Profesyonel yaklaşımı ve ortaya koyduğu kurumsal kültürle, tecrübeye ve bilgiye dayalı işletme mantığıyla, çağın gereği olan teknolojiye yaptığı yatırımla, sürdürülebilir kıldığı finansal ve sektörel başarısıyla, saygın bir marka haline gelen GENMOT, bu gelişimini sizlerden aldığı güç ve inançla artırarak sürdürüyor. Yaklaşık 35 bin metrekarelik üretim alanıyla yaklaşık 400 kişiye istihdam sağlayan GENMOT, bugün dünyanın önemli grank üreticisi durumunda. GENMOT’un bu başarılı serüvenini ileri taşıyacak olan genç nesiller de şirkette önemli sorumluluklar almaya başladı. Bunlardan biri merhum Yakup Küçük’ün oğlu ve GENMOT’un genç patronlarından Mustafa Küçük. Küçük yaşlardan buyana amcasının oğlu Mustafa Mert Küçük’le birlikte aile şirketlerinde birçok alanda çalışan Küçük, son yıllarda şirkette önemli görevler almaya başladı. Babasının vefatından sonra sorumlulukları daha da artan Küçük, bunun farkında olarak önemli çalışmalar yürütüyor. Merhum Yakup Küçük’ün dövme çelik projesini devam ettirmek ve hayata geçirmek isteyen Mustafa Küçük, bu konuda adımlar atmaya başladı. 10’Lar Dergisi’ne konuşan Küçük’ün iş hayatıyla ilgili serüveni şöyle;

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İsmim Mustafa Küçük. 1996 yılında doğdum. 2 ablam var. Evin en küçük ve tek erkek çocuğuyum. Çok sakin, sıcakkanlı birisiyim. Kavga etmekten nefret ederim. Daha çok çözüm odaklıyım. Süreci hızlı hızlı yönetmek yerine düşünüp taşınıp ona göre hareket ederim. Sağduyulu biriyim. Eğitimimi Konya’da gördüm. Üniversiteye kadar Konya’dan hiç çıkmadım. 3,5 sene Yeditepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem Mühendisliği bölümünü okudum. Okulu İstanbul’da yarıda bıraktım. Şuan Selçuk Üniversitesi’nde devam ediyorum.

Üniversiteye kadar Konya’dan hiç çıkmadınız sonrasında İstanbul’da 3,5 yıl kaldınız. Bu süreci anlatır mısınız? Zor olmadı mı?

Zor oldu ama benim için çok büyük tecrübe oldu İstanbul. Ben İstanbul’da tek başıma evde kaldım. Sorumluluk almayı öğrendim. Bir yandan okulu idare etmeye çalış diğer yandan evi idare etmeye çalış. Çok fazla farklı kültürlerden arkadaş tanıdım. O yüzden İstanbul benim için çok verimli oldu. Okulu bitirebilirdim istesem ama okul çok fazla ilgimi çekmiyordu. Benim ilk hayalim İngiltere’ydi aslında. İngiltere’de okuyup, orada kalmayı ve işimizin yurt dışı ayağını yürütürüm diye planlıyordum. Ama olmadı.

İngiltere hayaliniz neden olmadı?

Rahmetli babam bana çok düşkündü. Bu çocuk oraya gider kaybolur, bir daha gelmez diye düşünürdü. O yüzden orta yolu bulduk İstanbul’da anlaştık. O yüzden İstanbul’da okudum.

Yalnızlığı ve özgürlüğü seven biri miyiz?

Evet yalnızlığı severim. Yalnız kalayım, özgür olayım isterim. Kendi yağımda kavrulmak isterim. Babamın vefatına kadar, şöyle hayallerim var, şöyle yüksek yerlere geleyim gibi düşüncelerim yoktu. 7 ay öncesine kadar böyle bir düşüncem yoktu, iş yerine geliyordum, sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyordum. Babam vefat etti ve işler değişti. Belli başlı sorumluluklar ortaya çıktı. Amcama yardım etmek istedim. Babamın ölümü çok ani oldu ve taşın altına elimi koymam gerektiğini düşündüm.

Neden eğitim hayatına önem vermediniz de daha çok iş hayatına yöneldiniz?

Babamlar Türkiye’deki ilk krank mili üreticisi. Büyükbabam, babam ve amcam hayatları boyunca çok çalışmışlar. Tempolu ve zor bir hayatları olmuş. Biz şuan daha

Küçüklükten buyana işyerimizde çalışınca okumak istemedim hiç. Derslerde de çok başarılı değildim. Okul, ders çok fazla ilgimi çekmiyordu.

Firmanızda hangi alanlarda çalışmalar yaptınız?

Belli alanlarda çalışmalar yürüttüm. Dökümhaneye de baktım, ithalata da baktım, üretime de baktım, planlamaya da baktım, kaliteye de baktım. Şuan OEM, OES projeleri, yurtdışından gelen taleplerle ilgili mühendislik çalışmalarıyla ilgileniyorum. Tüm birimlerin amirleriyle zaten aram çok iyi. Karar verebilme yetkimi biraz daha geliştirmek için şuan bu pozisyondayım. Ben biraz amcamdan yük olma adına onunla çalışıyorum.

İş hayatında gelecek hedefleriniz neler?

Firmamızda yaklaşık 400 kişi çalışıyor. Bu insanlara ekmek vermek zorundayız. Bu da bize sorumluluk yüklüyor. Firmamızı daha yukarı taşımak için çalışıyoruz. Bu konuda hayallerim de var. Rahmetli babamın bir projesi vardı, onu hayata geçirmek istiyorum. Babam, dövme çelik fabrikası kurmak istiyordu. Şuan bir işi Türkiye’de tek yer yapıyor. 2 tip krank mili var; biri döküm, biri de dövme ile. Biz zaten dökümü yapıyoruz ama dövmeyi farklı ülkelerden alıyoruz. Bu alımlarla da ben ilgileniyorum. Bu konuda araştırmalar yapıyorum. Şuan kendimi bu alanda geliştiriyorum. Geçen yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank, şirketimizi ziyaret etmişti ve üretim alanımızı gezmişti. Rahmetli babam projelerini anlatmıştı Sayın Bakana. Babam vefat ettikten 2 ay kadar sonra iş için Rusya’daydım ve Sayın Bakanımız aradı. Babamın vefatın yeni öğrendiğini söyledi ve baş sağlığı diledi. Sayın Bakanımız babamın projesinin olduğunu ve o projenin hayata geçirilmesi için Ankara’ya beklediğini söyledi. Bu durum beni çok motive etti. Farklı hayallerim, hedeflerim var ama bu hayaller gerçekçi olsun diye çabalıyorum. Bir de bunun için düzenli ve planlı gitmek istiyorum. Bu doğrultuda elimden geleni yapacağım.

Yurt dışı deneyimleriniz oldu mu?

Rahmetli babamla Romanya’ya gittim. Bu ilk seyahatimdi. Babam burada bana işi öğretmek istemişti. Orada 3 gün falan kaldık ve çok verimliydi benim için. İhracat departmanındaki arkadaşlarla da yurt dışı gezilerine katıldım fakat babamla gittiğim bu seyahat çok farklıydı. Çok değişik bir tecrübeydi. Tamam hani firmamızın personeli firmamız çalışıyor ama firma sahibinden bir işi görmek çok daha farklı oluyor. Babamın ürünleri pazarlaması, satmaya çalışması, çok büyük gayretle çalışması gibi unsurları gördüm. Dolayısı ile bu seyahat benim için çok farklıydı.

Üniversite 3. Sınıftan sonra amcamın oğlu Mustafa Mert’le birlikte yurtdışına gittik eğitim için. 3 ay kadar orada kaldım. Yunanistan seyahatim oldu. İş için 2 kere İngiltere’ye gittim ve 3 hafta falan kaldım toplamda. Onun dışında amcamla Çin’e gittim. Bu seyahat de çok verimliydi. Orada fuara katıldık. Müşterilerle muhatap olduk. Çok farklı bir tecrübe oldu bu da.

Kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?

Kişisel gelişim eğitimleri alıyorum. İşle ilgili zaten şirketimizde her türlü teknik eğitimi alabilirim ama insanları yönetmek, insanlarla iletişim kurmak, empati yeteneğini artırmak gibi konular zor şeyler. Bu anlamda eğitimler alıyorum.

Şuan amcanız başınızda ve birlikte çalışmalar yürütüyorsunuz. İş konusunda amcanızla istişare ortamı oluşuyor mu?

Ben amcamla çok iyi anlaşan biriyim. Çünkü birbirimize çok benziyoruz ve birbirimizi iyi anlayabiliyoruz. Bu anlamda amcamla olan ilişkimde herhangi bir sorun yaşanmıyor. Babamın vefatından sonra amcam da bizim fikirlerimize daha çok önem vermeye başladı. Biz de bunun bilincinde olarak, mantıklı adımlar atmak için elimizden geleni yapıyoruz.

İş hayatı çok zor ve yoğun gidiyor. Bocaladığınız zamanlar oluyor mu?

Önceden olmuyordu çünkü babam var, amcam var nasıl olsa diyordum. O zaman rahattım, bocalasam da hallederler diye düşünüyordum. Ancak babamın vefatından sonra bu fikrim çok değişti. Artık bocalama lüksüm yok. Her şeyi kendim halletmem gerektiğinin farkındayım.

Burası bir aile şirketi ve alanında önemli de bir marka. Rahmetli babanız ve amcanız bu marka için büyük emekler sarfettiler. Onlardan neler öğrendiniz?

Ben dinlemeyi ve gözlem yapmayı çok severim. Rahmetli babamı mesela saatlerce izlerdim. Üretimi gezerken ki konuşmaları, neler yapıyor, neler soruyor, nasıl davranıyor, müşterilerle neler konuşuyor hepsini izlerdim. Amcamı da aynı şekilde. Dolayısı ile babamın ve amcamın doğrusunu da yanlışını da gözlemleyerek ona göre kendime bir yol çizmeye çalışıyorum. Yaptığım gözlemleri olumlu yönde kullanmaya çalışıyorum.

İlgi alanlarınız neler?

Küçüklükten beri futbol tutkunuyumdur. İngiltere’ye gitmeyi de bu yüzden istemiştim biraz. Ama tabi son zamanlarda iş temposu arttıkça, ilgi alanlarından uzaklaşıyorsunuz. Şuan daha çok İngiltere ligini takip ediyorum. Satranç oynamayı çok severim. Bu yüzden boş kaldıkça satranç oynarım. Eşimle de evde hergün mutlaka oynarız. Çünkü ben çok konuşan değil çok düşünen biriyim. Çok düşündüğüm için başım ağrıyor ve kafamı dağıtayım diye satranç oynuyorum. Akşamları eşimle yürüyüş yapıyoruz. Oyun konsolu tutkum var. Orada da futbol oynuyorum.

ABDULLAH AKİF SOLAK