Dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artan obezite ve şişmanlık sorunu dikkat çekiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre, Türkiye nüfusunun yüzde 32,1’si vücut kitle endeksine oranla obezite kategorisinde yer alıyor. Beslenme ve diyetetik bölümleri her yıl yüzlerce diyetisyen mezun ediyor; ancak yeterince atama yapılmıyor. Diyetisyenler ise bu sorunun çözümü için Türkiye genelinde Aile Sağlığı Merkezlerinde Aile  diyetisyenliği çalışmasının hızlandırmasını istiyor.

‘AİLE DİYETİSYENLİĞİ UYGULAMASI ŞART’

  Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Türkiye’de Aile diyetisyenliği uygulamasının şart olduğunu ifade ederek, “Türkiye Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) son raporuna göre obezite oranında Avrupa’da birinci ülke durumundadır. Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2017 (TBSA) sonuçlarına göre de toplumun 1/3’ü şişman, 1/3’ü obez, bir başka ifadeyle toplumun 2/3’ü şişman ya da obezdir. Obezite; diabetten, kalp damar hastalıklarına, bazı kanser türlerinden sindirim ve solunum sistemi hastalıklarına kadar birçok hastalığın etiyolojinde rol oynayan temel nedenlerin başında gelir. Sağlık sorunlarının ortaya çıkması, bireylerin sağlıklarını kaybetmesi, bir yandan bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkilerken diğer yandan da ülke ekonomisine büyük bir yük getirmektedir. Bireylerin sağlıklarını kaybetmemeleri ve ülke ekonomisi üzerindeki yükün hafifletilmesi için birinci basamak sağlık hizmetlerinde, koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında diyetisyen istihdamı ivedi olarak artırılmalı ve vakit geçirmeden “Aile Diyetisyeni” uygulamasına geçilmelidir. Dünya Sağlık Örgutü Avrupa Besin ve Beslenme Eylem Plan’nda aile diyetisyenin önemi açık bir şekilde belirtilmiş olup, Türkiye’de Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM)  diyetisyen istihdamına ilişkin pilot uygulamalara başlanmış ancak, maalesef yaygınlaşmamıştır. DSÖ raporu ve TBSA 2017 verileri Türkiye’de hemen hiç vakit kaybedilmeden aile diyetisyeni uygulamasına ivedi olarak geçilmesinin gerekliliğini ve zorunluluğunu tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. Aile diyetisyeni; aile bireylerinin yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite vb durumlarına göre beslenme ve diyet programlarının hazırlanması, uygulanması, takibinin  yapılması ile ailelere besinler ve beslenme konularında danışmanlık hizmeti veren sağlık meslek mensubudur.  Sağlıklı bir toplum için anne karnınından başlayarak, yaşam döngüsünün (bebeklik, okul öncesi dönem, adölesan, yetişkinlik ve yaşlılık) tüm evrelerinde bireylerin, toplumun beslenme süreçlerinin aile diyetisyeni tarafından koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında kontrol altına alınması, takip edilmesi, toplumun sağlığının korunması, geliştirilmesi ve yaşam kalitesinin artırılması bakımından hayati öneme sahiptir.  Aile diyetisyenliği uygulaması ile bireylerinin yeterli dengeli beslenme bilincini artırma, hastalık risklerini azaltma, beslenmeye bağlı sağlık sorunlarının oluşmasının önüne geçme ve aile bireylerinin ideal ağırlığa ulaşmaları ve bu ağırlığı korumaları hedeflenir. Bu da toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi bakımından son derece önemlidir” diye konuştu.

‘AİLE DİYETİSYENLİĞİ UYGULAMASININ EN KISA SÜREDE HAYATA GEÇİRİLMESİNİ ÜMİT ETMEKTEYİZ’

Türkiye Diyetisyenler Derneği Konya İl Temsilcisi Uzm. Dyt. Şirin Kayhan Eser de sağlıklı beslenme alışkanlıklarının toplumun her kesimine kazandırılması için aile diyetisyenliği uygulamasının en kısa sürede hayata geçirilmesini ümit etmekte olduklarını ifade ederek, “Fazla kilo ve obezite başta olmak üzere birçok hastalık bireylere sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmakla tedavi edilebilmektedir. Geçen 30 yılda dünyada obezite görülme oranı ve buna bağlı olarak önlenebilir bulaşıcı olmayan hastalıklar yaygınlaşmıştır.  2017 yılında yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırmasına göre 19 yaş ve üzeri bireylerde obezite görülme sıklığı   yüzde 34,1’dır. Yani ülkemizde her 3 kişiden 1’i obezdir. Bütün bu bilgiler ışığında obezitenin ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu görmekteyiz.  Fazla kiloluluk ve obezite sıklığının azaltılmasına yönelik koruyucu önlemlerin alınması için aile diyetisyenliği uygulamalarının ülke genelinde yaygınlaştırılması, önlenebilir bulaşıcı olmayan hastalıkların (Tip2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, kanser vb) önüne geçilmesinde, toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayarak beslenme durumunun iyileştirilmesinde önemli rol oynayacaktır. Ayrıca gebe, emzikli, çocuk, adölesan ve yaşlı bireyler gibi beslenme açısından özel gereksinimleri bulunan grupların da sağlıklı beslenme eğitimleri alması sağlıklı gelecek nesiller ve sağlıklı yaşlanmayla beraber ilerleyen yıllarda hastalık yükünü hafifletmede oldukça önemlidir. Tüm bu bilgiler ışığında sağlıklı beslenme alışkanlıklarının toplumun her kesimine kazandırılması için bizler de aile diyetisyenliği uygulamasının en kısa sürede hayata geçirilmesini ümit etmekteyiz” dedi.

‘DİYETİSYENE ULAŞIM KOLAYLAŞTIRILMALI’

Konya Yenigün Gazetesi yazarlarından ve Diyetisyen Nur Açlan ise Diyetisyenlere her isteyenin ulaşabilmesi için Aile Sağlığı Merkezlerinde diyetisyen istihdamı sağlanması gerektiğine dikkat çekerek, “Sağlıklı hayat için elbette ki en önemli kural sağlıklı beslenmeden geçmektedir. Onun için her bireyin sağlıklı beslenme profilini öğrenmesi için beslenme uzmanından destek alması gerekmektedir. Bir bireyin nasıl aile hekimi var ise, aile diyetisyeni de olmalıdır ki sağlıklı bir gelecekle karşılaşalım. Bir bireyin anne karnına düşmesiyle beraber ölümüne kadar bilinçli beslenmesi sağlıklı bir geleceğe yöneltir. Diyetisyenlere her isteyenin ulaşabilmesi için aile diyetisyeni olmalıdır. Toplumun sağlığı için koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında, aile sağlığı merkezlerinde (ASM) diyetisyen istihdamı sağlanmalıdır. Yaşam kalitesinin arttırılması için bireylerde bulunan sağlık problemlerinin ortadan kaldırılabilmesi için diyetisyen istihdamının her ASM de olması gerekiyor. Bir birey sağlığının kaybetmeden sağlıklı bir şekilde beslenmeyi öğrenmesi gerekiyor. Sağlıklı yaşam için aile diyetisyeni şarttır” ifadelerini kullandı.

‘AİLE DİYETİSYENLİĞİ İLE SAĞLIKLI BİREY SAYISI ARTACAK’

Diyetisyen Ezgi Aydın da Aile diyetisyenliği uygulaması ile  yaşça en küçük aile bireyinden en yaşlısına kadar sağlığı koruma, mevcut hastalıklarının semptomlarının azaltılması ve olası yatkın hastalıkları engelleme noktasında ülkemizin sağlıklı birey oranını artıracağını belirterek,  “ Pandeminin de etkisi ile ülkemiz genelinde artan obezite oranı 2021 kayıtlarına göre Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sırada yer almakta. Birinci basamak sağlık personeli beslenme ve diyet uzmanlarının çokluğunun yanı sıra istihdam azlığının bu oranı etkilediği yadsınamaz buna ek olarak yaşadığı konum ve ailenin maddi olanaklarının yetersizliği bireylerin diyetisyene ulaşabilirliğini zorlaştırmaktadır. Aile diyetisyenliği yaşça en küçük aile bireyinden en yaşlısına kadar sağlığı koruma, mevcut hastalıklarının semptomlarının azaltılması ve olası yatkın hastalıkları engelleme noktasında ülkemizin sağlıklı birey oranını artıracağını düşünüyor ve hepimizin farkında olduğu açıkta kalan binlerce mezun meslektaşım için verimli bir çalışma ortamı olacağına inanıyorum. Sözlerimi Tıbbın Babası Hipokrat’ın ‘Besinler ilacınız, ilacınız besinleriniz olsun.’ Sözünden yola çıkarak birçok sağlık sorunun başlangıç noktası beslenmedir” şeklinde konuştu.

Global şirketin Türkiye ayağı! Global şirketin Türkiye ayağı!

‘DÜNYADA OBEZİTE RİSKİ YÜKSEK OLAN ÜLKELERDE BAŞI ÇEKMEKTEYİZ’

Diyetisyen Bengisu Çoşkun ise  Aile sağlığı  merkezlerinde, aile hekiminin bir benzeri olan aile diyetisyenliğinin getirilmesi gerektiğini savunduğunu  ve toplum sağlığı için  diyetisyenler olarak üzerlerine  düşen görevleri  yapmak istediklerini ifade ederek, “  Sağlıklı yaşam için öncelikli amaç yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamaktır. En doğru beslenme şeklini topluma aşılayacak olanlar ise bu alanda eğitimini almış uzman kişiler olan biz diyetisyenlere düşmektedir. Çünkü bu alanda en detaylı bilgi birikimine sahip, yeterli donanımlı kişiler diyetisyenlerdir. Maalesef ki devlet kurumlarında kadro sıkıntısından dolayı neredeyse 50 kişiye 1 diyetisyen bile düşmemektir. Sizlerde hak verirsiniz ki bu ortalama da doğru ve kaliteli bir hizmet verilebilmesi beklenmemelidir. Pandemi sürecinde tüm dünyada beslenmenin ne kadar önemli olduğu ve kişilerin hastalıklarının tedavi sürecini ne kadar zora soktuğunu birebir örneklerle karşılaşmıştır. Hastalıkların önlenmesinde, tedavi sürecinde, semptomların azalmasında beslenmenin ne kadar önemli olduğu bilinmektedir. Günümüzde diyetisyen kavramını bilmeyen, yolu hiç düşmeyen hatta isteyip te ulaşılması zor bir konumda olan bir meslektir. Dünyada obezite riski yüksek olan ülkelerde başı çekmekteyiz. Topluma bu bilinci sağlama, hastalık, obezite risklerini azaltma ve en önemlisi ulaşılabilirliği arttırma açısından her ailenin mutlaka beslenme danışmanı bir farklı deyişle Aile Diyetisyenliğinin getirilmesi gerekmektedir. Aile sağlık merkezlerinde, aile hekiminin bir benzeri olan aile diyetisyenliğinin getirilmesi gerektiğini savunuyor ve toplum sağlığı için biz diyetisyenler olarak üstümüze düşen görevleri  yapmak istiyoruz”

‘AİLE DİYETİSYENLİĞİ’ UYGULAMASINI DESTEKLİYORUZ

Diyetisyen Mine Bilge Sefacı da Koruyucu sağlık hizmetlerinde diyetisyenin yer alması ulusal ekonomik yükün azaltılmasında ilk sırada yer almakta olduğunu belirterek, “Biz Diyetisyenler olarak Koruyucu Sağlık Hizmetlerinde yer alıyoruz. Aile Diyetisyenliği uygulaması aslında tam da bu noktada kişilerin kronik hastalıklara yakalanma riskinin azaltılmasında, sağlıklı gebelik takiplerinde ve yaşam kalitesinin artmasında oldukça önemli bir yere sahip.  Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan ve arkadaşlarının yaptığı “Obezitenin Ulusal Ekonomik Yükü” araştırması, Türkiye’de obeziteli bir kişinin ekonomiye yıllık maliyetinin 85 bin lira, toplam maliyetin ise 186 milyar lira olduğunu gösterdi. Koruyucu sağlık hizmetlerinde diyetisyenin yer alması ulusal ekonomik yükün azaltılmasında ilk sırada yer almaktadır. Hem bireysel hem de Ülke bazında düşündüğümüzde ‘Aile Diyetisyenliği’ uygulamasını destekliyoruz” dedi.

‘DOĞRU BİLGİYE KOLAY ULAŞIM İÇİN  AİLE DİYETİSYENLİĞİ UYGULAMASI ŞART’

Doğru bilgiye kolay ulaşım için Aile diyetisyenliğinin uygulamasının şart olduğunu ifade eden Diyetisyen Merve Sayın Hotamış da, “ Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından en riskli 10 hastalıktan biri olarak kabul edilen obezite beraberinde de birçok hastalığa da yol açar. Obezitenin görülme sıklığı her geçen gün artıyor. Türkiye’de obezite son 10 yılda kadınlarda yüzde 65 oranında, erkeklerdeyse yüzde  30 oranında artış gösterdi. Türkiye’de her üç kadından biri ve her beş erkekten biri obez kabul ediliyor. Yeni yapılan bir çalışmada obezitenin İç Anadolu’da en fazla  yüzde 25 , Doğu Anadolu’daysa en az  yüzde 17,2  olduğu belirlendi. Son yıllarda obezitenin artmasındaki temel unsurlarından bir tanesi de sosyal mecraların yoğun kullanımı ile yanlış bilgiye ulaşımdır. Doğru bilgiye kolay ulaşım için ''Aile Diyetisyenliği Uygulaması Şarttır'' diyoruz”

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA