Bu sütunlarda 2021 yılının Ocak- Nisan ayları arasında su, suyun önemi, suyun kullanımı ve Konya’ya dış havzalardan su temini ile ilgili dizi halinde 11 (On bir) yazı yazmıştım. Yazılarımda suyun önemini, bölgenin durumu ve bölgeye dış havzalardan su naklinin yapılabileceğini açıklamak için de elektrik, gaz ve petrol nakil hatlarını örnek göstermiştim. Su kaynakları, kullanımı, ürünlerin ne kadar su tükettiği özellikle de yıllık yağışın yetersiz olduğu Orta Anadolu Bölgesine diğer bölgelerden su getirilmesinin önemine değinmeye çalıştım. Su hayattır, susuz kalıp hayatımızı karartmamalıyız demiştim. Suyun önemini hep biliyoruz, ancak bu yıl görülen kuraklık bölgeye dış havzalardan su temininin önemini ve ne kadar acil olduğunu bu günlerde yaşayarak görmemize neden olmuştur. İstesek de istemesek de bu hayatın gerçeğidir, bu gerçeklere göre geleceğimizi planlamalıyız.

Su, insan hayatı için nefesten sonra gelen en önemli öğedir. Su insanlar için önemli olduğu gibi bitkiler ve diğer canlılar içinde hayati öneme sahiptir. Suyun vücuttaki görevleri ile bitki bünyesindeki görevleri oldukça benzer ve önemlidir. Türkiye su zengini bir ülke değildir. Türkiye'de kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.430 m'tür. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8000 - 10.000 m arasında olmalıdır.

Doğadaki suyun kaynağı yağışlardır. Yağış, atmosferdeki su buharının çiğ, kırağı, kar, dolu ve sis gibi değişik şekillerde toprağa düşmesidir. İnsanlar ve hayvanlar hareket edebildikleri için yaşadıkları ortamlarda su arayışında bulunabilirler. Bitkiler, insan ve hayvanlar gibi hareket edemediklerinden gelişme dönemlerinde farklı miktarlarda suya ihtiyaç duyarlar, bu suyu yetiştikleri yerde almaları gerekmektedir. Yetiştirilen bitkilerin normal gelişmesini sağlamak için en önemli şartlarından biri büyüme mevsimi boyunca kök bölgesinde yeterli düzeyde nemin bulundurulmasıdır. Bu nemi sağlayan kaynakların ilki doğal yağışlardır. Nemli bölgelerde bitki büyüme mevsimi boyunca düşen yağışların miktarı ve dağılımı genellikle bitki su ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmalıdır. Ancak kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde bitki büyüme mevsimi boyunca düşen yağışlar hem miktar hem de dağılım açısından yetersiz kalmakta ve bitkinin ihtiyaç duyduğu suyu karşılamamaktadır. Dolayısıyla, bitki kök bölgesindeki eksik su sulama suyu ile tamamlanması gerekmektedir. Sulama önemli tarımsal girdilerden biridir, birim alandan fazla verim alma ve modern tarımın ayrılmaz bir parçası olup su tarımda önemli bir girdi ve ihtiyaçtır.

Yeterli ve iyi kalitede suyun varlığı bitkiler için önemli olduğu kadar insanlığın, gıda güvencesinin ve sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurudur. Su kaynakları, topluma hayat verdiği gibi devletlerin, kentlerin veya toplulukların çatışmasına da bir sebep olabilmektedir. Savaşlarda su kaynakları ve su yapılarının hedef haline gelmesi de suyun önemini ortaya koymaktadır. Tarihte toplumların göç etme sebepleri arasında da su arayışı ve suya sahiplenme vardır.

Türkiye’nin 450 milyar m olan yıllık yağışın 181 milyar m ’lük kısmı akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. T.C. Tarım Ve Orman Bakanlığı Ulusal Su Planında (2019-2023) belirtilen değerlere göre ülkemizde teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir su potansiyeli 112 milyar msudur. Bu suyun halen Türkiye’de yıllık, 7 milyar m 'ü (%13) sanayide, 7 milyar m 'ü (%13) içme-kullanma suyu olarak ve 40 milyar m'ü (%74) sulamada kullanılmak üzere toplamda 54 milyar m su kullanılmaktadır(DSİ, 2018). Bu değerlere göre kullanabileceğimiz daha çok suyumuz vardır.

Nüfus artış hızı, içme-kullanma, tarım, sanayi, enerji sektörlerindeki büyüme dikkate alındığında Türkiye’de son 20 yılda, tüketilen toplam su miktarında % 40 oranında bir artış görüldüğü, önümüzdeki yıllarda da ihtiyaç duyulacak su miktarının aratacağı öngörülmektedir.

Türkiye Arazi Varlığı Envanter çalışmaları sonuçlarına göre; işlenen tarım arazilerinin yüzde 59’unda, mera arazilerinin ise yüzde 64’ünde erozyon söz konusu olup bu oran küresel ısınma ile daha da artacağı beklenmektedir. Bunun sonucu birim alandan alınacak tarım ürünü verimi azalacak, meradan faydalanan hayvan sayısı düşecek ve genelde daha fazla ürüne ihtiyaç duyulur iken daha az ürün elde edilmesi sonucu kıtlığa neden olacaktır.

Ülkemizde arazi yetenek sınıflarına göre 1. Sınıf tarım arazi miktarı 5.012.537 ha ve 2. Sınıf arazi miktarı ise 6.758.702 ha olmak üzere 11.771.239 ha arazimiz bulunmaktadır. Arazi eğim durumlarına göre %2 den daha az eğimli arazi miktarı 9.178.404 hektardır. Bu verilere göre sulanabilen arazi miktarını değerlendirecek olursak daha çok arazimizi sulayabileceğimiz görülmektedir. Araziyi sulayacak su temin edilmiş olur ise günümüzde gelişen sulama metotları ile sulanabilir arazi miktarını daha da artırmak mümkündür.

Konya Ovası Projesi (KOP) Aksaray, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat illerini kapsamakta olup; sahip olduğu 95.580 km²'lik alanla Türkiye yüzölçümünün yaklaşık %12,2’sini, nüfusunun ise yaklaşık %5,47’sini oluşturmaktadır. Bölge, Türkiye yüzölçümünün %12,2’sini oluşturmakla beraber sahip olduğu tarıma elverişli 4,6 milyon hektar arazisi ile de Türkiye tarım alanlarının %19,6’sını bünyesinde barındırmaktadır. Bu alanın sadece 1,079 milyon hektarlık kısmında yeraltı suyu ağırlıklı olmak üzere sulu tarım (%23,5), kalanında ise kuru tarım yapılmaktadır. Orta Anadolu Bölgesinin KOP görev alanındaki 8 ilinde bitkisel üretim ve hayvancılık önemli bir tarım koludur. KOP Bölgesine toplam 45.841.360 da arazi varlığının 31.396.927 dekarı ekilmekte, 13.048.834 dekar nadas alanı ve 20.060.800 dekar düşük verimli ve bozulma sürecine girmiş çayır-mera alanları bulunmaktadır. KOP Bölgesi'nin yaklaşık 3 milyon hektar tarım arazisi varlığı, Bölgenin sahip olduğu yıllık toplam su potansiyeli 18,277 milyar m’dür. Bu rakam Türkiye yıllık su potansiyelinin %9,1'ini oluşturmaktadır. Bölge, 4.584.136 ha tarım arazisi ile Türkiye tarım arazisi varlığının %17,7’sine, 8,837 milyar mkullanılabilir su varlığı ile Türkiye kullanılabilir su varlığının %7,8’ine sahiptir. Bölge tarım arazilerinin ancak %24’ünde sulu tarım yapılmakta iken %76’sında ise kuru tarım yapılmaktadır. Tarım alanlarının %32’sine karşılık gelen 1,3 milyon ha alanda yağış yetersizliği nedeniyle zorunlu olarak nadas uygulanmaktadır. Nadas alanlarının daraltılması ve bu alanlarda ürün yetiştirerek ekonomiye katkı sağlaması için bölgeye su getirme projeleri gerçekleştirilmelidir. Konu uzmanlarının geçmiş dönemlerde bölge illeri için yapmış oldukları projeler gerekirse güncellenerek hayata geçirilmelidir.

Türkiye sulanan alanlarının %17.7'sinin KOP Bölgesinde yer almasına karşın, ülkemiz kullanılabilir su kaynaklarının ancak % 7.8'i bölgede bulunmaktadır. Bölge'nin mevcut sulanan alanlarında kullanılan suyun %60'ı yeraltı suyundan karşılanmaktadır. KOP Bölgesi'nde yeraltı su seviyesi her yıl biraz daha derine düşmektedir. Yeraltı sularındaki düşüşlerin devam etmesi halinde, belli bir derinlikten sonra su çekimi ekonomik olmaktan çıkacak veya çiftçinin gücünü aşacaktır. Suyu daha derinden (2. Akiferden) alma gündeme getirilmeli ve su alınmalıdır. Derinliği fazla olan kuyulara (400- 500 metre) izin verilmeli,  bu derinliğin altına inen kuyu kazılması projelendirilerek serbest bırakılmalı (Libya örneği) ve desteklenmelidir. Yeraltı su kaynaklarından faydalanma oranı desteklerle yükseltilmelidir.

KOP bölgesi ülkemizde hayvan yetiştiriciliği ve hayvan yemi üretimi bakımından da önemli bir yere sahiptir. KOP bölgesinde yetiştirilen 1.888.887 baş büyükbaş hayvan sayısı ile Türkiye büyükbaş hayvan varlığında  % 11,73 ve 4.713.441 baş küçükbaş sayısı ile de küçükbaş hayvan varlığında  %10,64 paya sahiptir. KOP bölgesinde üretilen toplam 2.601.480 ton süt üretimi ile de Türkiye süt üretiminde % 12,57’lik katkı sağlamaktadır. Bölgede 1.876 hektar mera varlığı, 3.202.503 ton yonca üretimi, 2.989.276 ton silajlık mısır, 60.676 ton korunga ile 505.716 ton fiğ üretimi ile de ülkemizde önemli yem bitkisi üretim bölgelerindendir. Hububat üretiminde olduğu gibi hayvancılıkta bu yıl tehlike altındadır. Kaba yem üretimi yeterli olmayacağından fiyat artışları hayvancılık işletmelerinin en büyük problemi haline gelecektir.

Türkiye tarım arazisi varlığının ile KOP Bölgesinde tarım sektörü, Türkiye'nin gıda güvenliğinin teminatı açısından önemlidir. Bölge'nin mevcut tarımsal yapısının sürdürülebilirliğin sağlanması için, KOP Bölgesi tarımsal yapısında bir değişim ve dönüşümü sağlayacak yeni bir modelin ortaya konulması gerekmekte olup bölgeye yeni su kaynakları aktarılmalıdır. Mevcut potansiyelin sürdürülmesi ve daha da potansiyelin artırılması bu getirilecek su kaynaklarına bağlı olacağı dikkate alınmalıdır.

Konya’da 1929-2020 yılları arasında alansal yıllık ortalama yağış miktarı 329.2 mm olarak gerçekleşmiştir. Yağış toplamı azdır. Yıllık yağışın her yıl toplamı ve yıl içi dağılımı farklılık göstermektedir. Bu nedenle sulanmayan tarım arazileri ürün yetiştirme bakımından risk altındadır. Sulanan arazilerde de yer altı sularının azalması problem oluşturmakta, sulama yapılamama, daha az su kullanma veya daha yüksek maliyetle su kullanmasına neden olmaktadır.

Bu yıl yağışlar yeterli olmadığından kurak alanlardan verim alınamaz duruma gelmiş olduğundan hububatta ürün azalması görülecektir. Ülke olarak hububat kaybı yanında sulanan arazisi olmayan çiftçilerimize bu yıla mahsus özel destek verilmelidir.

Türkiye’de ülke içi ve ülke dışından gelen ülkemiz içinde devam eden enerji nakil hatları (Petrol ve Doğal Gaz Boru Hattı Projeleri ve KKTC su nakil hattı, Petrol Boru Hatları) bulunmaktadır. Yapılan gaz nakil hatları denizde su altından, karada farklı topoğrafyalardan geçirilerek binlerce kilometre yol alarak getirilmekte, kullanılmakta veya başka ülkelere verilmektedir. Elektrik nakil hatları dağ tepe geçirilerek yapılmaktadır. Ayrıca karayolu ulaşımı için çok sayıda tüneller açılmaktadır. Bu yapılar gerekli olup maliyetleri de çok ucuz değildir. O halde su da gerekli olduğuna göre su nakil hatları içinde sutaşıma sistemleri yapılmalıdır. Yapılması istenilen su nakil hatlarının Gaz ve Elektrik hatları kadar uzun olmadığına göre günümüz teknolojisi ile hem tünel hem de diğer yapılar yapılarak Karadeniz’e, Ege’ye, Akdeniz’e ve sınır dışına akmakta olan akarsularımızdan suya ihtiyaç duyulan bölgelerimize su getirilmelidir.

Ülkemizin her bölgesi için çok sayıda su temin projeleri yapılmış olup, günün teknolojisine göre yenilenerek ve mevcut akarsularımızın yatakları da kullanılarak su temin projeleri hayata geçirilmelidir. Su önemli bir ihtiyaçtır. Beslenmemizde ihtiyaç duyduğumuz her bir ürün su olursa hem kendi ülkemiz insanımızın doyurulması hem de yurt dışı tarım ürünü satışları mümkün olacaktır. Köyden kente göç önlenerek sosyal huzursuzluğu neden olan olaylar azalacaktır. Tarım kesimi siyasi istikrarın en fazla olduğu kesimdir, bu istikrarın devam ettirilebilmesi için tarımsal alanlar suya kavuşturulmalıdır.

DSİ, Bölgesel Kalkınma Ajansları, İlgili Fakülteler, Ziraat Odaları, Sanayi, Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları, Valilikler ve diğer kamu ve özel kuruluşların hazırlamış oldukları ülke genelinde ve bölge bazında çok sayıda su getirme ve sulama projeleri bulunmaktadır.

Bu projelerin en üst düzeyde bir heyet tarafından değerlendirilip bir an önce hayata geçirilmesi beklenilmektedir. Dün ekonomik görülmeyen projeler bu günün şartlarında ve sanayi, içme ve kullanım ve tarım için ihtiyaç olduğundan ekonomik olması ve teknolojik imkânlarımıza göre yapılabilirliği tartışılarak yapılmalıdır. Aksi halde gelecekte yiyecek gıda ve tarıma dayalı ürünleri bulmakta çok zorlanırız. Aç ve açıkta kalmamamız için sulama projelerini bir an önce hayata geçirmeliyiz.

Artan nüfusun beslenme ihtiyaçları ve çeşitlenen tercihleri kalkınma sürecini etkilerken, çevre üzerinde meydana getirilen baskının göğüslenmesi önem kazanmaktadır. Ülkenin sosyo-ekonomik kalkınması, su temini ve gıda güvenliği ve bölgesel gelişmeler göz önünde bulundurularak hızlandırılmalıdır.

Suyun bitkisel ve hayvansal üretimde önemi tartışılmaz olduğuna göre bu önemi dikkate alınarak KOP Bölgesine dış havzalardan bir an önce su getirilmelidir.

İlleri viyadüklerle, tünellerle otoyollarla bağlayabilen Türkiye akarsuları da birbirine bağlayıp ovaların suya olan hasretini en kısa zamanda bitirmelidir. Dış havzalardan su getirilmez ve yeraltı su kullanımı desteklenmez ise mevcut sulanan alanların büyük bir kısmının, ileride sulanamaz hale geleceği tahmin edilmektedir. Bölge arazileri tarıma uygun, bölge çiftçisi sulu tarımı bilmektedir. Bu bilgi birikimi boşa giderilmemelidir. Ürün yetiştirmeyi bilen üretici kesim araziden uzaklaşmadan tedbir alınmalı ve desteklenmelidir. Dünya genelinde yaygın Covid-19 salgını tarımsal ürün ihtiyacını ve ürün yetiştirmenin önemini ortaya koymuş olup alınacak tedbirlere öncelik verilmeli üreticiler girdi kullanımı bakımından desteklenmelidir. Su temini konusunda bağırmakta olanlar haklıdır, bu seslere kulak verilmeli ve acilen gerekli adımlar atılmalıdır.

Aç ve açıkta kalmamamız için sulama projelerini hayata geçirmeliyiz. Su olursa üretici çiftçimiz üretmeye devam edecektir. Aksi halde üretici olan çiftçi çocukları üretim yapamayacakları için şehrin varoşlarına göç ederek şehirlerde işsizler sayısını artıracaklardır.

Su konusu evrensel ve ülkesel bir sorun olduğundan günlük siyasi düşüncelere alet edilmeden halledilmelidir. Su yatırımları konusunda atılan her adım kısa sürede insanlığın ihtiyacını karşılamada ve ülke ekonomisine önemli ve çok yönlü faydalar sağlayacağı göz ardı edilmemelidir. Su yatırımları maliyetinde ekonomiklik en öne çıkarılmamalı, daha çok sosyoekonomik analiz, çevre koruma ve toprak muhafaza hususları da dikkate alınmalıdır.

Bölge için su isteklerinin bir an önce hayata geçirilmesini görme ve sağlıklı günler dileklerimle hoşça kalınız.