Günümüzde artık birçok kişi arkadaşlarıyla görüşmek, arkadaşlarının fotoğraflarına ve iletilerine bakmak, mesaj göndermek ve almak, eğlenmek, boş zamanını değerlendirmek, bilgiye erişmek, gündemi takip etmek gibi amaçlarla sosyal ağları kullanıyor. Sosyal ağlar, boş vakitleri değerlendirme, eğlence, sohbet, bilgi alışverişinde bulunma, gündemi takip etme gibi amaçlar için yegâne araç haline gelmiş durumda. Tıpkı televizyon, bilgisayar gibi sosyal medya ve sosyal ağlar da kişinin tüm ilgi ve dikkatini kendi üzerinde toplayarak aile içinde iletişimi ve eşlerin birbiriyle paylaşımını azaltan bir unsur olarak dikkat çekerken, kişide bağımlılık oluşturma özelliği de bulunuyor. KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Arş. Gör. Nazım Şen, sosyal medyanı insan ve toplum üzerine olan etkileriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sosyal medyanın bağımlılığa neden olduğunu belirten Şen, ayrıca gelişim çağındaki çocuklarda da kişilik bozuklularını beraberinde getirdiğine dikkat çekti.

Sosyal medya bağımlığının sebepleri nelerdir?

Sosyal medya bağımlılığı kişide beğenilme, talep görme/takdir edilme ve onay alma ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan bir durumdur. Çocuk ve ergenlerde yetişkinlere oranla daha sık görülmesinin temelinde dürtüselliğin fazla olması, kontrol mekanizmalarının düşük olması ve teknoloji kuşağında yetişiyor olmaları bağımlılığın ortaya çıkabileceği sebepler arasında görülebilmektedir. Bireyler özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar teknoloji çağı ile birlikte iletişim kanallarına oldukça kolay bir şekilde ulaşabilmektedir. Bireylerin kendi kimliklerini oluşturabilmeleri, kişilik gelişiminin sağlanması noktasında sosyal medya araçlarının önemi oldukça büyüktür. Sosyal medyada yer alan kişileri rol model alarak karşılarındaki kişilerin hayatına sahip olma istekleri, yaptıklarını yapma, yanlış bilinen doğruların kabul edilmesi gibi doğru kullanım dışı durumlar karşımıza çıkabilmektedir. Kontrollü sosyal medya kullanımının olmaması sosyal medyaya yönelimin artmasına ve bireylerin bağımlılık geliştirebilmelerine sebep olmaktadır.

Sosyal medya bağımlılığının önüne nasıl geçirilmeli?

Sosyal medya bağımlılığı bireyi etkilediği kadar aile içi yaşantıyı da etkilemektedir. Günlük aktivitelerde azalma, sosyal medyada günün büyük çoğunluğunu geçirme ya da sanal arkadaşlıklar edinerek sosyal yaşantıyı yok sayma durumunda bağımlılık durumunu konuşabilmekteyiz. Kişi bu hususta öncelikle “Sosyal medya araçlarından hangilerini kullanıyor? Günde kaç saat sosyal medyada vakit geçiriyor ve sosyal medyada vakit geçirdiği temalar hangi çerçevede şekillenmekte?” gibi sorular ile kendisini tanımalı ve günlük işlevselliğinde bir azalma durumu da söz konusu oluyor ise aktiviteler noktasında alternatifler geliştirerek kendi ilgi alanlarını belirlemelidir. Zamanı etkili kullanma, sanatsal ve sportif faaliyetleri tanıma gibi gerçek yaşamda yer alan aktivitelerin kazanılması oldukça önemlidir. Belirlenen ilgi alanlarını rahatsız edici boyutta olmamak kaydı ile günlük hayatının içerisinde yer vererek kendi motivasyonunu farklı noktalara yönlendirebilir. Bu durum kişide olumlu bir durum ise zamanla kendi belirlediği doğrultuda aktivitelerin sıklığını artırabilir. Ancak kişide belirlediği motivasyon kaynakları olumsuz etki ortaya çıkarıyorsa yeni temalar çerçevesinde ilgi alanlarını oluşturabilir.

Doğru sosyal medya kullanımı nasıl olmalı?

Sosyal medya kullanımının kişinin yaşantısında önemli bir yeri vardır. Yanlış bilinen doğrular ya da doğru bildiklerimizin yanlış anlatabilmesi gibi ikircikli bir durum içermektedir. Bu hususta kişinin kendi ilgi alanları, motivasyon kaynakları ya da kişinin kendisine iyi geldiğini düşündüğü olay/durum ya da nesneleri belirleyerek bu doğrultuda kullanıma geçilmesi uygun olacaktır. Bilinçli sosyal medya kullanımı için en önemli husus kişinin kendisini tanıması ya da kişi, aile tarafından desteklenerek sosyal medyanın kullanıma açılması ve ebeveynlerin kontrolü ile takibinin yapılması doğru ve sağlıklı bir kullanım için oldukça önemlidir.

Anne ve babalar çocuklarına doğru sosyal medya kullanmaları için neler yapmalı?

Ebeveynlerin sosyal medya kullanımı noktasında kısıtlayıcı bir profil sergilememeleri gerekir. Sınırlandırılan medya aracı çocuk için merak konusu olabilmekte ve önüne geçilemeyecek kadar istenilirlik oranında artış görülebilmektedir. Bu durumun önüne geçebilmek için anne ve babaların çocuklarını tanımaları çok önemlidir. Çocuklarının istekleri, beklentileri, yaşadıkları çağın getirdiği sorumluluklar, akran ilişkileri, duygusal ve fiziksel gelişimleri doğrultusunda ailenin gözlemi oldukça önem kazanmaktadır. Anne ve babalar çocuklarının ilgi ve istekleri doğrultusunda sosyal medyanın kullanılmasında dikkatli olmalı ve kontrollü bir sosyal medya kullanımına destek verdiklerini çocuklarına göstermelidirler. Bu doğrultuda ebeveyn-çocuk arasındaki ilişki daha sağlıklı bir boyut kazanacaktır.

Sosyal Medya paylaşımlarda bulunurken nelere dikkat etmeliyiz?

Sosyal medya kullanımında kişisel verilerin korunmasının yanı sıra yetişkin bireylerin ya da çocukların yapılan paylaşımlar, edinilen arkadaşlıklar noktasında seçici davranmaları gerekmektedir. Sosyal medya kullanımı üzerinden yapılan paylaşımların rahatsız edici boyutta yer almaması, içinde bulunduğumuz toplumun/kültürün gelenek ve görenekleri noktasında hassas olunması ve kişiye yönelik bir tehdit, yargılama, zarar verici davranışlar içerme, kişinin ruh sağlığına ve kendilik algısına yönelik her türlü eleştiri, şiddet ya da siber suçlar kapsamında ele alınan konular dahilinde dikkatli olunması gerekmektedir.

Sosyal Medya insanları ruhsal olarak nasıl etkiliyor?

Sosyal medya kullanımı bilgi edinme, keşfetme ya da kişinin günlük yaşantısında kısa molalar vererek kullandığı bir uygulama halinde iken son dönemlerde yüksek takipçi noktasında yapılan paylaşımlar, eleştiriler, beğeniler gibi çok faktörlü sebeplerden dolayı kullanıcı kitlelerinde de bir değişim gözlenmektedir. Özellikle yeni neslin sosyal medyaya küçük yaşlarda dahil olması beraberinde birtakım sorunları da getiriyor. Kişilik gelişimi, zekâ, algılama ya da benlik algısına yönelik bireyin düşünce ve davranışları rol model olarak gördüğü kişiyi benimseyerek şekillenmektedir. Bu hususta etken olan faktörler beğenilme, onay alma gibi karşı tarafa kendini olduğundan farklı göstererek sahte bir kimlik oluşturmaktan kaynaklanabilmektedir. Bazı durumlarda da kişi asıl kimliğini yaşantısında ifade etmekten çekinebilmekte ve bundan kaynaklı sosyal medya üzerinden kendisini daha ifade edilebilir olarak görebilmektedir. Bu durum ise ilerleyen dönemlerde kişilik bozuklukları, dissosiyatif bozukluklar dediğimiz kişinin kendi kimliğini reddetmesi, kendisini olduğundan farklı bir kişi gibi ortaya koyması ve kurulan ilişkiler bağlamında negatif tutumların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Editör: TE Bilişim