Konya’nın iş, siyaset ve sivil toplum hayatında önemli bir yere sahip olan Korkmaz Beton Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Korkmaz, hayatına dair önemli bilgiler paylaştı. Okul hayatını Ortaokulda bırakan ve iş hayatına atılan Korkmaz, merhum babasıyla birlikte bir süre çalıştıktan sonra, aldığı MAN kamyonla şoförlük yaparak iş hayatını sürdürdü. Çalışkanlığını ve aklını kullanarak, bir süre sonra kendi işini yapmaya başlayan Korkmaz, Büyük mücadele verdiği iş hayatında, başarıyı yakalamayı da bildi. İnşaat malzemeleri sektöründe bir marka oluşturan ve ailesiyle birlikte bu işi başarıyla devam ettiren Korkmaz, “Babam; “Bu memlekete insan gibi gel, insan gibi git” derdi. O yüzden bu düşünceyle geldik gidiyoruz” diyor.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1956 Konya doğumluyum. 1988’de kendi şirketimi kurdum. O gün bugündür inşaat malzemesi sektöründe faaliyet gösteriyoruz. İnşaat yap-sat yaptık. Hazır beton tesisleri kurduk. Konya ve Konya’nın komşu illerinde bu tesisleri kurduk. Yenilenebilir enerji sektörüne girdik. Yaklaşık 200 kişiye istihdam sağlıyoruz. Ekonomi ne şartlarda olursa olsun, vergimizi öderiz, işçilerimizi kollarız. Bu şekilde geldik bu şekilde devam ediyoruz. Ülke bizim ülkemiz. Ülkemiz ne kadar iyi olursa biz de o kadar iyi oluruz. Çoluk çocuk canla başla çalışıyoruz.

İş hayatınıza nasıl başladınız? Okul hayatınız oldu mu?

Biz okul hayatı filan görmedik. İlkokulu bitirdikten sonra, 1-1,5 sene ortaokulda okuduk sonra bıraktık. Babamızın yanında çalışmaya başladık. Askerden sonra babama çok ısrar ettim bana kamyon alsın diye. Babam bana MAN kamyon aldı. Kamyon şoförlüğü yaparak başladık. Bu işe 1984 yıllarına kadar devam ettim. Kamyon şoförlüğünde emeğimizin karşılığını alamıyorduk, çok da zor bir iş. Sonra ufak tefek esnaflığa başladık. İyi de çalıştık. Ben Trakya’da askerlik yaptım, Trakya’yı da çok severdim. Harmandan sonra 5-6 ay Trakya’ya mahsul götürürdüm. Ya kendi harmanımızı satardım ya da Borsa’dan alır oraya götürürdüm. Yaklaşık 1 sene devam ettik. Buradan giderken çok rahat ama gelirken sıkıntı oluyor. Kırklareli Beyazhisar’da beyaz çimento fabrikası vardı. Fabrikaya gittim, Konya’da bayileri olduğunu söylediler. Konya’ya gelince bu bayilerle görüştüm, sizin mallarınızı ben taşıyayım dedim. Böylelikle çimento taşımaya başladım. Bir süre böyle devam ettikten sonra, ben neden malı kendim alıp satmayım dedim. Gittim fabrikadan mal alıp kendim satmaya başladım. Malı alıyordum, gelirken Eskişehir’de, Bilecik’te, İzmit’te satıyordum. Nasibimizde varmış, o sektörde devam ettik, bu şekilde de devam ediyoruz.

İş hayatınızdaki en büyük düsturunuz nedir?

Benim işçilerim çocuklarım kadar kıymetli benim için. Herkese bir evlat gözüyle bakarız. Onlar da bana bir baba gözüyle bakar. Hastasıyla hasta oluruz, düğünleriyle eğleniriz, cenazelerinde üzülürüz. Babam; “Bu memlekete insan gibi gel, insan gibi git” derdi. O yüzden bu düşünceyle geldik gidiyoruz.

Sizin dönemleriniz oldukça zordu. Teknoloji yoktu, imkansızlıklar vardı, ekonomik veya siyasi istikrar yoktu. Ama buna rağmen çalıştınız ve başardınız. Bu konuda neler söylersiniz?

Hakikaten o dönemler o kadar zordu ki! Gebze’de 24 saat mazot sırası beklediğimi hatırlarım. Sıra bize geldi mazot bitti. Mazot alamayan şoförün biri çıktı kamyonun kasasına, “Ben bu ellerimle oy verdim” diyerek levyeyle elini kırdı. Mazot yok her şey sıkıntılı. Doğu’ya gitmek zordu ama oraya gitmeden de para kazanamıyordunuz. Borcunuz var para kazanmanız lazım, kelle koltukta çok gittim-geldim Doğu’ya. Ülkenin durumu o günler işler acısıydı. Bugünlere çok şükür. Her şeyden önce insanlarımız uyandı. Gençler daha akıllı. Teknoloji var. Ülkemiz iyi durumda. Enflasyon anlamında sıkıntılarımız var ama bu sıkıntı dünyada var. Eğer enflasyon olmasın Türkiye çok iyi durumda. Ama enflasyonun önüne geçilemiyor. Bu durum biraz daha gidecek gibi görünüyor.

Sivil toplum içerisinde neler yapıyorsunuz?

5 yıl Konyaspor’da yöneticilik yaptım. 5 sezonda 7 ile 11. Sırada bitirdik ligi. O zaman Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’ti. 5 seneden sonra 3-5 arkadaş affımızı istedik. 2005 seçimlerinde Selçuklu Belediyesi’nde Meclis Üyesi seçildim. Belediye Başkan Yardımcılığı, Meclis Başkanvekilliği, Üst Kurul Hesap İşleri Başkanlığı gibi görevlerde bulunduk. O dönemde Selçuklu’ya yapılan yatırımlarda o günkü Meclis Üyeleri’nin büyük payları var. Sonra Konya Sanayi Odası’na seçildik. 2 dönem Tahir Büyükhelvacıgil başkanımızla yöneticilik yaptım. 1 dönem de mevcut başkanımız Memiş Kütükcü Bey’le çalıştım, sonra affımızı istedim. Konya Sanayi Odası’nda da güzel işlere imza attık. dostlarımıza güvenen insanlarız. Dostlarımızla bir yerlere geldik. Biz onları destekledik onlar bizi destekledi.

Türkiye’nin Konya’nın sanayi noktasında geldiği noktayı nasıl değerlendirirsiniz?

Konya sanayisi çok güzel bir yere geldik. Büyün Organizedeki üreticilerin hemen hemen hepsi arkadaşımız. İftihar ediyorum hepsiyle. 3 vardiya çalışan arkadaşlarımız var. Konya’nın ihracatı 3 milyar dolarlara yaklaştı. Yılsonuna kadar bu rakam daha da artacak. İyi ki zamanında Konya Organize Sanayi bölgesini yapmışlar. Konya önceden tarım şehriydi ama artık sanayi şehri oldu. Öyle bir noktaya geldik ki artık yer sıkıntısı var. Bu konuda da prosedürler bizim istediğimiz gibi gitmiyor. 4. 5. Organize Sanayi Bölgesi’nde o kadar sıkıntılar çektik ki! Türkiye ihracata yöneldi, yönelmesi de lazım. Çünkü bizim tek kurtuluşumuz bu.

Günümüz gençliği hakkında neler söylersiniz? İş hayatında tecrübeli bir isim olarak gençlere neler tavsiye edersiniz?

Gençlerimiz çok akıllı. Bütün gençlerimiz iyi olsun isteriz. Gençlere en büyük tavsiyem; sonuna kadar okusunlar. Şimdi o kadar boş gezen genç var ki! Kafelere bakıyorsunuz tıklım tıklım dolu. Geçenlerde bir açılış vardı, açılışa vakit vardı, 2-3 arkadaş orada bir kafe varmış çay içelim dedik. Girdik kafe ağzına kadar dolu. Şöyle bir dolandık, kimse bize yer vermedi. Bizim zamanımızda bulunduğumuz ortama böyle büyüklerimiz gelince biz altımızdaki tabureyi verirdik. Torunuma; “Yavrum siz de böyle okuyacaksanız okumayın” dedim. Herkes kendi evinin önünü temizlerse ilçemiz de, ilimiz de, ülkemiz de tertemiz olur. Şuan söz dinleme yok, birlik beraberlik yok. Biz 1976’da Konya’ya geldik, kim ne yaparsa gelir babama danışırdı. Bir istişare vardı. Şimdi akraba akrabaya söz geçiremiyor. Şuan gençlik söz dinlemiyor.

Gezmeyi sevdiğinizi biliyoruz. Bugüne kadar kaç ülke gezdiniz? Gezileriniz sırasında unutamadığınız anılarınız var mı?

Gezmeyi çok severim. 85-90 ülke gezdim bugüne kadar. Ben ortaokulu bile okumadım ama nereye gidersem giderim ülkelerin ürettiğine ve tükettiğine bakarım. Biz 12 arkadaş Rio’ya gittik. 35 kilometre sahili var, bu 35 kilometre içerisinde dünyada ne kadar 5, 7 yıldız otel varsa hepsi mevcut. Ama sahili çok güzel. 2-3 gün sonra arkadaşın biri Rio’nun içine bir girelim dedi. Dağdan dağa teleferik yapmışlar, Rio’nun üstünü gezdiriyorlar. Gördüklerimiz çok güzel bir de içeriye bakalım dedik. Otelden sonra 2 cadde geçtik, hiçbir evde cam yok, hep naylon. Yemekler dışarıda pişiyor, yolun ortasına çukur yapmışlar bütün pislik oraya akıyor. Türkiye’de gezmediğim belki Hakkari ile Tunceli kalmıştır. Onun haricinde futbolu çok severim. Konyaspor sevgimizi herkes bilir.

ABDULLAH AKİF SOLAK 

Editör: TE Bilişim