EĞİTİMİ İLE MEŞHUR AKÖREN-3

Akören tarihini kaleme alan Araştırmacı-Yazar Muzaffer Tulukcu, Akören’in eğitim seviyesinin neden yüksek olduğunu anlattı. Tulukcu, bölgede tarım ve hayvancılığın kıt kanaatle yapılabildiğini bu durumun insanların ekonomik durumunu zorladığını belirterek, bu tabloda insanların okumaya yöneldiğine dikkat çekiyor.

FOTO ALTI 1: Akören’de 9 Dağana’dan eser yok. Ama Aydın Pamucak Mevkii’nde olan Çetin Kültür Köyü’nde maketi yaşıyor.

6-AKÖREN ÖĞRENCİ VELİLERİN ARTISI

Yakın tarihe gelinceye kadar Akörenli öğrenci velileri ‘‘Eti Senin Kemiği Benim’’ teslimiyeti ile çocuklarını okula gönderip, Baş öğretmen ve öğretmenlere saygı ve teslimiyetteydiler. Bu nedenle o yılların gerçeği öğretmenlerimiz öğrencileri üzerinde zaman zaman aşırıya giden baskılar yapsalar da, çocukları babalarına dert yanamaz dolayısıyla mecburen gece gündüz gaz lambasında da olsa, lükste de olsa derslerine çalışmak ödevlerini yapmak zorundaydı.

FOTO ALTI: Akören’de Oyma Sarnıç.

 7- AKÖREN’İN BOZKIR-AVDAN VE YÖRÜKLERİN TUZ GÖLÜ GÜZERGAHINDA OLMASI

1940lar öncesi Hadim’in batısındaki ve Bozkır’ın birçok köyü Konya’ya geliş-gidişte Avdan Akören-Hatunsaray güzergahını kullanırdı. Bu vesile ile insani ilişkiler çok olup dünyadan, çevreden haber alıp ufkunu geliştirmede bu yönü ile Akörenli avantajlıydı.

FOTO ALTI: Akören’de tarım daha dün 1970’li yıllara gelinceye kadar zor şartlarda yapılırdı.

Antalya Manavgat, Serik, Gazipaşa yörükleri develeri ile Tuz Gölü’ne gidiş geliş için Akören güzergahını kullanır ve köy odalarında misafir edilirdi. Radyonun dahi olmadığı yıllarda, bu Akören için bir artı idi. Bu vesileyle değişik çevreden farklı insanlarla münasebetler Akörenli’ye kendisini geliştirmesinde farklı bir artı getirmişti.

FOTO ALTI: Akören’in Köy Odaları, misafirperverliğin zirvesiydi.

8-1937 YILINDA AKÖREN’E İLK OTOBÜSÜN SONRASINDA KAMYONLARIN GELMESİ

Osmanlının en zor yılları kıtlıkların olduğu dönemde, insanların karnını bile zor doyurduğu yıllarda özellikle şehir dışında olanlar dünyadan bir heberlerdi.

FOTO ALTI: Akşehir Öğretmen Okulu Mezunu Akörenli Öğretmenler. Mustafa Arıcı, genç yaşta vefat eden Abdurrahman Demiroğlu ve Sıtkı Yonca.

1937 yılında yenilikçi Mehmet Çavuş (Karaçelebi) ortağı Tomas Ahmet (Akın) ile birlikte 1936 model Amerikan malı Mercedes marka bir otobüs almışlardı. Bu otobüs sabah Akören’den çıkar, öğle sonu Konya’ya dönerdi. Akörenli bu sayede hem ihtiyacını görür hem de şehir görerek bilgi ve görgü artırırdı. Bazıları da Konya sonrası Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlere de gittikleri olurdu.  Nitekim bu konuda Akören’de ‘‘Çok okuyan değil, çok gezen bilir’’ sözü meşhurdu.

FOTO ALTI: Akşehir Öğretmen Okulu’ndan yetişen Akörenli Öğrenciler: Ayaktakiler: Mustafa Yalçın, Abdullah Gültekin, Mustafa Arıcı, Ali Osman Mucuk, Oturanlar: Hakkı Ertuğ, Mustafa Çalışkan.

9-AKÖRENLİNİN BESLENMEDEN GELEN AVANTAJI

Zengin gıdalı yiyeceklerin yenmesi ve düzenli beslenilmesi insan zekasının gelişmesinde etken olduğu tıbben önemli olduğu belirtilmektedir. Motorlu araçların bile olmadığı yıllarda at-öküz arabası, merkep ile de olsa çevre köylerden gelen sebze, meyve ağırlıklı yiyeceklerin Akören pazarına getirilme zenginliği bu konuda Akörenli için artı teşkil etmiştir. Tekke-Çukurçimen’den gelen patates, fasulye gavenez (domates), May’dan gelen söğüt elması, Sadıklardan-Çomaklardan gelen aynı tür yiyeceklerde bu konunun artısıdır. Akörenli’nin zor şartlarda da olsa Bozkır Pazarından bu konuda istifade ettiği de bilinmektedir. Ayrıca Akörenli’nin tarlasına susam ve zeğerek ekmesi, bu paralelde Akören’de olan 9 adet DAĞANA bunlardan yağ çıkarıp evlerde tüketilmesi de beyinler için bir avantajdı. Tıbben bu konuda üzümünde beslenme ve beynin çalışması da önemli olduğu belirtilmektedir. Akörenli bu konuda da çok avantajlı idi Tülce, Gedikardı ve Alaşana mevkiindeki üzüm bağları; bayram havasında hasadı yapılırdı.  Özellikle kuru üzüm gerek enerji gerekse beynin gelişmesinde çok etkendi. Nohut ekimi ve çerezci lakabını alan ustaların kavurduğu gavurgalar kışın yeterince Akörenli’nin tüketmesi bile, bu yönde bir artı idi. Akörenli’nin beslenmesinde et tüketimi yeterli olmasa da, her evde bulunan kuyulardan… Evinin küçük bahçesine ekilen tere-maydanoz türü yeşillerin tüketilmesi de beyinlerin gelişmesinde önemli idi. Antalya yöresi Manavgat, Serik, Gazipaşa yörükleri develeri ile Tuz Gölü’nden memleketlerine tuz getirmek için güzergah olarak Akören güzergahını kullanırlar, Akören’in köy odalarında misafir edilirdi. Antalya da yetişen nar, portakal, keçi boynuzu türü yiyecekler bu vesileyle Akörenli’ye nasip olurdu bu da Aköenlinin beynen beslenmesinde avantajdı.

FOTO ALTI: Akşehir Öğretmen Okulu mezunu Zühtü İncekara genç yaşta trafik kazasına kurban gitmişti.

10- AKŞEHİR ÖĞRETMEN OKULU ARTISI

1956 yılında Akşehir Öğretmen Okulu açılmış, 1965 yılında yeni binasının da hizmete girmesi ile Türk Milli Eğitimi için önemli bir artı olmuştu. Eğitimlerini burada sürdüren Akörenli öğretmenlerin ilk mezunu Zühtü İncekara M.Ali Kayhan sonrasında Mustafa Yalçın, Mustafa Arıcı, M.Ali Akıncı, Sıtkı Yonca, M.Emin Tulukcu, Mustafa Çalışkan, Hakkı Ertuğ, Abdurrahman Demiroğlu, A.Osman Mucuk, Mehmet Tulukcu, Abdullah Gültekin, Kemal Taşbaş, A.Osman Çakır, Abdurrahman Aydemir, Mehmet Mınık, Hüseyin Mınık ve Necati Çoban da Akşehir diploması ile hayata atılırken bunlardan 7 tanesi Akören’de görev yaptılar .

FOTO ALTI: Antalya’nın yörükleri. Develeri ile Tuz Gölü’ne giderken. Akören’de misafir edilirdi.

11– TARIM VE HAYVANCILIKTA YETERSİZLİK

Sırtı dağ, ön tarafı engebeli arazi olsa da, Akören Bozkır, Hadim gibi aşırı dağlık olmasa da nüfus bazına göre tarım yönü ile yeterli değildi. Bu konuda 1980’li yıllar öncesinde sulak arazisi olmayıp, kıraç olması ve özellikle halkın evlek evlek, arazi sahibi olması da bu konunun olumsuz yönünden biriydi. Hatta 2000’li yıllara gelindiği zaman tapuların yüzde 90’ı 10 bin metrekarenin altında idi. Hemen doğu tarafında bulunan yerleşim yerlerinde bir çiftçi, 50 -100 dönüm çoğunluğu da sulanır arazi ile geçimini sağlarken, Akörenli’nin birçoğu 10-15 dönümde hayat mücadelesi veriyordu. Hayvancılık olarak ova köylerinde hane başına 50 -100 baş koyun görülürken, Akören’de bu rakam 20-30 baş dolaylarında idi. Büyükbaş olarak Akören’de hane başı ancak 1-2 tane idi. Traktör olma imkanı Akören’de ancak çoğunluğu Avrupa’da çalışan işçilerce 1960’lı yıllarda elde edilirken, traktörü olanında, makine ile tarım yapılacak büyüklükte arazi yok derece idi. Su nedeniyle oldukça yetersiz olduğu için gerek hayvanları için gerekse tarlalarına hayvanı ile, at veya öküz arabası ile giden Akörenli bu ihtiyacı büyük emeklerle yapılan sarnıçları ile karşılıyordu. Bu nedenledir ki yöredeki en çok sarnıç Akören’de görülmekteydi. 1976-77 Rus Harbi sonrası Kırım Tatarları’nın Anadolu’ya göçü ile ekin işlemede KIRIM MAKİNESİ Akören çevresinde ancak 1940’lı yıllar sonrası görülmeye başladı.1960lı yıllar sonu öncesi Akörenli genelde ekinini orakla biçer, nadiren kırım makinesi kullanarak biçerdi. Doğal olarajk da bu zor şartların etkisi de, Akörenli’nin eğitime yönelmesine etken olmuştu.

FOTO ALTI: Dağanacı Nuh Acar’ın Dağana öncesi susam ve zeğerekin çekildiği makine.

Zor şartlarda tarım ve hayvancılık, Akören’de Pazar ve ticarete ilave demircilik, marangozluk, tenekecilik gibi meslekler olsa da, nüfusuna göre yetersiz olması da Akörenli’nin eğitime yönelmesinde zaruret oluşturmuştu.

FOTO ALTI: Akşehir Öğretmen Okulu.

12- MAYADA OLAN, ATILIMCILIK, ÇALIŞKANLIK VE ZEKİLİK

Her yörenin kendine özgü özellikleri vardır. Taşkentliler ticarete yetenekli, Ermenekliler uysal olurken, Bozkırlı efemsi, Akörenli atılımcı ve eğitim yönü ile çalışkan ve birazda zeki olması tarihi bir gerçektir. Konya’da ilk KONUT KOOPERATİFİ’ni Akörenli kurarken atılımcılığını ispat ettiği, daha Konya’da birçok ilçede spor kulübü yok iken henüz Nahiye olan Akören’in 1958 yılında Akviran Kültür’ü kurması gibi örnekler onun atılımcılığına yalnızca iki örnek. 1920’li yıllarda Akören’de öğretmenlik yapan İbrahim Aczi Kendi bizzat torununa “Bir çok yer de öğretmenlik yaptım ama Akören’in çocuğu hakikaten zeki idi.’’ şeklinde bir çok öğretmenin aynı şeyi ifade ettiği gerçeği konunun özünü ifade etmektedir.

FOTO ALTI: Toprağı gıt Akörenli Merkebi ile tarlasını sürerken.

13-AKÖRENLİNİN KENDİ ARASINDAKİ REKABETİN ARTISI

Akören temelde çevresindeki 7 viranenin şu andaki yerine toplanması ile kurulmuştu. Sonrasında çok değişik yerlerden gelenlerle büyüdüğü malumdur. Bu çerçevede Ersoy, Ertaş, Cengiz soyadı taşıyanlar Horasan’dan; Gültekin, Çağdaş ve Kabakçı soyadını taşıyanlar Konya’dan. Turcan soyadını alanlar Kastamonu’dan gelerek Akören’i yurt tuttular. Aynı şekilde Antalya’nın Manavgat, Serik ve Gazipaşa’dan gelen yörükler de Akören’e yerleşirlerken, bunlarda Embel, Aydemir, Akalın, Özkanoğlu, Özkan soyadlarını aldılar. O yıllarda Bozkır’a bağlı Avdan, Ahırlı, Çat, Ardıçlı, Asarlık, Dere, Sazlı, Bozdam, Tepearası, Akkise gibi köylerden göç edip Akören’e yerleşik orda yaşanmaya başlayınca 1934 Soyadı Kanunu ile Karaburun, Özardıç, Konur, Bozdam, Çatlı, Çoban, Dereli gibi soyadları almışlardı. İnsanoğlunun tabiyetinde yeni yerleştiği yerde kendini ıspaf etmek, kabul ettirmek duygusu hep var olmuştur. Bu rekabette onun başarısını hep artırmıştır. İşte Akörenlilerin kendilerini yerleştikleri yeni diyarda bende varım duygusuyla gayreti ve oluşturduğu bu rekabet onu başarıdan başarıya sürüklemiştir.

FOTO ALTI: İşte Akören’in yokluğunun delaleti. 1934 öğretmen Muazzez Tuygan, Abdullah Tenekeci Paşa, Abdullah Erkun Paşa, Halis Harmankaya, Ali Ertaş, Veyis Ersöz gibi öğretmenlerin yetiştiği Akviran İlkokulu 3. sınıf öğrencileri. Ayaklar çıplak, okumasınlar da ne yapsınlar?

Editör: TE Bilişim