Kuyum sektörünün duayenlerinden, Konya’nın yetiştirdiği önemli işadamlarından Şeref Nalçacıgil, kuyumculuk sektörünün kalbi İstanbul Kapalıçarşı’da sektörün tüm detaylarını çekirdekten öğrenerek bugünlere geldi. İdealist kimliğiyle ve sektördeki yetişmiş zekasıyla Konya’ya dönen Nalçacıgil, 1963 yılında ilk mağazası; Filiz Kuyumcusu’nu hiçbir maddi destek almadan, Mevlana Caddesi’nde açtı. Burada yeni iş geliştirme ve iş ahlakı konularında ilklere imza atan Nalçacıgil, sektördeki gelişimini sürdürerek 1980 yılında şu anki adresinde bulunan mağazasını açtı. Nalçacıgil’in yeni açtığı mağaza mimarisinin özgünlüğü ve ilk asansörlü vitrin sistemini kullanmasıyla estetik ve fonksiyonelliği sadece mücevher tasarımlarında değil satış yaptığı mekânlarda da örnek olarak, sektördeki diğer işletmelerin dikkatini çekti. Meslek hayatı boyunca kendini sürekli geliştiren ve yenileyen Nalçacıgil, meslekte adeta bir otorite olmayı başardı. Nalçacıgil’in bu örnek hayat hikayesini oğlu Ender Nalçacıgil, şöyle anlatıyor;

MESLEKTE OTORİTE OLDU

-Babam Şeref Nalçacıgil

Kuyum sektöründe;

Bir duayen...

Bir otorite...

Bir öncü...

Bugüne kadar sektöre yetiştirdiği insan kaynağı ve müşterilerine kusursuz hizmet sunma hedefi en çok babamın meslek aşkıyla anlatılabilir. Bu aşkın temelleri, Şeref Nalçacıgil’in eniştesi, kuyumcu Mehmet Ali Erdoğdular’ın yanında çalışmaya başlamasıyla atıldı. Öyle ki; kuru gıda ticareti yapan babasının yanında çalışmak yerine iş disipline çok saygı duyduğu eniştesinin yanında bu işi öğrenmek için uğraş verdi. Kuyumculuk konusundaki azminin ve gelecekte ustalık derecesinde yakalayacağı başarısının ilk sinyallerini henüz üç aydır çalıştığı bu yeni alanda tek başına yaptığı yüzük imalatıyla gösterdi.  Mehmet Ali Bey’in İstanbul’a taşınma kararı ve ısrarıyla kendisini kuyumculuğun kalbi İstanbul Kapalıçarşı’da buldu. Atölyeciliğin bütün aşamalarında bulundu, mesleğin tüm detaylarını öğrenme fırsatını yakaladı. Bir süre sonra, manevi duyguları ağır bastı; anne ve babasının ısrarlarıyla 1963 yılında İstanbul’dan memleketi Konya’ya dönme kararı aldı. Aynı yıl ilk mağazası; Filiz Kuyumcusu’nu hiçbir maddi destek almadan, Mevlana Caddesi’nde açtı. Yeni iş geliştirme ve iş ahlakı konularında ilklere imza attı. Örneğin; Anadolu’nun ilk bilezik imalat atölyesini kurdu. “Beğenilmeyen ürün bana aittir.” diyerek, fatura veya fiş sormadan, gün kısıtlaması koymadan iade alıp, para iadesi yapmasıyla bugün için yasalarla korunan pek çok tüketici hakkını daha o yıllarda kendi tabi iş ahlakı olarak belirledi ve benimsedi.  Müşteri memnuniyetini ilk sıraya koydu, müşterisine ve işine olan yüksek saygısını elli yıl önceden göstermiş oldu.  1980 yılında şu anki  adresinde bulunan mağazasını açtı. Mağaza mimarisinin özgünlüğü ve ilk asansörlü vitrin sistemini kullanmasıyla estetik ve fonksiyonelliği sadece mücevher tasarımlarında değil satış yaptığı mekânlarda da göstererek, sektördeki diğer işletmeler için de örnek teşkil etti. Şeref Nalçacıgil’in mesleki anlamdaki otoritesini ise yaşanmış bir olayla anlatmak uygun olur: İstanbul’dan bir eski altın para koleksiyoncusu ziynetlerine değer biçtirmek üzere ziyaretine geldiğinde, kendisine söylediği ilk söz şöyleydi: “Beni İstanbul’dan Atasay Kamer gönderdi. Türkiye’de buna değer biçilebilen sadece beş kişi varmış, biri de sizmişsiniz.”

SİYASETİN DİKKATİNİ ÇEKTİ

-1984 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın mağazaya yaptığı ziyaret ve karşılıklı sohbetleri sırasında Şeref Nalçacıgil’in sektörün sıkıntıları konusunda başbakanı bilgilendirmesi Özal’ın dikkatini çekti ve kendisinden bu konularda bir rapor hazırlamasını rica etti. Hazırladığı ve Başbakan’a sunduğu rapor kuyumculuk sektörünü rahatlatacak bir adım olan TPKK’nın 17. maddesinde değişiklik yapılmasına vesile oldu.

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNİ DESTEKLEDİ

-Eğitim için her zaman öncelikli bir konu oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde aldığım lisans eğitimimin ardından maddi-manevi fedakârlıklarla beni Birleşik Devletler’e yüksek lisans eğitimi almam için gönderdi. Binlerce öğrencinin eğitimine sponsorluk verdi ve eğitim dâhil pek çok sosyal sorumluluk projelerine bizzat önderlik etti, desteklerini sundu.

NALÇACIGİL SOYADINI MARKA YAPTI

-Kendisini değil ailesini önceledi. “Nalçacıgil” soy isminin bir marka değeri taşıması için uğraştı. Anne, baba ve kardeşlerine bu değerli uğraşları ile kıymeti ölçülemeyecek değerler kazandırdı.  İki kardeşini kendi imkânlarıyla okuttu, onları evlendirdi, kurup büyüttüğü şirketine ortak olarak aldı.  Kardeşlerinden birini 1997 yılında kambiyo hizmetleri veren Nalçacıgil Altın ve Döviz A.Ş.’nin başına atadı. Diğer kardeşini ise İstanbul Kapalıçarşı’ya toptan kuyumculuk işiyle meşgul olması için gönderdi. Kardeşlerinin çalışmalarından beklediği verimi alamadı fakat aile kurumunu profesyonellikten ve iş sevgisinden de önce gözetilmesi gereken bir kıymet olarak gördü ve iş profesyonelliğinin gereğini yapmadı. Döviz A.Ş’nin başındaki kardeşi, habersiz, izinsiz bir yurt dışı seyahati sırasında, o zamanki adıyla İMKB bugünkü adıyla Borsa İstanbul’da, yüklü miktarda hisse senedi alımı yapıp yatırdıklarının tamamına yakınını kaybetti. Bu alımdan sonra doğan zarar bir domino etkisi yarattı ve  katlana katlana muazzam bir  rakama ulaştı. Zararın telafisi için, Döviz A.Ş.’nin 2007 yılında kapatma kararı alındı. Uzun yıllar boyunca, büyük emeklerle inşa edip markalaştırdığı soy ismine leke gelmesin diye, hiç zorunlu olmadığı halde, varını yoğunu ortaya koyarak kardeşinin borçlarını kapattı. Gerisi tam bir trajedi oldu…  O kardeşler, mal paylaşımı konusunda anlaşamadılar ve Nalçacıgil markasını yaratan Şeref Nalçacıgil’i mahkeme verdiler. Mahkeme temyiz aşamasında halen devam etmektedir.

EN BÜYÜK GURURUM OLDU

-Her zaman fevkalade iyi bir evlat, eş, baba, aile büyüğü olarak kalabilmek için didindi.  Takdir edenler ve etmeyenler oldu. Yüce Allah hepsini de biliyor... Kendimi tanıttığımda, soy ismimle ilgili sordukları zaman bu dünyada benim için en büyük gurur; “Evet, oğluyum…” diyebilmektir..!

ŞEREF NALÇACIGİL KİMDİR?

1946 yılında Konya’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Konya’da tamamladı. Lisede başlayan futbol sevdası kendisini Konyaspor Genç Takımı’nda futbol oynamaya, ardından da Fenerbahçe Genç Takımı’na sürükledi. Burada bir dönem antrenmanlara devam ederek üç resmi maça çıktı. Çok sevdiği üstadının teşvikiyle kuyumculukla tanıştı. Başlarda, öğrencilik dönemlerinde, yaz tatilleri boyunca çalıştığı bu alan, 1960 yılında İstanbul Kapalıçarşı’da çalışmaya başlamasıyla tam anlamıyla mesleği haline geldi. Vatani görevini tamamladıktan sonra aile bağlarının Konya’da olması nedeniyle Konya’ya döndü.

1963’te Mevlana caddesinde ilk dükkânını kuyumculuk ve hediyelik eşya üzerine açtı. 1970 yılında Sarraflar Çarşısı’nda ikinci mağazasını, 1983 yılında ise kardeşleriyle şirketleşme kararı alıp şu anda faaliyette olan ŞEREF NALÇACIGİL ULUSLARARASI MÜCEVHERAT VE KUYUMCULUK SAN. TİC. AŞ’yi kurdu. 1993 yılında İstanbul’da aynı şirkete bağlı toptan şubesini açtı. 1997 yılında diğer kardeşinin denetiminde mesleğiyle entegre olan döviz şirketi, NALÇACIGİL ALTIN VE KAMBİYO ŞİRKETİ’Nİ kurdu. 2008 yılında kardeşleriyle iş ahlâkı konusunda anlaşmazlıklar nedeniyle ortaklığa son vererek iş yaşamına tek başına devam etme kararı aldı. 2012 yılında Yapıcı İş Merkezi’nde ikinci şubesini açtı.

Halen, Konya Sanayici ve İş Adamları Derneği (Kosiad) yönetim kurulu üyeliği çalışmaları devam etmektedir. Önceki yıllarda Konyaspor As Başkanlığı, üç yıl boyunca Konya Belediyesi meclis başkanlığı, bütçe komisyonu başkanlığı, belediye reis vekilliği görevlerinde bulunan Şeref Nalçacıgil, 1969 yılında eşi Perihan Hanımla hayatını birleştirerek evliliklerinden Emel, Ender ve Emre isminde üç çocukları olmuştur. Mesleğine olan ilgisi kendisini her zaman bu alandaki yeniliklere, araştırmalara sevk etmiştir. Bu sebeple mesleğiyle ilgili sık sık yurt dışı fuarlara katılmayı ve takı tasarlamayı çok seven Şeref Nalçacıgil halen mesleğine ilk günkü heyecanıyla devam etmektedir.

ABDULLAH AKİF SOLAK 

Editör: TE Bilişim