Eski RTÜK Üyesi Paşa Yaşar Konya Aydınlar Ocağının düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde Dijital Dünya, Yapay Zekâ ve Fıtratın Korunması konusunu anlattı. İl Halk Kütüphanesi Salonundaki programda Yaşar, Yapay Zekânın gelişimi ile birlikte Türkiye, Endonezya ve Mısır’ın en çok deşifre olan ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekti. Programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü teknolojideki gelişmelere vurgu yaparak, “Yapay Zekâ le ilgili kamuoyunda pek çok bilgi dolaşıyor. Hayatımızın her alanını etkisi altın alan bu teknolojideki gelişmeleri bugün işin ehlinden dinleyerek bilgileneceğiz” dedi. Daha sonra kürsüye gelen RTÜK eski üyesi Paşa Yaşar biyografisine dair kısa bilgiler vererek, “Konya’nın Yunak ilçesinde dünyaya geldim. İTÜ Sakarya Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra, doktora bursu ile Amerika’ya gittim ve sınavda birinci oldum. Dünyanın teknolojide çok hızlı ilerlediği 1985 yılında davet edilerek PTT’de işe başladım” dedi. 1980’li yıllarda ortaya konulan projeleri anlamanın zorluğuna dikkat çeken Yaşar, “Bunlar internet, uydu ve ses tanıma gibi sistemlerdi. PTT’de mektuplar birikiyor ve bir yılda ancak alıcıya ulaştıranlar oluyordu. 1992’de, konuyu Avrupa ülkelerinde inceleyip zarf üzerindeki el yazılarından elli bin örnek alarak el yazısını okuyan sistemin geliştirilmesinde dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın çok büyük gayretleri oldu. Bu sistem sayesinde mektupları bir günde dağıtır hale geldik” diyerek devam etti. İnternetin gelişim sürecine de değinen Yaşar, “İlk altyapıyı kurduğumuz zaman bir ara yüz ile kütüphanelere bağlanabiliyorduk. Necmettin Erbakan teknolojiye çok hevesliydi ve kendisine sunum yaparken, Almanya’daki bir kütüphanenin kitaplarına erişebildiğimizi söyleyince, (Bu çok ileri bir teknoloji) diyerek memnuniyetini ifade etmişti. Sonra Avea’da görev yaparken cep telefonunda internet kullanımını başlattık. Bu bilgiler bugün çok sıradanlaştı. Eskiden hayat bir kitabın etrafında dönerken şu anda dünyanın bütün kütüphaneleri erişime açık hale geldi” dedi. Dünya’nın 1950’li yıllardan bu yana teknoloji alanında süratle geliştiğinin altını çizen Yaşar, “Bir kitap okuyan ondan faydalanır elbette, fakat daha çok zafiyet görür. Çünkü sadece bir kitabın muhtevasıyla sınırlı kalır. Bugün çok okumanın kaynağı, internet sayesinde çoğaldı. Dünyanın bütün kütüphaneleri tek bir ara yüz ile ulaşılır hale geldi. Günümüzde de Yapay Zekânın veri okumasıyla birlikte bir insanın bütün dillerdeki eserleri okuyabilme imkânı ortaya çıktı” diyerek konuşmasını sürdürdü. Yapay Zekâdaki gelişmeleri de anlatan Yaşar, “1950’de insansı bir deney yapma gündeme gelmişti. Perde arkalarında bilgisayar ve insan vardı. Sorulan soruya Yapay Zekâ ve İnsan cevap verdi ama deneyi yapanlar cevabı insan mı yoksa bilgisayar mı verdi, ayırt edemediler. Yapay Zekâya insan gibi konuşmayı öğrettiler” dedi. Günümüzde insanların metin tasarlamasına ihtiyaç kalmadığını anlatan Yaşar, “Kullanıcının sadece metin, konu ve uzunluk gibi özellikleri belirlemesi yetiyor, gerisini Yapan Zekâ hallediyor. Bu teknoloji, insanların konuştuğu modeli kopyalayarak çalışan bir sistem” diyerek sözlerini sürdürdü.
Amerika’da yaşayan Prof. Dr. Cahit Arf’in de bu teknolojiye önemli katkılar yaptığına dikkat çeken Yaşar, “Artık makinalar da öğreniyor. Harfleri on bin def okutarak öğretiyoruz” diyerek sistem üzerindeki çalışmaları anlattı. Yapay Zekâda İslâmi verilerin eksik olduğuna da vurgu yapan Yaşar, “Tüm İslâmi verilerin dijital ortamda akredite edilmesi gerekiyor. Dünyada pek çok veri bu yöntemle akredite edildi ama Wikipedia bile İslâmi eserlerin pek çoğunu henüz akredite etmedi” diyerek bu konuda çalışması gerektiğinin altını çizdi. Yapay Zekânın bütün ülkelere ait verilere sahip olduğuna da işaret eden Yaşar, “Mail, whatsapp yazışmaları, google aramaları, sosyal medya paylaşımları gibi yollarla ülkeler ve bu ülkelerdeki bireyler de deşifre oluyor. Sistemi elinde tutanlar buna (tanıma) diyorlar ama aslında deşifre etmektir. Dünyada da Türkiye ile birlikte Endonezya ve Mısır en fazla deşifre edilen ülkeler arasında bulunuyor. Hangi muhitte hangi kitabın daha çok satacağını, ilaç firmalarının verileriyle hangi hastalığın yayılabileceğini algoritamalarla hesap edebiliyorlar. Pazar, sadece internetin kontrolüne geçmiş durumda. Bizi, pazar haline getirerek istifade ediyorlar” dedi. Yapay Zekâya ülkelerin bakışını da anlatan Yaşar, “Amerika’da Başkan Biden’ın da bulunduğu bir heyete Yapay Zekânın kabiliyeti anlatılınca Biden, (Bu çok tehlikeli. Hemen kapatalım) diyerek reaksiyon gösterdi. Ancak sonunda, şifreleri kopyalayarak ortak şekilde kullanmakta anlaştılar. Bu aşamadan sonra da şifrelerin ve verilerin kopyalanamadığı ve tanışamadığı ortaya çıktı. Sonra da beşli çete denilen ortak yapı birlikte kullanmaya karar verdi. Suriyeli Mustafa Süleyman da Yapay Zekânın tıbbi alanda kullanımı üzerinde çalışmalar yapıp başarı oldu ve Direktörlük görevine getirildi” diye sözlerini sürdürdü. Yapay Zekânın sadece yazıyı ve sesi algılayıp okuyabilmekle sınırlı olmadığını anlatan Yaşar, “Bütün verileri vektöre dönüştürdüler. Yapay Zekâ artık görüntüleri de okuyabiliyor ve dil bağımsız konuşabilme özelliğine geldi. Biz, bugüne kadar olanları bir yana bırakıp, bundan sonra olabileceklere bakmalıyız. Çünkü insan gibi bir varlık ortaya çıktı. Bu noktada, Kur’an’da ifade edilen akıl sahibi başka varlıklar aklımıza geliyor” dedi. Yapay Zekânın insan gibi konuşabiliyor olmasına rağmen insanın yine mükemmel olduğuna vurgu yapan Yaşar. “Devrim olan; insanın işini çok kolaylaştıracak olan olağanüstü bir asistanın üretilmiş olmasıdır. Sanayi devriminde insanlar iş yerlerinden atılıp yerine makinalar konulmuştu. Yapay Zekâ da bizi bir yere götürecek. Biz, birey, toplum ve devlet olarak ne yapmamız gerektiğini düşünmeliyiz. Birey, Yapay Zekâdan yararlanabilir ama onu Yapay Zekânın zararlarından korumak devletin işidir. Yapay Zekânın kontrol ettiği sistemlerden, insansı düşünmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir; tehlikeli olan budur. Yine Yapay Zekâ üzerinde doktor ve din adamı gibi oluşumlar ortaya çıkarsa ne yapmamız lâzım; onu düşünmek, tedbir almak lâzım.” diye konuştu. Yapay Zekâda, Amerika ve İsrail aleyhine olacak verilerin (Doğruluğu tespit edilmemiş veriler) olarak işlendiğini anlatan Yaşar, “Yapay Zekâyı Amerika ve İsrail manipüle ediyor. Oysa Yapay Zekânın bu anlamda özgürleştirilmesi gerekiyor. Bizim ülkemizde de Yapay Zekâ Kulüpleri açılarak, konu hakkında toplumun bilgilendirilmesine ihtiyaç var” diyerek konuşmasını tamamladı. Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü program sonunda Paşa Yaşar’a teşekkür ederek kitap takdiminde bulundu.