Arkeologlar, bu yıl temmuz ortalarında başlayan çalışmalarda en önemli bulguya höyüğün batısında Erken Tunç Çağı'na ait 5 bin 200 yıllık yapılarda rastladı. Uzmanlar, evlerin ve içlerindeki ocak, kül çukuru, silo gibi öğelerin tamamen boşaltılıp temizlendikten sonra kırmızı renkli steril bir toprakla (kaliş) gömülmüş olduğunu, kolaylıkla parçalanabilecek olan çamurdan yapılmış silonun bile tahrip olmadan korunacak biçimde özellikle toprak altında bırakıldığını belirledi.
Ayrıca, kurban ritüelinin gerçekleştirildiğini, taşlarla doldurulan kapı ve pencerelerin arasına yerleştirilmiş koyun ve keçi omurgalarından ortaya çıkaran arkeologlar, içi tamamen temizlenmiş yapıda, sadece bir adet parlak siyah renkli gaga ağızlı testinin kırılacak şekilde içine atılmasının da bu ritüelin bir parçası olabileceğini tahmin ediyor.
- "Tunç Çağı'nda böyle bir uygulamanın varlığını bugüne kadar bilmiyorduk"
Prof. Dr. Murat Türkteki, bu sene kazdıkları alanın bölgenin en eski yerleşimcilerinin bulunduğu alan olduğunu ve milattan önce 3200-3000 yıllarına tarihlendiğini anlattı.
Yapı gömme kültüyle ilgili buluntular hakkında bilgi veren Türkteki, şunları söyledi:
"Bu alandaki yapıların hepsinin şimdilik en azından arka odalarının özellikle gömüldüğünü tespit ettik. Çevrede bulunan kırmızı renkli steril toprak, yapıların içine tamamen doldurulmuş. Bu sayede aslında bir taraftan kullananlar için belki farklı anlamı var ama yapıların duvarları da 2,5-3 metre yüksekliğe kadar korunmuş vaziyette.
Normal şartlarda bir höyükte sadece yapıların temelleriyle karşılaşırken burada yapıların duvarlarının neredeyse çatıya kadar korunduğunu görüyoruz. Bu işlem yapılmadan önce kapılar veya havalandırma alanları taşla örülmüş, daha sonra bu doldurma işlemi gerçekleşmiş. Doldurma işlemi sırasında belli ki bir tören, bir ritüel var. Örülen alanların içine kurban edilen hayvanların parçaları bırakılmış. Yine o törende kullanılan kaplardan biri yapının içine atılmış. Onun dışında yapının iç mimari öğeleri yani ocağı, silosu hariç yapı içinde hiçbir şey bırakılmamış, yapı tamamen temizlenmiş."
Bu durumun ilginç olduğunu dile getiren Türkteki, bu yönteme Güneydoğu Anadolu ile Orta Anadolu'daki Neolitik ve Kalkolitik dönemlere ait örneklerde zaman zaman rastlanıldığını anlattı.
- "Yapı gömmekteki amaçları neydi"
"Tunç Çağı'nda böyle bir uygulamanın varlığını bugüne kadar bilmiyorduk." diyen Türkteki, bunun arkeoloji camiası için önemli bir gelişme olduğunu vurguladı.
Anadolu'da bu geleneğin binlerce yıl sonra batıda bu bölgede devam etmesinin de düşündürücü olduğuna dikkati çeken Türkteki, şunları kaydetti:
"Güneydoğu Anadolu Neolitiğinde özel yapılar gömülüyor, bunu biliyoruz. Buradaki durum daha çok yine bu gömü ritüelinin varlığını gösteriyor. Sosyal hafıza tabii ki binlerce yıl boyunca aktarılıyor ancak burada amaç farklı olabilir. Güneydoğu Anadolu Neolitiği ile aramızda 7 bin yıl var. Dolayısıyla dönem ve zaman açısından çok büyük bir fark var. Muhtemelen uygulama benzer ancak amaç farklı. Şu an bulduğumuz yapılar konut niteliğinde, iki odalı yapılar. Amaç farklı olabilir. Kutsal bir amaç var mı, bilmiyorum. Tören kısmı var. Bir törenle bu iş yapılıyor, bu doğru ancak esas amaç neydi? Bunun için bir şey söylemek henüz erken ancak şöyle söyleyebiliriz; sadece bir yapının içinde 36 metreküp toprak var. Çok büyük bir iş gücü, ortak bir çalışma gerektiriyor. Bir organizasyon durumu var ancak bu niye yapıldı? Acaba bir tehdit mi vardı? Coğrafi bir tehdit mi, iklimsel bir tehdit mi yoksa başka nitelikte fiziki bir tehdit mi vardı? Çalışmalarımız bu konuda devam ediyor."