6 aylık oğullarının hareketlerindeki gelişim geriliğine dikkatleri sayesinde erken teşhis koyulan Kılıç ailesi, şimdi 13 yaşında olan oğullarının tedavisine devam ediyor. Otizm tedavisinin eğitimle mümkün olabileceğini dile getiren baba Mehmet Kılıç, aldıkları eğitimleri ve Selçuklu Belediyesinin bu anlamda engellilere vermiş olduğu değeri anlattı.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Mehmet Kılıç. 46 yaşındayım. Yüksek lisansımı bitirdikten özel sektörde çalışmaya başladım. Konyalıyım ve 16 yıldır da Konya’dayım. 13 yaşında otizmli bir oğlum ve 17 yaşında bir kızım var.

Oğlunuza otizm teşhisi kaç yaşında konuldu, ne gibi belirtilerle fark ettiniz?

Oğlum Mert ilk doğduğunda böyle bir sıkıntı yoktu. Zaten bu hastalık biyolojik olarak bünyeye etki ettiği için biz, 6 aylıkken boynunu tutamadığını fark ettik. O yaştaki bir bebeğe göre de fazla kusuyordu. Teşhisin konması biraz sürdü ancak çok erken teşhis edildi ve bu bizim için avantaj oldu. Mert’in durumu sadece otizm değil aynı zamanda gelişim geriliği de var.

Tedavi süreci olarak nasıl bir eğitim alıyorsunuz?

Bu tedavi süreci aslında sadece çocuk için değil, aile için de geçerli bir süreç olmakla birlikte tam bir iyileşme sağlanabilirken bu iyileşme tüm bireyler için geçerli olmayabiliyor. Yani kesin değil ancak uygun bir eğitim ve yönlendirme ile kısmi iyileşmeler sağlanabilir.

Eğitim sürecine başlamadan önce gerekli testlerden geçilerek rapor çıkıyor. Rapor çıktıktan sonra ilçelerden olan Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinin güzel uygulamaları var, oraya başvurduk. Bu merkezlerde yapılan testler neticesinde çocuğun nasıl bir eğitim alması gerektiğinin tespiti yapılarak mahallemizin en yakın özel eğitim sınıfına yönlendirilerek eğitimlere başladık. Bir de rehabilitasyon merkeziyle iletişime geçerek orada da eğitime başladık. Yönlendirmeler doğrultusunda 3 yaşından itibaren bu fiziki eğitimlere başladık; evde ve rehabilitasyon merkezinde olmak üzere fiziksel hareket eğitimi, yüzme eğitimleri aldık.

Yapılan eğitimler neticesinde bir gelişim kaydettiniz mi?

Evet, bu eğitimlerle bayağı yol kat ettiğimizi düşünüyorum. Göz teması kurmasında artış yaşadık. Tuvalet eğitimini biz verememiştik bu eğitimi yine burada aldık. Belirli bir sisteme göre eğitim veriliyor ve böylece uyguladığı davranışlarında alışkanlık kazanıyor. Bu sene aldığımız son eğitimlerde kahve yapmayı, çamaşırlarını katlamayı öğrendi. Nasıl bir bebek, yürümeye konuşmaya başladığı zaman aile ayrı bir sevinç duyar, biz de çocuğumuz gelişim gösterdiği zaman çok mutlu oluyoruz.

Selçuklu Belediyesi olarak engelli bireylere yönelik yapılan çalışmaları beğeniyor musunuz?

En başta kurulmuş olan Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE)’nın açılışında isminden de anlaşılacağı gibi Selçuklu Belediyesinin emeği büyük. Bunun dışında yapılan projelerde engelli vatandaşları unutmadıkları için çok teşekkür ediyorum. Bu kapsamda Selçuklu Belediyesi yüzme havuzları ve halk eğitim merkezlerinde güzel etkinlikler var. Spor okulları hakeza öyle. Selçuk Üniversitesi ve diğer üniversitelerimiz toplu alanlarda bazen farkındalık amaçlı etkinlik yapıyorlar. Bu tür çalışmaları beğeniyoruz.

Selçuklu Belediyesinin spor okullarında gençlere vermiş olduğu 13 branşta engelli öğrencilerde bulunuyor. Oğlunuzu buraya göndermeyi düşündünüz mü?

Selçuklu Spor Okulları, SOBE gibi bazı kurumların destekleriyle ama Selçuklu Belediyesinin açmış olduğu bir kulüp. Oğlum da suyu, yüzmeyi seviyor. Tabii, bizde değerlendirebiliriz.

Selçuklu Belediyesinin engellilerin gelişimi kapsamında spor çalışmalarına nasıl bakıyorsunuz?

Selçuklu Belediyesine bağlı olan Selçuklu Belediyespor Kulübü, ulusal ve uluslararası alanlarda başarılara imza atan sporcular yetiştirmiş bir kulüp. Engelliler branşı bazında da Selçuklu Belediyespor Kulübü, diğer branşlarda olduğu gibi bu branşta da Milli sporcular yetiştiriyor. Sporcularımızdan Batuhan Şimşek, Taekwondo branşında İşitme Engelliler Dünya Şampiyonluğu, Olimpiyat üçüncülüğü ve üst üste 4 kez Türkiye Şampiyonu olarak büyük bir başarıya imza attı. Yine bir diğer işitme engelli sporcumuz Beyza Akış ise ilk kez katıldığı Türkiye İşitme Engelliler Türkiye Şampiyonasında altın madalya kazanma başarısı gösterdi. Belediyemizi ve öğrencilerimizi kutluyorum.

SELÇUKLU OTİZMLİ BİREYLER EĞİTİM VAKFI BU İŞTE ÖNCÜ

SOBE hakkındaki bilgi ve görüşlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin sosyal hayata entegre olmuş, yaşamsal ihtiyaçlarını bağımsız karşılayabilen, üretken, umutlu ve yaratıcı bireyler olmalarını sağlamak amacıyla kurulmuş bir kuruluş. Eğitmenler gerçekten işini gönüllülükle yapan, ilgili insanlar. Hizmet sunumunda aileler, Selçuklu Belediyesi gibi ilgili kurum ve kuruluşlar ile iş birliği içindeler.

Böyle bir eğitim kurumunun belediye bünyesinde olması güzel bir imkân. Buraya gördüğüm kadarıyla yurt dışından bile çocuğunu getiren var. Bizde kendi belediyemizde olan bu imkânı değerlendirmeye çalışıyoruz.

Siz SOBE’de eğitim alıyor musunuz, alıyorsanız ne gibi eğitimler alıyorsunuz?

Burada haftalık 6 saat eğitim alıyoruz. Özel çocukların hayvanlara ayrı bir ilgileri oluyor. Bu ilişkiyi eğitime çeviren bir ‘at seansları’ adı verilen dersler alıyoruz. Dersler için bir çocukla tek hoca ilgilenmiyor. Alanında uzman pek çok eğitimci var. At, yüzme gibi farklı seans ve branşlar var. Oradaki öğretmenler, dediğim gibi alanında uzman ve gerçekten bu çocuklara karşı ilgili, işlerini severek yapıyorlar.

SOBE ikinci şubesini açıyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Otizmde en önemli konu erken yaşta uzun süreli bir eğitim almaları. Yeni yapılan tesis de bildiğim kadarıyla 0-6 yaş grubu çocuklarımız için yapıldı. SOBE'ye gelmek için sırada bekleyen çocukların bir an önce eğitime kavuşmaları için şube haberi güzel bir gelişme. Diğer kurum ve gönüllü hayırsever insanlarımızı, bu konuda daha bilinçli olmaları açısından güzel örnek. 

Otizmli çocukların belirlenmesi açısından özel çocukların ailelere ve topluma ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Otizm, öğrenmek ve iletişim kurmak gibi sosyal becerileri etkileyen karmaşık bir gelişimsel engel. Nörolojik olduğu kadar, biyolojik olarak da insanı etkiliyor. Bu teşhisi çocuk psikoloğu ve nörologlar koyuyor. Mert’e pek çok tahlil yapıldı ancak genetik olarak bir hastalık tespit edilemedi. Bu hastalığın tedavisi de hastanede değil, eğitimle oluyor. En büyük belirtilerinden birkaçı; temastan hoşlanmama, eliyle bir yeri göstermeme, göz teması kuramama. Bu konuda anne babalar kesinlikle ‘erkek bebek daha geç yürür, konuşur’ ya da ‘daha erken, vakti var’ diye bir yanılgıya düşmesinler. Bir de özel çocuk aileleri, ilgili derneklere üye olup faaliyetlere ne kadar çok katılım gösterirlerse toplumda o kadar çok ses getiririz.

Bir de toplumumuza gelecek olursak; özel çocuklarımız toplu alanlarda çok ses yapabiliyorlar. Bu konuda daha duyarlı olmalarını rica ediyorum. Engel durumu hiç kimseye uzak değil. Bizi gördükleri zaman sadece gülümsesinler. Hâl hatır sorsunlar, çocuklar bunlardan bile mutlu oluyorlar ancak toplumda kötü bir bakış ya da tavırla karşılaşma korkusu yüzünden çoğu engelli, sosyal faaliyetlerden uzak kalıyor. Bilinçli olmalarını rica ediyorum.

Röportaj için teşekkür ederim.

Böyle bir projeyle gündemde olmayanları gündeme getirdiği için Yenigün Gazetesine ben teşekkür ederim.

HACER CEYLAN 

Editör: TE Bilişim