kahramanlarımızı daha sonra kaleme alacağız. Terör belasına kurban giden Akörenli şehitleri de yazılarımızda değerlendireceğiz. Hepimizin malumu, bu topraklar kolaylık sıra kazanılmadı. Bu konuda canlarını veren şehitlerimizi 60 yaş üstü olanlar bilse de, yeni neslin de bilmesi için bu konuyu özellikle önemsiyoruz. Çocuk veya genç yaşta evladını kaybeden anne ve babaların zor yıllarını yakınlara öğrensin ki, büyüklerin kıymeti bilinsin. Akrabalık duyguları güçlensin. Bu acılar paralelinde değişik sebeplerle vefat edenlerin çocuklarından bazılarının Çocuk Yuvası veya Yetiştirme Yurdunda yaşantılarını devam ettirip, sonrasında da hayata atılanları görülmekte. Bu yazı dizimizde bu şekilde hayata bağlanan Akörenlilerden de söz edeceğiz. 1950'li yıllar sonrası her geçen gün, zaman zaman ufak tefek zorluklar yaşansa da, Osmanlı'nın kıtlık ve savaşlardan kaynaklanan sıkıntılı yıllarını yeni nesil unutmaması için özellikle Akören'in şehitlerini araştırmaya karar verdik. Bu kararı 2017 yılında Dr. Mustafa Güçlü'den duyduğumuz bir konu ile ilgili günübirlik bir gezi sonrası aldık. 20 kadar arkadaş grubu ile Aydınlar Ocağı başkanı Dr. Mustafa Güçlü öncülüğünde 7 Mayıs 2017 tarihinde Cihanbeyli ilçemizin Böğrüdelik köyünde birkaç yılda bir yapılan Şükran Günü'ne katılmak nasip olmuştu. Sibirya'da koloni şeklinde yaşayan Özbek Tatarları, Rus zulmünden bir çare kalınca Sultan Abdülhamid han ile diyaloğu olan liderleri Abdurreşif Efendi'nin önderliğinde 1907 yılı Aralık ayında yola çıkar ve gemi yolculuğu sonrası Anadolu'ya ulaşırlar, Konya'da kısa bir misafirlik sonrası Böğrüdelik köyüne yerleştirilirler. Böğrüdelik Özbek tatarları birkaç yıl arayla Hıdırellez'de köy mezarlığında bir araya gelerek Rusya'dan kurtulup Anadolu'ya gelişlerini Şükran Günü adıyla dualarla anarak kutlamaktadırlar. Konuya vakıf olup, ilgimizi çekince arkadaş grubu olarak 7 Mayıs 2017 günü yapılan Böğrüdelik Şükran Günü'ne katılmak nasip olmuştu. Mezarlığa girer girmez 4 metre kadar mermer sütünün üzerindeki Çanakkale Şehitlerimiz ve alt tarafındaki isimler dikkatimi çekmişti. Sonrası dua, namaz, yemek ve sonrası Böğrüdelik tatar balası, gönül adamı Naci İdil abimizin evinde çay ikramı, sohbet ve Konya'ya dönüş. Bu yolculuk beni hayli etkiledi. Kendi kendine dedim ki

FOTO ALTI: Askerde kaza ile şehit olan Hüseyin Ali Toydemir’in kabri Sivas’ta.

 - Ey Tulukcu 109 yıl önce Rusya'dan gelen Böğrüdelikliler Çanakkale şehitlerini biliyorlar ve ecdadlarının unutulmaması için mermerin üzerine şehitlerinin nakşetmişler. Senin ecdadın 900 yıldır Akören'de,kaçımız yalnızca Çanakkale değil, Yemen, Balkan, Rus, 1. Cihan ve İstiklal Harbinde şehit olan dedelerimizi biliyoruz ki?

FOTO ALTI: Aydoğdu çocuğu Osman Ünver askerlik öncesi.

Bu fikirden yola çıkarak, babam rahmetliden duyduğum amcası Mustafa Tulukcu'nun hangi savaşta şehit olduğunu merak ettim. Bir vesile ile gittiğim toprağım Akören'de nüfus müdürü Nebi Gülcan Bey'in sıcak ilgisi ile konuyu netleştirdim. Bu konu ile ilgili önce 30 yıllık dostumuz Nebi Bey'e teşekkürler. Önümüzdeki günlerde konu ile ilgili kendisini yoracağımızda bir gerçek. Tabii ki bu paralelde gazilerimizi de araştırıp onları minnetle anacağız. Akörenlerin bir diğer acıları da çocuk ve bebek ölümleri.

FOTO ALTI: Elinde bomba patlayarak Şehit olan İsmail Kapan’ın soyadı artık Akören’de yok.

Bu konuda Savaş yılları sonrası sosyal ve ekonomik durumun düzelmeye başlaması görülse de, evveliyatta anne ve özellikleri çocuk ölümlerinin çok olduğu görülmekte. Hatta savaş yıllarında 5 yaş altı çocuk ölümlerinin yüzde 50'ye yakın olduğu tarihsel bir gerçek. Savaş sonrası yıllarda bu oran müspet yönde gelişse de, doktor yüzü görünceye kadar birçok Akören çocuğu ve bebeği toprak olmuştu. Eski yıllarda ilaç bulmak ne mümkün. Bu konuda babam rahmetlinin sağlığında anlattığı hiç aklımdan çıkmıyor. Yıl 1947 Zeynep nenem Konya Devlet Hastanesi'nde başı bitlenmiş, hastanede DDT yok, babamdan Konya'da zaten 3 5 tane olan eczaneden saçı bitlenen nenem rahmetli için DDT getirmesi istenir. O gün için imdat kapısı olan DDT, bugün için zararlı yönü olduğu için yasak. Zaten günümüzde saç bitlenmez ki.

FOTO ALTI: Özellikle Şehitlerimiz için yardımcı olması nedeniyle Nüfus Müdürümüz Nebi Gülcan’a teşekkürler.

1973 yılına kadar Akören’de ne hastane vardı ne doktor ne de ambulans. Günde bir sefer olan otobüsle Konya’ya gider Devlet Hastanesi veya Doğumevi’nin kapısını çalardınız. Olaki çok acil durum var ise kiraladığınız kamyon ile doktora ulaşırdınız. 1934 yılından önce Akören’de ne otobüs vardı ne de kamyon. Hastane, doğum evi her yerde tüm branşlarda Doktorlar, ambulans dolayısıyla ne kadar şükretsek az.  Ama eskilerin çektiği acıları hatırlamak hepimize düşer. Bizim yaşta olanlar, Akören hastane yapımı için belediye başkanı Hüseyin Özkanoğlu ve Gönül adamı İdris Öncel önderliğinde omuz veren atalarımızı rahmetle anarız. Hastanenin ilk doktoru Orhaniyeli hemşehrimiz Mustafa Akın ve Çifteler Köy Enstitüsü mezunu Sağlık memuru Mustafa Avcı rahmetlileri de rahmetle anıyoruz. Tüm Anadolu’da olduğu gibi bu konuda güzel bir adetimiz var. Şehitlerimiz veya genç yaşta ölenlerimizin isimlerinin çocuklarımıza, torunlarımıza verilerek yaşatılması. Yazımızın ilk bölümü: ASKERDE KAZA İLE ŞEHİT OLANLAR

FOTO ALTI: Rahmi Tulukcu annesi ve kardeşi Kasım Tulukcu.

Sonraki Bölümler: Genç Ölümler-Şehitlerimiz-Gazilerimiz-Çocuk Yuvası-Yetiştirme Yurdundaki Akörenliler, depremde hayatını kaybeden Akörenliler.  

FOTO ALTI: Abdurrahman Geymen’in Tahtalı Mezarlık’taki kabri başında yakın arkadaşları Hüseyin Karaaslan ve Abdullah Eriş.

ŞEHİT İSMAİL KAPAN

(Doğum 1924-1946)

Baba Abdurrahman (1902 -12 Aralık 1940) Anne Demirci (Goca) Abdurrahim Soydemir'in kardeşi Ayşe Hanım. Sülalenin tek erkek çocuğu İsmail Kapan, kız kardeşleri Şerife Gülkara (R. Mehmet Gülkara'nın eşi) ve (Memeke M. Ali Mucuk'un eşi Fadimana Mucuk) 1943 yılında trenle Diyarbakır'a sonrasında bir hafta yürüyerek Bismil Garza'ya varan bir hafta Siirt Topcu Alayı'nda çadırda kalan asker İsmail Kapan, Bitlis alayı 2. tabur 5. Batarya'da Çavuş olarak askerliğini yaparken Akörenli iki asker arkadaşı vardı, bekçi Mehmet Türel, diğeri ise Üzeyir'in Hüseyin Özarslan.

FOTO ALTI: Akören sağlığı için yaptığı fedekarlıkların anısına Akören Dergisi şiltini Abdülkadir Gök taktim etmişti.

45 aylık asker iken 1946 yılında elindeki top ile arkadaşlarına eğitim verirken, topun patlaması sonucu şehit olan İsmail Kapan Bitlis'e defnedilir. Şehitlerimizin tek çocuğu Sıddıka Mucuk Konya'da ikamet etmektedir.

FOTO ALTI: Şehit Rahmi Tulukcu ve baba Osman Tulukcu.

ŞEHİT ASTSUBAY: ABDURRAHMAN GEYMEN

1949 yılında Akören'de doğdu. Babası Giyvanların Kazım, annesi Fatma. İlkokulu Akören'de tamamladı, sonrası Konya Astsubay hazırlık okulunu birincilikle tamamladı. Komutanları tarafından kol saati ile ödüllendirildi. 1967 yılında göreve başladı. Radarların bakım ve onarımından sorumluydu. İzinli olarak Akören'e döndü, Karahüyüklü bir hemşehrimizin kızı ile nişanlandı ve Sinop'a döndü. Denizde yüzerken 19 Temmuz 1969 tarihinde boğularak ölen şehidin maaşı Askeri Merasimle Akören'e getirildi ve Tahtalı Mezarlık tepe kısmına babasının yanına defnedildi.

FOTO ALTI: 30 Ağustos 1965 hastanede inşaatının başladığı yıl çok gayret eden İdris Öncel (fötrle) ustalarla.

20 yaşında şehit olan Astsubay Abdurrahman Geymen'in Abdullah Eriş ve H. Hüseyin Karaaslan yakın arkadaşlarıydı.

FOTO ALTI: Akörenli’nin büyük fedakarlığı ile 1965 yılında başlayan hastane inşaatı 1973 yılında nihayete ermişti.

TRAFİK KAZASI KURBANI: ŞEHİT RAHMİ TULUKCU

5 Şubat 1942 tarihinde Akören'de doğdu. Baba Hasanağagilden Mehmet oğlu Osman Tulukcu. Anne Tahtalıların (Sağır) Ramazan Karaaslan'ın kızı Fadimana Hanım. Akören'de İlkokulu tamamladıktan sonra 2 yıl Sarayönü konuklar Ziraat Okulu'nda okudu. 1957- 58 Öğretim yılında Çumra Aydoğmuş (Dorla) ilkokulunda vekil öğretmenlik yaptı. 1958-1961 yılları arasında Ankara Etimesgut Tank Astsubay okulunda eğitim gördü, okul birincisi olarak mezun oldu. Eğitim gördüğü Etimesgut Tank Birliğinde 4 yıl Astsubay olarak görev yaptı. 1965 yılında Erzurum Aşkale Vezirköprü'ye tayin oldu. 1961 yılı Zafer Bayramı ertesi günü (31 Ağustos 1965) görev arkadaşları ile birlikte askeri reo araç ile Kesikköprü-Aşkale yolculuğunda bindikleri aracını karşı yönden gelmekte olan dozer yüklü Devlet Su İşlerine aitti dozer ile çarpışması sonucu Erzurum Mareşal Fevzi Çakmak Hastanesi'ne kaldırılsa da şehit oldu. Oysa reo aracın sağ tarafında oturan Rahmi Tulukcu, kazadan az önce, elbisesi temiz olan görev arkadaşının yoldan gelen tozdan etkilenmemesi için nezaketinden onunla yer değiştirmişti. Kader bu arkadaşı kazadan kurtuldu. Rahmi Tulukcu 23 yaşında şehit oldu. Bir hafta sonra Akören'e getirilen şehidin maaşı Kadıburnu Mezarlığına defnedildi. Şehidin ismi, Akif Ahmet Tulukcu, Mehmet Tulukcu ve Kasım Tulukcu'nun 3 oğlunda Rahmi Tulukcu olarak, Nevzat Uğuz'un oğlu Rahmi Uğuz da olmak üzere toplam 4 adet yaşamaktadır.

FOTO ALTI: 1950’li yılların Belediye Başkanı Hüseyin Özkanoğlu (fötrle) emekliliğinde hastane için hayli fedakarlık etmişti.

ASKERDE KAZA KURŞUNUNA KURBAN GİDEN OSMAN ÜNVER:

(Mustafa Ünver, anne Ecir Mehmet kızı Fatma Ünver) 1958 yılında Konya'da doğdu. Selçuk İlkokulu sonrası çelik eşya işleri ile uğraştı. 1978 yılında askere gitti. Acemi Birliğini Samsun Sıhhıye'de tamamladıktan sonra İstanbul Alibeyhüyüğü’nde askerlik görevini sürdürmeye başladı. 1980 ihtilali öncesi ülkenin karışıklığı nedeniyle askeriyeler teyakkuz halindeydi. Her zamanki gibi Abdi İpekçi'nin öldürüldüğü akşamı "yat" emri verilmişti. Birkaç saat sonra" teçhizatlı kalk " emri ile tüm birlikle birlikte Vanlı İlyas Çifçi ve arkadaşı Osman Ünver ayaktaydılar. İlyas Çifçi, arkadaşı Osman Ünver'e şaka yapıp boş zannettiği silahını ateşledi. Osman olduğu yere yıkıldı ve rahmetli oldu. Oysa Bir gün önce iki arkadaş hatıra fotoğrafı çektirmişlerdi.

FOTO ALTI: 7 Mayıs 2017 Cihanbeyli Böğrüdelik ufkumuzu değiştiren Mermer sütun Çanakkale Şehitleri Öğretmen Abdurrahman Karaağaç, Dr. Mustafa Güçlü, Tatatar Balası Naci İdil, Muzaffer Tulukcu.

Askeri yetkililer telefonla babayı aradılar ama ulaşamadılar. Ertesi günü acı haberin habercisi telgraftı. Zor inanılsa da ortada acı bir gerçek vardı. Baba Mustafa Ünver iki oğlu Nuh ve Veyisi yanına aldı, dayı Abdurrahman Ünver ile yola çıkıldı. İstanbul'da hazır bekleyen askeri ambulans ile Konya'ya dönüldü. Sabah yoğun bir kalabalık ile öğle namazı beklenmeden Hacı Fettah Mezarlığına dede Nuh Ünver'in yanına defnedildi. İşin enteresan tarafı 4 yıl askerlik yapan dede Nuh Ünver, terhisten kısa bir süre sonrası karın ağrısı ile doktora gitmiş, çare bulunamamış ve 25 yaşlarında rahmetli olmuştu.

FOTO ALTI: Şehit Astsubay Rahmi Tulukcu’nun kabri Akören Kadıburnu Mezarlığı’nda.

Bir ay sonra baba Mustafa Ünver İstanbul'a mahkemeye gitti. 2 saat süren mahkemede olayın faili İlyas Çifçi. 

FOTO ALTI: Şehit İsmail Kapan’ın annesi Ayış Kapan.

- Kendisine ölüm emrini verilmesini istedi. Hakimin sorusuna Çifçi

- Hakim bey aynı şeyi arkadaşım bana yapsaydı, benim sülalem Osman'ı yaşatmazdı ki, dedi.

FOTO ALTI: Şehit İsmail Kapan ve arkadaşı Fevzi Öztürk.

Konyalı olan Hakim, duruşma sonrası babayı odasına aldı. Teskin etmeye çalıştı. Sonraki mahkemeler için İstanbul'a yorulmamasını tavsiye etti. Bir süre sonra kasıf olmadığı kanaati ile İlyas Çifçi beraat etti.

FOTO ALTI: Şehit Osman Ünver Nöbette.

ASKERDE KAZA İLE ŞEHİT: HÜSEYİN ALİ TOYDEMİR

10 Aralık 1938 tarihinde Akören'de doğdu. Baba Halil İbrahim, anne Aliye Çümü.

FOTO ALTI: Şehit Rahmi Tulukcu Etimesgut Astsubay Okulu’nu birincilik ile tamamlamıştı.

Hüseyin Ali Toydemir Sivas'ta vataniye görevini şoför olarak yaparken 29 Haziran 1959 günü köprüden arabası ile şarampole uçarak şehit oldu ve Sivas'a defnedildi.

FOTO ALTI: Hastane açılışında dönemin Sağlık Bakanı Vefa Tanır, İdris Öncel, İlk doktorumuz Orhaniyeli Mustafa Akın.

Şehidimizin adını taşıyan Hüseyin Ali Toydemir Akören'de, Hüseyin Ali Geymen ise Konya'da yaşıyor. Şehidimiz cesaretli, gözü kara köyü odalarında düğünlerde Bayraktar seçilmesi ile hatırlanır. Şehidin annesi Aliye hanımın tarihçi Arif Bilge'nin ilgisi ile Şehitlik maaşı aldığı bilinmektedir.

MUZAFFER TULUKÇU 

Editör: TE Bilişim