Türkiye’yi partisiz, politikasız, lidersiz, hocasız, ideolojisiz, çıkarsız, karşılıksız savunmak o kadar zor ki! Ülkeni sevdiğin için (dağını, taşını, toprağını, hayvanını, çocuğunu, gencini, insanını, alevisini, kürdünü, sünnisini, çerkezini, lazını) suçlusun! Savunma yapman yasak, yardım beklemen ihanet, haksızlığa ses çıkarman vatan hainliği! Bu ülkede bir şeyi savunuyor olmak için taraf tutman lazım. Yok öyle insanlığına yedirememek, vicdanını susturamamak, haksızlığa gelememek falan. Ya sağcısın ya solcu ya da Fetöcü! Kaçışın yok, mutlaka bir damga yemen lazım. Kimse zarar görmesin diye çabalayamazsın! Onca ağaç, onca emek, onca masum can daha erken müdahaleyle zarar görmeden kurtarılabilecekken kısıtlı imkânlarımızla günlerce debelenmemiz gerekiyor. Salgınıydı, depremiydi, seliydi, yangınıydı, katliamıydı, cinayetiydi. Bütün bunlar sadece bir imtihan değil! Her alanda ihmal var. İnsan eliyle yapılan bütün kötülüklere, yapılmayan bütün hizmetlere, sağlanamayan adalete ses çıkarmak zorundayız! Siyasetten daha önemli şeyler var bu hayatta. Anlamadan, dinlemeden, araştırmadan saldırıya geçen bir güruh türedi son zamanlarda. İyiliğe tahammülleri yok…

Tüm Türkiye’yi derinden sarsan hadiselere şahitlik ediyoruz hep beraber. Bizler birbirimize düşerken; Antalya'nın Manavgat ilçesinde 28 Temmuz günü saat 12 sularında 4 farklı noktada başlayan orman yangınları, 8'nci gününe girdi.   Manavgat'a sınır ilçeler ve Alanya'nın bazı mahallelerine de sıçrayan yangında, 8 kişi yaşamını yitirdi. Marmaris'te çıkan orman yangınının ilk gününde yangın söndürme personeline su ve ayran taşıyan Şahin Akdemir, İçmeler mahallesindeki yangında yaşamını yitirdi. Yine Marmaris’te Fahri Yiğitokur ve eşi Alman asıllı Andrea Hartmann Yiğitokur çiftinin, evden 500 metre uzaklıkta toprak yoldan köyün su deposuna kaçmak isterken burada yaşamını yitirdiği öğrenildi. Çiftin köpekleri evin önünden ayrılmıyor… 18 bin aboneye elektrik ve su verilemeyen Manavgat'ta yangına evlerinde yakalanan Hasan Ali Yüksel ile Osman ve Şehri Kardaş çifti ölü bulundu. Manavgat'ın Gebece Mahallesi Beloluk mevkiinde cuma günü öğleden sonra kuvvetlenen yangına müdahalede bulunan arazözün devrilmesiyle alevler arasında kalan ve arazözden çıkamayan orman işçileri Erdal Tolka ve Yaşar Cinbaş ise yaşamını yitirdi.

Yangınlar başlayalı 1 hafta oldu ve tam manasıyla kontrol altına alınabilmiş değil. Millî Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada "400'den fazla Mehmetçik; 3 İnsansız Hava Aracı (İHA), 4 helikopter, 2 çıkarma gemisi 50'den fazla itfaiye, arazöz ve iş makinasıyla görev yapıyor" dedi. Ancak rüzgârın etkisiyle çok çabuk yayılan yangınların önüne geçilemiyor. Müdahale yetersiz kalıyor. Vatandaşlar bu duruma sessiz kalamıyor. Türkiye’nin birçok noktasında da eş zamanlı başlayan yangınlar insanları tedirgin ediyor. Hâl böyleyken duyarlı halk hiçbir şey yapmadan duramıyor. Sosyal medya üzerinden yangın bölgelerinin ihtiyaçları belirlenip toplanıyor ve yardım tırları akın akın bölgeye doğru hareket ediyor. Yangın bölgelerine yakın olanlar hiç düşünmeden yardıma koşuyor. İtfaiye tankerlerinde su bitiyor halk pet şişelerle tankeri doldurmaya çalışıyor. Eline kovasını kazmasını küreğini alan yardıma koşuyor. Yerleşim yerlerine sıçrayan yangından korunmak için vatandaşlar tahliye ediliyor. Hayvanları tahliye etmek için kamyonu pikapı olan yardıma çağrılıyor. Yaban hayvanları yerleşim yerlerine iniyor. Kediler köpekler geride bırakılmıyor. İnsanların ahırlarında mahsur kalan hayvanlar telef oluyor. Bütün sermayesi yok oluyor. Yangında zarar gören hayvanları ücretsiz tedavi eden hayvan hastaneleri veterinerler seferber oluyor. Arıcılar yanan çam ağaçlarıyla birlikte geçim kaynağının elinden gittiğini Türkiye’nin çam balının %80’inin Marmaris’in Osmaniye ilçesinden karşılandığını ve bir çam ağacının bal verebilmesi için 50-60 yıl geçmesi gerektiğini, arıların bir daha bölgeye gelmeyeceğini arıcılığın bittiğini söylüyor. Çevre illerden itfaiye ekipleri, yardım ekipleri gelmeye devam ediyor ama yetmiyor.

Tüm bunlar yaşanırken pazar gecesi başlatılan #helpturkey hastag çalışması toplumu ikiye ayırmış durumda. Kimi yangına çanak tutanlardan yardım istemek ahmaklık derken, kimi bu durumda gurur yapacak halimiz yok bu nasıl bir aymazlıktır diyor. Ormanlar yanarken kayyum atanan Türk Hava Kurumu başkanı Cenap Aşçı’nın düğünde olması tepki toplamıştı. Yangınlarla beraber THK’nın eksikleri gözler önüne serildi. Yangın söndürme uçaklarının bakım maliyeti fazla olduğu için bakımının yapılamadığı ve kullanılmayan uçakların uçuş ekibine para ödeyemeyeceklerinden dolayı pilotların işten çıkarıldığı açıklandı. Halk, madem öyle dışarıdan yardım istemeyelim; THK’da boş boş yatan uçakların bakımını yaptırıp pilotları geri çağıralım kendi uçaklarımızı kullanalım dese de yetkililerden geçit yok. Yangınları çıkaranların kimler olduğuna dair en ufak bir değerlendirme, açıklama yok.

Yangın söndürme çalışmalarına ise şu ana kadar Azerbaycan’dan gelen 41'i itfaiye aracı olmak üzere toplam 53 araçlık konvoy, 220 personel ve Türkiye’nin Akdeniz ve Ege Bölgesi’ndeki orman yangınlarının günlerce sürerek çok geniş alanlara yayılmasından sonra Avrupa Birliği’nden (AB) talep ettiği yardım desteği sonrası Hırvatistan'dan 1, İspanya’dan 2 yangın söndürme uçağı geldi. Türkiye genelinde çıkan yangınlara ise helikopterler ve itfaiyeler müdahale ediyor. Daha fazla can kaybı yaşanmadan, ormanlarımız yok olmadan, hayvanlarımız telef olmadan bütün yangınların sönmesini ve gündemimizin doğal afetler karşısında (sel, yangın, deprem) yeterliliğimize çevrilmesini ve bir an önce iyileştirme çalışmalarına başlanmasını diliyorum.