Konya’nın ilk servisli halı yıkamacılığı firmalarından biri olan Mıhoğlu Halı Temizleme Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hasip Mıhoğlugil, yaşadığı zorluklara rağmen pes etmeyerek sektörün en çok tercih edilen firmalarından biri olmayı başarıyor. İlklere imza atarken yaşamında geçirdiği zorluklardan da bahseden Mıhoğlugil, “Bu işe ilk başladığım zaman servis aracım yoktu, başkalarından ödünç alıyordum. Şimdi çok şükür Türkiye’nin ilk GES santrali kurulu halı yıkama işletmesi sahibi biziz.” diye konuştu.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Ben Mehmet Hasip Mıhoğlugil. 1962 yılında doğdum. Meram Orta Okulu’nda kısa bir dönem okuduktan sonra çocuk yaşta iş hayatına başladık. Daha sonra çok şükür 60 yaşından sonra diploma sahibi olarak orta okul ve liseyi de bitirdim. Babam derici ve yüncü, annem ev hanımıydı. İki oğlum var. Türkiye Halı Yıkamacılar Derneği kurucu üyelerinden biriyim, yönetim kurulu üyeliği de yaptım.  Hala da Konya Halı Yıkamacılar Dernek başkanıyım.

İş hayatına ilk olarak hangi sektörde başladınız?

Yaşımız daha 12-13’tü. Saray Çarşısı’nda Demet Tuhafiyede Nurettin abinin yanında tezgahtarlığa başladım. 5 yıl onun yanında çalıştım. Daha sonra babamın biz 3 kardeşe Saray Çarşısı’nda bir iş yeri açmasıyla oradan ayrıldım. Askere gidene kadar da kendi dükkanımızdaydım. Askerden dönüşte artık kendi işyerimi Bedesten Çarşısı’na açtım.

Hangi sektörde hizmet veriyordunuz?

Tuhafiyeyi öğrenince o sektörde başladım, o sektörde de iş yeri açtık. Babamın mesleği yüncülük olunca daha sonra eski Buğday Pazarının orda yün yıkama işinin başına geçtim. 1988- 1997 yılları arasında yün yıkamacılığı yaptım. Babamın hem çarşıda hem sanayide iş yeri vardı. Bu şekilde devam ettik.

Halı yıkamacılığına başlamanızdaki sebep neydi, bu sektör sizin ilk başladığınız yıllarda nasıldı?

Ben bu sektöre başladığım zamanlarda servisle halı yıkayan yer yoktu. Halı yıkayan yerler, aynı zamanda halı satan antikacılardı. İş yerlerine götürüp yıkıyorlardı. Konya’da bunu bile yapan 2 firma vardı. Yani bu sektörde bir açık vardı. Kambur Ali diye hitap ettiğimiz abimiz ve Cafer Üsteğmen arkadaşımızın tavsiyesiyle 1998 yılının sonlarında halı yıkamaya başladım.

‘SERVİSE GİDECEK ARACIM YOKTU’

O dönemlerde çektiğiniz zorluklardan bahseder misiniz?

Halı yıkamacılığını servisli olarak yapmaya başladım ama elemanım, aracım dahi yoktu. İş geldiği zaman ‘Kaç halınız var, ona göre büyük ya da küçük aracı getireyim’ diyordum ama ortada araç yok, sadece motorum var. Eşin, dostun aracını alıp öylelikle iş yapıyordum. Bu sektöre böylelikle başlayıp bu durumlara geldim. O dönemlerde yıkayacak makine bile yok, ikinci el makineyle bu işe başladık. Bir makine modeli gördüm, onu yaptırdım. Hatta bu makineyi imal ettiğim için ‘patentli makine imal etti’ diyerek mahkemeyle uğraştım ama çok şükür Türkiye Halı Yıkamacıları Derneği’ndeki arkadaşların yardımıyla o makinenin 1990 yılında Yunanistan’da, 1991 yılında da İtalya’da yapıldığının yazılarını bulduk. Konya’da yeminli tercümana çevirip noter tasdikiyle mahkemeden kendimizi akladık. Halı fırçasını bile bulamazdık, Akşehir’den getirirdik. Şimdi internete giriyorsun, ne istersen geliyor. Halı kurutma dediğimiz nem alma makinesini bulamazdık.

‘İLKLERİ BAŞARDIK!’

Sektörde gelişebilme adına neler yaptınız, hangi özellikleriniz sizi marka olma yoluna taşıdı?

İşimde en iyisi olmaya çalıştım, ilkleri başarmaya çalıştım. Yıkadığımız her halıyı paketleyip göndermiyoruz. Memnuniyet defterimiz var, müşterilerimiz iyi bilir. Her yıkadığımız halı için sonradan müşterimizi arar, eğer memnun kalmazsa hiç sorgusuz alır tekrar yıkarız. Buna rağmen memnun kalmayan müşteri oranı yüzde 3’ü geçmiyor. Çünkü halılarımız tek tek yıkanır, kapalı alanda kurur ki kir toz gelmez. Yaptığımız işin arkasındayız. Bizde paradan önce itibar önemli. Reklama, tanıtıma önem verdim. Çok şükür motorla başladığımız işimizde bugün 8 araçla hizmet veriyoruz.  Ben bu duruma gelirken ailemin desteğini her zaman hissettim. Eşim telefonlara bakıyordu, çocuklarımla servise koşturuyorduk. Hepsine bu konuda minnettarım. Türkiye’de olmayan ilkleri başarmaya çalıştım. Hiçbir halı yıkamacıda olmayan TSE belgesini o dönemde aldım. Covid-19 vakalarının üst seviyelerde olduğu dönemlerde bile yeterlilik belgemizle çalışmaya devam ettik. Bunu da Türkiye’de ilk biz yaptık. Bu işe başladıktan sonra ustalık, kalfalık belgelerimi de aldım.

GÜNEŞ ENERJİ SANTRALİ OLAN İLK HALI YIKAMA ŞİRKETİ!

Dünyada fosil yakıtların tükenmeye başladığını biliyoruz, bu yüzden bizlerde güneş enerji santrali kurarak güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştürüyoruz. 2023 yılından itibaren yıkanan halılarımızın elektriğini bu güneş enerjisi sayesinde sağlıyoruz. Böylelikle doğamıza da katkı sunmak istedik. Elektrikli araçların çoğalmasıyla birlikte araçlarımızı da elektrikliye geçirip daha da faydalı olmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda da Türkiye’de bir ilki başardık, diğer halı yıkamacı arkadaşlarla da bu deneyimi paylaşıp onlara da faydalı olmayı amaçlıyoruz.

Genel olarak baktığınızda bizim ‘en iyi’ olma yolunda attığımız adımlar, bizi Mıhoğlu yaptı. Mıhoğlu olarak insanlara verdiğimiz güven ve yaptığımız iş sayesinde aslında insanlar bizim reklamımızı yapmış oldular. İnsanlar, halılarının iyi ya da kötü yıkandığını kendi aralarında konuşurken bizim ismimiz geçti. Müşterilerimiz, tanıdıklarına tavsiye etti. Bu yüzden aslında en güzel reklam, işini iyi yapmaktır. Biz ne kadar kendimizi anlatsak da, aldığımız belgeler ve müşterilerimizin gözündeki değerimiz, kalitemizi sergilemiş oluyor.

Günümüzde kendi sektörünüzün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçmişte esnaf ahlakı, esnaflar arası saygı diye bir şey vardı. Şu anda kalmadı. Bu konuda sıkıntılıyız. Bizim sektörümüzde usta- çırak ilişkisi diye bir kavram olmadığı için her isteyen yıkamacı oldu, ortalık yıkamacı doldu. Bizim mesleğin düzensizliğin ana sebebinin bu olduğunu düşünüyorum. Mesleğimizin saygınlığı kalmadı.

Peki gençlerimize çalışma hayatlarında neler tavsiye edersiniz?

Ramazan Gazzeliler için buruk geçiyor! Ramazan Gazzeliler için buruk geçiyor!

Yaptıkları işte ‘dürüst’ olsunlar. Ne iş yaparlarsa yapsınlar, saygılı ve dürüst çalıştıktan sonra her türlü kazanırlar. İşini yaparken en büyük kazanç, dürüstlüktür.

Aktardığınız tecrübelerden dolayı teşekkür ederiz.

HACER CEYLAN

Editör: TE Bilişim