Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Diyanet İşleri Eski Başkan Yardımcısı Halit Güler’i dostları Konya Yenigün Gazetesine anlattı. Uzun yıllar Diyanet İşleri Başkanlığında görevlerde bulunan Güler’i dostları ve sevenleri ‘İlmi ile amil olan bir insan’ olduğuna dikkat çektiler. İşte dostları dilinden merhum Halit Güler:

‘KONYA’NIN MEDAR-I İFTİHARIYDI’

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin, Merhum Halit Güler’in Konya’nın Medar-ı iftiharı olduğuna dikkat çekerek, “Halit Güler hocamız Osmanlı ve cumhuriyeti görmüş bir insan. Halit hocamız Osmanlı’nın kültür ve medeniyetini, geleneklerini Cumhuriyete taşımış çok nadir insanlardan birisi. Konya’yı son dönemde kültür ve medeniyet yönünde şekillendirmiş insanlarla beraber olmuş. Aynı kaynaktan beslenmiş bir isim. Halit Güler hocamız ömrü boyunca hiç boş durmadı. İstanbul’un en önemli yayınevleri arasında yer alan Damla Yayınevinde Mehmet Doğru Hoca ile birlikte yayınevini kurarak burada yayıncılık yapmış bir isim. Çok ciddi eserleri kültürümüze ve medeniyetimize kazandırdı. Diyanet İşler Başkanlığında görevlerinde şehrimize ve ülkemize büyük hizmetleri oldu.  Hocamız hayatında çok yoruldu ve çok çileler çekti. Ama son nefesine kadar meydanı hiç terk etmedi.  Allah gani gani rahmet eylesin. Gerçekten unutulmayacak bir alimdi. Konya’nın Medar-ı iftiharıydı” ifadelerini kullandı.

‘ÇOK ZEKİ VE BAŞARILI BİR İSİMDİ’

 Araştırmacı Yazar Mehmet Ali Uz da Merhum Halit Güler’in çok zeki ve başarılı bir isim olduğuna dikkat çekerek, “Halit Güler Bey imam hatipten sınıf arkadaşımdı. İmam hatipten bu yana aramızda bir samimiyet vardı. Eli kalem tutan arkadaşlarımızdan birisiydi. Yazmaya birkaç arkadaş öğrencilik yıllarında başladık. Halit Güler Bey de yazmaya merak uzun yıllar devam etti. Ders kitapları yazdı. Gezi kitapları kaleme aldı. Konya’ya yerleştiğinde kendisi ile beraber Konya’daki İmam Hatip Okulları ve mezunları ile ilgili kitap hazırladık. Çok zeki ve başarılı bir isimdi. Diyanet İşleri Başkanlığında ve Türkiye Diyanet Vakfı’nda görevler aldığında büyük hizmetlerde bulundu.  Memleketimiz ve ülkemiz için çok hayırlı bir insandı” şeklinde konuştu.

‘HALİT GÜLER HOCAM BİZİM ÖNCÜLERİMİZDENDİ’

Emekli Konya İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu, Halit Güler’in Konya’ya hizmetlerinin büyük olduğuna dikkat çekerek, “Merhum Halit Güler hocam bizim öncülerimizdendi. Din görevliliği ve din hizmeti, müftülük, vaizlik görevleri ile Diyanet İşleri Başkanlığındaki görevlerinden dolayı Konya’nın öncülerindendi. Konya’ya hizmet etmiş bir isimdi.  Alibeyhüyüğü İmam Hatip Lisesinin yapılışında bütün ülkeden yardım alınması hususunda çok önemli katkısı oldu” dedi.

‘HALİT GÜLER HOCA EMSALİ ZOR YETİŞECEK BİR İNSANDI’

Halit Güler’in emsali zor yetişecek bir insan olduğunu ifade eden Hacı Ali Bozdam, “Halit Güler hocayı okulda okurken tanıdım. Dayımın oğlu ile birlikte Kapu Camii’nin orada birlikte kaldılar. İstanbul’da gitti ve İstanbul’da uzun yıllar yaşadı. Halit Güler hocanın hayatından sinirlendiğine hiç şahit olmadım. Çok güler yüzlü bir insandı. Halit Güler Hoca emsali zor yetişecek bir insandı. Kimsenin kalbini kırmazdı” diye konuştu.

‘İLMİ İLE AMİL OLAN BİR İNSANDI’

Emekli müftü Durmuş Üçok da Merhum Halit Güler’in çok mütevazi bir insan olduğunu belirterek, “Çok mütevazi bir insandı.  Konya sevdalısı bir insandı. Emekli olduktan sonra çok sayıda arkadaşı Ankara’da kalırken İstanbul’a görev yapmasına rağmen İstanbul’a yerleşebilir olmasına rağmen memleketi Konya’ya yerleşmeyi tercih etti. Halit Güler bey çok sevdiğim ve saydığım bir isimdi. Halit Güler Hoca büyük ile büyük. Küçük ile küçük olan bir isimdi. İlmi ile amil olan bir insandı” dedi.

‘DOSTLUĞUMUZ 1955 YILINDAN VEFATINA KADAR DEVAM ETTİ’

İş adamı Ömer Zileli de merhum Halit Güler ile dostluklarının 1955 yılında başladığına dikkat çekerek, “1950 yılında Konya İmam Hatip Lisesi açıldığında hocam Konya’ya geldi. Ben de 1952 yılında ilkokulu bitirdim ve ben de Alibeyhüyüğünden Konya’ya geldim. Kapı Cami civarında çıraklık yaparken hocam da okula gidiyordu. 1955 yılından bu yana Halit Güler hocam ile bir abi kardeş gibi yıllarca beraber bir dostluğumuz oldu. Merhum Halit Güler hocamın her yerde bir eseri ve eserlere çalışmalara katkısı var” diye konuştu.

‘KONYAYA BÜYÜK HİZMETLERDE BULUNDU’

Halit Güler’in Konya’ya büyük hizmetlerde bulunduğunu ifade eden Çumra Belediyesi eski Başkanı Zeki Sayıcı ise, “Halit Güler abi Konya İmam Hatip Lisesinin ilk öğrencilerindendi. İstanbul’da gençliğe ve çocuklara hitap edecek bir yayınevi kurdu.  Halit Güler abi Diyanet İşleri Başkanlığında Başkan Yardımcılığı görevinde Konya’nın şanına yakışır cami yapılmasını sağladı. Halit abinin Konya’ya ve memleketi Çumra Alibeyhüyüğü’nü büyük hizmetler yapılmasına vesile oldu. Halit abi bir Konyalının yapabileceği hizmeti Konya’ya verdi” dedi.

‘ÖMRÜNÜ İSLAMA ANLATMAYA ADADI’

Merhum Halit Güler’in oğlu Mustafa Güler de babasını Konya Yenigün Gazetesine anlattı. Babasının hayatını İslam’ı anlatmak için adadığına dikkat çekerek, “Bize güvenmeyi öğretmiştir; kendimizi hep güvenlikte hissetmişizdir onun yanında. Koca bir ömrünü verdiği bürokrasinin, izleri olarak yorumladığımız, dışarıdan birazcık soğukluk ve resmiyet varmış gibi gözüken, fiziki yapının ardındaki sıcaklığı, yumuşak kalpliliği ve sevgiyi, onunla uzun vakit geçirmeden anlayamazsınız. O nahif yaradılış, geride kendisine uzanan hiçbir eli boşta bırakmamış, hiçbir istem ve arzuyu da geri çevirtmemiştir. “İnsanların en hayırlısı, insanlara hayırlı olandır” düsturundan olsa gerek, İslâm’ı anlatmaya adanmış bunca yılın bilgi ve tecrübe birikimini, kimi zaman yazılarla, kimi zaman da her gittiği yerde, verdiği vaazlarla insanlara ulaştırtmıştır. Onun içindir ki anlattıkları dinlenir, yazdıkları okunur olmuştur bugüne değin hep. O, prensipli ve plânlı idi. Bir yolculuğa çıkmadan önce hazırlamaya koyulduğu çantasından, kalemi ve kâğıt parçalarını eksik etmezdi asla. Çünkü tabiatta gördüğü her şey, onun için ilham kaynağıydı. Yaradan’ı yaratılanla anlatmaktan başkaca bir şey de değildi yazdıkları. Kimi zaman bir kiraz bahçesi idi yazının çıkış noktası, kimi zaman çam ağaçları ve kimi zaman da vadilere akan pınar suları... Prensip ve plânlarını sadece bir tek şey bozar, bir tek şey aksattırırdı. Etrafına olan saygı ve sevgisi. Onun sesi kolay kolay yükselmezdi, söyleyeceği sözleri özenle seçerdi. Müsamaha kavramının en geniş şekli ile vücut bulduğu kişiydi babamız” ifadelerini kullandı.

‘TABİATLA İÇ İÇE OLMAK ONUN EN BÜYÜK ZEVKİYDİ’

Babasının en büyük zevkinin tabiatla iç içe olmak olduğuna dikkat çeken Güler, “Doğru karar vereceğimizi düşündüğünden olsa gerek, verdiğimiz kararlara hep saygı duymuştur. Hayır, diyemeyen yapısıyla etrafını üzmez. Önsezisindeki güçlülükle, önceden anlayıp sezdiği arzularımızı, fark etmeksizin yerine getiriverirdi. Yaptığımız yanlışlara kendince sessizce söylense de bizi üzmemek için çok bir şey söylemezdi. Tabiatla iç içe olmak onun en büyük zevkiydi. Çam ağaçlarının arasında gezmek, yalınayak hafif nemli toprakta yürümek, denizin kenarında, kumsalda, meltemin hafif serinliğini hissetmek en çok hoşlandığı şeylerdendi. Gezmek ve değişik yeni yerler görmek, en çok sevdiği şeylerdendi. Gezdiği yerlerde, Yüce Yaratıcı’nın bize bahşettiği güzellikleri ve tarihin bize bıraktığı mirası görmek, seyreylemek onun için büyük zevkti. Gittiği her yerde bir şeyi asla ihmal etmezdi: Müftülük ve imam hatip liselerine uğramayı. Onun içindir ki, buralar, her gittiğimiz yerde çalacak bir kapısı, oturup nefeslenecek bir yeri olmuştur. Seviyeliydi. Siz onu her şeye yorum yaparken göremezdiniz. Az konuşur ve az şey söylerdi. Boş konularda konuşmaz, boş verin onu, deyip geçiverirdi. Siz bir konuda konuşurken o susuyorsa, o fikir belirtmiyorsa, bilin ki; konuşmaya değmez bir konudur. Etrafında olan bitenin hepsinden haberdar olsa da söylenmesi gereken yerlerde, söylenmesi gereken kişilere, söylenmesi gereken birkaç cümleyi söylerdi, o kadar” diye konuştu.

‘YILLARIN TECRÜBE VE BİRİKİMİNİ SOSYAL YAPILANMALARDA DEĞERLENDİRİRDİ’

Yılların tecrübe ve birikimini sosyal yapılanmalarda değerlendirdiğine dikkat çeken Güler, “Emekli olduktan sonra evde iki meşguliyeti vardı. Gazeteye yazı yetiştirmenin telaşı ve uğraşısı ile bilgisayarın başında geçirirdi zamanının çoğunu. Bir kütüphaneyi andıran çalışma odasında kitapların arasında bulurduk onu. Binlerce kitap yetmezmiş gibi, son çıkan kitaplar mutlaka okunur ve o kütüphanede yerini alırdı. Ev dışındaki vaktini de vakıf ve derneklerde geçirirdi. Kimi zaman Türk Anadolu Vakfı’ndadır, kimi zaman da Alibeyhüyüklüler Derneği’ndedir. Yılların tecrübe ve birikimini sosyal yapılanmalarda değerlendirirdi, İmam hatipli olmak, Diyanet mensubu olmak en önde gelen aidiyetleriydi. Ve de Alibeyhüyüklü olmak”  diyerek sözlerini tamamladı.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Editör: TE Bilişim