Asrın felaketi olarak nitelendirilen ve 6 Şubat’ta yaşanan iki büyük depremin yaşandığı ilk günlerde depremzedeler mobil cihazlar ve teknoloji sayesinde yakınlarına ve yetkili kişilere ulaşma imkânı buldu. Bu kapsamda sosyal medyanın oldukça büyük bir rol üstlendiğini belirten Bilişim Uzmanı Ali İzmirli, aynı zamanda sosyal medyayı kötüye kullanımın, yetkililere zaman kaybettirdiğini vurguladı.  İletişim konusunda afet öncesi ve afet anında mobil cihazlarda bulundurulması gereken uygulamalar hakkında da bilgi veren İzmirli, depremin ilk günlerinde yaşanan sinyal problemleriyle ilgili de operatörlere sitem etti. İzmirli, bu kapsamda elektriksiz bir teknolojiye yatırım yapılarak bu eksiğin giderilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade etti.

ÖNCEDEN BİLDİRİLİYOR

İzmirli, deprem sonrasında kullanılabilecek mobil uygulamaların yanı sıra bölgede olacak depremi önceden haber veren uygulamaların da olduğunu söyledi. Deprem öncesi uygulamalar hakkında bilgi veren İzmirli, “Depremden önce telefonlarda olması gereken uygulamalar, çevrenizde ya da size yakın yerlerde olan depremleri size önceden bildirir. Bu şekilde depremden korunma amaçlı, yöntemlere deprem olmadan önce daha hızlı başvurmanızı sağlıyor.” ifadelerini kullandı.

İHTİYAÇLARA CEVAP VEREN UYGULAMALAR

Deprem anında kullanılabilecek uyarı uygulaması olarak ‘AFAD acil yardım’ ve ‘Düdüğüm’ uygulamalarını tavsiye eden İzmirli, “AFAD acil yardım kullanıcıları, afet bölgelerinde tek tuşla 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ulaşarak durumlarını bildiriyor, yardım taleplerini iletiyor. Ayrıca afet anında sesli görüşme imkânı olmayan afetzedeler ise uygulama içindeki hazır mesajları kullanarak iletişim kurabiliyor. Afet sırasında yüksek sesler çıkararak ihtiyaç sahibinin sesini duyurmasını sağlayan ‘düdüğüm’ uygulaması da bu anlamda oldukça önemli. Konum bilgisi, acil çağrı bilgisi gönderip hızlı şekilde kamu kurumlarından yardım istenebiliyor.” diye konuştu. Depremden sonra hayati önem taşıyan uygulamalar hakkında konuşan İzmirli, bu uygulamaları şu şekilde aktardı: “GPS üzerinden konum bilgisi gönderen Akut Güvendeyim, 112 acil yardım butonu; deprem anını size anlık olarak bildirim gönderen E-AFAD uygulaması önemli uygulamalar. Ayrıca E-AFAD, Türkiye ve çevresindeki depremleri harita üzerinden sizlere sunan bir deprem takip uygulaması olarak öne çıkıyor.”

BU İKİ İZNİN VERİLMESİ GEREKİYOR

Uygulamaları kullanırken bazı ayarların hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Uzman İzmirli, uygulamalarda bu ayarların mutlaka yapılması gerektiğine vurgu yaptı. İzmirli, “Bu uygulamaları yükledikten sonra hayati iki ayar var: Bildirimlere izin verilmesi ve uygulamanın sizi takip etmesine, konum bilgisinin açık olmasına izin vermeniz gerekiyor.” derken, telefonların yakın konumda bulunmasına ve şarjının mutlaka kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

SOSYAL MEDYA BU DÖNEMDE DE MİLYONLARA ULAŞIMI SAĞLADI

Mobil uygulamaların yanı sıra bu tür ciddi afetlerde insanlara yardım konusunda sosyal medyanın da önemli faktör olduğunu işaret eden İzmirli, “Saydığımız mobil uygulamalar nasıl ki acil anlarda iletişime geçmemiz gereken kişi ve kurumlarla irtibat sağlıyorsa, sosyal medya platformları da gerekli kişi ve kurumlarla irtibatı sağlar. Bunun yanı sıra o uygulamalar üzerinden sadece kurum ve sınırlı kişilere ulaşım sağlanırken; sosyal medyada paylaşılan tek bir gönderiyle aynı anda milyonlara ulaşımı sağlanır. Bunun faydasını da özellikle depremin yaşandığı ilk günlerde görmüş olduk. Acil yardım uygulaması bulunmayan afetzede ya da yakınlarının paylaştığı gönderiler, milyonlarca kişiye ulaşarak etkileşim aldı ve böylelikle enkaz altından belki yüzlerce insan kurtarıldı.” ifadelerine yer verdi.

‘ZAMAN KAYBETTİRDİ!’

Sosyal medyanın olumlu yönünün yanı sıra olumsuz yönünün de deprem zamanında gözlemlendiğini söyleyen İzmirli, “Sosyal medyada paylaşılan asılsız iddia ve kötü niyetli paylaşımlar da aynı şekilde birçok kişiye ve yetkililere ulaştı. Özellikle yardımlaşma konusunda sosyal medya üzerinden verilen adrese gidildiğinde, adreste enkazın olmadığı bile görüldü. Sosyal medyanın bu tür kullanımı da iyi niyetli insanların ve yetkililerin ciddiyeti suiistimal etti. Saniyelerin bile önemli olduğu bu tür felaketlerde bu olumsuz durumlar, ilgili kişilere zaman kaybettirdi.” dedi. 

EĞİTİMLER ARTIRILMALI!

Sosyal medyanın diğer bir olumsuz yönünün ise, deprem bölgesinde paylaşılan görüntüler olduğuna dikkat çeken İzmirli, bilinçsiz paylaşılan bazı fotoğrafların çocukların gelişimini olumsuz etkileyerek deprem korkusunun küçük yaşta oluşabileceğini ifade etti. Bu tür afetlerde çocukların sosyal mecralardan uzak tutulması gerektiğini belirten İzmirli, deprem bilinci ve sosyal medyanın kötü kullanımının engellenmesi için okullarda doğal afet ve sosyal medya konularına daha ağırlık verilmesi gerektiğini söyledi. İlkokul çağından itibaren bu eğitimlerin verilmesi gerektiğini bildiren Uzman, “Türkçe, matematiğin gerektiği gibi afet ve ilk yardım eğitimlerinin de çocuğa küçük yaşlarda verilmesi gerekiyor. Her şey okulda başlar. Bu kapsamda verilen eğitimler artırılmalı.” diye konuştu.

‘24 YIL ÖNCEDE AYNI SORNU YAŞANDI!’

Yaşanan afetlerde mobil sanal ağ operatörlerinde yaşanan sinyal problemleriyle ilgili yorumda bulunan İzmirli, 1999 Gölcük Depreminde de aynı sıkıntının başgösterdiğini ifade etti. Yaşanan sorunla ilgili operatörlerin teknik bir açıklama yapmadığını ileten İzmirli konu hakkında şu yorumlarda bulundu: “Geçmişte dönemdeki büyük afette o zamanlar teknoloji gelişim aşamasında olduğu için teknolojinin yetersiz olduğu yorumları yapılmıştı. Ancak 24 yıl geçmesine rağmen depremin ilk günde haberleşme konusunda aynı sıkıntıyı yaşadık. Bu teknoloji, elektrikle çalışıyor ve dışarıdan gözlemlediğimiz kadarıyla olası bir elektrik kesinti anında sinyaller de devre dışı kalıyor ve jeneratörlerin kullanılması gerekiyor. Bu süreçte ‘operatörler jeneratöre yatırım yaptı mı, jeneratörler ne kadar hizmet verebildi’ dorularına bakmak gerekir. Aynı zamanda bölgede firmanın çalışanları da depremden etkilenmiş olabilir.”

‘ELEKTRİKSİZ HABERLEŞME TEKNOLOJİSİNE İHTİYAÇ VAR’

Deprem gibi doğal afetler göz önünde bulundurulduğunda iletişim ve teknolojiye yapılan yatırımın ne kadar önemli olduğuna vurgu yapan İzmirli, “Operatörler her ne kadar ‘sorun yok’ dese de depremin ilk günleri iletişim problemleri yaşandı. Bunun temel sebebinin elektrikten kaynaklı bir kesinti olduğunu tahmin ediyoruz. Yeni teknolojilere biraz daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Projenin nasıl olacağı tartışılıyor ancak elektrik olmadan haberleşebilecek bir teknolojinin bu tür doğal afetlerde kullanılması gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.

ÜCRETLİ VPN SERVİSLER GÜVENLİ Mİ?

Depremin yaşandığı ilk günlerde yaşanan sosyal medya platformlarına erişim engeli ve internetteki yavaşlamayı gidermek isteyen bazı kullanıcılar ise VPN servislerine yöneldi. Cihazla internet arasında bir köprü vazifesi gören VPN servisleri hakkında bilgi veren İzmirli, ücretli servisler hakkında doğru bilinen bir yanlış hakkında açıklamalarda bulundu. İzmirli, “Toplumumuzda bu servislerin ücretsizi güvensiz, ücretlisi güvenli şeklinde bir algı var ancak bu kesinlikle yanlış. Ücretli VPN servisi daha hızlı işlem kabiliyeti sunsa da güvenli değildir. Bu servisleri kullanmak, cihazı bu servise teslim etmeniz anlamına gelir. Bu kapsamda IP ve DNS sızıntıları çok fazla görülür. Bu da cihazı getirir ve cihazda kayıtlı şifre, dosyaları açık hedef haline getirir.” şeklinde konuştu.

HACER CEYLAN

Editör: TE Bilişim