Uzun zaman çeşitli alanlarda hizmetlerde bulunan Abdullah ve Ali Dündar kardeşler Kadınhanı’nın Başkuyu mahallesinde başladıkları tarım ve hayvancılığı başarılı bir şekilde sürdürüyor. Çalışmalarında birbirlerini destekleyen Dündar kardeşler güzel bir dayanışma örneğini de sergiliyorlar. Dündar kardeşler hikayelerini Konya Yenigün Gazetesine anlattı.
‘KÖYÜMDE EKMEĞİMİ KAZANACAĞIMI HİÇ DÜŞÜNMEMİŞTİM’
Uzun zaman çeşitli kademelerde yöneticilik yaptıktan sonra köyüne dönerek tarım ve hayvancılıkla Abdullah Dündar, kardeşinin de köyüne dönmesinde etkili olduğunu belirterek, “1972 Konya doğumluyum. Konya Anadolu Lisesinden mezun olduktan sonra 1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdim. Daha sonra uzun yıllar uluslararası bankalarda çalıştım. Büyük ölçekli proje finansmanlarında yatırım bankacılığında kariyer edindikten sonra bir dönem kendimi biraz daha faydalı işlerde denemem gerektiğini düşündüm. Daha somut ürünleri gördüğüm ve dokunabildiğim ve hissedebildiğim işleri yapmanın beni daha mutlu edebileceğini hissettim. 2011 yılında Kadınhanı’nın Başkuyu Mahallesine geldim. Burası bizim ata toprağımız. Bizler buraya çocukken sadece yaz tatilinde gelip, kısa bir süre kalırdık. Burada hiçbir zaman ekmeğimi kazanacağımı düşünmemiştim. 2011 yılında radikal bir karar ile önce tarım ile sonra büyükbaş hayvancılık ile ve en son da 2018 yılından beri küçükbaş hayvancılıkla ilgileniyoruz. Benim Kadınhanı’na yeniden gelmem ile kardeşim gelmesi arasında 6-7 yıllık fark var. Ali’nin gelmesinde benim de etkim oldu. Tarım ve büyükbaş hayvancılıkta edindiğimiz öngörülerden sonra biz yöremizin küçükbaş hayvancılığa müsait olduğunu keşfettik. Doğru şeyin tarım ve hayvancılığı yapmak olduğu gibi, yapacağımız hayvancılığında küçükbaş hayvancılığı olacağını belirledik. Küçükbaş hayvancılık bir emek işi. Adanmışlık gerekiyor. Bir kişinin de her türlü işe yetişmesi ise oldukça zor. Onun için bunu aile işletmesi gibi iki kardeş beraber yapmanın daha doğru olduğunu gördük. Kardeşimde bu konuda istekliydi. O şekilde başladık” ifadelerini kullandı.
‘YAPTIĞIMIZ HER İŞTE BİRMİZİ YEDEKLEYEREK ÇALIŞMLARIMIZI YAPIYORUZ’
Yaptıkları her işte birbirlerini yedekleyerek çalışma yaptıklarını ifade eden Ali Dündar da, “1975 doğumluyum. Konyalıyım. Hayata 1989 yılında askeri lise de okuyarak başladım. Daha sonra 29 yıl TSK çeşitli kademelerinde görev yaptıktan sonra emekli olduktan sonra kendi köyümüze döndüm. Abim ile burada tarım ve hayvancılığa gönül verdik. Emek verilmeden bu işer yapılmıyor. Köyde yapılacak işleri beraber gerçekleştiriyoruz. Abim ile aramızda gönül bağımız var. Elbette iş yükümüz fazla. Görev ve sorumluluklarımızı aramızda taksim ettik. Yaptığımız her işte birbirimizi yedekleyerek çalışmalarımızı yapıyoruz. Şeklinde konuştu. Köylerine dönme hikayelerini de anlatan Dündar kardeşler toprağı her zaman sevdiklerine dikkat çekti. Köye dönme hikayesini anlatan Abdullah Dündar, “Uzun zaman köy dışında İstanbul’da yaşadığımızdan akrabalarımız ve tanıdıklarımız ile gönül bağınız olsa da onların yaptıkları işte ne tür zorluklar olduğunu ve ne gibi sıkıntılar ile karşılaştıklarını anlamak mümkün olmuyor. Dışarıdan bir gözleminiz oluyor. İşin içine girildiğinde yapılan çalışmanın kolay olmadığı görüyoruz.” İfadelerini kullandı. TSK çatısı altında görev yaparken tüm duyguları tattığını dikkat çeken Abdullah Dündar, “TSK’da görevimi başarı bir şekilde tamamladıktan sonra hayatta başka bir hayalimi de gerçekleştirebilecek bir zamanım var yaş olarak dedim ki neden olmasın. Babamız bir sene önce rahmetli oldu. Babamız rahmetli olmadan önce her sene belli periyotlar ile köye getirdi. Toprağı bize öğretti. Hayvancılığı sadece gördük. Toprağı her zaman sevdik. Ömrümüzde ikinci bir hayatımızın olmasını istedik ve hayatımıza ikinci bir başlangıç yapalım. İnsan kendisine güvenir ve çalışmayı sever anlayışıyla buraya geldik” ifadelerini kullandı.
Kariyerlerini bırakıp köye dönme fikrinin nasıl oluştuğu sorusuna da cevap veren Dündar kardeşlerden Abdullah Dündar, “ Bizim çocukluğumuzda ve sonrasında bir kariyer beklentisi varken, çocuklarımızın pek bir seçme şansı olmuyor. Ailelerin bu konuda çok etkin olduğunu söyleyebiliriz. Aileler çocuklarını rahat bir yönünde seçip ve yönlendiriyorlar. Rahat iş kavramı temeline indiğinizde de soyutluktan öte somutluk ön plana çıkıyor. Çiftçilik ve hayvancılıkta yaptığınız her işin karşılığını görüyorsunuz. Bu da beni çok cezbetti. Tarım çok geniş bir kavram. Biz genel olarak hepsine tarım ismini vermişmişiz” diyerek sözlerini tamamladı.
MUHAMMED ESAD ÇAĞLA