Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi, 30. yıl etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği programların 43.sünü tamamladı. Karatay Belediyesi iş birliği ile TYB Konya Şubesi Kültürevi D. Mehmet Doğan Kütüphanesinde "Yapay Zeka ve Düşünce, Kültür, Edebiyat İlişkileri" programı yapıldı. Ahmet Demirel’in düzenleyiciliğini üstlendiği programının konuşmacısı Ahmet Melih Karauğuz oldu.
TYB Konya Şubesi, edebiyat ve teknolojiyi bir araya getiren önemli bir konferansa ev sahipliği yaptı. Ahmet Melih Karauğuz’un konuşmacı olarak katıldığı “Yapay Zeka ve Düşünce, Kültür, Edebiyat İlişkileri” başlıklı konferans, katılımcılara hem derinlemesine bir analiz hem de düşündürücü bakış açıları sundu. Programda, yapay zekanın kültürel ve edebi üretim süreçlerine etkisi, insan duyguları ve düşünce sistemleri ile teknolojik gelişmeler arasındaki ilişki kapsamlı bir şekilde ele alındı.
FAYDALARININ ÖNE ÇIKMASI GEREKİYOR
Yapay zekanın gelişim sürecini anlatan Ahmet Melih Karauğuz, “Yapay zekanın gelişim süreci 80 yıl gibi uzun bir sürede ancak bugünkü seviyesine ulaşabilmiştir. Teknolojinin bu dengeyi koruyarak ilerlemesi, toplumsal korkular yerine faydalarının ön plana çıkarılmasını gerektiriyor. Örneğin, doğuştan işitme kaybı yaşayan bireylerin bu yetiyi geri kazanabilmesi, bu gelişimin ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı. Yapay zeka kavramının tarihçesine değinen Karauğuz şunları kaydetti; “1970'lere kadar bu alanda ciddi çalışmalar ve yatırımlar yapıldı. Ancak istenilen sonuçlara ulaşılamadığı için bu yatırımlar büyük ölçüde kesildi. Sadece birkaç üniversitede araştırma laboratuvarlarında çalışmalar devam etti. 1980'lere doğru Japonya'da yapay zeka alanında bir hareketlilik görüldü, ancak burada da büyük başarılar elde edilemedi. Bu dönemlere "yapay zekanın karakışı" deniyor. Çalışmalar tamamen bitmese de en aza indirildi. 2000'lere geldiğimizde ise yapay zeka alanında ciddi ilerlemeler kaydedildi. Bunun üç temel sebebi vardı: yazılım, donanım ve veri. 2000'lere kadar yazılım alanında belli ilerlemeler olmuştu, ancak donanımlar yetersizdi. Örneğin ekran kartı, anakart, işlemci gibi bileşenler ya da veri depolama teknolojileri yeterince gelişmemişti. Ayrıca, verilere ulaşmak zorlu ve pahalı bir süreçti. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte veri toplama işi kolaylaştı. Kullanıcılar, sosyal medya platformlarında veri paylaşırken kullanıcı sözleşmelerini okumadığı için şirketler bu verileri işleyebildi ve hatta üçüncü taraflarla paylaşabildi. Bu durum, makine öğrenmesi süreçlerini destekledi. Bugün yapay zeka dediğimizde kavramsal anlamda bir karmaşa yaşanabiliyor. Mevcut teknolojinin temelinde aslında "makine öğrenmesi" bulunuyor. Eskiden ‘yapay zeka’ kavramı yerine daha çok makine öğrenmesi kullanılıyordu. Ancak bu teknoloji bir gecede hayatımıza girmedi; her teknoloji gibi uzun bir süreçten geçti. Televizyonda veya internette, bir ürünü "devrimsel" olarak lanse eden reklamlarla karşılaşıyoruz. Ancak önemli olan prototip üretmek değil, bu prototipi seri üretime geçirecek ve son kullanıcıya ulaştıracak bir yapıya sahip olmaktır.”
YAPAY ZEKA İNSANİ DUYGULARI ÇÖZEBİLMİŞ DEĞİL
Konuşmasında, özellikle popüler bilim ve medyada yer alan “Yapay zeka insanlığı ele geçirecek” türündeki söylemlerin yanlış bir algıya neden olduğunu belirten Karauğuz, bu tür hikayelerin toplumsal yılgınlığa yol açtığını ifade etti. Ayrıca, yapay zekanın insanın duygusal algoritmalarını anlamakta hâlâ eksik olduğunu dile getiren Karauğuz; “İnsan olmanın temelinde tutku, merak ve arayış vardır. Yapay zekâ bu insani duyguları çözebilmiş değil ve bu da insanı özel kılan bir alan olarak kalmaya devam edecek” dedi.
KİTAP OKUMANIN ÖNEMİNE DEĞİNDİ
Karauğuz, nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesinde kitap okuma alışkanlığının önemine de değinerek insan düşüncesinin temel taşının dil olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: Zor zamanlarda karar alma becerisi, ekip yönetebilme yeteneği, doğru soruları sorabilme kapasitesi. Bu yeteneklerin temelinde kitap okumak yer alıyor. Okuma alışkanlığı, düşünme becerilerini geliştiriyor ve bireylerin duygu ve düşüncelerini anlamlandırmasına yardımcı oluyor. Türkiye Yazarlar Birliği bu noktada önemli bir görev üstleniyor ve 50 yılı aşkın süredir bu alanda hizmet veriyor, rahmetli D Mehmet Doğan’ın sıkça vurguladığı "kelimelerin önemini hatırlatıyoruz.
Kelimeler her şeyin başlangıcıdır. Yapay zekâ da matematik de dil üzerine yükselir. Doğru kelimeyi bulup ona sımsıkı sarılmak, anlam dünyalarının kapısını aralamak için ilk adımdır. Bu anlayışla, dilin ve kelimelerin kıymetini bilmek ve gelecek nesillere aktarmak en temel sorumluluğumuzdur.” Konferansın sonunda, TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu ve Prof. Dr. Ahmet Çaycı, Ahmet Melih Karauğuz’a katılımından dolayı teşekkürlerini sundular. TYB Konya Şubesi tarafından hazırlanan teşekkür beratları ve şube yayınları takdim edildi.