Ekmeklerini tenekeden çıkardılar

Geçmişi oldukça uzun yıllara dayanan tenekecilik mesleği, birçok meslek erbabının geçimini sağlamasında önemli bir zanaat oldu. Bu konuda Akören’de de birçok tenekeci ustası hayatını bu meslekle kazandı. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, tenekeye olan rağbetin azalması bile bu ustaların mesleklerine devam etmeye engel olmadı. Kendini yenileyerek meslek üzerine farklılıklar getiren Akörenli tenekeciler, hayatlarını bu meslekle idame ettirmeyi bildi. Araştırmacı-Yazar Muzaffer Tulukcu, Akören’deki tenekecilik mesleği ile uğraşan ustaları kaleme aldı.

FOTO ALTI: Akören’de tenekecilik mesleğini başlatan Tenekeci Tahir lakaplı Tahir Tenekeci.

TENEKECİLİK MESLEĞİ

Demircilik ve marangozluk mesleği kadar ilçemiz tarihinde önemli bir yeri olan tenekecilik mesleğinin tarihi 1920'li yıllara dayanır.  Bu mesleğin Akören'de de icra edilmesi ismi ile müsemma rahmetli Tenekeci Tahir ile başlar. Konya'daki Koyunoğulları sülalesinden olan Tenekeci Tahir iki kızını (Rasime kızını Seyit Embel'e, Havva kızını öğretmen Osman Gültekin'e) nasip olur, Akören'e gelin verir.  Aziziye Camii batı kısmında tenekecilik mesleği ile uğraşan Tenekeci Tahir bu vesileyle Akören'de tenekecilik mesleğinin olmadığını da görerek Akören’e taşınır. Akören o yıllarda çevresinin ticaret ve zanaat merkezi olup, aynı zamanda Bozkır ve çevre köylerin Konya’ya (şehre) gidip gelirken uğradıkları, misafir oldukları imkanları nisbetinde ihtiyaçlarını gördükleri bir nahiyedir ve belediyeliktir.  Bu dönemdeki en çok idare, fener kabı türü ihtiyaçları imal eden Tenekeci Tahir bir süre sonra aynı dükkanda mesleğine ilave bakkaliye ve manifatura türüne yönelerek ticaretini geliştirir. Öyle zaman gelir ki 1930'u hele hele 1940'lı yıllarda paradan ziyade buğday ile yapılan bu ticarette haftada bir, zaman zaman arabasını oğlu Mehmet veya hizmetkarı ile Konya'ya göndermekte, buğdayı karşılığında satın aldığı değişik ürünleri Akören’de pazarlamaktadır.  Tenekeci Tahir'in Mehmet adında bir tenekeci çırağının olduğu da bilinmektedir. Tenekecilik mesleğini Akören'de geliştiren, bu mesleği Akören'e perçinleyen ise Tenekeci Muhittin (Özdil)'dir. Tenekeci Tahir ve Tenekeci Muhitin soba imalatına başlamadan önce Akören’de soba sahibi olan ilk kişi Karadelilerin Tütüncü Mehmet Ağa'dır.  O tarihe kadar Anadolu'nun genelinde olduğu gibi tüm Akörenli evin gerisinde bulunan ocaklara yaslanarak yakılan kütük odunla ısınmakta, bırakın kendisini sobanın adını bile bilmemektedir. Tütüncü Mehmet Ağa'nın sobası kısa sürede üne kavuşur.  Görenler, görmeyenlere "evin ortasında bir ataş var, ne dumanı var, ne de isi... Öyle bir yanıyor ki insanın bırak ayaklarını her tarafını gızdırıyor’’ gibi sözlerle tarif edilmektedir.  Ömrü bacada yanan odunla ısınarak geçen Akörenli'nin bu yeni icada hayranı olması gayet doğaldır.  Zenginlik alameti olan soba daha sonra Hilimin Abdullah (Çağdaş), Topal Hafız (Mehmet Özkan) ve Hacı Latif (Eruyar) tarafından da alınır.  İlk sobayı alan bu dört kişi dikkat edilirse ticaret ehli kişidir, o gün için çiftçi olanların soba almaya güçleri yetmemektedir.

FOTO ALTI: Akören’in ikinci tenekecisi Muhittin Özdil.

1917 doğumlu olan rahmetli Tenekeci Muhittin 1920'li yılların sonunda Konya'ya gelir.  Aziziye Camii batı kısmında bulunan Secahattin Usta'nın yanında mesleğe atılır.  Ustasının evinde yatıp-kalkan yetim- öksüz küçük Muhittin dükkana ayağı çıplak gidip gelecek kadar zor hayat şartlarında yaşamaktadır.  Usta çırağı, çırak ustayı, çok sevmiştir.  Usta bir süre sonra gittiği Hac yolculuğunda vefat eder ve mübarek topraklarda kalır.  Tabii ki Teneci Muhittin küçük oğluna Secahattin ismini vermeyi de ihmal etmez.

Akören'in tek tenekecisi Muhittin Usta önceleri idare, fener, saat kabı, fotoğraf çerçevesi yapar. Daha sonra Akören'deki dükkanında (Tüpcü llyas'ın karşısı) soba imalatına yönelir. Tüm insanlık için zaruri olan aydınlanma (ışık) ve ısınma için, bugün birçok alternatif olmasına rağmen o yıllardaki idare ve sobanın, hayati önem arzettiği hatırlanırsa Tenekeci Muhittin’in imalatlarının Akörenli için ne derece önem arzettiğini anlamış oluruz. Ciddi, sakin ve hakikaten mesleğinin erbabı olan Tenekeci Muhittin'in yapmış olduğu gibi odun sobaları etrafa nam salmaktadır. Malum olduğu üzere o yıllarda kömür olmadığı için, kömür sobası da bilinmezdi.  Tenekeci Muhittin'in yaptığı sobalar gürül gürül yanardı. Tenekeci diğer Muhittin'in bir diğer özelliği de çocuklarını henüz çocuk yaştayken yanında tenekeciliğe başlatmasıydı.

FOTO ALTI: 1977-78 Ankara Arif Çamlı ve Mehmet Ali Özardıç.

  İlk olarak 1933 doğumlu büyük oğlu Ömer, ilkokul 3. sınıftan ayrılınca babasını yanında işe başlar.  Sabah namazı sonrası tek atını veya öküz çiftini alan Ömer Özdil, öğleye kadar tarlasını sürer, yemek molası bile vermez, pulluğu ata sarar, yedeğinde getirdiği merkebine biner hem gider hem azığını yer, eve varır varmaz hayvanları ahıra salar, kendisi de acele dükkana giderdi. Tenekecilik mesleği için önem arzedenin biri teneke, biri lehim diğeri de ilaç ve havyanın ısıtılmasıdır.

Havya, ilk yıllarda meşe kömürüyle, daha sonraları gaz ocağıyla, sonraki yıllarda ise tüpgaz ile ısıtılırdı.  Havya nişadıra sürülür, lehimlenecek yer ise küçük bir fırça ile tuzrupu ile buluşturulurdu.  Kalay karışımı kurşun gerekeni hallederdi.  Ana madde teneke ve sac temini zordu.  Cumhuriyet sonrası sanayileşme hareketleri başlasa da her geçen gün artan sac ve teneke ihtiyacı ithalle karşılanıyordu. Dolayısıyla işi bitmiş yağ tenekeleri açılıp temizlendikten sonra sac eksiği giderirdi.  Teneke kolalarda maşrafa yapımı için değerlendirilirdi. Yıllar ilerledi tenekecilerin imalat çeşidi de çoğaldı.  idare, fener , saat kabı, fotoğraf çerçevesi ve odun sobasını, ibrik, faraş, rende, huni, süzek, şeker ölçeği, ispirtoluk, kolonya hunisi imalatları izledi.  Amerikan süttozu kutuları özellikle ibrik yapımında kullanılırdı.  Tenekecilerin rızıklarını kazandıkları diğer işlerden birisi de zeğerek yağı, susam yağı olan tenekelerin ağız kısımlarının lehimlenme işiydi.  Tenekecilik mesleği ile uğraşanlar aynı zamanda o yıllarda camcılık yaparlardı.  İnşaat tenekeciliği sonradan gelişti.

FOTO ALTI: Abdurrahman Çalış lehim yaparken.

  Tenekeci Muhittin’in büyük oğlu Ömer Lütfi Özdil 1956-57’li yıllarda Konya’ya taşındı. Kayınpederi rahmetli Fakış Mehmet ‘in evinin yanına iki göz bir ev yaptı.  Akören’deyken Tekke, Çukurçimen ve May'a giderek seyyar seyyarcılık yapmaya başladı.  Hadim Eşenler Eğiste'ye kadar uzanarak köylerin ihtiyacı olan honi, maşrafa, idare, fener imalatı bardak tamiri ilen geçimini sağlamaya başladı.

FOTO ALTI: Mehmet Ali Özardıç 9 Ocak 2022’de vefat etti ve Memleketi Akören’e defnedildi.

 Ömer Özdil, daha sonra Fenni Fırın arkasına arkadaşı Muzaffer Sağlam ile açtığı ortak tenekeci dükkanını üç yıl çalıştırdı.  Üç yıl sonunda Ankara'ya giderek eğitim arabası rahmetli (Patron) Mehmet Özdil'in lokantasında iki yıl çalışarak Konya'ya döndü.  Bir yıl sonra eski dükkanının karşısına kendi adına 3-4 kişinin çalıştığı bir dükkan açtı, yıllar birbirini kovaladı.  Önce büyük oğlu Ahmet, sonra küçük oğlu Mehmet, dede Tenekeci Muhittin'in mesleğini geliştirerek sürdürdüler. Ortanca oğlu Muhittin ise birkaç yıllık tenekecilik mesleği sonrası belediyede çalışmaya başladığı için mesleği sürdürmedi. 1998 yılında Özdil ailesi Adana Çevreyolunda bulunan Tenekeciler Sanayii'ne taşınarak bir aşama daha kaydettiler.  2009 yılına gelindiğinde Özdil Soba ve Tenekecilik 8-10 çalışanıyla baba Mehmet, torunlar Ömer ve Mustafa ile Tenekeci Muhittin'in mesleğini sürdürüyorlar. 1960'lı hele hele 1950'li yıllar öncesi tenekecilik mesleğinde makine fonksiyonu az, el emeği çoktu.  Ayrıca 1960'lara doğru imalat çeşidi azalmaya başladı. Sanayi ve imalatlarda elektrik ile yeni tasarlanan makinler sayesinde seri üretimler çoğalmaya başladı.  Ayrıca, plastiğin gelişmesi tenekecileri sıkıntıya düşürmeye başlayınca onlarda inşaat tenekeciliğini önemsemeye başladılar. Presleme ve seri imalatlar bu mesleğin düşmanları oldular.  Plastik kadar cam imalatının gelişmesi teneke türü imalatları çırak çıkardı.  Konfeksiyonculuğun terzilik mesleğini zora soktuğu gibi plastik-cam hatta sonraları melamin imalatları bile tenekecilerin aleyhine olmasına rağmen birçok Akörenli inşaat ağırlıklı tenekecilik mesleğinden ekmek yemesini bildiler.  Sonraki yıllarda bu mesleğe atılanların iki grup ustaları vardı.  Aziziye Camii batısında bulunan ile Akören'in ilk ustaları oldu.  Mehmet Çaldağ Ahmet Yaşar Atay Ömer Lütfi Özdil'in yanında çıraklığa başlayan hemşehrilerimiz özellikle Konya'nın değişik yerlerine dağılarak imalatlarını, emeklerini sürdürüp hayatlarını kazandılar.  Bu mesleği Konya dışına taşıyan Mehmet Çaldağ dışında bir-iki Akörenli oldu.  Tenekecilik mesleğine başladıktan bir süre sonra başka iş koluna geçen veya devlet dairesini tercih eden hemşehrilerimizde olmuştur.  Tenekecilerimizi tek tek tanıyalım. 

FOTO ALTI: Tenekecilik mesleğini en uzun süre yapanlardan Ömer (Lütfü) Özdil Oğul, Torun ve çalışanları ile.

ALİ YONCALIK

Halen Konya Tapu ve Kadastro Müdürlüğü – Meram Tapu Müdürlüğü’nde çalışan evveliyatında da Seydişehir Eti Aliminyum Fabrikası’nda önemli hizmetleri bulunan Ali Yoncalık’ta eski tenekicilerden.

FOTO ALTI: Mehmet Özdil kova imalatında.

  Akören Ortaokulu'ndan mezun olan Ali Yoncalık 1983 yılında Konya'ya  gelerek o yıllarda ihsaniye mahallesinde dükkanı bulunan hemşehrimiz Ahmet Yaşar Atay'ın yanında tenekecilik mesleğine başladı.  İki yıl Yenice mahallesinde oturan Bahri ağabeyinin yanında kalan Ali Yoncalık iki yıl da babası ile birlikte Çocuk Yuvası yanında bekar evinde kalarak inşaat tenekeliğini sürdürdü.  1990 yılında Akören'e gelerek Kilitçi M. Ali Karaman'ın olduğu yere açtığı dükkanda inşaat tenekeciliğini kendi adına devam ettirdi. Bir yıl sonra dükkanını Cengiz'in bakkallık yaptığı yere taşıdı.  Akören'de çalıştığı dönemde Selami Yonca ve Ahmet Ardıç çırağıydı.  Kışın boş kalmamak için soba ve soba malzemesi satışıyla da ilgilenirdi.  Cengiz'in dükkanında da 2,5 yıl tenekecilik yapan Ali Yoncalık daha sonra Seydişehir Eti Alüminyum tesislerinden işe başlamış, özelleştirme neticesinde de şu anda devlet Meram Tapu Müdürlüğü'nde emekli oldu.

FOTO ALTI: Meslektaşlar; Ali Yoncalık, Ahmet Çalış ve Nuh Acar.

ABDURRAHMAN ÇALIŞ

1978 yılında Akören'de Mustafa Taşkın'ın yanında çıraklığa başladı.  Altı ay burada çalıştıktan sonra Büyük İhsaniye mahallesinde yetiştirme tenekecilik mesleğini icra eden hemşehrimiz Ahmet Yaşar Atay'ın yanında çalışmaya başladı.  Konya'da mesleğini geliştiren ve altı yıl çıraklık ve kalfalık yapan Abdurrahman 8 Ağustos 1984 tarihinde Kapu Camii güneybatısında Larende Caddesi Cingenoğlu Fırını arkasında bulunan Mecidiye sokağa dükkan açtı. Mesleğini ve burada sürdürmekte olan Abdurrahman Çalış, kardeşi Ahmet Çalış, Ahmet Ardıç ve Boruktollu Yasin Yıldız’ı yetiştirdi.

FOTO ALTI: Tenekeci Muhittin elinde kova hemşehrileri ile.

M. ALİ ÖZARDIÇ

Öğrenciyken 1975 yılında eniştesi Tenekeci Mustafa'nın yanında mesleklerle tanıştı.  Okuldan mezun olunca 1976 yılında eniştesinin yanında bir yıl çalıştıktan sonra 1977 yılında Konya'ya gelerek altı yıl Yaşar Ahmet Atay'ın yanında, üç yıl da Mehmet Çaldağ'ın yanında çalıştı ve mesleğini geliştirdi. Kızılcahamamlı arkadaşı Nazım ile Ankara'da açtığı tenekeci dükkanını 1,5 yıl çalıştırıp askere gitti.  Terhis sonrası 1986 yılında bir yıl seyyar çalıştı.  1987 yılında Eski garaj ilerisi Mengene caddesine açtığı kendi dükkanının üç yılı aşkın inşaat tenekeciliği dükkanını da beş yıla yakın çalıştırdı.  Halen Eski Larende Caddesi Demirli Çeşme arka sokağına açtığı dükkanda küçük oğlu Adil Baba mesleğini sürdürüyor. M.Ali Özardıç 9 Ocak 2022 tarihinde vefat etti ve Akören’e defnedildi.

DEVAM EDECEK

Editör: TE Bilişim