Mustafa Arslan Bey ve ekibi tarafından kıt kanat imkânlar ile yayın hayatına devam eden Konya Yenigün Gazetemiz 15.yaşına giriyor. Umarım daha nice senelere, fikri hür, vicdani hür, ekonomisi hür olacak şekilde Konya’nın  gür sesi olmaya devam eder.

Demokrasinin olmazsa olmazları arasında yer alan başta  yerel ve genel basın yaşamalı ve yaşatılmalıdır.

Basının geçirdiği tarihsel süreç içerisinde karşılaştığı sorunların bölgesel ve coğrafi özellikler ayırt edilmeksizin birbiriyle benzer olduğu görülmektedir.

Bunun en büyük nedeni ise basının dünyanın her yerinde ortak amaçlara hizmet etmesi ve aynı kaynaklardan yararlanmasıdır.

Basın kendi içerisinde ise çeşitli kategorilere ayrılmış ve kategoriler, basının faaliyet gösterdiği alanı açıklar nitelikte olmuştur.

Günümüzde basın yerel, bölgesel, yaygın  (ulusal) ve uluslararası olarak dört başlık altında sınıflandırılmaktadır.

Basının temel görevi, insanların çevresinde olup bitenleri gözlemleyerek, toplumu ilgilendiren gelişmeleri okuyucuya anlaşılır bir dille sunmaktır.

Halkın; çevresinde, ülkede ve dünyada neler olup bittiğini bilme ihtiyacı vardır.

Temelde il ve ilçeler olmak üzere, bölgesel konuları ele alan yerel basın, bilgilendirme görevini öncelikli olarak yerine getiren kitle iletişim aracıdır.

Ama daha da önemlisi yerel basın, demokratik süreçlerin ilk basamağı olan yerel yönetimlerin denetlenmesinde öncü sorumluluğa sahiptir. Yani, demokratik toplumlarda vazgeçilmez konumda bulunmaktadır.

Yerel yapıyı iyi tanıyan yerel basın, halkın sorunlarını ve gündeme ilişkin gelişmeleri yakından takip ediyor. Bu durum, halkın sesi olma özelliği taşıyan yerel basına önemli sorumluluklar yüklüyor.

Yerel halkın günlük yaşamını etkileyen gelişmelerin bir kısmı, içinde bulunulan il ya da bölgeyle sınırlı oluyor.

Ancak çoğu zaman, yerel veya bölgesel gibi görünen bir konular ulusal düzeyde ele alınması zorunluluğunu doğuruyor ve yerel basın ulusal basını bilgi ile besliyor, konuyu ulusal hale getiriyor. .

Yerel basının en büyük sorunu ‘ekonomik’… Bir de tabii eğitim sorunu yaşanıyor. Eğitim seviyesi, ya da yapılan eğitimin içeriği ne olursa olsun kişilerin ‘gazeteci’ olabilme hali ve bu mesleğin ‘herkese açık meslek’ olma durumu sorun yaratıyor.

Böylelikle haber etiği, basın etiği veya medya etiği şeklinde kavramsallaştırılan konular, yerel basının dikkat ettiği konular olamayabiliyor.

Var olan ekonomik sorunlar nedeniyle yerel yönetimlere ya da kamu kurumlarına bağımlılık artınca, işin içine ‘çıkar ilişkileri’ giriyor.

Gazetelerin resmî ilân pastasından pay alma çabası, yerel basının tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanılması, naylon kadrolar, yerel basının reklâm aracı olarak kullanılması ve yerel basının siyaset ve propaganda aracı olarak kullanılması önemli etik sorunlar doğuruyor.

Sınırlı reklâm ve ilan pastası nedeniyle gazetelerin ayakta kalmakta zorlandığı çok açık. Yani, yaşamak için yalnızca resmî ilan gelirlerine odaklı habercilik anlayışının yerleşmesi, mesleğimiz açısından sorun teşkil ediyor.

Resmî ilanların yıllardır yerel basını ayakta tutan önemli bir ekonomik destek olduğu gerçeği unutulmadan, bu ilanların dağıtım şartları gözden geçirilmeli, konuyla ilgili sektörden görüş alınarak yeniden düzenlemeye gidilmesinin yararlı olacağı göz ardı edilmemelidir.

Ticari kaygılarla gazeteler ve gazetecilerin itibarı zedeleniyor. Asli görevini yerine getiremeyen basın, okurların doğru bilgi alma hakkının da engellenmesinin aracı haline dönüşüyor.

Yapıcı ve yönlendirici tenkitler ile milletin hakkını ve hukukunu koruyacak yerelde ve genelde ekonomik kaygıları olmadan basın kuruluşlarına çok ihtiyacımız var.

Yerelde olup bitenlerden günlük haberdar olmak, kentin eli kulağı olan yerel gazetelerimize sahip çıkmak gerekiyor.

Yerel basın demokrasimizin vazgeçilmezi, hatta güvencesidir. Zor şartlarda çalışan, cefakâr, basın emekçilerine destek vermek, hem istihdam açısından hem de çok seslilik açısından faydalı olacaktır.

Gelin bu sese kulak verelim, sahip çıkalım…