Konya’da yaşayan otizmli Yunus Emre Aydın, oyuncak oynama yerine kağıtlara çizdiği resimlerden ilham alarak Yeşilçam oyuncuları olmak üzere bir çok ismin resmini kağıda çiziyor. Otizmli olmasına rağmen önündeki bütün engelleri aşarak resim yapan Yunus Emre’nin babası Mustafa Aydın, “Engellilerin, önünde bir engel olmadığını ispatlamasını istiyoruz” dedi.

Konya’da 4 yaşındayken doktorlar tarafından otizm teşhisi konulan 15 yaşındaki Yunus Emre Aydın, küçüklüğünden beri ailesi tarafından verilen boş kağıtları karalarken, izlediği Yeşilçam karakterlerinden yola çıkarak onların resimlerini çizmeye merak sardı. Annesinin ve babasının da desteğiyle merakını ilerleten Yunus Emre Aydın, Yeşilçam ve çizgi film karakterlerini hiçbir eğitim almadan çizmeye başladı. İlkokul, ortaokul eğitimini başarıyla tamamlayan otizmli Yunus Emre, lise eğitimine devam ederken, kendi sergisini açarak sergide de okulunu temsil etti.



“Kendi kendine öğrendi”
Yunus Emre’nin küçük yaşlarda hiçbir eğitim almadan resim çizme merakı olduğunu anlatan baba Mustafa Aydın, “Yunus’a 4 yaşından sonra otizm tanısı konuldu. Normalde 2 yaşına kadar anne, baba kelimelerini çok düzgün bir şekilde hepsini kullanıyordu. Sonra bunlarda bir anda kesilmeler oldu. Tedavisi için doktora gittiğimizde sınırda bir otizm tanısı konuldu. Resim çizme alışkanlığı da 6-7 yaşında, kendi kendine hiçbir eğitim almadan başladı. Akülü arabalar, pilli uzaktan kumandalı arabalar alırdık onlarla hiç oynamazdı, hepsini reddederdi. Sadece kırtasiye bölümünden boya kalemi, kağıt, dergi gibi şeylerle uğraştı. Lisede de öğretmenleri yardımcı oldu. Kendi kendine öğrendi, aldığı bir eğitim yoktu. Bu şekilde de devam ediyor şu anda” dedi.



“Bizim için tatlı bir süreç”
Oğlunun kendi isteği ile bir çok karakteri cetvel ölçüsüyle çizmeye başladığını aktaran Mustafa Aydın, “Yunus 6-7 yaşında kendisi resim yapmaya başladı. Birinin yardımıyla değil, heveslendi. Arkadaşları oyuncaklarla oynardı, üst baş almaya giderdi, gezmeye giderdi. Yunus ise kalem, kağıt alayım çizim yapayım diye uğraşırdı. Amatörce başladı bu iş. Hiçbir eğitim almadı, hala da resim konusunda bir eğitim almıyor şu anda. Çizgi film karakterleriyle başladı. Ondan sonra Yeşilçam’a heves etti. Yeşilçam karakterlerinin fotoğraflarını internet üzerinden çıktısını alıp aynısını yapmaya, kendi kendine profesyonelleşmeye başladı. Cetvelle, ölçüyle çizmeye başladı. Şu anda o şekilde devam ediyor. Bizim için tatlı bir süreç” şeklinde konuştu.



“Resim çizmek Yunus’un hayatının bir parçası olmuş durumda”
Yunus Emre’nin kendi sergisini açtığını ve sergide de gayet başarılı olduğunu söyleyen Aydın, “İlkokul öğretmeni resimlerini bir yarışmaya göndermişti. Yunus oradan teşekkür belgesi almıştı. Dereceye girememişti o zamanlar. Şimdi de kendi sergisini açtı. Sergide de gayet başarılıydı. Okulunu temsil etti. Üniversite yıllarında daha profesyonel bir destek almasını, kendini daha ileri noktalara taşımasını istiyoruz. Çünkü bununla uğraşınca bazı sıkıntılarını, dertlerini unutabiliyor. Resim çizmek Yunus’un hayatının bir parçası olmuş durumda. Her şeyden çok ona önem veriyor. Her bulduğu karakteri çizmeye çalışıyor. Profesyonelce bir destek alırsa, yetkililerimiz destek verirse bunu daha da ileriye taşıyacağına eminim” ifadelerini kullandı.

Çocuğunun ileride kendi ayaklarının üstünde durmasını hedeflediklerini anlatan baba Aydın, şöyle devam etti: “Yunus Emre’nin bu serüveni bir kağıtla başladı. Biz bunu lise döneminde olmasa bile üniversitede tam olarak destek görmesini ve Yunus’un bu konudaki çalışmasını daha iyi bir yere taşıyacağına, daha başarılı olabileceğini eminiz. Diplomasını eline aldığında sergilerini açabilsin. Kendi ayakları üzerinde durabilsin, kimseye muhtaç olmadan, önünde bir engelin olmadığını ispatlamasını istiyoruz.”



“Destekçi olun, çocuklarınız yapmak istediklerini yapsınlar”
Yunus otizmli diye hiçbir zaman ötekileştirmediklerini söyleyen Aydın, “Hiçbir zaman başka çocuklardan veya öbür çocuğumuzdan ayrıştırmadık. Üstünde tutmadık, aşağıda da tutmadık. Çünkü Yunus bizim için bir engelli veya engel değil. Bütün engelli ailelerine de şunu demek istiyorum: çocuğunuz engelli değildir. Ona destek, sevgi, hoşgörü verin ve yapmak istediklerinin önüne geçmeyin. Destekçi olun, çocuklarınız yapmak istediklerini yapsınlar, mutlu olsunlar. Çocuklarımız bir daha dünyaya gelmeyecek sonuçta. İstediklerini yapsınlar ve sizle çevrenizdeki herkes destek olsun” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim