Akören’de halı ve kilim dokuma

sesleri, yerini sessizliğe bıraktı

Akören Tarihi’ni kaleme alan Araştırmacı-Yazar Muzaffer Tulukcu, Akören’in kalkınma hamlesinde önemli bir rol oynayan kilim ve halı dokuma konusunu masaya yatırdı. Tulukcu, Akören’in tarihinde önemli yer tutan halı ve dokuma tezgahlarının bugün sessizliğe büründüğünü söyledi.

FOTO ALTI: Akören'in kilimleri.

AKÖREN KİLİMİ

İnsanoğlu eskiden beri oturduğu, yattığı, içinde dolaştığı mekanın tabanına sermek için çeşitli çareler aramış ve bu ihtiyacını belirli bir gelişmeden sonra kilim veya halı türü sergilerle ihtiyacını gidermiştir. Aynı insanoğlu değişik ebatlarda dokuduğu halı kilim ile yüklüklerini kapatabilmek, namazını kılabilmek gibi ihtiyaçlarını giderebilmek için ise seccade sergileri tercih etti. Kilimin sade olanına velense denir. Yünün tabii renginde dokunan velensenin aralarına siyah veya kahverengi çizgiler atılır, bu velenseler sergi olarak kullanımın dışında bulgur kurutma gibi ihtiyaçlarımızda hala kullanılmaktadır. Keçi kılından yapılan bir de çul tabir edilen sergiler vardır ki, bu da zaman nakli için at veya öküz arabalıran geri yapma, yörük çadırı kurma, hayvanların özellikle atların üzerini terli iken örtmeye yarardı. Koyun yününden yapılan kilim bulamayanlar evlerinde bu çulları sergi olarak da kullanırlardı. Odalarında kilim olanların, evlerinin ikinci veya üçüncü planda olan kısımlarının sergisiydi kıl çul. Geçmiş zaman olaki bırakın halı veya kilimi kıl çulu bile zor bulanlar da olurdu. Genelde yörük olan Akören'de önceleri kıl çul sonrasında kilim evlerimizi süslerdi. Tüm bunların temelinde kalum olduğu üzere hayvancılık vardı. Akören demirbaşlarının içinde yer alan kilim 1950'li yıllardan sonra kilimin yerine halı öne çımaya başladı. Tüylü ve kalın olduğu için halı da oturmanın zevki bir başkaydı. Koltuk, kanepe, sandalye türü oturma eşyaları bilinmez bunların yerine olaki minderi olanda nadirdi. Bir eve dünürcü gelecek mi konu komşudan kilim, minder ve yastık ödünç alınır, misafirler için odalar özel hazırlanırdı. Karapınar ve Obruk kilimi dünyada, Akviran, Çukurçimen, Nuzumla, Alibeyhüyüğü ve Hatunsaray Kavak köyü kilimi ise Türkiye'de meşhurdu. Koyunu bol olan diyarların bayanlarının el emekleri de maharetli ise dokunan kilimi de kaliteli olur ve her yerde kabul görürdü. Karapınar kilimi 3-5-7-9-11 mihraplı, Akviran kilimi ise genelde ebatlı dokunurdu. Akviran kilimi iki türde tezgahta bayanların elinden çıkardı. "Makat" ve "Seccade". Tabanda, yani yerde kullanılan odayı çiftinin kapatacağı büyüklükte dokunan makatlar motifli yan taraklı olurdu. Bizim makatlarımızın motifleri Antalya yörükleri ile benzerlik içerirdi. Bu da gösteriyor ki 1800'lü yıllarda Serik, Gazipaşa, Alanya, Manavgat yöresinden Akören'e gelerek yerleşen yörükler buna etken oldular. İkinci tür seccadeler ise değişik büyüklükte dokunur. Namaz kılınırken kullanıldığı gibi yüklüklerin kapatılmasına da kullanılırdı. 1960'lı yıllara gelinceye kadar hemen hemen her Akörenli'nin evinde kilim dokunan ahşap starlar vardı. Genç kızlar daha çocukken annelerinin, ebelerinin veya abalarının yanına oturur, istarda kilim dokumasını çocukken öğrenirlerdi. Gelinlik kızın çeyizinde makat ve seccade mutlaka bulunurdu. Komşu olunmasına rağmen Çukurçimen, Orhaniye, May ve diğer köy kilimlerinin motifleri Akviran kiliminden tamamen farklıydı.

Kilime göre daha çok emek sarfedilen "Cicim" bizim yörede çok nadir de olsa May (Kayasu)'da dokunurdu.

FOTO ALTI: (Pala) Mehmet Varol. Ömrü halıcılıkla geçti. 2009 yılında araştırma yaparken Akören Dergisi Akören Temsilcisi Ali Osman Çaldağ not alırken.

VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MÜZESİ

1983 Yılında İnceleme yapmak, Konya’da uygun olan halı, kilim, cicim, makat, seccade türü el emeği ürünlerden iyi vasıfta olanların, İstanbul Sultan Ahmet Camii altında bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğü Müzesi’nde sergilenmesi için Ankara’dan iki uzman kişi gelir. Bu uzmanlardan biri Müze Müdürü Belkıs Acar, diğeri ise fotoğraf uzmanı Alman Udahirş’ti. Aynı yılların Vakıflar Bölge Müdürü koordinesinde tüm Konya’daki camiler taranır. Genişletilmiş komisyonun uygun gördüğü ürünler toplanır. Aynı komisyon Akören’deki camilerde de taraması yapar. Konunun bilge kişileri Bölge Müdürü Halil Gençtürk’e Akören kilimlerinin Antalya yöresi yörük kilimleri ile aynı olduğunu ifade ederler. Dolayısıyla zaten tarihsel olarak bilinen Akören’deki birçok ailenin Manavgat, Serik, Gazipaşa, Korkuteli yöresinden göç ettiği gerçeği pekişmiş olur. Tüm Konya’dan seçilen kilim ağırlıklı eserler Akörenli Bölge Müdürü Gençtürk’ün ilgisi ile güvenlik güçleri kontrolünde 1 kamyon ile İstanbul’a götürülür. O yıldan beri, İstanbul Sultan Ahmet Cami’nin altında bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğü Halı-Kilim-Cicim Müzesi’nde münavebeli olarak Akören’den getirilen el emekleri de sergilenmekte. Keçi kılından yapılan kıl çulda akrep, yılan ve böcek türleri genelde yürüyemez. Kıl çulun çadır gibi kullandığı zaman su geçirmediği de bilinmektedir. Eskiden kilim ipleri tabii maddeler aracılığı ile boyanır, kimyevi boyalar kullanılmazdı. Adı üzerinde ilçemizin doğusundaki Boyalık mevkiinden toplanan bazı otlar ile soğan kabuğu gibi tabii maddeler iplerin boyanmasında özellikle önem arzederdi. Bu konuyla ilgili ön plana çıkanları lakapları bu şekilde anılır (Boyacı Zali, Boyacı İsmail, Boyacı Veli gibi.) Halı insanoğlu tarafından kilimden daha sonra keşfedildi. Halı daha kalın, daha tüylü ve yumuşak olduğu için kullanılması daha iyiydi. Hele hele somya-koltuk keşfedilmeden direk yere oturulduğu zamanda halının rahatlığı bir başkaydı. Konya'da Obruk, Sille, Nuzumla, Çalmandağ, Çukurçimen, Başarakavağı, Hatunsaray Kavak, Bozkır, Ereğli ve Karapınar halıları ön plandayken, Türkiye'de Hereke, Ladik, Isparta, Demirci, Simav, Kayseri ve Kars halıları makbuliyet görürdü. Özellikle ipek halıda Hereke'nin dünyada birinciliği bilinmektedir. İran halı sektöründe dünyaya kendini kabul ettirmiş, çeşidi de bol bir ülke. Akörenli kendine özge kilimi dışında 1960'lı yıllarda sektörün Konya'da etkenlerinden Kaplanlar Halıcılık aracılığıyla ve kurduğu kooperatifle de halıcılığa yöneldi. Bu konu Ak-İpsan İplik Fabrikası'nın sona ermesiyle son bulmuş oldu.

FOTO ALTI: Akören’in anaları kilim ustasıydı.

AKÖREN KİLİMİ-HALICILIK

Dünyadaki değişimler, ekonomik şartların gelişmesi Sümerbank'ın halıcılığa yönelmesi, halıcılığı önemsemesiyle Anadolu'da kilimin yerini halı almaya başladı. Akören'e halıcılık 1952 baharında Sümerbank'ın Akören'de kurs açmasıyla geldi. Sümerbank tarafından Nisan-Mayıs aylarında açılan Model ve Krom Boyacılığı kursu Karadeligilin Tütüncü Mehmet Ağa'ya ait dükkanda yapıldı. İpi Konya'nın Sille yolunda bulunan özel bir halı fabrikasından gelmekteydi. Dönemin belediye başkanı Hüseyin Özkanoğlu kursun tam destekçisiydi. Kursa katılanlardan hatırlanabilenler Polisin Ahmet Remzi Günay, Karahüyüklü Durmuş karapelit, Bayramın Halil Kutlu, M. Şeref Buğdaycı, Hamdi Sabancı, M. Ali Ünver, Rüştü Karamut. Aynı tarihlerde bayanlar için de Büyük Camii ve Çeşme Camisi'nin hariciyesinde de kurs açıldı. Bu kursa Alime Mucuk, Hacer Taşkıran, Fatma Çerezci, Zekiye Özkan ve kızı Aysel Minik, Latife Acar, Ayten Tülce Seyit Çavuşun Fadimana (Atay), Aysel Çetin, Arnavudun Halilin kızı, Hatice Zengin, Ayten Tülce, Muazzez Çetin (Soycak), Havana İncekara, Ayşe Çağlar katılmıştı. Kurs sonunda imtihan yapıldı. Birinci gelenlere ahşap tezgah ve ip verildi. Diğerlerine ise iki kişiye bir tezgah ve ip verildi. Mezun öğrenciler önce kendilerine örnek bir seccade dokudular. Artık Akören'in birçok evinde gözaltında, çardak sekisinde halı tezgahları vardı. 30'u aşkın tezgahta kirkit, makas, halı bıçağı ve muhtelif halı demiri sesleri artık Akören'in değişik köşelerinde duyulmaya başlamıştı. Abdurrahman Mermer, Hüseyin İncekara ve Halis Demirci'nin de 1970'li yıllarda kısa süreli de olsa halıcılık mesleğiyle ilgilendikleri bilinmektedir.

FOTO ALTI: Ali Sabancı ve Halil İbrahim Arıcan Tellal Pazarı’nda meslektaşları ile.

SABANCILAR

Marangozluk mesleğinde Dinç sülalesinin etkenliği gibi, halıcılıkta Sabancıların yoğun olduğu hepimizin malumu. 1952 yılında Akören'de halıcılık kursuna katılan Hamdi Sabancı çok geçmeden İstanbul'a giderek halasının beyi eniştesi Bekir Kağnıcı'nın lokantasında garson olarak çalışmaya başladı. 1-2 yıllık çalışmadan sonra tanıştığı Ermeni halı ustasından tamir işini öğrendi. Askerlik görevi sonrası Konya'ya döndü, önce Ayna'nın yanına, sonra Yastıkçılar içine dükkan açtı, kardeşi Mustafa Sabancı'yı da yanına aldı. Daha sonra önceki Eski Garaj'ın yanında bulunan Belediye Yeni Tellal Pazarı'ndan kiralık dükkanı 1960 yılı sonrası çalıştırarak 1982 yılına kadar halı tamir ve ticareti ile uğraştılar. 1982 yılında Emek İşhanı'na, 1985 yılında Altın Çarşı bodrum kata geldiler. Özellikle Tellal Pazarı'ndayken tamir işlerini Çaybaşı Hacıfettah arasında bulunan kiralık dükkanlarında yaptılar. Mustafa Sabancı'nın bir ara Karaman'da da mesleğini sürdürdüğü bilinmektedir. Hamdi Sabancı'nın çocuklarından A. Osman Sabancı baba mesleğinden 2008 yılında emekliye ayrıldı. Ortanca oğlu Mehmet Sabancı halen Altın Çarşı bodrum katta çalışmalarını sürdürüyor. 1991 yılında ağabeyi A. Osman Sabancı ile birlikte İtalya ile başladıkları mesleki ticari işi sürdürüyor. Roma ve Kuzey İtalya'nın Verono Venedik, Torino, Bologna ve Milano ile ilişkilerini sürdüren Mehmet Sabancı ihracatın Euro çıktıktan sonra hayli zorlaştığını ifade etmekte. Hamdi Sabancı'nın küçük oğlu Harun Sabancı ise 7-8 yıllık halı uğraşı sonrası Hukuk Fakültesi'nden mezun olarak avukatlığa yöneldi. Mustafa Sabancı'nın büyük oğlu Ali Sabancı tamirci mesleğini bir süre Viyana şehrinde yapmıştı. Ortanca oğlu Ahmet Sabancı Sarı Mehmet) ise 1975 yılında başladığı halı tamirciliği işini geliştirerek 1993 yılından beri Mevlana Caddesi Altın Çarşı bodrum kat 19 Nolu odada mesleğini sürdürüyor. Küçük oğul Mahmut Sabancı ise aynı çarşısının 3 Nolu dükkanında halı tamirciliğine devam ediyor.

FOTO ALTI: Aysel Mınık ve Fadimana Çamlı. (Topal) Hüseyin Özkan’dan kalma ISTAR’ın önünde.

M. ALİ ÜNVER

1952 yılında Akören'de Sümerbank tarafından açılan kursa katılarak halıcılığa aşina olan M. Ali Ünver Hoca 1970-75 yılları arasında halı imalatı ile uğraştı. Bu zaman içinde önce üç sonra iki tezgah kurduran Ünver hoca genç kızlarımız Zeynep Karabayır, Perihan Karabayır, Zeynep İçil ve kardeşi, Medine Muştu, …Ergüven, Perihan Öztokmak, Perihan Tokmak'ın dokuduğu kaliteli halılar çevresindeki eş ve dostları tarafından kapışıldı.

FOTO ALTI: Ali Sabancı Mesleğinin çıraklığını Türkiye’de ustalığını ise Avusturya’da yapmıştı.

MUSTAFA KARAKAYA

Seyyar marangozluk yaparken 1970'li yıllarda Sabancıların yanına takılıp, ufak tefek sermayesiyle ayak üstü hali-kilim alıp satarak bu işe ısındı. 1989 yılında Mevlana Caddesi Altın Çarşı Muhtar sokak 9/E-F Nolu dükkanı yıllık 2500 liraya kiraya tutarak sabit hali-kilim-cicim ticaretine yöneldi. Aynı yerde oğlu Arif Karakaya ile birlikte 2001 yılından beri bu işi devam ettiriyor.

FOTO ALTI: (TERZİ) Durmuş Ali Taşbaş Eski Garaj yanındaki Yeni Tellal Pazarı’nda halıcılık yapmıştı.

TERZİ DURMUŞ ALİ TAŞBAŞ

1970'li yılların başında Apalı Ahmet Elmacı'yla başladığı ortak halı ticareti işini 3-4 yıl Eski Garaj yanında bulunan Yeni Tellal Pazarı'nda sürdü. İki ortak daha sonra aynı güzergahta bulunan Toros Petrol'ün yan tarafındaki bir dükkanda üç yıl kadar daha sürdürdüler. Asıl mesleği terzilik olmasına rağmen D. Ali Taşbaş bu işi de öğrenmişti. Rahmetli Taşbaş’ın mesleğe başladığı Yeni Tellal Pazarı’nın şu anda olmadığı malum.

FOTO ALTI: 1950-1980 yılları arasında halıcılıkla uğraşan Durmuş Karapelit, Akören Orta Mezarlık’ta metfun.

AHMET REMZİ GÜNAY

1952 yılında Sümerbank tarafından açılan Halıcılık Kursu'na katılan ve belgesini alan Ahmet Remzi Günay bu meslekte en uzun süre kurs öğretmenliği yapan Akörenli’dir. 1950'li yıllarda bir ara Konya'ya gelen ve Sabancı kardeşlerin çevresinde bir süre halıcılıkla ilgilenen Polisin Ahmet Remzi Günay, 24 Temmuz 1961 tarihinde Sanayi Bakanlığı'nda hali öğretmeni olarak göreve başladı. Ankara'da ikamet eden Günay, bakanlığın programı çerçevesinde Türkiye'nin değişik illerine görevli giderek halıcılık kurslarında birçok öğrenci yetiştirdi. Üç yıllık görev sonrası kurum değiştirerek 1 Mart 1964 tarihinde Köyişleri Bakanlığı'nda görevini sürdürmeye başladı, bu dönemde 1965 yılından 1970 yılına kadar İstanbul Tuzla ve Muş Eğitim merkezlerinde Atelye-Şefi olarak görev yaptı. Günay, Sarayönü ve Kayseri sonrası 1 Temmuz 1972 tarihinde Konya'ya geldi. Zafer Meydanı, Koyuncu Pasajı'nda olan dairesine devam ederken Ladik'te, Hadim'de, Hatunsaray'da, Kastamonu'da ve Şarkikaraağaç'ta muhtelif kursları yönetti. 1980 yılında emekli olan Ahmet Remzi Günay 9 Haziran 2002 tarihinde 76 yaşında rahmetli oldu ve Kurtuluş Mezarlığı'na defnedildi.

FOTO ALTI: Akören’in Kök Boyacısı Boyacı Lakaplı İsmail Ünver.

 KARAHÜYÜKLÜ DURMUŞ KARAPELIT VE OĞLU YÜCEL KARAPELIT

1952 yılında ilçemizde Sümerbank'ın açtığı kursa katılarak halı ile tanışan Karahüyüklü Durmuş lakaplı Durmuş Karapelit Ahmet Remzi Günay'ın yardımı ile 1960'lı yılların ortasında İzmit Hereke Halı Fabrikası'nda usta olarak işe başladı, bir yılı aşkın geçici kurs hocalığı yaptıktan sonra, gönderildiği Giresun'da 13 ay daha kurs hocalığı yaptı. 1960'lı yılların sonunda Isparta Halıcılık Müessesesi'nde göreve başlayan Durmuş Karapelit bir yıl sonra ailesini de Akören'den Isparta'ya getirdi ve 1980 yılında emekli olarak Akören'e döndü. 2001 yılı Haziran ayında vefat etti ve Orta Mezarlığa defnedildi. Oğlu Yücel Karapelit Kaçıkoçlar Halı Fabrikası'nda 1975 yılında işe başladı ve 1999 yılında emekli oldu. 2003 yılına kadar daha çalıştıktan sonra emekli hayatını Isparta'da geçiriyor.

FOTO ALTI: Emektar Sarı Mehmet.

H. İBRAHİM ARICAN

Devlet Su İşleri'nde çalıştığı dönemde Yeni Tellal Pazarı'nda halıcılık yapan Hamdi Sabancı'nın yanına gidip gelen Arıcan'ın bu mesleğe aşinalığı buradan gelmektedir. Emekli parasını alan Arıcan bir gün arkadaşının yanına hallolmaya gider. Arkadaşı Halıcı Hamdi'de ona;

-Yeren sende para var, gel burada bu işlerle uğraş,

demesiyle elindeki parayla ayaküstü halı kilim ticareti yapmaya başlar.

Bu şekilde mesleği biraz daha öğrenir ve 1983 yılında Ali Sabancı ile birlikte Sümerbank'ın yan tarafında olan Emek İşhanı'nda beraber açtıkları dükkanını 1991 yılına kadar sürdürdüler. 1991 yılında Ali Sabancı Avusturya'ya gidince dükkanı yalnız çalıştırmaya başladı. 1992 yılında Hac farizasını yerine getirdi, dükkanını 1994 yılına kadar çalıştırdı ve o yıl bu mesleğe son verdi.

FOTO ALTI: Halıcı Mehmet Özkış ve çocukları.

MEHMET ÖZKIŞ VE OĞLU MEVLÜT

Halıcılık mesleğine 1968 yılında Yeni Tellal Pazarı'nda bu mesleğin pirlerinden hemşehrilerimiz rahmetli Mustafa ve Hamdi Sabancı kardeşlerin yanında ÖRGÜCÜ (TAMİRCİ) olarak başladı. Üç yıllık bir uğraştan sonra Marmaris'e giderek açtığı dükkanı 1,5 yıl kadar çalıştırdı Konya'ya dönerek 1975 yılına kadar Kaplanlar Halıcılık'ta çalıştı. Vatani borcunu Amasya ve Kars Şahnala'da tamamladı. Terhis sonrası Mevlana Caddesi civarına dükkan açtı, bir taraftan da Kaplanlar'ın halı tamir işlerini halletti. 1983 yılında başladığı halı kilim imalat işini 1997 sonuna kadar devam ettirdi. 1998 yılında hayvancılığa başladı. Bu işten keyif alan Mehmet Özkış'ın büyük oğlu Mevlüt ise 1992 yılında ortaokuldan mezun olduktan sonra babasının yanında 1998 yılına kadar devam ettirdi. Mevlüt Özkış şu anda Devlet Su İşleri'nde çalışıyor.

FOTO ALTI: Sabancılar. Ömürleri halı-kilimle geçti.

Mehmet Özkış ve oğlu Mevlüt Özkış Mevlana Caddesi-Kültür Müdürlüğü arkasında dükkanları varken imalat işini Konya'nın İşgalaman, Sedirler, Ekmekkoçu mahalleleri ile Kayasu, Çukurçimen, Eskil, Büyükbozcamahmut ve küçükbozcamahmut köylerinde tezgahlar kurarak bu işe hayli emekleri olmuşlardı.

FOTO ALTI: Ümmü Tokmak ve Hacer Karabacak (Uykan) Istar başında.

AKÖREN'DE HALICI KAPLANLAR

Sümerbank tarafından 1952 yılında açılan halıcılık kursunu 1962 yılında özel bir firma tarafından açılan ikinci bir kurs takip etti. Halen Konya'nın merkezinde bu mesleği profesyonel olarak sürdüren Kaplanlar'ın halı ustası Ladikli Mevlüt Bozlak Akören'e gelerek 40 kadar genç kızı yetiştirdi. Eski okul ve Coşkunun Akif'in evi gibi muhtelif yerlerde dokunan halılar evlerimizi süsleyemeye başladı. Osman Kaplan, Mehmet Kaplan, Fahrettin Kaplan kardeşlerin işlerini Akören'de halen ilçemiz Belen yöresinde ikamet eden Palanın Mehmet (Varol) takip etti. Ladikli Mevlüt Bozlak usta uzunca bir süre Akören'de bu işleri rayına oturtmak için Tontur'un evinde kaldı. Bu dönemin hatırlanabilen maharetli elleri şu isimlerden oluşuyordu: Fadimana Çamlı, İmin Akcan, Zeynep Koç, Şerife Ağıl, Meryem Akyol, Ayşe Mucuk, Zeynep Karabüber, Şerife Çoban, Fadimana Akdağ, Parihan Uysal, Şerife Gündüz, Şerife Kol, Havva Özkan, Elmas Karagedik, Fatma Kinaç, Perihan Kinaç, Zeynep Yakış, Fatma Yalçın, Fatma Özkanoğlu, Ayşe Güngör, Hanım Ceylan, Zeynep Ceylan, Fatma Karaburun, Emine Tınkır, Havva Özkanoğlu, Elmas Özkan, Fadimana Varol, Hatice Çubukdiken, Emindudu Çubukdiken, Naciye Tulukcu, Fadimana Çağlar, Hanife Uysal, Medine Kayhan, Safiye Karabayır, Habibe Arıcı, Şükrüye Zengin, Fatma Akbayır, Hanım Taşkıran, Neslihan Taşkıran, Fadimana Çalış, Rahime Kol, Zeynep Uğuz.

FOTO ALTI: Yeni Tellal Pazarı, Mehmet Sabancı, Hamdi Sabancı, Öğretmen Osman Bayrakçı, Terzi Durmuş Ali Taşbaş.

Bir seferinde kızlarımızın sigortasız olarak çalıştırıldığına sert tepki gösteren rahmetli Topalin Halil (Özkan)'ın itirazıyla üç-beş kişinin kısa süreli de olsa sigortalarının yapıldığı da hatırlanmaktadır. Güdül Ahmet Taşkın'ın evi gibi kiralık yerlerden kirkit sesleri, genç kızlarımızın istar başında sohbet sesleri zaman zaman türkü çığırmaları Akören sokaklarında yankılanmaktaydı. Akören halısının çözgü ve atkısı pamuk, ilmekleri ise yün iptendi. Mahir eller ustalaştığı zaman Akören halısı Isparta halısı ile tepişmeye başladı. Isparta halısının ilmeği 33 çözgüsü 26 olurken, Akören'de 31x31 ilmek çözgüde halılar dokunmaya başlamıştı.

FOTO ALTI: Rahmetli Mahmut Sabancı da halıcı idi.

PALANIN MEHMET VAROL

1962 ve sonrasında Kaplanlar adına Akören'de halı dokuma işini takip eden Mehmet Varol, çiftçiliği dışında bu işe 15 lira aylıkla başladı. 1973 yılına gelindiğinde aylığı 300 lira olmuştu. Konya'ya giderek ipleri getiren Palanın Mehmet bu süre içinde evlerdeki, ençok on beş tezgahı takip etti.

FOTO ALTI: Polisin Ahmet Günay. Sarayönü ve Giresun’da halıcılık kursu açmıştı.

Akören'de dokunan halılar yakınları tarafından kapışılmaya başladı. Isparta gibi halı memleketlerinde olduğu gibi halılar üçer beşer pazara çıkarılmıyordu. Hemen hepsi sipariş üzerine dokunuyordu Almanya'da çalışan Akörenliler siparişçilerin başında gelmekteydi. 1972-73'lere gelindiğinde altı metrekare bir çift halı 800 liradan alınmaktaydı. Kilim dokumada olduğu gibi Boyacı Salih Boyacı İsmail, Pepenin Veli Evren-Pepenin Hasan kardeşler, Coşkunun Akif ve oğlu Ali gibi ip boyası ile meşgul olanlarda eksik değildi. Boya otu kökünden kırmızı renk elde edilirken cevizin dış kabuğunun renginden farklı renkler elde edilmek için suya kezzap ve istenilen rengin toz boyası atılırdı.

FOTO ALTI: Mustafa Karakaya, seyyar marangozluk sonrası Sabancıların yanında halıcılık mesleğine başlamıştı.

Kaplanlar adına Palanın Mehmet Varol'un takip ettiği tezgahlar dışında 1970'li yıllara yaklaşıldığında M. Ali Ünver, Abdurrahman Mermer, Hüseyin İncekara, Halis Demirci, İsmail Ünver gibi Akörenliler'in evlerinde kurdukları birer ikişer tezgah Kaplanlar'ın üretimini etkilemişti. Yörük geleneği istarlarda kilim dokunması, 1952 yılında Sümerbank tarafından, 1962 yılında Kaplanlar firması tarafından halıcılık kursu açılması ilçemizin birçok evinde ahşap Isparta cinsi halıların dokunması, genç kızlarımız ve annelerimizin göz nuru emekleri Akörenli de yeni bir ufkun doğmasına oldu. Kooperatif kurulmalıydı ve halıcılık daha profesyonel yapılmalıydı. Bu fikir yoğunlaştı. Bilal Aşık, İsmail Ünver, H. İbrahim Türkel, Kemal Çelebi, İsmail Özden ve Mehmet (Ali) Türkoğlu biraraya gelerek S.S. Akviranı Kalkındırma Kooperatifi 1973 yılında 1363 ortağı ile resmen kurulmuş oldu. Kooperatif yönetimi yaptığı araştırmalarla Akören'de iplik üretiminin yapılmasını düşünerek Ak-İpsan İplik Fabrikası'nın kuruluş çalışmalarına 1976 yılında hız verdi. Perçinlik mevkiinde 10500 metrekare arsa üzerine 3000 metrekare kapalı alana yapılan fabrika binasının makineleri de getirildi. 1987 yılında üretime geçen fabrika 2,5 yıl kadar da üretim yapma başarısını gösterdi. Ne yazık ki işletme kredisi yetersizliği, mevcut teknolojinin çağın gerisinde kalması ve bu iş kolunda ham maddenin peşin alınıp, üretilenin 6-12 ay vadeyle satılması ayrıca memleketimizin özelliği ilgililer fabrikayı çalıştırmak için terlerken dışarıda olan bir kısım hemşehri veya ortakların menfi tutumları ile Ak-İpsan İplik Fabrikası'nın kapısına demir kilit asıldı. Bir süre sonra kolaylık için S.S. Akören Tarımsal Kalkınma Kooperatifi olarak ismi değiştirilse de, Konya'da ikamet eden Akörenlilerin ağırlığında yeni oluşan yönetimin çabaları da yetmedi ve sonunda 1952-1962 ile başlayan Ak-İpsan'la devam eden halıcılık ve halı ipliği üretimi de mazide kaldı. Fabrika binası da belediyenin meskeni oldu. Artık Akören'in hiçbir evinden tezgahlarda halı veya kilim dokuyanların sesi gelmiyor. Zaten bir kısım tezgahlar da sobalarda yakıldı ve kül oldu.

FOTO ALTI: Halıcılık mesleğinin duayenlerinden Mehmet Özkış ve küçük oğlu Mustafa.

DOĞAN CAMBAZ

Halı tamir işiyle uğraşanlardan birisi olan hemşehrimiz Doğan Cambaz yıllardır bu işi seyyar olarak sürdürüyor. Kısa bir süre dükkan da çalıştıran Doğan Cambaz genelde Mevlana civarında bulunan Altın Çarşı'da halı tamir işiyle uğraşıyor.

Editör: TE Bilişim