Son yıllarda gelişen yapay zeka ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojiler, sanat ve tasarım dünyasında büyük bir dönüşüm yaratıyor. Sanatçılar ve tasarımcılar, bu teknolojileri kullanarak yaratıcılıklarını sınırları zorluyor ve yeni estetik deneyimler sunuyorlar. Yapay zeka özellikle sanat alanında önemli bir yardımcı olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, derin öğrenme algoritmaları sayesinde yapılan resimler, müzikler ve edebi eserler, insan ve makine işbirliğinin verimli sonuçlarını ortaya koyuyor. Sanatçılar, yapay zekayı sadece bir araç olarak değil, aynı zamanda eserlerindeki duygusal derinliği ve estetik kaliteyi artıran bir ortak olarak görüyorlar.Artırılmış gerçeklik ise sanat deneyimini fiziksel mekanlarla sınırlı kalmaktan çıkarıp dijital dünyayla bütünleştiriyor. Bu teknoloji sayesinde sanat eserleri, izleyiciyle etkileşime geçebilir hale geliyor ve ortamla etkileşimli bir deneyim sunuyor. Örneğin, artırılmış gerçeklikle donatılmış bir sergi, ziyaretçilere eserlerin içine girme ve farklı açılardan keşfetme imkanı tanıyarak geleneksel sergi deneyimini yeniden tanımlıyor.Bu yeni teknolojilerin sanat ve tasarım dünyasına getirdiği yenilikler sadece teknik değil, aynı zamanda kavramsal bir dönüşüm de sağlıyor. Sanatçılar, eserlerindeki anlamı derinleştirmek ve izleyiciyle daha etkileşimli bir deneyim yaratmak için bu teknolojileri ustaca kullanıyorlar. Ancak bu dönüşüm sürecinde, teknolojinin sınırlamaları ve etik sorunlar da göz ardı edilmemelidir. Özellikle yapay zekanın yaratıcılık ve sanatın özgünlüğü üzerindeki potansiyel etkileri yakından takip edilmeli ve dengeli bir şekilde değerlendirilmelidir.Yapay zeka ve artırılmış gerçeklik gibi yeni teknolojiler, sanat ve tasarım dünyasında heyecan verici yeniliklerin kapılarını aralıyor. Bu teknolojilerin yaratıcı süreçlere entegrasyonu, gelecekte sanatın nasıl tanımlanacağı konusunda büyük bir rol oynayabilir ve sanatın evrensel dilini daha da zenginleştirebilir.