Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye'de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaştı.

Nüfusumuzun yüzde otuzundan fazlası gençler. Yarınlarımızın teminatı kızlarımız ve oğullarımız. Yarınki Türkiye’nin kurucuları.

Mütefekkir, mutasavvıf, gönül adamı merhum Nurettin Topçu (1909-1975)  Dergâh yayınlarından çıkan, ‘Yarınki Türkiye ‘ adlı eserinde şöyle diyordu:

 “Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lâkin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakârlık olan bu hizmet ehli gençler, hizmetlerinin mükâfatını da hizmet ettikleri insanlardan beklemeyecekler, sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir.

Yarınki Türkiye’nin kurucuları, millet ve cemaat uğrunda fedakârlıklar kabullenenlerin artık bulunmadığı cemiyetimizde, muhtelif simada insanları şahıslarında birleştireceklerdir. Onlarda Yunus Yavuz’la birleşecek; Sinan Akif’e uzanacak; Ebu Hanife Hüseyin Avni’yi tebrik edecektir. Ve onların eseri olan yarınki Türkiye, şu temellerin üstünde kurulacak; Anadolu’nun toprağından kaynayan bir kan, cemaat için harcanan emek, bin yıllık bir tarih, otoriteli bir devlet ve ebedî olduğuna inanmış bir ruh...”

Güzellikler gelecekte yaşanmak üzere ertelendiği gibi, sorulacak hesapların da hep gelecekte sorulacağı söylenir: “Gün gelecek, devran dönecek falan-filan halka hesap verecek”.

Peki, bugün bizim yapmadıklarımızdan, ihmal ettiklerimizden biz hesaba çekilmeyecek miyiz, sorgulanmayacak mıyız?

Yarınlarda özlemini duyup, hayalini kurduğumuz güzelliklere kavuşup-kavuşamayacağımızı ya da bugünkü hesaplarımızı yarınlarda görüp-göremeyeceğimizi bilmek için herhalde kahin,  olmaya gerek yok.

Bütün güzelliklere gelecekte ulaşacağızdır, bunun da bir bedeli vardır ve işte bu bedel de bugün katlanmak zorunda olduklarımızdır, bugün çektiğimiz çile ve meşakkatlerdir.

“Yarınlar hep güzel olacak denir. Oysa bugünler, dünün yarınları değil midir?”

Yarınların tesisi için bugünlerde yapılaması gereken ihmal edilirse, yarınlar kurula bilinir mi?

Koskocaman hayır!

Peki, yarınki Türkiye’nin kurucularına nasıl bir miras bırakacağız. Öncelikli yapılması gerekenlerin özet ile bazıları:

Ülkede siyasi istikrarın sağlanması,

Hukuk devletinin tesisi,

Tarafsız ve bağımsız yargı,

Belirsizliğin ve risklerin azaltılması,

Öngörülebilirliğin ve tahmin edilebilirliğin azaltılması,

Siyasi gerilimin düşürülmesi,

Her türlü keyfiliklere son verilmesi,

İstihdam ve atamalarda ehliyet ve liyakatin esas alınması, adam kayırmacılığına son verilmesi,

Kişiler üzeninden değil kurumlar üzerinden bir sistemin yerleştirilmesi,

Bireysel hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması,

Eğitim fırsat eşitliğin sağlanması,

Eğitim sisteminde analitik düşünebilen bir neslin yetiştirilmesi.

Biz bunları yapabiliriz, yapmaya mecburuz.

Yoksa Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’in “Gençliğe Hitabesinde,  ” Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiç birini beğenmeyen, onlara "siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! " diyecek ve gerçek Müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasılını gösterecek bir gençlik...” bir gün karşımıza çıkar tarih önünde bizi yargılar.

Baki selamlar.