Yenigün Gazetesi olarak Şehri Hafızası adı altında çıkartılan özel çalışma geçtiğimiz günlerde 100. sayısına ulaşmıştı. Şehrin Hafızası Dergisi’nde Konya’daki gelenek ve görenekleri anlatan yazarlar, geçmişten aldığı bilgi ve birikimle geleceğe ışık tutmaya devam ediyor. Gelecek nesillerin kültürel değerleri bilmesi gerektiğine işaret eden yazarlar, okuyuculardan olumlu tepkiler aldıklarını ifade ederek, geçmişin unutulmaması ve yad edilmesinin önemli bir görev olduğunu anlatıyor. İşte yazarlarımızın o düşünceleri…

‘GÜZEL GERİ DÖNÜŞLER ALIYORUZ’

Yazarlardan Şaban Kumcu, Şehrin Hafızası çalışmasında vatandaşlar önemli geri dönüş aldıklarını ifade etti. Kültürel değerli vatandaşlara aktarmaktan ötürü büyük mutluluk duyduklarını kaydeden Kumcu, “Şehrin Hafızası’nda yazmak gurur verici bir olay. Yaklaşık 3 yıldır Şehrin Hafızası’nda yazılar yazıyorum. Dergi sürecimiz aslında çok verimli geçiyor. Araştırmacılarımız, bilim insanlarımız yazılarını döküyor. Gökçe ailesine çok teşekkür ediyorum. Çok büyük emek veriyorlar. Dergimizin daha nice senelere ulaşabilmesi için dualar ediyoruz. Dergimize bundan sonra yazılarımızı yazmaya devam edeceğiz. Ben deneme şeklinde edebi tarzda yazmayı sürdüreceğim. Yazıları sosyal medya platformlarından paylaştığımız zaman çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Değişik arkadaşlara, dostlara, ulaştırdığımız zaman çok güzel geri dönüşler oluyor. Olumlu tepkilerin olması bizleri sevindiriyor. Yenigün ailesine şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.

‘YAZMADAN KİMSE YAZAR OLAMAZ’

Prof. Dr. Ahmet Sevgi ise, Şehrin Hafızası’nın kendileri için önemli bir imkân olduğunu anlattı. Yazarlık kavramı için dergi ya da gazetenin şart olduğunu söyleyen Sevgi, “Şimdi Tarım Buğra derki, yazmadan kimse yazar olamaz. Bu doğru bir kavram. Yazar olmak için, yazacak bir yer, bir dergi, bir gazete gerekiyor. İnsanlar durup dururken yazmıyor. Şehrin Hafızası’nın çıkması bunun 100. sayıya ulaşması gerçekten takdire şayan bir olaydır. Ben çeşitli makaleler yazdım. Bunlar içerisinde devam ettiğim Mesnevi’nin gölgesinde diye bir beyitlerim var. İnşallah ben bu beyitlerimi tamamlamak istiyorum. Türkçe söyleyişi en büyük hedefim. Böyle bir dergi olmazsa, ben 15 günde bir defa beyit yazma içerisinde girmezdim. Yani bizi birazda yazmaya zorlayan böyle dergilerin olmasıdır. Bunlar olmazsa biz kenarda köşede oturabilirdik. Mesnevi’nin gölgesi adı altında yaptığımız çalışmaya vatandaşlarda ilgi gösteriyor. Buda mutluluk verici. Bizlere bu imkânı sağlayan Yenigün Gazetesi’ne çok teşekkür ederiz” diye konuştu.

‘TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ANLATIYORUZ’

Yazarlardan Bülent Çevik Türk, kültürüne önemli yazılar kazandırmaya çalıştıklarını ifade etti. Her insanın yazmaya meraklı olması gerektiğine değinen Çevik, “Çalışmalarımız Sadık Gökçe abimizi tanımamız vesilesiyle başladı. Tanıştıktan sonra benden yazı yazmamı istedi. Söz verdiğim an yazılarımı göndermeye çalıştım. Ne zaman ihtiyaç duyulsa biz buradayız. Okuyanları aydınlatmaya çalışıyoruz. Konya kültürü, edebiyatçılar ile ilgili çalışmalarımız oldu. Yeri geldi zincir şeklinde, yeri geldi müstakil çalışmalarla bunu desteklemeye çalıştık. Konya ve Türk kültürüne unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş, unsurları tekrar kazandırdığımız için mutluluk duydum. Kök aslında ağaçta değil, ağacın altında. Bizim tarihi ve kültürel köklerimizde çok sağlam. Kültüre meraklı insanlarında yazmasını diliyorum. Nice 100-200 yıllara” şeklinde konuştu.

‘GELENEKLERİMİZİ CANLI TUTUYORUZ’

Tayyar Yıldırım ise, Şehrin Hafızası’nın gelenek ve görenek açısından önemli bir çalışma olduğunu söyledi. Geçmişin unutulmaması gerektiğini bildiren Yıldırım, “Şehrin Hafızası’na uygun yazılar yazmaya çalışıyorum. Bölgemize uygun, daha doğrusu Anadolu’da ki, düğün bayram ve diğer şenlikler ve geleneklerle ilgili yazılar yazmaya çalışıyorum. Yani derginin içeriğine uygun bir şekilde hareket ediyorum. Bundan sonrada sağlığımız el verdiği sürece yardımcı olmaya çalışacağım. Genellikle 40-50 önceki geleneklerimizle alakalı çalışmalara imza attım. Daha ziyade gençlerde merak ediyor. Gençlerde geçmiş dönemdeki gelenek ve göreneklerimizi merak edip soruyorlar. Orta yaşlardaki insanlarımızın da yazılarımız dikkatlerini çekiyor. Geçmiş dönemde unutulmaya yüz tutmuş hadiseleri, canlandırmaya ve okuyucular ile paylaşmaya çalışıyoruz. Şehrin Hafızası’da buna büyük katkı sağlıyor Gençlerimize bazı dokunuşlar yapabiliyorsak ne mutlu bizlere” ifadelerini kullandı.

‘GEÇMİŞİ GELECEĞE TAŞIYORUZ’

Sadık Gökçe Yenigün Gazetesi’ne bu imkanlar için teşekkür etti. Gökçe sözlerini şöyle sürdürdü, “Yenigün Gazetesi’nde kültür sanat sayfası yaparken, bu çalışmaları dergi haline getirmek istedik. Daha sonra Şehrin Hafızası adı altında dergi yaptık. Öncesinde bir logo çalışmamız oldu. Dergide Mevlana Türbesi’nin Kubbe-i Hadrası’nı baz aldık. Bizi en iyi temsil edecek loğunun Kubbe-i Hadra olduğunu düşündük. İçine ‘H’ harfi koyduk. Böylece yayına başladık. Aradan geçen zaman diliminde 100. Sayıya ulaştık. Biz ekibimiz dergiye gönderdikleri yazılarla bilgilerinin zekatlarını veriyor. Dergide asıl hedefimiz geçmişi geleceğe taşımak. Bundan sonrada çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürmeye devam edeceğiz” diyerek düşüncelerini aktardı.

‘6 YILDIR YAZIYORUM’

Yazardan Anuş Gökçe 6 yıldır düzenli bir şekilde Yenigün Gazetesi çatısı altında yazılarına devam ettiğini açıkladı. Gökçe, “Kültür sanat ve köşe yazılarım olmak üzere 6 yıldır Yenigün Gazetesi’nde yazıyorum. Buradan emekli oldum. 2014 yılında ‘Konya’ya bir hafıza gerekli ve bu hafıza, yazarak olur’ diyerek eşim Sadık Beyle beraber Şehrin Hafızası gazete ekini çıkarmaya başladık. İnsanların kalemlerinden doğan gücü birleştirirsek, güzel şeylerin ortaya çıkacağını ümit ederek başladık, öyle de oldu. 2017 yılında emekli olunca 3 yıl kadar bu ekin yayınına ara verdik. 2020 yılında tekrar hayata geçirerek yayına devam ediyoruz.

 Araştırma yazılarım olduğu gibi şiirlerim de yayınlanıyor. İnsan, konuşamadıklarını kalemiyle dertleşiyor. Yazmak, ha deyince olmuyor, cazibe gerekli ve bu cazibeyi oluşturmak için gezilere katılıyoruz, toplantı ve şiir dinletilerine katılıyoruz. Kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Yazmak isteyen kalemlere tavsiyem; mutlaka başlasınlar. Neyi ilk yaparsan yap mutlaka zorlukları olacaktır ve zamanla her şey rayına oturuyor, pes etmesinler. Ben de birkaç kez bırakmayı düşündüm ancak eşimin desteğiyle bırakmadım ve ‘isteyince yapabiliyormuşum’ dedim. İnsanın önce kendine güvenmesi gerekir.’’ şeklinde konuştu.

‘YENİGÜN’ÜN BENDEKİ YERİ BAMBAŞKA’

Yazı hayatına ilk olarak Yenigün Gazetesi ile başladığını ifade eden Büşra Yeşilbağ, Şegrin Hafızası 100. Sayısıyla ilgili duygularını şu şekilde ifade etti: ‘‘Öğrencilik yıllarımda ilk yazılarıma Yenigün Gazetesi’nde başlamam sebebiyle bu gazetenin bendeki yeri bambaşkadır. 6 yıldır Konya Yenigün Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapıyorum. Gazetenin eki olan Şehrin Hafızası’nda da 10’a yakın yazım var. Deneme yazarı olarak güncel konulardaki yazılarımı ortaya koyuyorum ve bir tane yayınlanmış kitabım var. Daha akademik yazılar ve donanımlı kişilerin yer aldığı Şehrin Hafızası’nda yazmak benim için guru verici. Bundan sonraki hayatımda zihnimin müsaade ettiği sürece yazmaya ve kendimi geliştirmeye devam etmek istiyorum. Burada olduğum için çok mutluyum. 100. Sayımızı çıkardığımız Şehrin Hafızası’nda emeği geçen en başta Sadık ve Anuş Gökçe hocam olmak üzere Mustafa Arslan Bey ve ekibine çok teşekkür ediyorum.’’

‘MİRASIM, YAZDIKLARIM’

Geleceğe bir miras bırakma çabası içerisinde olduğunu ve bu düşüncenin yazmakla hayat bulduğunu ifade eden Serpil Yalçınkaya, ilk yazdığı yazısını okuyan Sadık Gökçe ile bu yola devam ettiğini söyledi. Yalçınkaya, ‘’Yaklaşık 6 yıl önce başka bir gazeteyle birlikte Yenigün Gazetesi de benim ilk yazmaya başladığım gazeteler arasında. Şehrin Hafızası eki gündeme geldikten sonra 2 yıldır hem Yenigün’e hem de Şehrin Hafızası’na yazmaya çalışıyorum. Yazmak çok güzel bir duygu, Yenigün ailesinin bir ferdi olmak da ayrıca güzel. Okumayı çok seviyordum ancak geleceğe de ardımda bir miras bırakma arayışım her zaman vardı. ‘Bu miras ne olabilir’ düşüncesiyle sanırım yazarlara olan hayranlığımdan kaynaklı olarak bu yola ‘Ben yapabilir miyim’ sorusuyla başladım. Yayınlanan ilk yazımı okuyan ilk kişi, tevafuk eseri Sadık Gökçe’ydi. Onun ve Rahmetli Seyit Küçükbezirci’nin desteğiyle yazmaya devam ettim.

Şehrin Hafızası, Konya’ya özgü bir miras niteliği taşıyor. Özellikle bir konu istenmediği sürece serbest olarak, içimden geldiği gibi yazıyorum. Yenigün Gazetesi bu konuda bize çok güzel fırsatlar veriyor. Mustafa Arslan Bey ve Yenigün camiasına çok teşekkür ediyorum. Okuyacak birisi olmazsa yazmamızın anlamı kalmaz, bu konuda okuyarak yazılarımızı değerlendiren bütün okuyucularımıza da ayrıca teşekkür ediyorum.’’ dedi.

‘YAZMAK, ANLAMLI BİR İŞ’

Uzun zamandır hayatını yazı ve edebiyatla geçiren Yazar Huzeyme Yeşim Koçak, Şehirn Hafızasında yer almaktan aldığı hazzı şu şekilde ifade etti: ‘‘Öykü, roman ve deneme alanlarında yazmış olduğum ve ödül almış kitaplarımın da içinde bulunduğu 20’ye yakın kitabım var. Konya Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliği ve aynı zamanda köşe yazarlığı yapıyorum. Yenigün Gazetesi ile Sadık Bey vesilesiyle tanıştım ve zaman zaman Şehrin Hafızası’nda yazıyorum. 100. Sayıda burada bulunmak, benim için çok anlamlı. Anadolu’nun mümtaz gazetelerinden olan Yenigün Gazetesi olarak çok güzel ve manalı işlere imza atılıyor. Böyle güzide bir topluluğun içerisinde bulunmak benim için çok anlam ifade ediyor. Bu güzel işlerin yaygınlaşması ve olgunlaşması dileğiyle, nice 100. Sayılara…’’

‘ŞEHRİN HAFIZASI, ŞEHRİN SANAT DAMARI’

Yazar Fatma Tutak da ‘‘Çocuk hikayeleri yazmakla başladığım bu işe, Yenigün Gazetesi’yle birlikte köşe yazarlığını ekledim. Farklı meşguliyetlerim olduğu için yazmaya ara versem de 3 kitabım yayınlandı, 2 tane de yayınlanmayı bekleyen kitabım var. Şehrin Hafızası’na başladıktan sonra bütün yoğunluğumu buraya verdim ve son 4 sayıdır yazım var. Şehrin Hafızası, şehrin eksikliğini gideriyor. Haber, bütün gazetelerde olan ve günlük tüketilen bilgi olmasına karşın sanat, edebiyat ve kültür konularına yer vermek her gazetenin harcı değil. Bir şehrin sanat damarlarını diri tutmak, yaşatmak açısından Yenigün Gazetesi’ne sayfalarını bize açtığı için teşekkür ediyorum.’’ şeklinde duygularını ifade etti.

‘MİLLETLERİN HAFIZALARI, KÜLTÜRLERİDİR’

Yıllardır öğretmenlik ve gazetecilik yapmış biri olan Yazar Melahat Ürkmez, şehirlerin hafızalarıyla bilindiklerini ve bu hafızanın da kültürler olduğunu ifade etti. Ürkmez, ‘‘Her ne kadar öğretmen olsam da yıllarca gazetecilikte yaptım, makaleler yazdım. Çoğu ödüllü olmak üzere 8 tane yayınlanmış ve farklı dillere çevrilmiş kitaplarım mevcut. Romanlarıma ağırlık vermek adına gazeteciliği bıraktım ancak ara ara yazılar yazıyorum. Şehrin Hafızası’nda da Konyamızın değerli isimleri Hz. Mevlâna ve Hoca Ahmet Fakih hakkında yazılar yazdım.

Milletler hafızalarıyla bilinir. Bir şehrin hafızası da kültürüdür. Düşünüyorum da sözlü kültürün olduğu yıllarda, kültürümüz bize yazıyla aktarılmış olsaydı bizler bugün pek çok konuda ikileme düşmezdik. Bu yüzden Şehrin Hafızası’na sadece bugün gözüyle bakmamak gerek, 100-200 yıl sonra bu eser nesillere kaynak olarak ışık tutacak. Söz uçar, yazı kalır ve gelecek nesillere kültürlerimizi aktarabilmek için Şehrin Hafızası çok güzel bir proje. Bir dergiyi 100. Sayıya ulaştırmak da büyük bir başarı. Yazan, derleyen, yayınlayan ve okuyan, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.’’ Sözleriyle düşüncelerini paylaştı.

SAMET AKTAŞ-HACER CEYLAN

Editör: TE Bilişim