Akören’in manevi önderleri

ilçenin geleceğine ışık tuttu

Araştırmacı-Yazar Muzaffer Tulukcu, Akören Tarihi’nde ilçenin manevi önderlerini kaleme alıyor. Tulukcu, ilçenin önemli isimler yetiştirdiğine dikkat çekerek, bu isimlerin ilçeye büyük katkı sağladığını belirtiyor.

FOTO ALTI: 1926 Konya İmam Hatip Okulu mezunu Seyit Mehmet Alp. Aynı yıl Alan’da öğretmenliğe başladı.

TEVHÎD-İ TEDRÎSAT KANUNU’NDAN SONRAKİ DÖNEM

3 Mart 1924 tarihinde yürürlüğe giren Tevhîd-i Tedrîsat Kanununun (Eğitimde birlik/Eğitim kurumlarının Maarif Vekâletine bağlanması) uygulanmasından sonra 1951 yılında İmam-Hatip Okullarının yeniden açılmasına kadar geçen 27 yılda Akviran’da mevcut 4 camiye ilave olarak bir caminin ibadete açıldığı görülmektedir. Tüm Akviranlı’nın gayreti ile 1946 yılında inşaatına başlanan Yüğ Camii bir yıl sonra ibadete açılmıştı.

FOTO ALTI: Abdullah Saygıcı, Akören’in eski müezzinlerinden.

           1920'den önce Akviran’ın manevi hayatına katkı sağlayan Hafız Tahir, Ali Osman Efendi, Köy Hocası İbrahim Öğüt, Palanın Hafız Mehmet Mınık, Gastanbullu Mehmet Altısarı’nın yanında bu bölümde bahsedeceğimiz hocalarımız da 1930-1950’li yıllarda din hizmetine omuz vermişlerdir.

FOTO ALTI: Abdülkerim Sabancı Hoca, Ege bölgesini mesken tutmuştu.

            Mehmet Emin Bilgiç, Mustafa Eruyar, (Sarı Hafız) Abdullah Sarıkaş, Bilal Pancar, (Berber) Musa Yılmaz, (Saygısız) Abdullah Saygıcı, (Çerci) Mehmet Ersoy, Ahmet Gülkara, Ömer Ali Özcengiz, Abdülkerim Sabancı, Rüştü Gülcan, (Alanlı) Mehmet Tekin, Seyit Mehmet Ersöz hatırlayabildiğimiz hocalarımızdır. Mustafa Eruyar’ın 1920’li yıllar ve sonrasında 30 yılı aşkın bugünkü adıyla 15 Temmuz Şehitler Camii’nde hocalık yaptığı bilinmektedir. Bu dönemde Yusuf Kurban, Arif Tulukçu, Ali Zengin hocalarımızın yeterli bilgileri olmasına rağmen imamlık ve müezzinlik yapmadıkları eskilerce ifade edilmektedir. Yukarıda isimleri yazılı Ömer Ali Özcengiz, Abdülkerim Sabancı gibi hocalarımız Akviran dışında farklı yerlerde görev yapmışlardır.

FOTO ALTI: Ahmet Ercan Hoca, Konya’ya erken göç eden Akörenlillerden.

3 Mart 1924 tarihinde çıkan kanun ile ülkenin bütün eğitim kurumları Maarif Vekaleti’ne (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlanmıştı. Bu çerçevede Osmanlı Eğitim Kurumlarından Sıbyan Mektepleri, Medreseler, İhtisas Medreseleri, Vakıflar, Tekke ve Zaviyeler kanunun yürürlük tarihine kadar faaliyette olan bütün örgün, yaygın eğitim kurumları kapatılmıştı. Bunlarla birlikte İmam-Hatip Liselerinin ilk nüvesi; Osmanlı Devleti'nin son döneminde vaiz yetiştirmek amacıyla 1912 yılında açılan Medresetü'l-Vaizin ile imam ve hatip yetiştirmek üzere 1913'te açılan Medresetü'l-Eimme ve'l-Hutebâ da kapatıldı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun din görevlisi eğitimini düzenleyen 4. maddesi medreselerin kapatılmasına karşılık, imamlık ve hatiplik gibi dini hizmetlerin görülebilmesi için ayrı okullar açılmasını öngörüyordu. Kanunda öngörülen bu okullar, 1924 yılında İmam-Hatip Mektepleri adı altında 29 merkezde açıldı. Okullar, 4 yıllık orta öğrenim seviyesinde idi. İmam-Hatip Mekteplerinde okutulan dersler şunlardı: Kur’ân-ı Kerîm, gınâ (mûsiki), tefsir, hadis, ilm-i tevhîd, din dersleri, Arabî, hitabet ve irşad, ahlâk ve mâlûmât-ı vataniyye, Türkçe, Türk edebiyatı, tarih, coğrafya, hesap, hendese, hayvanat, nebâtat, rûhiyat, fizik ve kimya mâlûmatı, tabakat, hıfzıssıhha, yazı, terbiye-i bedeniyye. Görüldüğü gibi din derslerine öncelik verilmemiş, o dönemde İmam-Hatiplik için çok da gerekli olmayan bazı dersler programda sayı olarak daha fazla yer almıştı. Bu okulların müdürleri özel bir din eğitimi almamışlardı. İlerleyen dönemde İmam-Hatip okullarına öğrenci ilgisi giderek azalmış, bu yüzden okul sayısı 1924-1925 öğretim yılında yirmi dokuzdan yirmi altıya, 1925-1926’da yirmiye düşmüş, bir yıl sonra sadece İstanbul ve Kütahya’da birer okul kalmış, 1929-1930 öğretim yılında ise tamamen kapanmıştır. Bu okulların kapanma sebebi öğrenci azlığı değil, sorumlu makamların ilgisizliği ve mezunlarının, gerek öğrenimlerini sürdürme gerekse meslek elemanı olma açısından istikbale dair bir beklentilerinin kalmamasıdır. 1926’da bir kısım din görevliliği kadroları kaldırılmış, 1927’de Şûrâ-yı Devlet’in aldığı bir kararla din görevliliği “me’murîn” sınıfından sayılmayıp bu karar uyarınca bütün elemanlar görevden uzaklaştırılmış, dolayısıyla İmam-Hatip Mektebi mezunları için din görevliliği cazip olmaktan çıkmış, bu görev tamamen fahrî olarak yürütülmeye başlanmıştır. Aslında mezun olduktan sonra iş bulamama ve özellikle devletin bu okullara bakışı okulların kapanması/ kapatılmasında önemli etkendir.

FOTO ALTI: Aksay Öncel Hoca, Mekke’de tünel faciasında rahmetli oldu.

İmam-Hatip Okullarının tamamı 1930 yılında kapatılınca Türkiye’de din eğitimi alanında ilerideki dönemde de sıkıntıları görülecek din eğitimsizliği problemi ortaya çıkmıştı.  Bu durum, din eğitimi tartışmalarının ilk olarak resmi düzeyde gündeme geldiği 1947 yılına kadar sürdü ve 1949 yılında ortaokul mezunu askerliğini yapmış kimselerin alındığı 10 ay süreli İmam-Hatip Kursları açılarak din hizmeti görevlisi yetiştirme uygulaması başladı. 1949 sonuna kadar 50 kişinin mezun olduğu bu kursların süresi daha sonra iki yıla çıkarıldı ve meslek okulu mezunlarının da kurslara girmesine imkân sağlandı.

FOTO ALTI: Çeşme Camii İmamı (Sarı Hafız) Abdullah Sarıkaş).

Türkiye’de Din Eğitimi Kurumlarını, açılışından 6 yıl sonra kapatılan İmam-Hatip Okullarını ve Medrese tarihini birlikte değerlendirmek tarihsel süreci doğru okuma ve ibret alma bağlamında faydalı olacaktır.

FOTO ALTI: Kapu Camii Müezzini (Kör) Ahmet Gülkara.

            Tevhîd-i Tedrîsat Kanununun yürürlüğe girmesiyle Konya’da İstanbul Caddesi'nde şu andaki İsmet Paşa İlkokulu'nun olduğu yerde 1923 yılında açılan ve 1926 yılında kapatılan Konya İmam-Hatip Okulu’nda Akviranlı 4 öğrenci eğitim görmüştü. Konya İmam-Hatip Okulu’ndan 1926’da mezun olan Seyit Mehmet Alp aynı yıl Akviran’a bağlı Alan Köyünde öğretmenliğe başladı. Mustafa Hilmi Aksoy ise subaylığı tercih etti. 1926 yılında okul kapanınca son sınıfı okuma imkânı bulamayan (Goca Hüseyin) Hüseyin Eruyar ise aynı yıl Akviran İlkokulu'nda öğretmenliğe başladı. Hüseyin Vehbi Uysal ise babasının gazilik maaşı imkânı ile son sınıfı İstanbul İmam-Hatip Okulu’nda tamamladı ve subay oldu.     

FOTO ALTI: Gönül adamı Bilal Pancar Hoca.

 1938 yılında dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki Konya ziyaretinde o yılların şehirdeki bilge hocası Aksekili Hakkı Özçimi’nin Kur'an-ı Kerim tilavetini dinlemişti. Bundan etkilenen Diyanet İşleri Başkanı ‘‘Böyle bir ses ve ilim boşa gitmemeli.’’ dedi 1924’ten 14 yıl sonra 1938’de Konya'da Türkiye'nin ilk Kuran kursunun açılması emrini verdi.

FOTO ALTI: Goca Camii Müezini (Berber) Musa Yılmaz.

           Kapu Camii’nin doğusunda Bulgur Tekke Camii’nde Hakkı Özçimi Hoca yönetiminde açılan Kur'an kursuna 5 yıl sonra 1943’te Akviran İlkokulu’ndan mezun Mustafa Harmancı, Seyit Ahmet Gültekin, Hikmet Ertaş, Hasan Tulukçu, Ömer Ali Özdil, Mustafa Dursun, Ahmet Gülkara, Osman Ergüven zor şartlarda Kur’an eğitimi almak için gitmiş ve 2 yıl eğitim görmüşler sonrasında 1945 yılında velilerinin de izniyle Akviran’ın batısındaki Sobran köyüne giderek dönemin âlimlerinden Mustafa Uçarak Hoca’da eğitime devam etmişlerdir. Bu kafileye Sobran’a giderken Bahri Kurban da katılmıştı.

FOTO ALTI: Mehmet Emin Bilgiç Hoca uzun yıllar Hacılar Camii’nde imamlık yapmıştı.

Din eğitiminin özellikle Kur’an öğrenmenin yasak olduğu bu dönemde Mustafa Uçarak Hoca çoğu kez öğrencilerini bağına götürür orada okuturdu. Bir gün Kur’an eğitimi veren Hoca ve öğrencilerini Bozkır'dan gelen iki jandarma derdest etti ve yaya olarak Bozkır’a götürüp Kaymakamın huzuruna çıkardılar. Kaymakam, makamında öğrencilerinin yanında Mustafa Uçarak Hoca’ya hitaben: “Hoca bak! Bir daha bu çocukları okutursan bacaklarını kırarım!” dedi. Bu sert ikazdan etkilenen ve işin vahametini anlayan hoca ve öğrencileri Sobran’a döndüler; Kur’an eğitimi daha fazla sürmedi ve Akviranlı öğrenciler 1946 yılında tekrar Bulgur Tekkesi’nde eğitimlerini sürdürmek üzere Konya’ya geldiler.

FOTO ALTI: Mustafa Eruyar Hoca Çarşı Camisi’nde 30 yılı aşkın görev yapmıştı.

           Mustafa Harmancı, Seyit Ahmet Gültekin, Hikmet Ertaş ve Hasan Tulukçu 1947’de; Mehmet Ali Ünver ise 1949 yılında hafız oldular ve icazetlerini aldılar. Hafız olan bu hocalar başta olmak üzere Osman Ergüven ve Ömer Ali Özdil Obruk yaylalarındaki camilerde hocalık yaparak mesleklerine ilk adımı atmışlardı. Hikmet Ertaş ise imamlık mesleğine Konya'da Çiçekçiler Camii’nde başlamıştı. Sonrasında Akviran’a dönmüş gerek imamlık görevi süresince gerekse emekli olduktan sonra Bozkır yolu üzerindeki Kur’an Kursu ve Belen Kur’an Kursu ile yakından ilgilenmişti.

FOTO ALTI: Mustafa Uysal Hoca 71 yaşında rahmetli olmuştu.

             Seyit Ahmet Gültekin ve Hasan Tulukçu Obruk yaylalarında ifa ettikleri görev sonrasında farklı yerlerde mesleklerini sürdürdüler. 1959 yılı güz aylarında pasaportsuz kaçak olarak Şam'a ulaştılar ve Fethu’l-İslam Medresesi’nde 3 yıl eğitim görerek kendilerini yetiştirdiler ve Türkiye'ye döndüler. 1980'li yılların ortasına kadar muhtelif camilerde görev yaptılar. Seyit Ahmet Gültekin ilerlemiş yaşına rağmen evinde kitap okuyarak zamanını değerlendiriyor.

FOTO ALTI: 28 Ocak 1948 Ayaktakiler: Hasan Tulukcu, Mustafa Harmancı, Oturanlar, Hikmet Ertaş, Seyit Ahmet Gültekin, Hocaları Hakkı Özçimi Hoca ile hafız oldukları gün.

              Mehmet Ali Ünver, 1949 yılında Bulgur Tekkesi’nde hafızlığını tamamladıktan sonra Obruk Borukkuyu ve Süleymaniye köylerinde imamlık yaptı. 1959 yılında Akviran’a döndü Akviran Kurs ve Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği’ni kurarak başına geçti 1960 yılında da Ali Osman Efendi vefat edince Goca (Büyük) Camii imamlığına başladı. Dernek faaliyetlerine de devam etti.

FOTO ALTI: Hasan Uysal öğrencilik yılları. Yarbay Hüseyin Vehbi Uysal ve ailesi.

            Ahmet Gülkara, 1945 yılında Akviranlı bir grupla Sobran’da Mustafa Uçarak Hoca’da eğitime başladı. Âmâ (görme engelli) Ahmet Gülkara 1947'de Akviran’a döndü ve Goca (Büyük) Camii’de müezzinliğe başladı. 1962-1979 arası mesleğini Aydın’da fahri olarak sürdürdü. Diyanet İşleri Başkanlığı Müezzin-Kayyımlık imtihanını kazandı. Konya'ya döndü; Uluırmak Hoca Camii ve Kapu Camii’nde 1982-1993 yılları arasında görev yaptı; emekli oldu.

FOTO ALTI: Hikmet Ertaş Hoca ve (Alanlı) Mehmet Tekin Hoca(ayakta sol başta) okuttuğu kız öğrenciler.

Bilal Pancar,1914 yılında Akviran’da doğdu. Babası genç yaşta ölen Bilal Pancar Akviran İlkokulu'ndan mezun olmadan ayrıldı. Komşusu (Güdek) Ahmet Erkun’un yanında kelikçiliğe (Kunduracalık) başladı. Sonra çiftçiliğe yöneldi. Dönemin Akviran’daki hocaları Ali Osman Sönmez ve Hafız Tahir Mermer’in ders halkasına katıldı. Askerlik sonrası Konya'ya giderek dönemin meşhur hocası Hacı Veyiszade Mustafa Efendi ile görüştü. Huzurda Aşr-ı Şerîf okuyup, namaz kıldırdı, dua ettikten sonra;

FOTO ALTI: M Ali Ünver Hoca talebeleriyle.

-Hocam imamlık yapabilir miyim? sorusuna; Hacıveyiszade’den “Genç Hoca senden Arslan gibi imam olur.” cevabı ile Bilal Hoca sevinerek imamlığa ilk adımını atar. 1946-1947'de Hatunsaray yakınındaki Karaağaç köyünde imamlık yaptıktan sonra Akviran’a döner ve tekrar çiftçiliğe başlar. 1952 yılında imamlık mesleğine geri döner ve Obruk Giymir’de 2 yıl, 2 yıl Ağsak'ta, 1 yıl Yüğsecik'te, 1 yıl Katrancı'da, 1 yıl da Sinnelik'te imamlık yapar. Bu yıllarda kendisi gibi Obruk yaylalarında imamlık yapan Seyit Ahmet Gültekin, Hasan Tulukçu, Ömer Ali Özdil ve Hacı Numan’da öğretmenlik yapan Muharrem Bıyıklı hemşerileriyle zaman zaman maaile bir araya gelerek hoşça vakit geçirmeleri hatıralarda kalır. Görev yaptığı yerden 1957 yılında ailesini Akviran’a gönderir; 1958 yılında da kendisi döner. Uzun yıllar Aktaş Camii'nde, bir sürede Çeşme Camii’nde imamlık yapar. Diyanet İşleri Başkanlığı camilere kadrolu imam atayınca Bilal Hoca Akören'de farklı camilerde müezzinlik yapar. Bir süre Şerife Hatun Camii karşısında küçük bir dükkânda ayakkabıcılık yapar. 1992 yılında vefat eden gönül adamı Bilal Pancar Hoca Akören Orta Mezarlık’ta medfundur.

FOTO ALTI: 1926 Konya İmam Hatip Okulu mezunu Mustafa Hilmi Aksoy subay olarak Van’da görev yaptığı yıllarda.

            (Berber) Musa Yılmaz, 1901’de Akviran’da doğdu, 1942 yılına kadar berberlik yaptı. Saz çalar oturak âlemlerinde bulunurdu. Ud çalan Ahmet Taşkıran, cura çalan Hüseyin Ceylan ve Burunsuzun Selahattin Efe'ye sazı ile eşlik ederek kaşık çalıp oynayanlardan oluşan bir grupları vardı. Karakülahın Abdullah ve Yeni Mehmet de bu ekipteydi.   Dönemin bilge hocası Ali Osman Efendi çocukluğunda okuttuğu berber Musa'nın sesinin güzelliği sebebiyle hoca olmasını çok istiyordu. Bu istek 1942’de gerçekleşti. Berber Musa Yılmaz minarenin yapılması ile birlikte Goca (Büyük) Camii’de müezzinliğe başladı ve bu görevi “Hoca hakkı” karşılığında 16 yıl sürdürdü. 1942 yılında Akören'in ilk minaresi M. Ali Karaselek tarafından Goca (Büyük) Camii’ne yaptırıldığında İmamlık yapan köy hocası Hacı İbrahim Efendi’nin yaşlı olması sebebiyle çıkma imkânı yoktu. 1958’de vefat eden Musa Yılmaz Akören Orta Mezarlığa defnedildi.

FOTO ALTI: 1926 Konya İmam Hatip Okulu mezunu Mustafa Hilmi Aksoy’un kabri Konya Musalla Mezarlığı’nda.

           Aksay Öncel, Konya Lisesi’nden mezun olmasına rağmen gönlünde olan hocalık mesleği eğitimi için 1956’da Irak'a gitti. 5 yıl Musul, Kerkük ve Bağdat'ta eğitim gördü. Sonrasında da Şam’a geçti ve eğitimine devam etti; sonrasında Türkiye'ye döndü. 1962-1974 yılları arasında İstanbul Fatih Camii'nde imam ve bir sürede vaiz olarak görev yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açtığı imtihanı kazanarak 1974 yılında Almanya'ya gitti. Köln’de mesleğini sürdürdü. 1992 yılında görevli olarak Hacca gitti; Kurban Bayramı’nın birinci günü meydana gelen Tünel Faciası’nda Allah’ın rahmetine kavuştu.

            Rüştü Gülcan, önce Ali Osman Efendi ve Hikmet Ertaş Hoca'dan sonra da Bozkır'da Akören Karahüyüklü Kadir Kaya Hoca’dan ders aldı. “Hoca hakkı” ile bir süre Çeşme Camii’nde görev yaptı. Resmi olarak göreve atanamayınca Mustafa Şeref Yavuz’un yardımı ile DSİ’de bir süre çalıştı. 1965’de Akören'e döndü kadrolu olarak Çeşme Camii’nde uzun yıllar görev yaptı.

FOTO ALTI 19: Yüğ Camii 1947 yılında ibadete açılmıştı.

Zühtü Ertaş, 1940’lı yıllarda Akviran’da 3 yıl zamanın hocalarından ders aldı. Askerlik sonrası İstanbul'a gitti. 15 yıl Ali Paşa Camii, 8 yılda Mahmut Paşa Camii’nde görev yaptı. 1983 yılına kadar da Konya Kunduracılar Sanayi Camii’nde görev yaptı ve emekli oldu.

Hasan Uysal, 1938’de Akviran’da doğdu. 1965’de Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Aksaray Müftü Yardımcılığı, Kastamonu Devrekani İlçe Müftülüğü yaptı. Sonra Bağdat Üniversitesi Yabancılar Bölümü’nde okudu. Diyanet İşleri Özlük İşleri Müdür Yardımcılığı ve Müfettişlik görevlerinde bulundu. 1987’de Avustralya Canberra Büyükelçiliği’nde Din Hizmetleri Müşavirliği yaptı, yurda döndükten 4 yıl sonra emekli oldu. Görev yaptığı dönemde Akörenli hemşerilerinin hep yanında oldu. 1892 Yılında doğan ve 7.Ocak.1963 tarihinde rahmetli olan Mustafa Uysal Hoca Yüğ ve Çarşı Camii’nde görev yapmıştı... (15 Temmuz Şehitler) kabri Kadıburnu mezarlığında.

MUZAFFER TULUKÇU 

Editör: TE Bilişim