Hayatını ticaretten çok hayır işleri ile geçirmiş olan Konya’nın dedesi ve aynı zamanda güneş enerji sistemlerini Türkiye’ye kazandıran isimlerden olan Halil İbrahim Dağ’ın hayatını, torunu Solimpeks Yenilenebilir Enerji Sistemleri'nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Dağ 10’LAR Dergisine anlattı.

Öncelikle sizi daha sonra dedeniz Sayın Halil İbrahim Dağ’ın hayatını sizden dinleyebilir miyiz?

Ben Faruk Dağ. Halil İbrahim Dağ’ın torunuyum. Dedemden kalma mesleği devam ettiriyoruz. Dedem, Çumra Karkın kasabasında dünyaya gelmiştir. Kendisini Karkın kasabasından 1971 yılında 4 oğlu ile Karkın kasabasından Konya’ya taşınmıştır. 

Mesleğe olan ilk adımı ne şekilde olmuş?

Bu mesleğe Halil İbrahim Dağ kardeşi İsmail Dağ ile birlikte 1973 yılında başlamıştır.  İlk başladığı yıllarda güneş enerjisi çok kullanılan ve yaygın bir enerji çeşidi değildi. Dedem ve oğullarının çalışmaları ve gayretleri sayesinde Türkiye’de güneş enerji sistemi yaygınlaştı ve kullanılır hale geldi.

O dönemde güneş enerjisi yaygın olmadığı halde Halil Bey bu sektöre nasıl cesaret edebilmiş?

Dedem ve kardeşi İsmail Dağ, ufku çok geniş ve ileri görüşlü insanlardı. Yeniliklere açık oldukları için yurt dışında bazı fuarlarda gördükleri bu ürünü Konya da üretmeye başlamışlar.

Sosyal yaşamında ne gibi işlerle meşgul olmuştur?

Avrupa’daki Türklerin Sait Abisi! Avrupa’daki Türklerin Sait Abisi!

Dedemi ticari yanından çok, sosyal yaşantısını anlatmak daha doğru olur. Ticari ve iş hayatı yok denecek kadar azdır. Konya’da 17 cami, 3 kuran kursu yapılmasına öncülük etti. Ve birçok derneklerde üyelikleri oldu, başkanlıklar yaptı. Kur’an Kurslarının işletilmesi ve kursların işletilmesinde çok fayda sağladı. Birçok garibana iş buldu. Fakir insanları evlendirdi. Küsleri barıştırdı. Şehir dışından Konya’ya gelip imkânı olamayan öğrencilere yardım etti. Bu yüzden de Konya’nın dedesi oldu. İnsanlar onu, sanayici iş adamı olarak değil sosyal faaliyetlerde öncülük eden biri olarak tanırdı. İlkokul mezunu olmasına rağmen, yöneticilik vasfı taşıyan biri oldu ve önemli görevlerde bulundu. Karatay Belediyesi’nde meclis üyeliği yaptı. Refah Partisi’nde il yönetiminde bulundu. Bu süreçte kendisinden en çok faydalanan insanlar, hep garipler oldu. Fakir ve yöneticiler arasında bir köprü vazifesini üstlendi. Belediye meclislerinde Konya’ya faydası olan tüm işlerde bulunmaya çalıştı. Binlerce insanı evinde ağırladı. Cumhurbaşkanımızı bile evinde ağırlamış bir insandı.

O dönemlerden bir anınız varsa bizimle paylaşabilir misiniz?

Sosyal yaşamından bir kesit paylaşayım. 1990 yıllarda öğrenciler öğrenim kredisi almaları için kefil getirme şartı vardı. Yani kefil imzası olmadan öğrenciler kredi alamazlardı. Dedemin her sene kefil olarak imzaladığı öğrenci sayısı 500 ün üzerinde idi. Bu yüzden sadece Konya’da değil aslında Türkiye’nin her yerinde ona hala dua eden insanlar var. Bulunmuş olduğu Partide haftalık nöbetler olurdu. Diyelim ki haftalık nöbetlerde milletvekillerinin ziyaretine 10 kişi geliyorsa dedemin nöbetlerinde ziyaretine 100- 150 kişi geliyordu. Çünkü Dedem, oraya halini arz etmeye gelen her insan ile birebir ilgilenir, ihtiyacını giderirdi. İnsanların ona çok güvenmesi sebebiyle de yardım yapılacak olan büyük bir meblağı bile ona gözü kapalı verirlerdi. Elindeki tüm gelirleri ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı. Her gittiğimiz ortamda mutlaka çevresine toplanan halini hatırını soran bir grup insan olurdu.

Dedem Koronavirus hastası olduğunda ihtiyaçlarını karşılamak için Hasta hanede yanında ben bulundum.   Vefatına 3 gün kala şöyle bir olaya şahit oldum: Bir telefon geldi telefondaki şahıs evi için kömür istiyordu. 500 kilo kömürü çok hasta olmasına rağmen temin etti ve ihtiyaç sahibine göndertti. Yoğun bakıma girmeden, ölümüne sayılı saatler kala, kâğıt kalem istedi. Çabuk ve hızlı bir şekilde ‘’ben vefat edersem 7 bin 500 lira Ankara’da bir ihtiyaç sahibine, 2 bin 500 Konya’daki camiye ve bin lira da her ay verdiğim birine verilecek’’ yazıp öylece yoğun bakıma girdi ve vefat etti. Vefat ederken bile ardındaki yardıma ihtiyacı olanları düşünürdü.

Halil İbrahim Dağ, oğullarına ve siz torunlarına ne gibi nasihatlerde bulundu?

Bize her zaman verdiği öğüt; ‘’Ticarette helal kazanç çok önemlidir, yaptığınız işte başkasını aldatmayın. Aldatılsanız bile mazlum halde Allah bunun mükafatını verir.’’ şeklinde olmuştur. Şahsiyetli, Şefkatli, Namazına çok dikkatli, ihtiyaç sahibi insanları araştırır, Hafızası kuvvetli, emin bir insandı. Onun çevresinden yararlanıp işini meşru yollardan halletmek istemeyen akrabalarına da asla müsamaha göstermezdi. Miras olarak babasından kalma köyde bir tarlası, bir ev ve arabasını bıraktı. Bu da bizim için bir onurdur. Ondan kalan en önemli miras, onun ahlakıydı. Onun ismini zikrettiğimiz her ortamda hayırlı bir insan olarak anılması bizim için bir şeref ve izzet kaynağıdır.

HACER CEYLAN