Cumhurhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’te Erdem Soft Tekstil fabrikasında akşam yemeğinde işçilerle bir araya geldi.

Yemekte konuşmasında; bir iş adamının eleman arıyorum bulamıyorum şikâyetine cevap olarak ‘’iş arayana ekmek var ama yan gelip yatarak para istersen, o yok ‘’  dedi

Gerçekten iş arayan genç çok, işçi arayan işletme de çok buna kesinlikle katılıyorum ama yan gelip yatmak için olduğunu düşünmüyorum.

Bu konuyu gerçekten doğru analiz etmek lazım…

Sorunu iş beğenmeyen işçide yargısına indirgeyip onu suçlu ilan ederek çözemeyiz. Yıllardır aynı bahaneler ileri sürülerek sonuç elde edilemediği gibi belki de hak etmediğimiz üretim seviyesine ulaşamamamızın sebepleri arasında bu yanlış ve sığ bakış açısının olduğunu düşünüyorum.

Ülkemiz gelişirken,  organize sanayi bölgeleri açılırken,  yeni yatırımlar yapılırken bu gelişmelerin ihtiyaç duyacağı insan kaynaklarını planlamak sadece boşta gezen işsizlerin ve ailelerinin sorumluluğunda mı?

Öngörüsüz yatırım yapan girişimci, Sanayi odaları, üniversiteler, Halk Eğitim Merkezleri, İl Milli Eğitim Müdürlükleri, belediye ve valiliklerin yan gelip yatmalarının hiç sorumluluğu yok mu?

Biraz daha detaylı sorarsak;

  • Benim öğrencilerim nasıl bir üniversitede okuyacak, nasıl bir öğrenci yetiştirmeliyim sorusunu sormayan lise ve meslek liselerinin yan gelip yatan hocalarının ve yöneticilerinin hiç suçu yok mu?
  • Meslek lisesi ve meslek yüksek okulu, üniversite yöneticileri, rektör, dekan ve hocalarımızın benim öğrencilerim hangi iş yerlerinde çalışacak, eğitim süresince öğrencilerimi iş hayatı ile nasıl uyumlu hale getirebilirim sorusunu sormamasının hiç sorumluluğu yok mu?
  • Organize sanayi bölgeleri yöneticileri, sanayi ve ticaret odalarının üyelerinin insan kaynakları ihtiyacına duyarsızlığının hiç suçu yok mu?
  • Meslek odalarının yönetici ve üyeleri meslekleri ile ilgili iş yeri ve fakültelerle iletişime geçip gençleri işe hazırlamak için gerekli girişimi yapmamalarının hiçbir sorumluluğu yok mu?
  • İş adamları, girişimciler yatırım yaparken bu yatırımın insan kaynaklarını nasıl temin edeceğim, kimlerle iletişime geçebilirim sorusunu sormamaları sizce bir eksiklik değil mi?
  • Ülkede yeni stratejiler belirlenirken, teşvikler, projeler hazırlanırken insan kaynakları planını belirlemeyen üst düzey bürokratların hiç sorumluluğu yok mu?
  • Politikacılar ve hükümet yılların sorunu işsiz genç, iş arayan girişimci sorununu çözmek için gerçek sorunun peşine düşmemelerinin bu durumda hiç payı yok mu?
  • İş yerinde performans değerlemesi yapmayan, çalışan ve çalışmayanı ayıramayan, verimliliği ölçemeyen,  kıdem, beceri, bilgi yetenek ölçülerine göre ücretlendirme yapmayan herkese aynı ücreti vermeye çalışan ya da gerekli değerlendirmelere göre ücret veremeyen girişimcinin hiç sorumluluğu yok mu? Asgari ücreti asıl ücret haline getiren, iş içi beceri ve yeteneğe göre ücrete veremeyen, yöneticinin hiç mi kabahati yok?
  • Çocuklarını okula gönderip arkasını aramayan,  okulla gerekli iletişime geçmeyen ailenin hiç mi suçu yok? Okulla beraber çocuğun ilgi alanına göre yönlendirme yapmayan ebeveynlerin sorumluluğu hiç mi yok? Üstelik öğretim süresince çocuğunu iş hayatı ile buluşturma gayreti göstermeyip okul bitince kapı kapı iş ayan, siyasetçi peşinde koşup ezilip büzülen kendileri olduğu halde aileler olarak hiç mi aklımız başımıza gelmez?

İşçiyi yan gelip yatıyor, iş beğenmiyor diye suçlarken onların bu hale gelmesinde kimlerin sorumluluğu yok ki?

Bir zamanlar bir patron şöyle demişti;

İşine gelmeyeni çıkar, dışarıda iş bekleyen çok diyordu. Bu patronun disiplin sistemi işsizlik sopasıydı.

Diğer bir patron; sanayi odası başkanına şikayetleniyor;  işçi bulamıyoruz diye. Başkan soruyor;

İşçiye ne ücret veriyorsunuz?

-Asgari ücret.

-Kıdem, yetenek gözeterek ücret belirliyor musunuz?

-Düz işçi çalıştırıyoruz.

-Makinelerinizin fiyatları ne?

-Milyon lira seviyesinde..

-Operatör var mı? ücreti?

-Kendimiz yetiştiriyoruz. Asgari ücretten az fazla.

Yani deneme yanılma, iş kaybı bedelini ödüyorsunuz, arızalar, tamir bakım üretim kaybı hesabı yok. Üretim kaybı çok…

Dışarıda azıcık bir emekle kalifiye olabilecek binlerce işsiz var.

Okulda işten habersiz öğrenciler.

Kayıp ekonomi.

Yan gelip yatan, rektörler, dekanlar, başkanlar, hocalar, aileler ve kaybolan insan kaynakları…

Ve kapitalizmin vahşi dili;

İşçi arıyoruz iş beğenmiyorlar. Dışarıda yan gelip yatıyorlar serzenişi.

Başta aile olmak üzere hepimiz elimizi taşın altına koymalı yan gelip yattığımız yerden kalkıp işe koyulmalıyız.
İşe uygun eleman yetiştirebilirsek  iş gücü bir  maliyet unsuru olmaktan çıkar katma değer üreten kaynak haline gelir.

İnsanın en önemli  üretim kaynağı olduğunu fark edersek o zaman herkese iş , her işe de uygun insan kaynağı bulabiliriz.