Türkiye’nin en büyük şehri Konya, tarihi kökleri ve kültürel zenginlikleri ile dikkat çekiyor. Kadim medeniyetlerin izlerini taşıyan bu şehir hem geçmişiyle hem de modern yapılarıyla her zaman kendini yenileyen bir destinasyon olmayı sürdürüyor. Selçuklu Devleti’nin başkenti olma unvanı, Konya’ya tarih boyunca ayrı bir önem katmıştır.

Konya ve ilçeleri birçok hazineyi içinde barındırıyor. Bu hazineler kimi zaman tarihi yapılara olabilirken kimi zaman da şifalı su oluyor. Çeşitli hastalıklara iyi geldiği düşünülen kaplıcalar Konya sınırlarında yer alıyor.

Konya'nın Ilgın ilçesi Hamam Dağı eteklerinde yer alan Ilgın Kaplıcası, 800 yıllık geçmişiyle birçok hastalığın tedavisinde adeta "şifa merkezi" olarak görülüyor.

Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 1236'da yaptırılan kaplıcanın, daha öncesinde Bizans ve Romalılar tarafından da kullanıldığı biliniyor.

Toprağın renkli bereketi! Toprağın renkli bereketi!

Sahip Ata Kaplıcası olarak da adlandırılan Ilgın Kaplıcası'nın doğal kaynağından çıkan 42 derecelik suyu, bulundurduğu minerallerle birçok hastalığın tedavisinde yardımcı etken olarak nitelendiriliyor.

Mevlana'dan Osmanlı Padişahı IV. Murat'a, Evliya Çelebi'den Mustafa Kemal Atatürk'e kadar birçok önemli ismi ağırlayan kaplıca, şifa merkezi olmasının yanı sıra, tarihi geçmişiyle de ilgi çekiyor.

Konya’nın 31 ilçesi arasında her birinin kendine has özellikleri ve kültürel değerleri bulunuyor. Ancak bu ilçelerden biri, özellikle son dönemde hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgi odağı oldu.

 Son yıllarda insanlar doğal tedavi yöntemlerine ilgi duyar oldu. Konya’da bulunan kaplıca da bu yönden öne çıktı. Çeşitli hastalıklara iyi geldiği düşünülen kaplıcalar ziyaretçi akınına uğruyor.

ŞİFA KAYNAĞI OLAN BU SU NASIL KEŞFEDİLDİ?

 Ilgın kaplıcaları, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarihi geçmişiyle de dikkat çekiyor. 1267 yılında, Sultan III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Sahip Ata tarafından yaptırılan bu kaplıcalar, mimar Kaluyan tarafından inşa edilmiştir. Zaman içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu kaplıcalar, günümüzde de şifa arayanların gözdesi haline gelmiştir. Bu tarihi kaplıca bin yıl öncesine dayanan tarihi ile tarihte ayrı bir yer ediniyor.

 Kaplıcaların sunduğu sağlık faydaları, özellikle kış aylarında artan talep ile dikkat çekiyor. Sıcak şifalı suların stres ve yorgunluğu azalttığı bilinirken, birçok vatandaş bu doğal kaynaklardan faydalanmak için Ilgın’a akın ediyor. Ilgın kaplıcaları, şifalı sularında sağlık arayanlara iki fırsatı bir arada sunuyor. Şifaya arayan hastaların uğrak noktası haline gelen bu noktada tatil yapma imkânı da bulunuyor.

ILGIN KAPLICALARI TARİHİYLEDE DİKKAT ÇEKİYOR

Ilgın Kaplıcası'nın Türkiye'nin en eski kaplıcaları arasında olduğunu biliniyor.

Kaplıcanın, İpek Yolu üzerinde yer almasının, tarihteki şöhretini artırdığını ve Roma ve Bizans dönemlerinde işletilen kaplıcanın, Alaaddin Keykubat tarafından bugünkü mimari yapısına kavuşturulduğunu biliniyor.

 Konya’nın geçmişten günümüze gelen bu değerleri hem yerel halk hem de ziyaretçiler için unutulmaz anılar biriktirme fırsatı sunuyor.

KAPLICALAR HAMAM DEĞİL!

Hz. Mevlana'nın kaplıcalarda kaldığı ve Hz. Mevlana'nın da şifa bulmak amacıyla her yaz Ilgın kaplıcalarına geldiği bilinmektedir. Hatta Hz. Mevlana'nın ünlü eseri olan Mesnevi ve diğer kitaplarının da bazı bölümlerini Ilgın Kaplıcaları'nda yazdığı bilinmektedir. Meşhur Seyyah Evliya Çelebi Hazretleri de çok etkilendiği kaplıcalardan seyahatnamesinde bahsetmeden de geçememiştir.

Ilgın Kaplıcaları bir hamam değil, daha da fazlası şifa gücüne sahip olan yeraltı su kaynaklarıdır. Asıl etkenlerin başında ihtiva ettikleri madenler, minareler, anyon ve katyonlar ile ve özellikle de radyoaktivite denilen ışın gücüdür. Bu sebeptendir ki Ilgın Kaplıcaları'nın birçok rahatsızlığı (iç ve dış) tedavi ettiği bilinen bir gerçektir.

HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİYOR?

Ilgın Kaplıcası, içilebilir özelliğinin yanında, taşıdığı minerallerce de birçok hastalığa şifadır. Ayrıca suda az miktarda tuz bulunuyor. Göz, sinir sistemi hastalıkları, felç ile akciğer, böbrek ve idrar yolu rahatsızlıkları, kadın hastalıkları, deri, cilt hastalıkları ve yara iyileşmelerine iyi geldiği bilinmektedir. 

Muhabir: HATİCE TEKİN